ENSAR NUR, TR724 HABER
Strazburg’da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bugün eski Danıştay üyesi Bekir Sözen’in başvurusunu karara bağladı ve Türkiye’yi bir kez daha mahkum etti.
Strazburg Mahkemesi, Danıştay hakimi iken 23 Temmuz 2016’da 6723 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte görev suresi dolmamasına rağmen Danıştay’dan uzaklaştırılan Bekir Sözen’in başvurusunda Türkiye’yi haksız bularak mahkum etti.
AİHM, başvurucunun 6’ncı maddede düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini vurgulayarak, 7 bin 800 Euro manevi tazminata ve 1,000 Euro dosya masrafına hükmetti. Karar oybirliği ile çıktı.
Yargıyı dizayn yasası
Kararı sosyal medya hesabında değerlendiren Avukat Rumeysa Budak, 6723 sayılı yasanın darbe girişiminden iki hafta önce Meclis’ten geçirildiğine ve darbeden bir hafta sonra yürürlüğe girdiğine dikkat çekti. Yasayla birlikte, tüm yüksek yargı üyelerinin üyeliği kendilerine herhangi bir itiraz hakkı tanınmadan sonlandırılmıştı.
15 Temmuz sonrası yüksek yargının yürütme tarafından yeniden şekillendirilmesinin bir planı olarak yasanın geçirildiği iddiasına değinen Budak, AİHM önünde bu yasayla ilgili 119 Danıştay ve Yargıtay mensubunun daha başvurusunun bulunduğunu vurguladı.
Hukukçu Dr. Oktay Bahadır da sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Sözen kararını inceleyerek önemli noktaları paylaştı:
📌 AİHM, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde, her bireyin sivil hak ve yükümlülüklerine ilişkin anlaşmazlıkların yargısal denetime tabi tutulması gerektiğini belirterek, bu hakların mahkeme erişim olmaksızın tam anlamıyla korunamayacağını vurgulamıştır (p. 69).
📌 Yargısal denetimin olmaması durumunda, hukukun üstünlüğünün korunması sorununun ortaya çıktığını ve erişim hakkının mutlak olmadığını, ancak sınırlamaların hakkın özüne dokunmadan ve meşru bir amaç doğrultusunda makul bir dengede olması gerektiğini belirtmiştir (p. 70).
📌 AİHM, bir yargıcın görev süresinin kanunla sona erdirilmesine ilişkin kararın, yargı bağımsızlığını ve yargıçların kariyer güvenliğini tehdit edebilecek önemli bir konu olduğunu ve bu tür kararların yargısal denetime tabi olması gerektiğini ifade etmiştir (p. 72-73).
📌 Yargısal denetime erişim hakkının, yargıçların korunması için temel bir prosedürel hak olduğunu ve bu hakkın, görev süresinin sona ermesiyle ilgili iddiaların etkili bir şekilde tartışılabilmesi için gerekli olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, bu tür bir denetimin, Anayasa ve Sözleşme ilkeleriyle uyumlu olması gerektiğini belirtmiştir (p. 74).
📌 Yargısal denetime erişim imkanının olmamasının, görev süresinin sona erdirilmesine karşı makul ve meşru bir amaç doğrultusunda yapılmadığını ve orantısız bir sınırlama olduğunu ifade etmiştir. Bu durumun, yargıçların korunmasına yönelik uluslararası norm ve ilkelerle uyumsuz olduğunu belirtmiştir (p. 76).
📌 AİHM, bazı yargıçların daha sonraki süreçte bir örgütle ilişkilendirilmesinin, görev sürelerinin sona erdirilmesi kararının meşruiyetini etkilemeyeceğini ve hukukun üstünlüğü ilkesinin korunmasının esas olduğunu belirtmiştir (p. 77).
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***