Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, “Seksin mizahından hapse giden yol” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Pehlivan bugünkü yazısında, Leman dergisinde haftalık çizim yapan Zehra Ömeroğlu’na, “Pandemide Seks” başlıklı karikatüründen dolayı açılan davayı yazdı.
Yazıda, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’na başvurduğu, iki yıl sonra gelen rapor üzerine Ömeroğlu’nun cezalandırılması gerektiğine yönelik görüş çıktığı belirtildi.
İşte o yazı:
11 çocuğun kaçak tarikat yurdunda yakılması değil… Polisin ve savcının uyuşturucu kaçakçısı çıkması değil… Parası ve dayısı olanın özgür, hapis yatanımızın fakir ve kimsesiz olması değil…
6 yaşındaki çocuğun evlendirilmesi ve yıllarca istismar edilmesi değil…
Rüşvet alanın büyükelçi, baronların dostunun bakan, cinayet azmettiricisinin milletvekili olması değil…
Nedense bunların hiçbiri bizi incitmiyor, ahlakımıza aykırı olmuyor.
Ancak çiziminin “müstehcen” olduğu iddiasıyla bir karikatüristin üç yıla kadar hapsi isteniyor. Nasıl mı, anlatayım.
Leman dergisini okuyanlar Zehra Ömeroğlu’nu tanır. İlişkiler üzerine çizimleriyle bilinir.
Pandemi döneminde yani 2020’de yine en iyi bildiği şeyi yaptı, Leman’a haftalık çizimini gönderdi. “Pandemide Seks” başlıklı karikatüründe, salgın sürecinde seks yapan bir çifti çizmişti.
Gelin görün ki hassas terazi gibi olan yargımız hemen harekete geçti ve iddianame düzenlendi. Çizer Ömeroğlu’nun “müstehcen yayınların yayımlanmasına aracılık etmek” suçundan üç yıla kadar hapis ve para ile cezalandırılması istendi.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren yargılamada, Zehra Ömeroğlu’nun avukatları özetle şunu dedi: “Dava konusu karikatürde; cinsi arzuları tahrik ve istismar eden hiçbir ibare yer almıyor. Aksine bu arzular tiye alınarak kapsamından uzaklaştırılıyor ve sıradan, komik biçimde bir tespit resmediliyor. Karikatürde cinsel uzuv sergilenmemekte, cinsel ilişki tasvir edilmemekte, yalnızca insani bir sahne yer almaktadır. Çizimde cinsel bölgeler de iç çamaşırı ile kapatılarak resmedilmiştir. Pornografik ve hatta erotik bir sahne dahi yer almamaktadır.”
Sonunda mahkeme Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’na başvurdu. Ve kurul da yaklaşık iki yıldır beklenen raporunu yazdı.
TAMAMEN ÇIPLAKMIŞ!
Şimdi bir çizime dair hazırlanan ve dava dosyasına yeni giren iki sayfalık raporu okuyorum.
Ya benim gözlerim iyice bozuldu ya da kurul üyeleri özel güçleriyle görünmeyeni fark edebiliyor.
Zira raporda aynen şöyle yazıyor:
“Leman Dergisi’nden alınan 1 sayfa resimde; tamamen çıplak bir kadının tamamen çıplak vaziyette dizlerinin üstüne oturduğu bir erkeğin ise kadının cinsel organ bölgesine ağzıyla tahrik ettiği görüntü yer almaktadır.”
Cümle düşüklüğü beş kişilik kurul üyelerine ait. Lakin, anlıyorum ne demek istediklerini. Gelin görün ki bir cümlede iki kez “tamamen çıplak” dedikleri insanı, inceledikleri karikatürde ben göremiyorum. Zira çizimde seks yapan kadının pembe alt iç çamaşırı var. Erkeğin de “tamamen çıplak” olduğuna dair geçtim görüntüsünü, bir ima dahi yok. Rapordan anladığım kadarıyla, kurul üyeleri kadının cinsel organının nerede olduğunu dahi pek bilmiyorlar.
Nihayetinde…
Muzır Neşriyat Kurulu, dava konusu karikatürden uzak bu garip iddialarıyla süslediği raporunu şöyle bitiriyor:
“Leman Dergisi’nden alınan 1 sayfa resim görüntüsünün; Türk Ceza Kanunu’nun 226’ncı maddesinde yer alan unsurları taşıdığı; halkın ar ve hayâ duygularını incittiği, cinsi arzuları tahrik ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırı olduğu, müstehcen bulunduğu oy birliği ile mütalâa edilmiştir.”
Bu da demek oluyor ki…
Mahkeme, eğer tüm hatalarına rağmen bu raporu dikkate alırsa, karikatürist Zehra Ömeroğlu çiziminden dolayı hapse girecek. Böylece adına “yargı” dedikleri sistem bir türlü sarsılmayan o sağır vicdanını yine rahatlatacak.
Ne güzel demiş Mark Twain: “Mizah duyarlılığından yoksun insan yaysız bir arabaya benzer. Yoluna çıkan minicik taşlarda bile sarsılır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***