M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaş iki yılı geride bıraktı. Uzak Doğu’da Çin’in Tayvan’a saldıracağı tarih konusunda papatya falı bakılıyor. Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ardından İsrail’in giriştiği vahşet, İran’ın gönderdiği füzelerle yeni bir aşamaya girdi. İran saldırıları, İsrail’e meşruiyet kazandırma operasyonundan mı ibaret dersiniz?
İsrail, geçen yıl Hamas saldırılarını gerekçe göstererek Filistin topraklarında başlattığı katliamlarda dünya kamuoyu önünde yalnız kaldı. Kendi halkı dahil İsrail Başbakanı Binjamin Netanyahu’nun dünyada Batılı liderler dışında dostu kalmadı.
Bu tablo Netanyahu’nun durumunu giderek daha zorlaştırır hale getirmeye başlamıştı. İsrail, 1 Nisan’da Şam’daki İran konsolosluk binasını bombaladı. Saldırıda büyükelçiliğin konsolosluk binası yerle bir oldu ve üst düzey devrim muhafızları komutanı dahil 7 kişi öldü.
İran, iki haftadan bu yana İsrail’e “gerek gördüğü zamanda, belirledikleri ölçüde” karşılık vereceklerini söyleyip durdu. Geride bıraktığımız gece, Netanyahu kamuoyunun karşısına çıkıp İran saldırılarından dakikalar önce, savunma sistemlerinin her şeyi ile hazır olduğunu belirtip, “İsrail devleti güçlüdür. Bizi kim incitirse, biz de onu incitiriz” açıklamasını yaptı.
Bu açıklamadan hemen sonra İsrail Kanal 12 televizyonu, onlarca SİHA’nın İran’dan İsrail’e doğru yola çıktığını duyurdu. İsrail savunma sistemleri devreye girdi, bir süre sonra da İran silahlı dronları İsrail semalarında görülmeye başlandı.
— CDRCRD (@cdrcrd2023) April 13, 2024
Bugüne kadar İsrail’e karşı saldırganlığını hep aracılar eliyle gösteren İran ilk tez, bu ülkeyi doğrudan hedef almış oldu. Bu önemli bir aşama.
İran saldırılarının ardından ABD Başkanı Joe Biden, ulusal güvenlik ekibini topladı. Toplantıdan bir fotoğraf paylaşan Biden, “İran ve vekillerinden gelebilecek tehditlere karşı İsrail’in güvenliğine olan bağlılığımız tamdır” açıklaması yaptı.
Biden’ın açıklamaları ardından Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’e yönelik saldırının kabul edilemez olduğunu belirtti ve “Bu eşi benzeri görülmemiş bir gerginlik ve bölgesel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdittir” çıkışını yaptı.
Ardından İngiltere, Fransa ve Japonya’dan İsrail’e destek açıklamaları peş peşe geldi.
I just met with my national security team for an update on Iran’s attacks against Israel. Our commitment to Israel’s security against threats from Iran and its proxies is ironclad. pic.twitter.com/kbywnsvmAx
— President Biden (@POTUS) April 13, 2024
Ürdün, kendi hava sahası üzerinden geçen İran füzelerini düşürmeye çalıştı. Bu sırada topraklarına füzeler düştü. Ürdün’ün bu çabaları İran tarafından “İsrail’e yardım” olarak nitelendirildi.
İran’a ait Fars News ajansı, Ürdün’ün eylemlerinin yakından takip edildiğine dikkat çekti ve İsrail’e destek diye nitelenebilecek eylemlerde bulunması halinde bir sonraki adımda hedef olacağını duyurdu.
Sabahın ilk saatlerine ulaşıldığında İran’dan İsrail’e 200 dolayında SİHA saldırısı ve 150 dolayında balistik füze fırlattığı belirlendi.
İRAN DIŞARIYA BAŞKA İÇERİYE BAŞKA
İran’ın BM’deki Daimi Temsilciliği, X’teki hesabından yaptığı açıklamada saldırıyı Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinde belirtilen meşru müdafaa hakkının kullanılması olarak duyurdu. “Siyonist rejimin Şam’daki saldırısına misilleme” olduğu belirtilen açıklamada, konunun kendileri açısından kapandığı vurgulandı. Ancak İsrail’in yeni bir hata yapması halinde İran’ın yanıtının çok daha sert olacağının atlı çizildi.
Conducted on the strength of Article 51 of the UN Charter pertaining to legitimate defense, Iran’s military action was in response to the Zionist regime’s aggression against our diplomatic premises in Damascus. The matter can be deemed concluded. However, should the Israeli…
— Permanent Mission of I.R.Iran to UN, NY (@Iran_UN) April 13, 2024
Yapılan saldırıları dış dünyaya uluslararası hukukun kendilerine tanıdığı hakkı kullanma olarak yansıtan İran yönetimi, içeriye ise farklı bir tablo sunuyor. Ülke içinde kutlamalar yapılmasını organize eden Tahran yönetimi, kendi kamuoyunda bir süreden bu yana yöneltilen “pısırık İran” algısını yıktıkları izlenimi veriyor. Yapılan gösterilerde İsrail’in sonunun geldiği öne sürülüyor.
Sigue los festejos en Irán luego del ataque a Israel… Yo no entiendo que festejan, no vieron lo de Hamas? Encima no causaron daños importantes, fue más el costo económico que el éxito militar. pic.twitter.com/QJ6WBd2QC7
— Poirot (@Argenpoirot) April 14, 2024
Türkiye’deki kimi ezik İslamcılar da İran’ın saldırılarını “İsrail’in sonunu getirecek adım” olarak nitelendirmeye çalıştılar. Özellikle Saadet Partili hesaplardan yapılan açıklamalarda İran’ın başarıları sıralandı ve saldırıların sürmesi dilendi. İran’ın düşmesi halinde Türkiye’nin düşeceği öne sürüldü.
NETANYAHU’YU ELEŞTİRENLER HİZAYA GELDİ
İran’ın füze ve SİHA’larla yaptığı saldırı, zor durumdaki Netanyahu’ya can simidi görevini gördü. Tahran kışkırtılarak gerçekleştirilen İran saldırısı ile İsrail’in elde ettiklerini şöyle sıralamak mümkün:
- ABD Kongresi’nde giderek güçlenen Netanyahu karşıtları susturulmuş oldu.
- Batı’daki Filistin sempatizanları artık yeteri kadar destek bulmakta zorlanacak.
- Gazze’de İsrail eliyle sergilenen katliamlar, kıtlıklar unutturuldu.
- İsrail’in Refah’ta yapmak istediği operasyonun önü açıldı.
Gelinen noktada İsrail ve İran’ı destekleyen ülkeler bloğu şöyle oluşmuş durumda:
İsrail’i destekleyen ülkeler: ABD, AB, Kanada, Birleşik Krallık, Avustralya, Japonya, Norveç, Ukrayna, Hindistan. Güney Kore ve Azerbaycan.
İran’ı destekleyen ülkeler: Rusya, Çin, Suriye, Venezuela, Lübnan, Kuzey Kore, Irak, Afganistan ve Yemen.
Batı’dan yükselen seslere bakarsanız, İran’ın SİHA ve füzelerle yaptığı saldırılar, günün sonunda yeni bir savaşın kıvılcımı olmuş gibi durmuyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, tüm tarafları itidalli olmaya çağırdı. Israil Today’ın kaynaklarına göre Biden, İsrail’e İran saldırılarına karşılık verme çağrısında bulundu.
Bu gelişmeler, savaşın yeni bir aşamaya girmeyeceğinin göstergesi kabul ediliyor. Bu saldırıları İsrail ile İran arasında danışıklı dövüş olarak görenler büyük yanılgıya düştüklerini görecekler. İsrail, demir kubbe adı verilen hava savunma sistemine rağmen, bazı füzeler hedeflerine ulaştı. Netanyahu’nun karşılık verip vermeyeceği, İsrail tarafındaki tahribatın boyutlarının ortaya çıkmasından sonra belli olacak.
İran top yekun bir savaşa girmeyi göze alamaz. Böyle bir savaş, İran’ın değil ama İran’daki Molla Rejiminin sonu olma ihtimalini barındırıyor.
İran’ın tarih boyunca hep Müslüman ülkelerle savaştığı, Müslüman olmayan ülkelerle hiç savaşmadığı tezi bugünkü barut fıçısına dönmüş bölge tablosunu yansıtmaya yetmiyor.
İsrail ile bugüne kadar hep üçüncü taraf eliyle savaşan İran, ilk kez doğrudan saldırıyor. Bu nokta önemli. İran’ın gönderdiği dronları küçümsemek hayli yanlış olur. Dronların Rus-Ukrayna savaşında bu SİHA’ların ne büyük tahribatlar yaptığı net ortaya çıktı.
İran’ın saldırılarını danışıklı dövüş görmek, dün için doğru olsa bile bugün sağlıklı görünmüyor. Evet, İran İsrail düşmanlığıyla Tel Aviv yönetimine meşruiyet kazandırıyor. Bu doğru. İsrail de İran’a saldırgan tutum takınarak Molla Rejimini ayakta tutuyor. Bu da doğru.
Ancak dünya savaşlarının bize öğrettiği bir şey var. Savaşı başlatmak bir ülkenin tercihi olabilir. Ne var ki başlayan bir savaşın neye evrilebileceğini kestirmek mümkün değil.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***