İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Pendik Belediye Başkan adayı Tarık Balyalı ile halk buluşmasına katıldı. Batı Mahallesi Pendik Sahil Etkinlik Alanı’nı dolduran coşkulu kalabalık, İmamoğlu ve Balyalı’ya sevgi gösterilerinde bulundu. Pendik’in köylerini de metrosunu da unutmadıklarını belirten İmamoğlu şunları söyledi:
“BELEDİYE TARİHİNİN EN ÇOK İŞ YAPAN DÖNEMİNİ SİZLERLE BİRLİKTE BAŞARDIK”
Bugün Tarık başkanı dinlediniz. Ne kadar hazır bir adayımız var değil mi? Bugün söze, yaptıklarımızı değil önce yapacaklarımızı anlatarak başlamak istiyorum. Yeni dönemde Pendik’e yapacaklarımızın kısa bir özetiyle başlayayım. Biz burada çok güzel işler yaptık bundan dolayı mutluyum. Beş yılı dolu dolu geçirdik. Köyünü de unutmadık, Göçbeyli’yi de unutmadık. Bu güzel şehrin metrosunu da unutmadık. Bu güzel şehrin yeşil alanlarının yaşam alanlarını da unutmadık, otoparklarını da unutmadık, sahilini de unutmadık. Kütüphanesini de kent lokantasını da gençlerini de, kadınlarını da unutmadık. Onun için şunu söyleyeyim çok çalıştık beş yıl boyunca iddia ediyorum. Belediye tarihinin en çok iş yapan dönemini sizlerle birlikte biz başardık.
“BİRİLERİNİN BAŞI ÖNE EĞİLMESİN”
Devletin rakamları hiç yalan söylemez. Dönersin 25- 30 sene öncesine en fazla kim izin yapmış bakarsınız. Hani çok çalışıyor, ediyor vesaire. Birçok isimden çok çok daha az izin kullandım. Size mahcup olmamak için atom karınca gibi çalıştım. Özellikle bu rakamları vermeyeceğim birilerinin başı öne eğilmesin. Zaten bu aralar canı sıkkın morali bozuk. 2024-2029 döneminde Pendik’te başta ulaşım olmak üzere çok sayıda çözüm odaklı icraatlerimiz sizlerle birlikte olacak. Bunu tek başıma yapmayacağım. Sizden güçlü bir Pendik sonucu bekliyorum. Bunu Tarık Balyalı’yla birlikte yapacağız. Pendik – Tuzla metro hattının birinci etabı yani Pendik merkezden Kaynarca ve Fevzi Çakmak kısmını 2025 yılının ortalarında toparlayacağız ve hizmete açacağız. Bu hattın ihalesi biz göreve gelmeden iki buçuk sene önce yapılmıştı. Bu gerçekleri bizden dinleyin soranlara da anlatın. 2027 yılında biz göreve gelmeden iki buçuk sene önce yapıldı. Benden önce yani hani diyorlar ya biz başlattık.
“PROJESİ OLMAYAN İHALE OLUR MU? VALLAHİ ONU BİLE YAPTILAR”
Göreve geldiğimizde sadece ne vardı biliyor musunuz? Kağıt üstünde bir ihale, bir de kağıt üstünde bir proje. Projesi olmayan ihale olur mu diyeceksiniz vallahi onu bile yaptılar. Şantiye bile kurmadılar, bir çivi bile çakmadılar. Bunlar üç ayımızı çaldılar seçimi iptal ettiler geç göreve başladık. Ve göreve gelir gelmez bu aslında bir örnek insanlarımızın duyması gereken bir örnek hiç başlanmayan yere biz hızlıca proje. Çalışmalarını bitirdik, toparladık, bekleyen ihaleyi alan firmaları ikna ettik. 2020’nin ortalarında burada inşaata başladık. Hatta ilk şantiyenin merkez şantiyesinin Pendik Merkez şantiyesini orada. Sözüm ona bir tarihi bina üzerinden en az yedi sekiz ay kurulda bizi geciktirdi. Ama ona rağmen başladık. Bir süre sonra hatırlayın ekonomiyi ne hale getirdiler biliyorsunuz. Döviz tepetakla olunca maliyetler artınca hükümet müteahhitlere ihaleyi fesih hakkı verdi. O dönemde ihaleyi o müteahhitler feshetti. Biz ne yaptık? Mecburen yeniden ihaleye çıktık. 2020’nin ortasından beri mücadele ediyoruz. Kaynağını bulduk projesini yaptık. Ekonomik krize, onların engellemelerine rağmen başlattık. Bir sene sonra Pendik, Kaynarca, Fevzi Çakmak kısmını Pendiklilerin hizmetine açıyoruz.
“SAYIN CUMHURBAŞKANI ‘BORÇ YİĞİDİN KAMÇISIDIR’ DEMİŞTİ BANA”
Pendik’teki bu bahsettiğim süreç bütün İstanbul’a aslında bir örnek. O bakımdan hatırlayın o dönem biz para arıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? Para arıyoruz, kaynak bulmaya çalışıyoruz. Hatta kamudan bile kaynak istedik. Sayın Cumhurbaşkanı ‘borç yiğidin kamçısıdır’ demişti bana. ‘Bu krediyi bulmak sizin işiniz’ demişti bana. Gittik onuda bulduk. Devletin kamu kurumlarından bize bir kuruş bile kredi vermeyen, o devletin kamu kurumlarını bize kapatan anlayışa karşı biz kaynak bulduk. Bu şehrin ihmal edilen her işini de tamamladık, tamamlamaya devam ediyoruz. Şimdi inşallah bu Pendik Kaynarca- Tuzla hattının ikinci etabı da görev süremiz içerisinde göreceksiniz onu da biz bitireceğiz. Pendik’te bir Hızray projemiz var. Sabiha Gökçen’den Beylikdüzü’ne bu şehri bir uçtan bir uca 74 kilometreyi göreceksiniz 55 dakikada katedecek bir projeyi de İstanbul’a biz kazandıracağız, Karayolunu rahatlatma konusunda da önemli adımlarımız var. Tersane Kavşağı süreci var, Pendik Tuzla Adalar, deniz hatlarıyla ilgili hatlarının sürecini hızla tamamlayacağız. Dört kreş açtık, yediye çıkartıyoruz. Daha fazlasını Pendik için Tarık Balyalı yapacak. Yaşam vadileri, yaşam parkları, göreceksiniz, bize beş yıl verin. Tarık başkanla omuz omuza Pendik’i bugünkü o kaybolmuş kaderinden kurtaracağız. Pendik’i İstanbul’un doğusunda İstanbul’un kalbinin en hızlı attığı, insanlarını huzurlu kılan pırlanta gibi bir yer yapacağız. Tarık başkanla yapacağımız çok şeyler var. Tarık Bey dediğim gibi doğma büyüme Pendikli 150 yıldır ailesi burada. Hani varsa bir tarif Pendik’in çocuğu, tam da Pendik’in çocuğu Tarık Balya’lı. Candan içinizden bir hemşehriyi seçeceksiniz. Pendik’te milletin iktidarı geliyor,
“HEMEN YUKARIYA BAKIYOR ONA SORSAM MI SORMASAM MI”
Bunlar bütün sorunları, bütün çözümleri unuttular. Bunlar ne yapıyor biliyor musunuz? Bunların iktidar anlayışı şöyle. Pendik’te değil İstanbul’un bütün yerlerindeki çözüm anlayışları söyle. Bir sorun yaşadılar mı? Mesela Ekrem’le buluşacaklar değil mi? Ekrem ile bir randevu alsalar mı. Bu kadar basit konuyu bile diyelim ki buranın belediye başkanı. Böyle duruyor hemen yukarıya bakıyor. Ona sorsa mı sormasa mı? Ankara’ya sorsammı, sormasa mı? Adım atamazlar. Her konuda bir kişiye dönüp bakan her konuda bir kişinin emrine buyruğuna bir kişinin talimatıyla olan o kişiyi mi Pendik’te seçeceksiniz, yoksa milletin aklına, milletin ortak aklına, sizin evlatlarınıza yetişmiş mühendislerinize, finansçılarınıza, konuları soracak bir belediye başkanı mı istiyorsunuz? Özgür belediye başkan istiyorsanız Pendikli Belediye Başkanı istiyorsanız o burada. Bu kadar net. Mart’tan sonrasına hazır olun. Pendik’e çok güzel hizmetler sunacağız.
“İSTANBUL’A YABANCI BİR ADAY. DIŞARIDAN ATAMA ADAY”
İstanbul’da biliyorsunuz her parti aday çıkarttı Ekrem İmamoğlu’nun karşısına. Çıkartsınlar biz saygı duyuyoruz. Cumhur İttifakı da AK Parti’yle toplam dört partinin ortak adayı çıktı. Bir de ben varım. Rakibime, diyorum ki İstanbul’a yabancı bir aday dışarıdan atandı atama aday. İthal aday diyorum. İlçelerin sadece adını değil hangi yakada olduğunu da bilmiyor. Kötü olan şu diyelim öyle görevlendirdin, yolladın. Ama yolladığın insan çalışkan olacak dersine çalışacak. Öyle ayağına baret giymekle olmuyor baret kafaya takılır bir kere. Bakın ben dalga geçmiyorum. Acemi aday derken bir tespit yapıyorum. İstanbul’u bilemeyebilirsin ama bu ateşten gömleği giymeye karar verdiysen dersine çalışacaksın. İstanbul zor bir sınav dersine çalışmazsan bu millet seni sınıfta bırakır. Bu adayın kondisyonu da yok benim koşuşuma yetişemedi.
“TEHDİTTEN LÜTFENE GELDİK”
Hoş benim koşuma orası da yetemedi ama neyse. Benim koşuma yetmedi. Geri kaldı? Geride kalınca hemen bir yerlerde bir panik başladı. Bir panik ne yapsak ne yapsak? Hemen tutuştular. O kadar korktular ki bak ne oldu? Bir hafta boyunca hatırlayın Sayın Cumhurbaşkanı milletini tehdit etti. Bir ile gitti oy vermezseniz hizmet gelmez dedi. Bir başka ile gitti oy vermezseniz doğalgaz gelmez dedi. Bu arada unuttu orası zaten 15 yıldır onlar yönetiyordu onu da unuttu. Şimdi ağlamaklı oldu duygusallaştı. Ne demiştim size sakın ey milletimiz. Atatürk’ün size emaneti olan ne güzel bir emanet değil mi? Egemenlik kayıtsız şartsız millettindir. O ülküye, o ideale inanan benim güzel milletim. Hep şunu söyledim, hatırlayın. Sakın onun tehditlerinden korkmayın. Sizi tehdit ediyor. Çünkü sizden korkuyor demiştim, korkuyor. Hatırlıyor musunuz? Bakın ona göre hani ne dedi? Dediğim çıktı. Oy yoksa hizmet yok. Ona göre işlerde sarkma olur diyen kişi dün ne dedi? Lütfen diyor, lütfen. Değerli milletim, bu benim son seçimim diyor. Bak. Bak, bak, bak. Bak, bak, bak, bak, bak. Hani birkaç hafta önce efelik yapıyordun. Hani millete oy verirsen, hizmet getiririm, oy vermezsen hizmet getirmem diyordun. Tehditten nereye geldik? Lütfen geldik lütfen. Seni gidi seni. Bu millet bunu yer öyle mi? Yemez.
“İŞTE MİLLETİN İRADESİ, ADAMI BÖYLE HİZAYA SOKAR KARDEŞİM”
Yahu, siz daha yeni Cumhurbaşkanı seçilmediniz mi? Ya bu millet daha yeni size, cumhurbaşkanı seçmek için oy vermedi mi? Daha 4 yıl göreviniz yok mu? O seçim 10 ay önce bitti. Ben hatırlatayım: Bu, belediye başkanlığı seçimi, bu İstanbul’un seçimi. Hani acaba rakibimiz kimmiş diye karıştırmaya başladık. Acaba rakibimiz kim? Başka bir yere aday oldu da haberimiz mi yok? Kuralları altüst ediyor biliyorsunuz. Anlamıyoruz. İşte sevgili milletimiz, benim güzel milletim, benim cesur milletim, benim ahlaklı erdemli milletim… İşte milletin iradesi, adamı böyle hizaya sokar kardeşim. Soktu mu? Bu milleti hafife alıp efelenirsen, işte böyle başını öne eğersin. Başlarsın, ‘lütfen’ demeye. Ne dedim, onlar hep böyle bir (Eliyle U dönüşü işareti yaparak) ama biz, tam yol ileri, tam yol ileri. Çünkü biz, milletine had bildiren değil, milletine karşı haddini bilen, Cumhuriyetin evladıyız. Milliyetçi, milletine her zaman hürmette, şefkatte, güzel duyguda, eksik yapmayan, terbiyesi Atatürk terbiyesi olan evlatlarız biz.
“ANKARA’DA SEFERBERLİK KARARI ÇIKMIŞ”
Şimdi gazeteciler yazıyor. Son aday, bana yetişemeyince, soluğu kesilince ne olmuş biliyor musunuz? Ankara’da seferberlik kararı çıkmış. ‘Bütün bakanlar İstanbul’a’ demişler. Hepsi buraya geliyor. Galiba az önce de bir tanesine yol vermek zorunda kaldık sahil yolunda. Şaşırdı herhalde, yukarıdaki yoldan gideceğine, buradan geçiyordu. Bir kısmı zaten sahada, bütün semtleri paylaşmışlar. 17’si birden İstanbul’a gelecekmiş. Hatta o ‘bir kişi’ de gelmek üzereymiş. Az kalmış. Bugün, yarın gelir. Vallahi ben misafirperverim. Misafiri ağırlamayı bilirim. 2019’da nasıl misafiri milletimizle bile ağırladık, en iyi onlar biliyor. Öyle değil mi? Varsın gelsinler. Tüm kabine gelsin. Tüm kabine, hepsi gelsin. Ama bir şey soracağız. Soralım mı sorularımızı? Türkiye’nin bu devasa sorunlarıyla kim uğraşacak? Madem derdiniz İstanbul, derdiniz Ekrem İmamoğlu, yani bu arkadaşlar İstanbul’a siyaset yapmaya geldiğinde, şimdi soruyorum, hayat pahalılığı azalacak mı? Enflasyon düşecek mi? Emeklinin perişan hali, bu ekonominin ezdiği hali iyileşecek mi? Yüksek kiralar azalacak mı? Atanamayan öğretmenler atanacak mı? Söz verip, -hatırlayın söz verdiler- kaldıramadıkları o mülakat sistemi kalkacak mı? 3600 ek gösterge çıkacak mı? E kardeşim, sizin işiniz bu. Ne işiniz var İstanbul’da? Gidin, 2023’te bu millet sizi seçti, işinize bakın. İçlerinde itibarlı bakanlar var. İtibarınızı ezdirmeyin. İtibar dediğiniz, kolay birikmez. İtibarınızı yok etmeyin. Onlarca derdi var bu memleketin, gidin onları çözmek için çalışın.
“BEN BUNLARA 5 YILDIR NASİHAT EDİYORUM”
Bir musibet, bin nasihatten iyidir. Ben bunlara 5 yıldır nasihat ediyorum. Ne diyorum? Partizanlık yapmayın diyorum; doğru mu? İstanbul’a hizmeti engellemeyin diyorum; doğru mu? Gelin, hep birlikte, kol kola çalışalım diyorum; doğru mu? Tüm makamlar bir kişinin değil. O koltuklar Ekrem İmamoğlu’nun Büyükşehir Belediye Başkanlığı milletin diyorum, senin değilİ doğru mu? Milleti tehdit etmeyin. Bu millete had bildirmeye kalkmayın. Bu millet size haddini bildirir diyorum; doğru mu? E anlamak istemiyorlar. Dilinde tüy bitti. Yine anlamadılar. Ama ne zaman anlayacaklar? 31 Mart günü anlayacaklar. 31 Mart günü, gözlerini açtıklarında, akıllarına ilk İstanbul gelecek. Diyecekler ki; ‘Biz İstanbul’a, arkasına dört de parti koyarak, aday olduk. Ama yetmedi. Kamunun kaynaklarını kullandık. Yetmedi. Adayın yanına 17 bakan yolladık. O da olmadı. ‘O’ da geldi; o da olmadı. Sonra şapkayı önlerine koyacaklar. Derin derin düşürecekler. Ve sizin sayenizde öyle bir demokrasi dersi alacaklar ki, doğruyu bulacaklar, doğruyu. Bakın göreceksiniz; 1 Nisan’dan sonra her şey değişecek. Sizinle milletin seçtiğine, artık kimse engel olamayacak. Buna bir Nisan’da, siz son vereceksiniz. İş birliği yapmak zorunda kalacaklar. Milletin derdine koşacaklar. Bir imza değil, 100 imza atmak zorunda kalacaklar. Onlar da heyecanla, tutkuyla işlerine koşmaya başlayacaklar. Niye biliyor musunuz? Çünkü, 2018’de öbür seçim var. Hemen ona dönüp bakacaklar. Mecburen işlerine dönecekler.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***