M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Tayyip Erdoğan, bugün olduğu gibi gelecekte de çok tartışılacak. Söyledikleriyle olduğu kadar, yaptıklarıyla da gündemde kalacak. Tarihe damgasını vuran liderlerin hayatlarına baktığınızda hemen hepsi, bulundukları ortamlara ve zamanın gerektirdiği şartlara göre sözler ettiklerini görürüz. Bunların bir kısmı zaman içinde çelişkiler olarak karşımıza çıkarlar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki gün TÜGVA temsilcilerini kabulünde önemli mesajlar verdi. “Benim için bu bir final. Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim, çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak.” diye konuştu.
Konuşmasının devamında 31 Mart seçimlerinin bir dönüm noktası olduğunu iddia etti ve tüm İslam dünyasının gözlerinin Türkiye üzerinde olacağını söyledi. Her seçim öncesinde yeni bir dönem başlatan Erdoğan, bu sefer yeni dönemin başlangıcını 1 Nisan olarak açıkladı.
Çok seçilmiş kelimelerle konuştu. Seçmen kitlesini “Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim!” diyerek ikna etmeye çalışacak. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararları uygulamayan Erdoğan, kelime oyunlarıyla günü kurtaracak adımlar atmaya çalışıyor.
Geçen yıl 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesi, Anayasal çerçevede mümkün değildi. Bu ülkenin saygın hukukçuları Erdoğan’ın adaylığının üçüncü kez gerçekleştiğini belirterek, bunun anayasaya aykırı olduğunu dile getirdi. Ancak Beştepe Sarayı hukukçuları, Erdoğan’ın adaylığının ikinci kez gerçekleştiğini söyleyince muhalefet parti liderleri, aynı gün “yeni bir mağduriyete sebebiyet vermemek amacıyla” Erdoğan’ın aday olmasına karşı çıkmadılar.
Bir kez 31 Mart seçimleri, genel değil yerel seçimler. Erdoğan’ın doğrudan seçilip seçilmeyeceğini etkilemiyor. Aslında demek istediği başka bir şey var. “Bu yerel gibi görünse de benim seçimim, esasen sandıkta beni oylayacaksınız!” diyor. AK Partinin adaylarının aslında silik tipler olduğunu kabullenip, “Sizin yanınızda birazcık olsun benim hatırım yok mu?” diye oy istiyor.
İLK KEZ ‘BIRAKACAĞIM’ DEMİYOR
2009: Erdoğan, partiyi ve adaylığı bırakacağını ilk kez dillendirmiyor. Daha önce de zamanın şartlarına göre bunu ayarlayabilen Erdoğan, bu yoldaki ilk açıklamasını 2009’da yaptı. Partisinin tüzüğünü hatırlattı, birilerine gönderme yapıp “Çakılıp kalmam!” dedi.
Erdoğan:
💬“Son kez adayım. Tükürdüğümü yalamam, birileri gibi oralara çakılıp kalmam” (2009)
💬“Dördüncü ve son kez adayım” (2012) pic.twitter.com/TpxiuIi510
— Arşiv Unutmaz (@ArsivUnutmaz) March 8, 2024
“Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim!” diyen Erdoğan, hızını alamayıp “Ben tükürdüğümü yalamam!” diyerek de işin içine kişiliğini de koyarak kamuoyuna güvence vermeye çalıştı.
Hemen herkes bu sözlerle Erdoğan’ın aktif siyaseti bırakacağını açıkladığını sandı. Konuşmasında böyle anlaşılacak ifadeler de vardı. “Millete hizmet etmek sadece politikada olmuyor, gider bir vakfın başına geçersiniz.” sözleri, Erdoğan’ın benzeri bir yol seçeceği şeklinde yorumlandı. Dediği gibi bir daha milletvekili adayı olmadı ama 10 Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı adaylığına girişti.
2012: 2014 gelmeden önce 20 Eylül 2012’de yapılan AK Parti büyük kongresinde, ‘dördüncü ve son kez genel başkanlığa aday olacağını’ duyurdu.
2022: Yaklaşan 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri için, “Milletten kendi adımıza son kez oy istiyoruz.” diye duyurdu.
2024: Bu seçim benim için final.
Bir noktayı akıldan çıkarmamak gerekiyor. Erdoğan, sağlık durumu söz konusu olmadığı ve Azrail emanetini almadığı takdirde, görevden alınmaz/alınamaz. Daha partisinde ikinci adam olarak öne çıkan bir isim bile yok. Süleyman Demirel’in 1993’te Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra yaptığı gibi bir daha geriye dönüp bakma yolunu da seçmez/seçemez.
Daha önceki “Bırakıyorum!” dediklerinde olduğu gibi bunda da kelime oyunu yapıyor. “Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim!” diyerek topu anayasa değişikliğine atıyor. Hükümdarlar ve halifeler nasıl ki “bila kayd-ı hayat” şartıyla o makama gelirler, Erdoğan da kendisinin devletin tepesinde olması gerektiğine inanıyor.
AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş gibi öteki siyasetçiler, daha şimdiden “Ne olur gitme!” diye ağıt yakmaya başladı. Pek çok akçeli konunun içinde yer aldığı bilinen Elitaş, “Millet isterse, ‘Tayyip Erdoğan devam etsin’ diye isterse, o konuda siyaset üzerine baskı yaparsa, siyaset kurumu da bu konuyla ilgili bir kanaat oluşturursa biz liderimizle ölüm bizi ayırıncaya kadar devam etmek isteriz!” diyor.
Bekir Bozdağ da dün yaptığı sosyal medya paylaşımında, “Anayasa’nın bu hükmüne göre TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde,Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü defa Cumhurbaşkanı Adayı olması anayasal hakkıdır.” ifadelerini kullalndı.
Bir süre sonra Elitaş ve Bozdağ gibi ağıt yakanlar çoğalmış olacak. “Erdoğan’ı sandıkta yenmenin mutluluğunu yaşamak istediğini” dillendiren muhalefet liderleri de karşı çıkmayı kendilerine yediremeyip itiraz etme yoluna gitmeyecek. En kötü ihtimalle AK Parti de muhtemelen bir itiraz noktası bulup Erdoğan’ı 2028’de bir kez daha “son kez” aday yapmak isteyecekler.
TEOMAN GİBİ, AMİGO ORHAN GAZİ GİBİ
Futbol dünyasından, bir de müzik sektöründen iki önemli ismi hatırlatacağım. Teoman sık sık müziği bıraktığını açıklardı. Aradan bir süre geçtikten sonra bir de bakardık ki Teoman müzik yapmaya devam ederdi.
Bir de Beşiktaş’ın Amigo Orhan’ı vardı. Amigo Orhan lig sonunda hemen her sene amigoluğu bıraktığını ilan edip jübile yaptırırdı. Beşiktaş’ın Amigosu parasız kaldığında bunu yapmayı geçim aracı haline getirmişti.
Amigo Orhan’ın geçim sıkıntısı çekmeye başladığında jübile yapması gibi Erdoğan da partisinin oyları düştüğünde “bırakıyorum” demeyi alışkanlık haline getirmiş durumda.
Ayrıca Erdoğan’ın seçime girmemesinin de çok bir önemi yok. Halkı bu kadar kutuplaştırdıktan, devletin kurumlarını bir bir yıktıktan, eğitimi yok ettikten, liyakatsizleri işin başına getirdikten sonra bu ülkeye yapacağı bir kötülük kalmamış durumda.
Erdoğan önceki gün, “Devir kavga veya çekişme değil, birlik olup zulme set çekme devridir. Tıpkı bir duvarın tuğlaları gibi kenetlenerek mücadelemizi yürüteceğiz.” diye konuştu. Bu sözleriyle kendisinin espritüel tarafını da görmüş olduk.
Öyle anlaşılıyor ki 31 Mart’tan itibaren çok yoğun bir şekilde anayasa değişikliği üzerinde durulacak. İktidar bloğunun tamamı ‘Tek Adam’ üzerine kurulmuş. Dün İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e “One minute” çekendi, bugün Netanyahu’nun eli kanlı ordusunu besleyen adam oldu. Dün Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin bulunduğu masaya oturmayan biriydi, bugün Sisi’yi ülkesinde ağırlamak istenen birine dönüştü.
Bu dönüşleri yapan bir Erdoğan, ömrü vefa ederse 31 Mart seçimlerini atlattıktan sonra yeni bir tutamak bulup 2028’de yeniden adaylığını koyacağından şüpheniz olmasın.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***