ANKARA – Türkiye genelinde 30’u büyükşehir olmak üzere 81 kent ve 992 ilçede yerel yöneticileri belirlemek için yarın yapılacak yerel seçimde sandığa gidecek seçmen sayısı “kritik” olarak yorumlanıyor.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) verilerine göre, 31 Mart 2019’daki yerel seçimlere bakıldığında kesinleşmiş seçmen sayısı 57 milyon 58 bin 636.
Ülke genelinde 194 bin 390 sandık kurulu. Bu sandıklara giderek oy kullanmayı tercih etme oranı büyükşehirlerde yüzde 84.7 ve illerde yüzde 84.4.
Yerel seçimler öncesindeki son seçim, geçtiğimiz yıl 14 Mayıs’ta yapılan parlamento ile Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı için yapılan ikinci tur seçimdi.
Yerel seçimlerle kıyaslanabilmesi açısından bu seçimlerde sadece yurt içi oy kullanma verilerine bakılması gerekiyor.
Buna göre; Cumhurbaşkanlığı’nın birinci turunda 14 Mayıs’ta kayıtlı seçmen sayısı 60 milyon 721 bin 745 iken, oy kullanan seçmen sayısı 53 milyon 993 bin 683 oldu. Dolayısıyla seçime katılım oranı yüzde 88.92.
İkinci turda ise 28 Mayıs’ta kayıtlı seçmen sayısı 60 milyon 771 bin 236 iken, oy kullanan seçmen sayısı 52 milyon 93 bin 375 oldu. Yani seçime katılım oranı sadece 15 gün sonra yüzde 85.72’ye düştü.
İstanbul’un 2019’daki çift turlu seçiminde katılım nasıl oldu?
Türkiye’nin siyasi geleceği ve 2028’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasetçilerin geleceği açısından da belirleyici olacağı yorumu yapılan İstanbul Büşükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı seçimi, 2019’da yenilenmişti.
Yüksek Seçim Kurulu, 31 Mart 2019’da İstanbul’daki seçim sonucunu AKP’nin başvurusu doğrultusunda İBB Başkanlığı oy pusulası yönünden iptal edince seçim 23 Haziran 2019’da yeniden yapılmıştı.
İstanbul’da 2019’da kayıtlı seçmen sayısı 10 milyon 570 bin 939 iken; 31 Mart’ta 8 milyon 547 bin 74 seçmen sandık başına gitmişti. Böylece katılım oranı yüzde 83.88 olmuştu.
23 Haziran’da yapılan yenileme seçiminde ise 8 milyon 746 bin 566 seçmen sandık başına gitti. Bu seçimde katılım oranını yüzde 84.51’e yükseltmişti.
CHP son hafta kampanyasını sandığa çağrı temasına odakladı
Türkiye ve İstanbul özelinde yüzde 80’in üstünde seçimlere katılım eğilimi görülüyor. Ancak muhalefet cephesi, geçtiğimiz yılki seçimler sonucunda parlamentoda çoğunluk sağlanamaması ve Cumhurbaşkanlığı’nın kaybedilmesi nedeniyle seçimlere katılım oranından endişeli.
Kamuoyu araştırmalarında günlerdir muhalefet cephesinde “tepkili, küskün, kırgın” gibi ifadelerle sandığa gitmeyecek seçmen oranında artış ihtimali sıkça gündeme taşındı.
Muhalefet cephesi 2019 yılındaki seçimin aksine adeta “parçalı bulutlu” bir tablo içinde ittifaksız yarıştığı için AKP’nin MHP’yle işbirliğine dayalı Cumhur İttifakı iktidarına karşı yerelde ve özellikle büyükşehirlerde başarı için “sandıkta ittifak” çağrısı söz konusu.
Ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in hedefi 31 Mart sonucunda kendi ifadesiyle sandıkta “Türkiye İttifakı” kurulması.
CHP son hafta yerel seçim kampanyasını Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların yanı sıra; bu sıkıntılara çözüm için 31 Mart’ta oy kullanılması gerektiğini vurgulayan videolara ayırmış görünüyor.
Emeklilere, kiracılara, öğrencilere gibi farklı sosyal kesimlere sandığa gitmeleri çağrısı yapılıyor.
2019’da yerel seçimlere katılma kararı alan siyasi parti sayısı sadece 12 iken, yarınki seçimlerde 34 siyasi parti katılımı var. Bağımsız adaylar da düşünüldüğünde, seçmenler için bu yerel seçimlerde çok daha fazla seçenek olduğu vurgulanıyor.
Seçmen listesine müdahaleler mi var?
Seçim gününe ilişkin “sandık güvenliği” endişesi de Türkiye gündemindeki başlıklardan biri.
Sağlıklı sonuçlar elde edilmesine yönelik muhalefet cephesindeki siyasi partilerden bazı yerleşim yerlerindeki seçmen listelerine de itirazlar oldu.
CHP Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, 1393 seçim çevresinden 483’ünde seçmen kütüklerine itirazda bulunduklarını ve bunun 55 bin 983 seçmen anlamına geldiğini söylemişti. Gül Çiftçi’ye göre, sadece 7 bin 380 seçmenle ilgili CHP’nin itirazına olumlu yanıt verildi.
Seçmen kütüğünde seçmen kaydırması yapılmasına itirazda bulundukları yerlerde askeri personel ve güvenlik personeli tespit edildiğini anlatan Çiftçi, örneğin Kars’ta 31 Mart’ta oy kullanacak 4 bin askeri personel bulunduğunu ve bu duruma ilişkin Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) 30 Mart’ta tatbikat yapılacağı bilgisini YSK’ya sunduğunu ifade etmişti.
Kars’taki bu seçmen kaydırmasının seçim sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğunu savunan Çiftçi, YSK’nın MSB’nin tatbikat gerekçesi nedeniyle CHP’nin yanı sıra diğer muhalefet partilerince Kars için yapılan itirazları reddettiğini bildirmişti.
TBMM’nin üçüncü büyük partisi konumundaki DEM Parti (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) de son haftalarda seçimlere katılıma odaklanmış durumda.
DEM Parti Seçim İşleri Komisyonu Sözcüsü İlknur Birol VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, sonuçları etkilemek amacıyla iktidar tarafından bazı yerleşim yerlerine seçmen kaydırması yapıldığını ve bunun “seçim hilesi” olduğunu savundu.
Birol, Kars, Iğdır, Hakkari, Hakkari’nin Çukurca ilçesi, merkez mahalleleriyle; Bingöl, Muş, Bitlis, Şırnak, Elazığ, Karakoçan gibi illerde yoğun seçmen kaydırması tespit ettiklerini söyledi.
İlknur Birol, emniyet ve askeriyeye ait olan aslında işyeri nitelikli mekanlara, “hayatın olağan akışına aykırı olabilecek sayıda” seçmen yazıldığını tespit ettiklerini; yazılan seçmenlerin bir önceki seçimde orada oy kullanmadıklarını iddia etti.
DEM Parti Seçim İşleri Komisyonu Sözcüsü, “Tamamı neredeyse erkek ve 20’li yaşlarda bir seçmen topluluğu. Karakterize edilen seçmen profilinin karşılık geldiği meslek grubu ya polis ya özel harekatçı ya da askeri personel olarak karşımıza çıkıyor. Bizim tespit ettiklerimiz 54 bin civarında” dedi.
İlgili adreslerde bu kadar yüksek sayıda seçmenin olmasının “usul veya hile ya da seçimi sakatlayan durum” oluşturduğunu söyleyerek itirazda bulunduklarını söyleyen Birol, “Asıl vahim olan itirazlara verilen karikatür niteliğindeki cevaplardır. (İlçe ve il seçim kurulları ile YSK’nın yanıtları) Seçimin güvenliği ifade edilerek itirazlarımız reddedildi” diye konuştu.
“Halk iradesinin sandıktan çıkması için sandığa gitmek gerekiyor”
DEM Parti Seçim İşleri Komisyonu Sözcüsü İlknur Birol, söz konusu yerlerde “iktidara kazandıracak sayılarda taşıma seçmen” oluşturulduğunu savundu.
Birol, “Biz seçimin demokratik, eşit, adil, özgür bir seçim olmasını baştan sakatlayacak olan bu uygulamadan vazgeçilmesi için itirazlarımızı yaptık. Aslında nasıl vahim ve trajik bir durumdur ki, devleti ve iktidar partisini hukuka çekmeye davet ediyoruz” dedi.
Seçmen kaydırma uygulamasının amacının seçime hile karıştırmak olduğu görüşünü dile getiren Birol, “Bunun panzehiri halkın kendi hakkına ve hukukuna sahip çıkacağı bir pozisyona geçmesidir. Biz hukuk yoluyla itirazlarımızı yaptık.Ama halk iradesinin kayıtsız şartsız sandıktan doğrudan çıkabilmesini sağlayabilecek sandığa gitme eylemini gerçekleştirdiğinde kazanma ihtimalleri olmadığını biliyoruz” dedi.
DEM Parti olarak söz konusu yerleşim yerlerinde oy kullanma hakkı olan ancak başka yerlerde yaşayan seçmenleri bu bölgelere taşıma kararı aldıklarını kaydeden Birol, “Bu açıdan batıda işçi veya öğrenci olarak herhangi bir nedenle oralarda bulunan bütün halkımıza çağrı yapıp ikametlerinin bulunduğu yani oy kullanmaları gereken yerlere dönmelerini istedik ve büyük bir kampanya açtık. Bugüne kadar on binin üzerinde kişinin taşınmasını sağlanmayı planladık” diye konuştu.
Seçmenlere ikamet adreslerine dönüş yolunda zorluk veya engel çıkarılıp çıkarılmayacağını sorduğumuz İlknur Birol, “Bunu düşünmek istemiyoruz. Zaten evlerine, ikamet adreslerine dönüyorlar ve 31 Mart’ta oylarını kullanacaklar” dedi.
Birol, DEM Parti adına söz konusu yerleşim yerlerinde iktidara karşı sandığa gidileceğini düşündüklerine belirterek, “Eğer plan bize kaybettirmek yönündeyse bunu gören halk sandıklara akın akın gidecek ve kazanacağız” mesajını sözlerine ekledi.