İstiklal Caddesi’nde katıldığı İsrail karşıtı protesto gösterisinde gözaltına alınırken polis şiddetine maruz kalan Erva Akyüz ve Beyza Bengisu Akyüz’ün, Mavi Marmara’da katledilen Cengiz Akyüz’ün kızları olduğu ortaya çıktı.
Serbestiyet’den Bülent Şahin Erdeğer’e konuşan Avukat Beyza Bengisu Akyüz, İsrail’e karşı somut adımlar atılmasını talep için Filistin İçin Bin Genç’e katıldığını anlattı. Akyüz, şunları söylüyor:
Gazze’de yaşanan soykırım sonrası Türkiye’de çeşitli STK ve grupların yaptığı eylem ve protestolara katıldım. Bu süreçte bizler İsrail’i protesto ederken diğer taraftan Türkiye ile İsrail arasında ticaretin kesintisiz olarak devam ettiğini öğrendim. Sosyal medyada ticareti eleştiren ve bu konuda eylem yaparak tepkilerini dile getiren arkadaşları gördüm.
Farklı görüş ve düşüncelere sahip olan fakat tek bir söylem için bir araya gelen bu arkadaşlarla tanıştık. Tek bir amacımız var, Siyonist İsrail’i kınamak dışında ticari ilişkilerin kesilmesini talep ederek Gazze’ye destek olmak.
Yapılan eylemde asıl söylemimiz olan “İsrail’le ticareti kes” demek için bir araya geldik. Henüz protesto alanına gidemeden polis çemberi içerisine alınarak giriş çıkışlarımıza engel olundu.
Defaatle çevredeki polislere haklarımı hatırlatarak gözaltı işleminin hukuka aykırı olduğunu, avukat olduğumu, herhangi bir direniş göstermediğimi, zor kullanmalarını gerektirecek bir durum olmadığını belirttim. Fakat avukat olduğumu belirtmem daha sert bir müdahale ile karşılaşmama sebep oldu.
Bu süreçte herhangi bir mukavemet göstermedim fakat ters kelepçe takılarak bekletildim. Koluma giren polis memuru galiz küfürler ederek, “Avukatsan kurtar kendini, ben devletim sen kimsin!” diyerek hakaretlerine devam etti.
Araca alındıktan sonra da kelepçeler çıkartılmadı. Araçtaki polisler gözaltında olmadığımızı, muhafaza altına alındığımızı belirterek hukuki dayanağı olmayan açıklamalar yaptılar. Emniyete getirildikten sonra otoparkta araç içerisinde saatlerce bekletildik. Tüm bu süreçte herhangi bir gözaltı kararı tarafımıza gösterilmedi.
Belli ki yaptığımız eylemde “Soykırıma ortak olma İsrail’le ticareti kes” söylemi birilerini rahatsız etmiş. Yalan ve iftira dolu paylaşımlar, Mossad ajanlığına varan ithamlar bana bir kez daha yaşadığım ülke gerçeğini öğretmiş oldu.
Devlet kalkanının arkasına sığınarak (oysaki devlet hepimiziz) nelerin meşrulaştırıldığını ve insanların hangi sebepten olursa olsun eleştirilerinin, itirazlarının üzerinin nasıl kapatıldığını gördüm. Serbest bırakıldığımızdan beri yapılan hakaret ve ithamlar ülkemin hiç değişmediğini acı da olsa bize gösterdi.
Tüm itham ve saldırılara hakaret ve küfürlere rağmen hatta Mossad ajanı iftiralarına rağmen ortada apaçık bir gerçek var; Ülkemdeki pek çok şirket İsrail ile olan ticaretine sefer sayısını artırarak tam gaz devam ediyor. İftiralarla üstünü örtmeye çalışsalar da yaptıkları ticaretle soykırımın bir parçası oldukları gerçeği değişmeyecek.
Yöneticiler bu ticareti engellemeyerek, uluslararası yaptırım uygulamayarak, kendi resmî anlaşmalarını iptal etmeyerek bu vebalin işbirlikçileri olarak tarihe geçecekler. Tamam biz sussak Gazze’ye dua, İsrail’e gemi gönderme ikiyüzlülüğünü unutturacak mıyız?
Biz sussak İsrail ekonomisi Ekim ayında durmuşken Ürdün ve Türkiye’nin işgalcilerin imdadına yetişip toparlanmasını sağladığını, ülkemizden gönderilen tonlarca çelik ve çimentonun Filistinli kardeşlerimizin önüne ayrım duvarları, işgal karakolları, yasadışı yerleşimler, tel örgüler ve tanklar şeklinde çıktığını yazmayacak kı tarih. Görmüyor mu Allah tüm bu iş birliğini? Onların yüzü kızarmasa da biz de mi utanmayalım Gazze halkına karşı…
Hepimiz sussak, gözlerimizi kapatsak, türlü türlü bahanelerin arkasına sığınsak bile katillere can suyu oldukları gerçeği değişmeyecek.
Ben ve kardeşim “Katillerle yol yürüyen ve destekleyenleri reddediyoruz” diyerek ahiretimize bir şerh düştük. Şunu bilsinler ki Allah’ın adaleti susmayacak ve ben onları Allah’ın mutlak adaletine havale ediyorum.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***