(Serbest Görüş) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Gökhan Zan orta ayar bir futbolcuydu. 2 kez Milli takım forması giydi. Akılda kalan özelliği kolay sakatlanmasıydı. Onun yüzden Zan’a ‘Camdan adam’ dendi. Futbolcular lüks araçlarıyla magazin haberlere konu olur. Galiba Arda Turan’dı bir mesajında arkadaşlarının süper lüks arabalarını paylaşırken Gökhan Zan’a ‘ambülansı’ yakıştırmıştı.
Zan, deprem sırasında adını bütün Türkiye’ye duyurdu. Depremin yıktığı, memleketi Hatay’ın sesi oldu. Şehirde yaşanan sıkıntıları, mağduriyetleri gözyaşları içinde ekranlarda uzun uzun anlattı. Medyatik bir isim olması nedeniyle ‘sesi’ dikkate alındı ve çoğaltıldı. Bu sayede bütün ülkenin sempatisini kazandı. Depremzedenin dertleriyle dertlendi çünkü. Ailesi ve yakınları da depremden etkilendi. Hatay’ın acısını yürekten hissetti.
Depremde yaptıkları Gökhan Zan’ı siyasete taşıdı. İYİ Parti Lideri Meral Akşener’den ‘milletvekilliği’ teklifi aldı. Meclis’te törenlerle İYİ Parti’ye katıldı. İkinci sıradan aday oldu. Ancak seçimlerde umduğunu bulamadı. Hatay ‘sesi olduğu’ Zan’ı Meclis’e göndermedi. İYİ Parti Hatay’da sadece bir milletvekilliği çıkarabildi. Eğer seçilebilseydi bugün karşımızda İYİ Partili Gökhan Zan olacaktı.
O mu siyaseti sevdi yoksa siyaset mi onu bırakmadı, bilmiyorum. Siyaset bulaşıcıdır, o mikrop vücuda girdi mi, bir daha çıkmaz. Zan’ın adaylığı yerel seçimlerde tekrar gündeme geldi. İsmi değişik partilerle anıldı. Günün sonunda TİP’in Hatay Belediye Başkan adaylığı teklifini kabul etti. Zan futbolda düz oyuncuydu, ayak oyunları, kıvrak çalımlar bilmezdi. Defansta daha çok fiziğiyle oynar, gol yollarını kapatmaya çalışırdı. ‘Düz oyunculuğu’ futbolda kaldı, siyasette bambaşka ‘oyun anlayışı’ geliştirdi. Kıvrak çalımlar, fauller, ayak oyunları…
10 ay gibi kısa sürede İYİ Parti’den TİP’e dümen kırabilmek herkesin yapabileceği hareket değil. Bu keskin dönüş için omurganın esnemesi ve kıvraklık gerekir. Yoksa virajı almak mümkün olmaz. Akşener’in liderliğindeki İYİ Parti’nin siyasi çizgisi sağın da sağında… TİP ise tam aksine solun da solunda konumlanan bir parti. Zaman neredeyse bir uçtan bir uca uçtu. Hem de aylar içinde… Geniş zamana yayılsaydı, aydınlanma yaşama şansı bulur ve değişimin izahı olabilirdi.
Kulüpler arasında yapılan transferler yadırganmaz – ezeli rakipler arasında bile geçişlere sık rastlanır – fakat partiler arasında, mesafe çok açıksa yer değiştirmek hoş karşılanmaz. ‘Döneklik, ihanet, hatta dansöz’ gibi kavramlar keskin dönüşleri anlatmak için siyasi yaşamda sık kullanılır. İYİ Parti’de başladığı siyaset serüveninde, CHP ile dirsek teması, TİP’den adaylık, AK Parti ile örtülü ilişki hiç de sağlıklı görüntü değil.
Gökhan acaba siyaseti ne Zan’netti? Siyasette görüş, çizgi ve renk bu kadar kolay yer değiştiremez.
Bir yerde çalımların ayağına dolanması mukadderdir. Nitekim de öyle oldu. Gökhan Zan neden TİP’ten aday oldu? Hatay’a Belediye Başkanı seçilmek için mi? TİP’in siyasi görüşlerini benimsediğinden, bu partiye gönül verdiğinden mi? Ya da adını gündemde tutmak ve şöhret için mi? Peki, ‘İYİ Parti’ye neden katılmıştı?’ diye de sormak mümkün tabii.
Zan, birkaç gündür medyanın gündeminde… Seçim sürecinde AK Parti ile el altından temaslar yürüttüğü ortaya çıkınca TİP, Zan’ın adaylığını geri çekti. Gerekçesi de iddialar ve Zan’ın ilişkilerinin ‘açık ve şeffaf’ olmaması. Ortaya saçılan ses kayıtları ve söylentilere ikna edici cevaplar verememesi…
Zan, her ne kadar ‘komplo, kumpas, şantaj, montaj’ gibi kelimelerle iddiaları boşa çıkarmaya çalışsa da eldeki mızrağın çuvala sığması mümkün değil. Söylenenlerin ne kadarı doğru bilmiyorum. Fakat Zan’ın ocağından bu kadar duman çıkıyorsa sebebi ateş olmalı. Yoksa seçimlere ramak kala bir parti neden adayını geri çeksin. Zan’ın TİP’in kararına verdiği tepki de ilginç. Aday olarak çalışmaya devam edeceğini söylemesi ne siyaseten ne de ahlaken izah edilebilir. Zan futbolda sergileyemediği çalımlarına siyasette devam ettirmeyi düşünüyor belli ki…
Mevzuat gereği Zan ismi seçim pusulasında TİP’in adayı olarak yer alacak. Parti desteğini çektikten sonra gerisi anlamsızdır. Zan’ın adaylık inadının kendisini ‘gülünç’ duruma düşürmekten başka sonucu olmaz. Zaten kazanma ihtimali olan bir aday değildi. TİP’in oylarını belki biraz arttırabilirdi. Şimdi tek fonksiyonu var; CHP’ye seçim kaybettirmek ve tabii ki AK Parti’ye kazandırmak…
‘Seçim kaybettirme’ motivasyonu son dönemde siyasette fazla yer buldu. Oysa seçimlerde iddialı partiler kazanmak, diğerleri ise oy oranlarını ve gücünü korumak için mücadele verir. Seçimler ‘kazanma ve kaybettirme’ parantezinde yorumlanamaz. Rahmetli Erbakan partisinin oylarına bakarak ‘Müslümanların sayısını öğreneceğiz’ derdi. Bu söz doğru değil elbette, ‘partililerin sayısını’ dese sorun olmazdı.
‘Kaybettirme siyaseti’ Gökhan Zan olayında bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. AK Parti ile Zan arasında izahı olmayan iddialar ve ses kayıtları bunun kanıtı. Türkiye’de siyaset çok harmanladı, buna rağmen TİP’li Gökhan Zan’ın AK Parti ‘politik alışverişe’ girmesi kabul edilemez. Bir adayın seçimlerde ‘kendisinden başka’ bir derdi olabilir mi? Biri kazanmış, diğeri kaybetmiş Zan’a ne? Sen oylarını arttırmaya bak. Siyaset 100 metre koşusu değil bir maratondur.
Gökhan siyaseti ne Zan’netti acaba? Futbolda rakibe kolay çalım atabilirsin ama siyasette muarızlar çok daha uyanıktır. Siyaset insanı yağmurlu havada susuz bırakır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***