“Dramada bir karakterin dönüşümü, karakterin hikaye boyunca önemli bir içsel veya dışsal değişimden geçmesi anlamına gelir. Bu dönüşüm, karakterin başlangıçta sahip olduğu inançları, değerleri, tutumları veya davranışları üzerinde derin bir etki oluşturur ve genellikle hikayenin ana çatışmaları ve olay örgüsüyle yakından ilişkilidir.”
M. NEDİM HAZAR | YORUM
“En küçük taşın bile incitme gücü vardı.” Lana Pecherczyk
Yusuf suresi analizinin sonlarına geliyoruz yavaş yavaş… Bugünkü bölümde kıssanın karakterlerine dramatik açıdan bakacak ve onların yaşadıkları dönüşümleri ele alacağız.
Önce karakter üzerine bir şeyler söylememiş lazım.
Yusuf Suresi: Kur’an’ın Sihirli Ufku isimli eserde bu konuyla ilgili şöyle bir bölüm var:
“Kur’ân’da ismi geçen kişi ve toplumları, ırk, millet, kültür, konum ve şahsiyetleri açısından ele alıp değerlendirme henüz yapılamamıştır. Hâlbuki baştan sona Kur’ân’da çok farklı karakterler ortaya konmaktadır. Bunların günümüzün verilerinden de destek alarak ortaya çıkarılması gerekir. Belki yirmi otuz tefsire baktım. Her birinin kendine has güzel bir yönü ya da yönleri var. Fakat bahsettiğim yönden eksik olduklarını da inkâr etmemek gerekir. Bugün böyle bir çalışmaya çok ihtiyaç var. Böyle bir tefsir yapılacağı zaman meseleye iki yönden bakmak gerekir: Birincisi, genel olarak insan gerçeği, insanın ruh hâli, bu konuda elde edilmiş bilgiler ve yapılan tespitler. İkincisi, Kur’ân’da geçen kişi ve toplumların psikolojileri. Evet bu tür çalışmalar yapılırken insan gerçeğinin değişmediği unutulmamalıdır.” (S78)
Dramada karakter, hikayenin gelişimine ve ilerlemesine katkıda bulunan, hikayede yer alan ve belirli özellikler, motivasyonlar, arka plan hikayeleri ve ilişkilerle tanımlanan kişi veya varlıklardır. Karakterler, dramatik eserin duygusal derinliğini, tematik karmaşıklığını ve anlatısal çekiciliğini artırır. Onlar hikayenin merkezinde yer alır ve izleyici veya okuyucunun hikayeyle bağ kurmasını sağlar. Karakterler, başkarakterler (protagonistler ve antagonistler), yan karakterler ve bazen de sembolik veya alegorik rolleri olan karakterler olarak çeşitlilik gösterebiliyor. Her karakterin eşsiz bir kişiliği, amaçları ve çatışmaları olabilir ve bu özellikler hikayenin ilerleyişi boyunca gelişebilir veya değişebilir. Karakterler, dramatik bir yapı içerisinde çeşitli roller üstlenerek hikayeyi ileri taşır ve izleyici/okuyucuya duygusal, düşünsel ve estetik deneyimler sunar.
Fark ettiyseniz iki yabancı kavramdan bahsettik: Protagonistler ve antagonistler…
Dramada, hikayenin ilerleyişi ve çatışmaları genellikle çeşitli karakter türleri arasındaki dinamikler üzerinden şekillenir. En yaygın drama karakterleri şunlardır:
Protagonist: Hikayenin ana kahramanıdır ve genellikle hikayenin merkezinde yer alır. Protagonist, izleyicinin veya okuyucunun duygusal olarak bağ kurduğu, genellikle olumlu niteliklere sahip ve bir hedefe veya amaca ulaşmaya çalışan karakterdir. Protagonistin yolculuğu, hikayenin ana temasını ve çatışmasını şekillendirir.
Antagonist: Protagonistin karşısında yer alan ve onun hedeflerine ulaşmasını engellemeye çalışan karakterdir. Antagonist, kötü niyetli bir kötü karakter olabileceği gibi, protagonistin hedeflerine farklı nedenlerle karşı çıkan biri de olabilir. Antagonist ve protagonist arasındaki çatışma, dramatik hikayenin temelini oluşturur.
Yardımcı Karakterler: Protagonistin yolculuğunda ona yardımcı olan veya bazen ekstra zorluklar çıkaran karakterlerdir. Bu karakterler, hikayenin zenginliğini artırır ve ana karakterlerin derinliğini ortaya çıkarır. Yardımcı karakterler arasında en yakın dostlar, aile üyeleri, mentorlar veya hikayeye özgü diğer önemli figürler bulunabilir.
Foil Karakter: “Foil” terimi, edebiyat ve drama alanında, ana karakterin özelliklerini, motivasyonlarını veya kararlarını vurgulamak amacıyla kontrast oluşturmak için kullanılan bir karakteri tanımlamak için kullanılır. Bir foil karakter, genellikle ana karakterle (çoğunlukla protagonist ile) karşılaştırıldığında zıt niteliklere, değerlere veya davranışlara sahiptir. Bu zıtlık, ana karakterin özelliklerini daha belirgin hale getirerek, onun kişiliğini, kararlarını ve hikayedeki yolculuğunu daha derinlemesine anlamamızı sağlar.
Foil, Protagonistin özelliklerini veya kararlarını vurgulamak için kullanılan ve genellikle protagonistle karşıt özelliklere sahip olan karakterdir. Foil karakter, protagonistin motivasyonlarını, değerlerini veya kararlarını daha net bir şekilde göstermek için bir kontrast olarak işlev görür.
Dinamik Karakterler: Hikaye boyunca önemli bir içsel değişim veya gelişim geçiren karakterlerdir. Bu değişim, bir dönüşüm, yeni bir anlayış kazanma veya karakterin değerlerinde bir değişiklik olabilir.
Statik Karakterler: Hikaye boyunca önemli bir değişim geçirmeyen ve baştan sona kadar aynı kalan karakterlerdir. Bu karakterler genellikle arka planı doldurmak veya belirli bir temayı vurgulamak için kullanılır.
Eşik Bekçisi: Bir karakterdir ama karakter olmayan eşik bekçileri de vardır. Dramada “eşik bekçisi”, kahramanın adanmışlığını ve değerini sınayan, “özel dünya”nın girişini ve gizlerini koruyan bir karakter, kapı, geçit, gizli bir yol, hayvan veya doğa olayı olarak tanımlanabilir. Bu kavram, kahramanın yolculuğunda karşılaştığı ve genellikle önemli bir dönüşüm veya geçiş anını simgeleyen engelleri veya zorlukları temsil eder. Eşik bekçisi, kahramanın hikayesinin ilerlemesi ve gelişimi için önemli bir rol oynar ve genellikle kahramanın içsel veya dışsal bir mücadeleyi aşmasını gerektiren bir meydan okuma sunar.
Şimdi Yusuf suresinin karakterlerine bir göz atalım:
Yusuf: Rüyasında on bir yıldızın, güneşin ve ayın kendisine secde ettiğini gören genç bir peygamberdir. Yusuf, kardeşleri tarafından kıskanılır ve bir kuyuya atılarak Mısır’a satılır. O, sabrı, güzelliği ve Allah’a olan bağlılığıyla bilinir.
Yakup: Yusuf ve kardeşlerinin babası, bir peygamberdir. Oğlunu kaybettikten sonra derin bir üzüntü yaşar, fakat hep sabırlıdır ve Allah’a güvenir.
Yusuf’un Kardeşleri: Yusuf’un kıskanç kardeşleri, onu öldürmek isteyip sonra planlarını değiştirerek bir kuyuya atarlar ve babalarına Yusuf’un bir kurt tarafından yendiğini söylerler.
Aziz: Yusuf’u kölesi olarak satın alan ve onu Mısır’da kendi evine getiren zengin bir Mısırlıdır. Yusuf’a iyi davranır ve ona önemli sorumluluklar verir.
Aziz’in Karısı: Yusuf’un güzelliğine kapılan ve onu baştan çıkarmaya çalışan kadındır. Başarısız olduğunda, Yusuf’u iftira atarak hapse attırır.
Zindan Arkadaşları: Yusuf’un zindanda tanıştığı ve rüyalarını yorumladığı iki gençtir. Birinin rüyasında şarap sıktığını, diğerinin ise başının üzerinde kuşların yediği ekmek taşıdığını görmüştür.
Mısır Kralı: Yusuf’un zindandan çıkmasına ve Mısır’da önemli bir pozisyona getirilmesine neden olan rüyalar gören kraldır.
Kervan ve Sucu: Yusuf’u kuyudan çıkaran ve onu köle olarak satan kişilerdir.
Şehir Kadınları: Aziz’in karısının davet ettiği ve Yusuf’un güzelliği karşısında hayran kalan kadınlardır.
Bünyamin: Yusuf’un en küçük kardeşi ve onunla özel bir bağlantısı olan kişidir. Yusuf, Mısır’da iktidara geldikten sonra Bünyamin’i bir tuzakla yanında tutar.
Yusuf suresinde bir karakter var. Çok önemli ama gizli bir karakter: Şeytan.
Surede üç yerde şeytanın bu hikayede önemli bir karakter olduğunu görüyoruz. Önce şeytanın karakteristik bir özelliğini hatırlatıyor Allah: “Babası, şöyle dedi: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (Ayet 5)
Ve gayet açık şekilde görüyoruz ki Yakub’un endişesi kardeşlerin ona tuzak kurması. Bunu da şeytanın onlara yaptırmasından endişe etmektedir. Demek ki şeytanın karakter özelliklerinden biri kandırmasıdır.
Surede şeytan ikinci kez zindan sekansında ortaya çıkıyor. Ayet şöyle buyuruyor: “Fakat şeytan onu efendisine hatırlatmayı unutturdu da bu yüzden o, birkaç yıl daha zindanda kaldı.” (Ayet 42)
Bir özellik daha öğrendik: Unutturma özelliği.
Ve üçüncü yer… Bu aslında katarsis diyebileceğimiz yer. Surenin hikaye anlatımını bitirip ibret ve hikmet kısmı diyebileceğimiz pay-off bölümünde yine karşımızda bu karakter var: “Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra…” (ayet 102)
Evet bir özellik daha: ara bozucu.
Kur’an-ı Kerim’in sair kısımlarını tetkik ettiğimizde pek çok özellik görmek mümkün. Hilekar, aldatıcı, başkaldıran, saf kötülük, cezbedici, zeki ve kurnaz, psikoloji bozan, çok yönlü, karanlık, kibirli, muannid, yalancı vs…
Hocaefendi Yusuf suresi tefsirinde de şeytanın kıssa üzerindeki etkisine yer yer değiniyor. Bunlardan biri Aziz’in karısının arkadaşlarıyla beraber Yusuf’u tacız ettiği an. Gülen, burada şeytanın devrede olduğuna yine Kur’an’dan bir referans ile Nisa suresi 76. Ayetle hatırlatıyor: “Şüphesiz, şeytanın hilesi zayıftır.” Keza Hocaefendi, şeytanın rüyalara bile müdahale edebildiğini söyler. (s177)
Bütün dramalarda gizli/açık, büyük/küçük karakterler vardır ve dramaya etkisini veren olaylar kadar bu karakterlerin yaşadıkları dönüşümdür. Bu dönüşüm, iki türlü olabilir, tam simetrik ya da tekâmül ya da daha aşağı seviye. Karakterlerin dönüşüm kısmında burayı izah edeceğiz.
Hocaefendi bu dönüşümü şöyle beliğ bir şekilde ifade ediyor: “Değişme, başkalaşma, daha farklı hüviyetlere bürünerek kemâle yürüme; duygu, düşünce, ihsas ve ihtisas açısından farklılaşma mânâlarına gelen tebeddül, bazı sofîlerce, iradî olarak tefekkür, tedebbür ve tezekkürle ya da ekstra bir kısım mevâhib ve mevâridle hayvaniyetten çıkma, cismaniyet tesirini aşma, kalb ve ruh yörüngesinde seyahat cehd ü gayretiyle melekûtî bir değişim ve dönüşüm şeklinde yorumlanmıştır.” (Kalbin Zümrüt Tepelerinde s942)
Karakterlerin dönüşümü
Önce Kur’an merkezli dönüşüm kelimesinin karşılıklarına bir göz atalım:
تحول (Tahavvül): Genel bir değişim veya dönüşümü ifade eder. Örneğin, bir durumun zamanla başka bir hale dönüşmesi.
تغيير (Tagayyür): Bir şeyin formunu, durumunu veya yönünü değiştirme eylemi. Özellikle fiziksel değişiklikleri ifade eder.
تطور (Tatavvur): Evrimsel bir değişim veya gelişim, genellikle zamanla kademeli ilerlemeyi ifade eder.
استحالة (Istihale): “Dönüşüm” veya “dönüşme” anlamına gelir. Bir şeyin başka bir şeye tamamen dönüşmesi sürecini ifade eder.
انقلاب (Inkilab): Köklü bir değişim veya dönüşüm, genellikle sosyal veya politik bir bağlamda kullanılır.
Peki dramada bir karakterin dönüşümünden ne kast ediyoruz?
Bakalım…
Dramada bir karakterin dönüşümü, karakterin hikaye boyunca önemli bir içsel veya dışsal değişimden geçmesi anlamına geliyor. Bu dönüşüm, karakterin başlangıçta sahip olduğu inançları, değerleri, tutumları veya davranışları üzerinde derin bir etki oluşturur ve genellikle hikayenin ana çatışmalarıyla ve olay örgüsüyle yakından ilişkili. Drama teorisinde, karakter dönüşümü genellikle hikayenin merkezinde yer alır ve dramatik yapıyı, temaları ve izleyiciyle kurulan bağı güçlendirir.
Bu dönüşüm birkaç açıdan çok önemli.
Dönüşüm, karakterin derinlemesine gelişimini sağlar. Başlangıçtaki hali ile hikayenin sonundaki hali arasında belirgin bir fark oluşturarak karaktere derinlik katar.
Tematik Derinlik ise karakterin dönüşümü, eserin temalarını zenginleştirir. Karakterin deneyimlediği değişimler, hikayenin altında yatan mesajları ve temaları vurgular.
Dramatik Gerilim ve Çözüm… Karakter dönüşümü, hikayenin dramatik gerilimini ve çözümünü şekillendirmeye de yarar. Karakterin karşılaştığı zorluklar ve bu zorluklardan nasıl etkilendiği, hikayenin çekiciliğini artırmakta.
İzleyici/Okuyucu ile kurulan bağ…. Karakterlerdeki dönüşüm, izleyicilerin veya okuyucuların hikayeyle ve karakterlerle duygusal bir bağ kurmasına yardımcı oluyor. İzleyiciler, karakterin yolculuğuna tanık oldukça ve onunla empati kurdukça hikayeye daha fazla dahil olurlar.
Peki drama teorilerinde bu dönüşüm nasıl olur?
Aristoteles’in Poetika’sı: Aristoteles, karakter dönüşümünün önemini ve dramadaki işlevini “Poetika” eserinde tartışmış. Ona göre, karakterler ve onların eylemleri, dramatik yapı içinde merkezi bir rol oynar ve izleyicinin katarsis (duygusal arınma) deneyimine katkıda bulunuyor.
Stanislavski Sistemi: Konstantin Stanislavski’nin oyunculuk metodolojisi, karakterin iç dünyasını ve dönüşümünü keşfetmeye büyük önem verenlerden. Stanislavski, oyuncuların karakterlerinin motivasyonlarını ve duygusal geçmişlerini derinlemesine anlamalarını ve bu anlayışı performanslarına yansıtmalarını vurgular.
Joseph Campbell’ın Kahramanın Yolculuğu: Joseph Campbell’ın “Kahramanın Bin Yüzlü Yolculuğu” teorisi, karakterin dönüşümünü mitolojik ve evrensel bir perspektiften ele alır. Campbell, kahramanın yolculuğunun çeşitli aşamalarını tanımlayarak, karakterin nasıl değiştiğini ve geliştiğini vurgular.
Gustav Freytag: Freytag, dramada beş aşamalı bir yapı önerir: Giriş, yükseliş, doruk noktası, düşüş ve çözüm. Bu yapı içerisinde, karakterler genellikle doruk noktasında önemli bir içsel veya dışsal dönüşüm yaşarlar.
Carl Jung: Psikanalitik teoriye katkılarıyla tanınan Carl Jung, karakterlerin dönüşümünü, kişisel ve kolektif bilinçaltındaki arketiplerle ilişkilendirir. Jung’a göre, karakterlerin dönüşümü bireysel bilinçdışı süreçlerin yanı sıra, kültürel ve evrensel semboller ve mitlerle de derinden bağlantılıdır.
Robert McKee: Senaryo yazımı üzerine çalışmalarıyla tanınan McKee, karakter dönüşümünün hikayenin temelini oluşturduğunu savunur. McKee’ye göre, gerçekçi ve etkileyici bir dönüşüm, karakterin zorlu seçimler yapmasını ve bu seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşmesini gerektirir.
Modern Drama Teorileri: Çağdaş drama ve film teorileri, karakter dönüşümünü hikayenin yapısal unsurlarıyla, karakterin içsel çatışmalarıyla ve izleyicinin deneyimiyle ilişkilendirir. Karakterin dönüşümü, hikayenin anlatısal derinliğini ve duygusal etkisini artıran kritik bir unsur.
Dönüşüm Noktaları
Bir dönüşüm noktası, hikayeyi yeni, farklı ve beklenmedik bir yöne taşıyor. Bu, bir karar, bir bilgi parçası, bir olay veya bir anlayışla tetiklenebiliyor. Bir anlatı birimini kapatır ve aynı zamanda yeni bir anlatı durumu inşa eder.
Dönüşüm noktalarının işlevi, lineer hikaye gelişimini bozmak ve izleyicinin ilgisini pekiştirmektir. Bir hikayenin tahmin edilebilir hale gelmemesi için, doğrudan ve düz bir şekilde ilerleyip sona ermektense, çözümüne dolambaçlı yollarla ilerlemesinin önemli olduğu vurgulanır.
Her dönüş, izleyici tarafından yanıtlanması gereken yeni bir soru ortaya koyar: Bunların filmdeki/hikayedeki sonraki ilerleyiş üzerindeki etkileri nelerdir?
Bir sorunun kurulması ve çözümü arasındaki zaman süresi, değişime bağlı olarak değişir. Küçük bir değişimin dramatik yayı yalnızca bir sahneyi kapsayabilirken, merkezi sorunun çözümü ikinci perdenin sonuna kadar sürer.
Büyük Dönüşüm Noktaları
Bir hikaye, 8’e (sekiz) kadar merkezi dönüşüm noktasına sahip olabilir. Bu noktalar, hikayenin yönünü o kadar güçlü bir şekilde değiştirir ki, kursunu değiştirir: olumlu bir gelişme olumsuz hale gelir ve olumsuz bir gelişme olumlu hale gelir. Dönüşüm noktasının en aşırı formuna tersine dönüş deniyor.
Büyük dönüşüm noktaları esasen açıkça tanımlanmış ve yapısal olarak sabittir: tetikleyici olay, olay noktası 1, sıkışma noktası 1, orta nokta, sıkışma noktası 2, olay noktası 2, doruk noktası ve son dönüş. İki olay noktası üç perdeyi böler. Bu nedenle her zaman hikayede büyük bir değişime neden olurlar. Orta nokta ve doruk noktası ise, mutlaka büyük bir değişikliği tetiklemeleri gerekmez. Yalnızca bir değişim/dönüş şansı sunarlar. Bu, bir hikayenin bireysel gelişimine bağlı olarak iki ila dört büyük dönüşten geçtiği anlamına gelir. Hikayenin ana dönüşüm noktalarının kullanımıyla parçalanması, bir film hikayesinin farklı yapısal stillerini üretir.
Her hikaye kendi dönüşüm noktalarını içerir. A-hikayesinin dönüşüm noktası, tüm hikayenin yapısını tanımlar. Diğer hikayelerin dönüşüm noktaları, farklı hikaye ipliklerini bağlar. Bu şekilde, bir hikayenin dönüşüm noktası, başka bir hikayeyi etkiler. Bir yan hikayenin dönüşüm noktası, ana hikayede bir değişime/dönüşe neden olabilir. Çeşitli hikayelerin dönüşüm noktaları, doğrudan bağlantıları olmasa bile, hikayenin yapısal ve dramatik bütünlüğünü oluşturmak için bir araya getirilir. Ancak, geçişleri bulanıklaştırmadan birbirine bağlamak için biraz ayrı yerleştirilirler.
Mikro Dönüşüm Noktaları
Büyük dönüşüm noktalarının yanı sıra, bir hikaye yalnızca kademeli değişimi temsil eden birçok mikro-dönüşüm noktasına da sahiptir. İlkesel olarak, her diziyi, sahneyi, durumu ve eylemi bir değişimle bitirmek ve böylece filmdeki bir sonraki bölüme geçmek mümkün ve arzu edilir. Mikro-dönüşüm noktalarının sayısı değişkendir ve konumları esnektir.
İç ve Dış Değişim Noktası
Genel olarak bir dönüş, iki bölümden oluşur: içsel bir eylemin kırılması (iç değişim noktası) ve dışsal eylem akışının sonuç olarak yeni bir odağa (dış değişim noktası) taşınması. Örneğin, bir değişim, bir vahiy veya ifşaat, ana karakterin planını değiştirmesine neden olabilir.
Tetikleyici Olay
Tetikleyici olay (aynı zamanda: tetikleyici etkinlik, çağrı, maceraya çağrı, saldırı noktası, katalizör olarak da bilinir) eylemi başlatır ve ilk olay noktasını kurar. İlk olay noktası ile olumlu ve olumsuz öneklerini göstererek birinci perdeyi iki yarıya böler. Protagonist, tetikleyici olay aracılığıyla impulsunu alır. Burada belirli bir görevle uğraşmak zorundadır. Alışılmış günlük hayatından sürüklenip alarma geçirilir.
Olay Noktası 1
Olay noktası 1 (ayrıca: II. perdeye giriş, ilk vahiy, geri dönüş noktası olarak da bilinir) birinci perdeyi ikinci perdeden ayırır. Hikayeyi yükselen bir pozitif veya alçalan bir negatif gelişime yönlendirir. İdeal olarak, olay noktası 1, protagonistin maruz kaldığı duruma bağlı olarak onun için en iyi veya en kötü senaryoyu temsil eder. Bunu yaparak, olay noktası 1, filmin merkezi sorusunu ortaya koyar ve bu soru tüm ikinci perdeyi etkiler.
Sıkışma Noktası 1
İlk sıkışma noktası, ikinci perdenin ilk çeyreğinden sonra – yani hikayenin yaklaşık olarak üçte birinde gerçekleşir. Protagoniste yeni ipuçları sağlar ve hikayenin ana çatışmasını ortaya koyar. Aynı zamanda, antagonistin gücünü hatırlatarak protagonistin antagonistik gücün “sıkışmasını” hissetmesini sağlar. Böylece hikayenin sonraki çeyrek kısmı kurar.
1864’ten kalma bir İngiliz siyasi karikatüründe bir dönüşüm sahnesi parodisi
Orta Nokta
Adından da anlaşılacağı gibi orta nokta, ikinci perdenin ortasında yer alır ve tüm hikayeyi iki yarıya böler. Olası bir dönüşüm noktası sunar. Bu, hikayenin bu noktasında bir değişim/dönüş olabileceği, ancak olmak zorunda olmadığı anlamına gelir. Aynı zamanda, pozitif yükselişin veya negatif alçalışın olay noktası 2’ye kadar devam etmesi de mümkündür.
Sıkışma Noktası 2
İkinci sıkışma noktası, ilk sıkışma sahnesinin içeriği ve yapısı açısından bir yansımasıdır. İkinci perdenin üçüncü çeyreğinden sonra – hikayenin yaklaşık olarak üçte ikisinde gerçekleşir ve bir kez daha merkezi çatışmayı hatırlatır. Aynı zamanda, ikinci “sıkışma”, henüz gelmekte olan çatışmaları önceden haber verir ve hem protagonisti hem de izleyiciyi tehlikede olan şeyleri hatırlatır. İki sıkışma sahnesi birlikte, filmin yapısal ‘maşasını’ oluşturur.
Olay Noktası 2
Olay noktası 1 gibi, olay noktası 2 (ayrıca: III. perdeye giriş, üçüncü vahiy olarak da bilinir) genel hikayenin zorunlu bir dönüşüm noktasını temsil eder. İkinci perdeyi üçüncü perdeden ayırır ve merkezi gerilimin sonunu oluşturur. Olay noktası 1 tarafından kurulan merkezi sorunun (ön) çözümünü sunar.
Doruk Noktası
Filmin final gerilimi, doruk noktasında (ayrıca: karşılaşma, çatışma, çözüm olarak da bilinir) zirveye ulaşır. Üçüncü perdeyi iki yarıya böler. Doruk noktası, ikinci olay noktasının sonucunu onaylayabilir veya tersine çevirebilir. Bu nedenle, doruk noktası, hikayenin nihai olarak belirlendiği bir andır.
Diğer dönüşüm noktalarının aksine, doruk noktası yalnızca yapısal olarak tanımlanmaz. Filmdeki en yüksek gerilim anı olarak, aynı zamanda önemli bir boyut içerir: bu, protagonistin varoluşsal olarak sınandığı gösterinin sonucudur.
Protagonist, elde ettiği deneyimi okura/izleyiciye yansıtmak ve hatta ispatlamak zorundadır. ‘İsteklerini’ elde etmek için geçmesi gereken nihai darboğaz burasıdır. Doruk noktası, tüm karakterlerin ve hikaye ipliklerinin bir araya getirildiği yerdir. Burada tüm enerjiler toplanır, tüm uyumsuz hedefler, ilgiler ve çatışan tarafların değerleri çatışır. Filmin/hikayenin tamamı boyunca ekilen her şey şimdi ödenir. Protagonist, aynı anda doğasında, zihni ve bedeninde meydan okunur. Bilinci ve algısı artar. İzleyicinin dikkati, protagonistten bilgi saklayarak gerilim kullanılarak artırılır.
Kendi faniliği, acizliği ve kırılganlığıyla yüzleşen protagonist, hayatın anlamını ve değerini hisseder. Keskinleşen duyularını ve kendisi ile dünya hakkında yeni biriktirdiği bilgileri kullanmak zorundadır. Şimdi, önceki tüm anlayışı ve deneyimi gerçek dünyada kendini kanıtlamalıdır. Bu noktada, protagonist ve antagonist en çok benzerken, bu değerler çatışması onların temel farkını ortaya koyar. Filmin/hikayenin/kıssanın teması ve gerçeği izleyiciye hemen açıklanır. Şimdi hikaye, anlatısının- yani zaman, mekan ve bireysel- sınırlılıklarının ötesine geçer ve evrensel bağlantılar sunar.
Bir drama eserinin sonunun en kritik öğe olduğu söylendiğinde, aslında kastedilen doruk noktasıdır. Bu, filmin merkezi noktasıdır- her şey buradan yayılır: ileri ve geri. Doruk noktası, protagonistin ve izleyicinin katarsisine geçer.
Bir ‘anti-doruk noktası’, doruk noktasına ilişkin beklentilerin karşılanmadığı ve doruk noktasının basitçe gerçekleşmediği durumlarda meydana gelir.
Son Dönüş
Hikayenin görünürdeki sonunda, genellikle son sahnede veya son çekimlerde, tamamen beklenmedik bir olay dönüşü olabilir: son dönüş. Son dönüşün başlıca bir örneği, ölü sanılan canavarın aslında ölmemiş olmasıdır…
Tersine Dönüş
İkinci perdenin sonunda ya da üçüncü perdede olaylar bir çözüme doğru doruğa ulaşmaya başladığında, dönüşüm noktaları tersine dönüşlere dönüşür. Böylece hikaye, olay noktası 2’de, doruk noktasında veya son dönüşte aniden tersine dönebilir, böylece protagonist duygusal bir hız treninde olur. Aristoteles, bu aşırı dönüşüm noktası durumunu bir peripeti olarak adlandırmıştır.
Nedir bu peripeti?
Peripeti, bir hikayenin veya dramın akışında beklenmedik bir dönüşü veya olayı ifade eden bir terim. Genellikle hikayenin kaderini veya yönünü ani bir şekilde değiştiren önemli bir an olarak tanımlanıyor. Aristoteles’in “Poetika” eserinde detaylandırdığı üzere, peripeti, karakterin veya durumun beklenmedik bir şekilde tersine döndüğü, genellikle trajedinin zirvesinde gerçekleşen bir nokta. Bu ise, karakterin şansının iyiye veya kötüye dönmesine, genellikle de karakterin veya izleyicinin önceden tahmin edemeyeceği bir şekilde gerçekleşir. Peripeti, dramatik yapı içinde çatışmanın çözülmesine yardımcı olan ve izleyicinin ilgisini sürdüren kritik bir öğe olarak oldukça önemlidir.
Bu ayrıntılı tanımlamalardan sonra, teoriyi pratiğe vurguladığımızda, yani Yusuf Suresi’ni dönüşüm eksenli analiz ettiğimizde ortaya aşağı yukarı şöyle bir tablo çıkıyor:
- Yakup
Başlangıç Durumu ve İmtihanı: Yakup’un imtihanı, Yusuf’un rüyasını dinledikten ve kardeşlerinin kıskançlıklarını fark ettiğinden başlar (Yusuf, 4-5). Yakup, Yusuf’a rüyasını kardeşlerine anlatmaması konusunda tavsiyede bulunur, çünkü onun özel bir konumu ve geleceği olduğunu anlamıştır.
Sabır ve İnanç: Yusuf’un kayboluşuyla Yakup’un sabrı ve Allah’a olan inancı sınanır. Yusuf’un kaybı üzerine “güzel bir sabır” sergileyerek ve yalnızca Allah’tan yardım dileyerek derin bir üzüntü yaşar (Yusuf, 18, 83). Bu süreçte Yakup’un sabrı ve derin imanı vurgulanır.
Dönüşüm ve Sonuç: Yusuf’un Mısır’da yaşadığının ve başarıya ulaştığının anlaşılmasıyla, Yakup’un sabrı ve Allah’a olan güveni ödüllendirilir. Yusuf ve kardeşlerinin tekrar bir araya gelmesi, onun içindeki ışığın ve sabrının sonuçlarını gösterir (Yusuf, 96-99).
- Yusuf
Masumiyet ve İmtihan: Yusuf, masum bir çocuk olarak kardeşlerinin kıskançlığına ve haksızlığına maruz kalır. Kuyuya atılması ve sonrasında köle olarak satılması, onun hayatındaki büyük imtihanlardır (Yusuf, 10, 19-20). Yusuf’un karakterindeki değişim sürekli yukarı doğrudur, yani bir tekamülleşme söz konusudur.
Doğal olarak şeytanınki de tam tersidir. İstikamet hep negatif yönde ve aşağı doğrudur. Hikayenin sonunda Yusuf (AS) madden manen yükselir, şeytan ise esfel-i safiline kadar iner.
Erdem ve Direnç: Yusuf, Aziz’in karısının baştan çıkarma çabalarına direnç gösterir, bu durum onun ahlaki gücünü ve erdemini vurgular (Yusuf, 23-24). Zindandaki günleri ve rüya yorumlama yeteneği, onun içsel gücünü ve Allah’a olan bağlılığını pekiştirir (Yusuf, 36-37).
Yükseliş ve Bağışlama: Yusuf’un Mısır’da yükselişi, onun sabrının, zekasının ve iyiliğinin bir sonucudur. Kardeşlerine olan bağışlayıcı tutumu, onun manevi büyüklüğünü ve olgunluğunu gösterir (Yusuf, 88-92).
- Yusuf’un Kardeşleri
Kıskançlık ve Suç: Yusuf’un kardeşleri, başlangıçta ona karşı kıskançlık ve düşmanlık beslerler ve onu kötü bir akıbete sürüklerler (Yusuf, 8-9).
Pişmanlık ve Dönüşüm: Yusuf’un kardeşleri, Mısır’da karşılaştıkları zorluklar ve Yusuf’un kimliğini açıklamasıyla derin bir pişmanlık yaşarlar. Bu, onların karakterlerinde önemli bir dönüşümü işaret eder ve affedilmelerini isterler (Yusuf, 89-91).
- Aziz
İyilik ve Güven: Yusuf’u köle pazarından satın alan Aziz, onun dürüstlüğünü ve yeteneklerini fark eder ve ona güvenir (Yusuf, 21, 55). Yusuf’a karşı gösterdiği iyilik ve adil davranış, onun olumlu karakter özelliklerini vurgular.
- Aziz’in Karısı
Tutku ve İftira: Aziz’in karısı, başta Yusuf’a karşı tutkulu bir ilgi gösterir, ancak reddedilince iftira atar (Yusuf, 23-25, 30-31).
İtiraf ve Değişim: Olayların açığa çıkması ve Yusuf’un masumiyetinin anlaşılmasıyla, Aziz’in karısı yaptıkları için pişmanlık duyar ve suçunu itiraf eder (Yusuf, 51-52).
- Kral (Melik)
Adalet ve Bilgelik: Mısır Kralı, Yusuf’un rüya yorumlama yeteneğini fark eder ve onu önemli bir konumda görevlendirir (Yusuf, 43-44, 54). Kralın adaletli ve bilge karakteri, Yusuf’a olan güveni ve onu yükseltme kararıyla vurgulanır.
- Şeytan
Değişim skalasında iyi karakterin simetrisidir. Ve kendi uzayında tek yönlü olarak gelişir. Kötüden iyiye ya da pasif iyiye dönüşmez, aksine daha da kötüleşir, hikaye ilerledikçe yaptığı kötülükler daha da büyür ve bununla mücadele eden başkahramanın da büyümesine etki eder. Finalde ise dibin de dibindedir artık!
Yusuf Kıssasının karakterlerinin değişim diyagramı
Kıssanın Dönüm Noktaları
Şüphesiz karakterleri etkileyip, onları dönüştüren yaşanan olaylardır. Yusuf suresinin dönüm noktaları (turning points) şöyledir:
Rüya ve İlk İmtihan: Yusuf’un rüyası ve babası Yakup’un uyarısı (ayet 4-6), hikayenin başlangıcını ve Yusuf’un kardeşleri arasındaki kıskançlık temalı ilk imtihanını işaret eder. Bu rüya, Yusuf’un gelecekteki önemli rolünün bir işaretidir ve hikayenin ilerleyişi için bir başlangıç noktasıdır.
Kuyuya Atılma: Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atılması (ayet 9-10), Yusuf’un hayatındaki ve hikayedeki en kritik dönüm noktalarından biridir. Bu olay, Yusuf’un yaşam yolculuğundaki büyük değişikliklere ve sınamalara yol açar.
Mısır’a Yolculuk: Kervanın Yusuf’u kuyudan çıkarıp Mısır’a satması (ayet 19-20), Yusuf’un hayatındaki yeni bir başlangıcı ve Mısır’daki yükselişinin temellerini simgeler. Bu, Yusuf’un sadece coğrafi olarak değil, manevi ve sosyal olarak da yeni bir evreye geçiş yapmasının dönüm noktasıdır.
Aziz’in Evindeki İmtihan: Yusuf’un Mısır’da Aziz’in evinde karşılaştığı sınamalar ve Aziz’in karısının baştan çıkarma çabaları (ayet 23-34), Yusuf’un iffetini, erdemini, sabrını ve Allah’a olan bağlılığını sınayan önemli bir dönüm noktasıdır.
Fethullah Gülen Hocaefendi, Aziz’in karısının karakter dönüşümünü şöyle izah ediyor:
“Mesela Zeliha’nın- Kur’ân’da bu isim geçmez— insafa ve belki de imana gelmesine vesile olan şey, Hazreti Yusuf’un (aleyhisselâm) sure boyunca sergilenen ince kişiliği ve sağlam karakteridir. Bu karakteri ortaya koyan açık beyanların yanında, dikkatle bakıldığında görülebilecek ipuçları da vardır. Bunlar incelendiğinde onun nasıl bir yüksek şahsiyete sahip olduğu daha baştan itibaren âyetler eşliğinde ortaya konabilir. Fakat bunu yapabilmek için derin bir psikoloji bilgi ve tecrübesine ihtiyaç vardır.” (s79) Bu listeye dramaturgları da eklemek gerektiği kanaatindeyim.
Zindan Yılları ve Rüya Yorumları: Yusuf’un zindanda geçirdiği yıllar ve orada rüya yorumlama yeteneği (ayet 36-42), onun manevi olgunluğunu ve Allah’ın lütfunu gösterir. Bu süreç, Yusuf’un toplumsal statüsünün değişimine ve Kral’ın dikkatini çekmesine yol açar.
Kral’ın Rüyası ve Yusuf’un Yükselişi: Kral’ın rüyasının Yusuf tarafından yorumlanması ve Yusuf’un Mısır’da önemli bir mevkiye getirilmesi (ayet 43-57), Yusuf’un hayatındaki ve Mısır’daki toplumsal düzenin içindeki önemli bir dönüm noktasıdır. Yusuf’un yönetimdeki rolü hem kendi kaderini hem de Mısır halkının kaderini etkiler.
Aileyle Yeniden Buluşma: Yusuf’un kardeşleriyle yeniden buluşması ve sonunda tüm ailesinin Mısır’a gelmesi (ayet 58-100), hikayenin çözümünü ve Yusuf’un hayatındaki en önemli dönüm noktalarından birini temsil eder. Bu buluşma, Yusuf’un sabrının, erdeminin ve affediciliğinin sembolüdür.
Yusuf suresinin dramatik ve sinematik analizini tamamlamak üzereyiz. Bir ya da iki yazı kaldı, sabrınız için minnettarım.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***