“Yusuf Suresi’nin sadece semavi zengin bir dini metin olmadığı, aynı zamanda evrensel insani deneyimler, ahlaki ikilemler ve kişisel dönüşüm temasını ele alan kapsamlı bir edebi ve sinematik eser olduğu daha net bir şekilde ortaya çıkıyor…”
M. NEDİM HAZAR | YORUM
“İki ya da üç insani hikaye vardır ve bunlar, sanki daha önce hiç olmamışlar gibi tekrarlanırlar.” Willa Cather
Bugün meselenin yazma bölümüne odaklanacağız biraz. Plot, kelimesi İngilizce bir terim ve farklı alanlarda, farklı anlamlara geliyor. Bizim konumuzla ilgili manası ise en uygun anlam ise sanırım “olay örgüsü” ya da “durum” olmalı.
“Plot” terimi, bir hikayeyi oluşturan olaylar dizisini ifade ediyor ve bunların uyumlu bir anlatı oluşturmak için nasıl birbirine bağlandığını gösteriyor. Esasen, bir çatışmanın veya sorunun ortaya konması, bu çatışmanın çeşitli olaylar ve karakterler tarafından gerçekleştirilen eylemler yoluyla geliştirilmesi ve bu çatışmanın çözümü veya sonucu da dahil olmak üzere bir hikayenin üzerine inşa edildiği çerçeveyi tanımlıyor. Malum; bir olay örgüsü nedensellik, gerilim ve genellikle nihai bir sona götüren bir doruk noktası içerir. Bir hikayeye yön ve amaç veren, okuyucuya veya izleyiciye karakterlerin yolculukları, zorlukları ve dönüşümleri boyunca rehberlik eden bir kavram plot.
Acizane kanaatimce geçtiğimiz yüzyılın en önemli sanat teorisyenlerinden olan Macar/Amerikalı yazar Lajos Egri, uzun yıllar boyunca Broadway ve Los Angeles’te oyun yazarlığı dersleri vermiş bir drama filozofu. 1942 yılında kaleme aldığı “Oyun nasıl yazılır” isimli kitabı bu alanın ilklerindendir. Egri, özellikle Aristotales’in Poetics’ini çok iyi analiz etmiş, karşı tezler ile modern oyun yazarlığının temellerini atmıştır.
En önemli eseri olan “Piyes Yazma Sanatı”, dramatik yapı ve karakter gelişiminin temel ilkelerini ele almakta. Egri, bir eserin başarısının, karakterlerin içsel ve dışsal çatışmalarından kaynaklandığını savunuyor. Kitap, özellikle karakterlerin hedefleri, ihtiyaçları ve çatışmaları üzerine kurulu bir yapı öneriyor. Yazar, karakterlerin motivasyonlarının ve eylemlerinin, onların kişilik özellikleri ve içinde bulundukları durumlarla tutarlı olması gerektiğini vurgularken, bir hikayenin önermesinin (temel fikri) ve çatışmasının (karakterler arası ve içsel çatışmalar) net bir şekilde tanımlanmasının önemine dikkat çekiyor.
Kitapta Egri, dramatik yapıyı üç temel öge üzerine kurmakta: tez (önerme), antitez (karşıt güç veya fikir) ve sentez (çözüm veya sonuç). Bu yapı, hikayenin ilerlemesini ve karakterlerin gelişimini sağlam bir temele oturtmayı amaçlıyor. Karakterlerin derinlemesine analizi, onların karşılaştıkları çatışmalar ve bu çatışmaların nasıl çözüldüğü, kitabın ana odak noktaları arasında yer alıyor.
Egri, piyes/oyun yazmanın sadece teknik bir beceri olmadığını, aynı zamanda insan doğasının ve toplumsal dinamiklerin derin bir anlayışını gerektirdiğini vurguluyor. Yazar, gerçekçi ve ikna edici karakterler inşa etmenin, okuyucuların veya izleyicilerin hikayeye duygusal olarak bağlanmasını sağlayacağını ve böylece eserin daha etkili ve kalıcı olacağını savunmakta. Kitap, hem yeni başlayanlar için bir rehber hem de deneyimli yazarlar için derinlemesine bir kaynak olarak değerlendirilebilir.
Diğer yazarımızı ise tanıyorsunuzdur…
Ünlü yazar Stephen King’in “Yazma Sanatı” kitabı, yazarın kendi yaşamı ve roman yazma üzerine kişisel görüşleriyle harmanlanmış, öğretici ve ilham verici bir eser. Kitap, King’in sadece bir korku romanı yazarı olmadığını, aynı zamanda yazma sanatına derinlemesine vakıf bir ustası olduğunu göstermesi açısından önemli.
King, kitabında yazarlık mesleğinin zorluklarına ve yazmanın kişisel bir tutku olmasının önemine dikkat çekiyor. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, yazar adaylarına ilham olacak önerilerde bulunup onlara yazma konusunda cesaret veren bir yapıya sahip. Yazı yazmanın, bir yazar için sadece meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu vurgulayan King, yazarlık yolculuğunda karşılaşılan engelleri aşmanın ve insandaki sanat üretimi potansiyelini ortaya çıkartmanın yollarını da anlatıyor.
Eserde, ayrıca King’in kendi yazım sürecine dair detaylar ve kariyeri boyunca edindiği tecrübeler yer alırken, özellikle, “yaratıcı yazım” sürecinin bir parçası olarak yaşanmış deneyimlerin ve gözlemlerin önemine vurgu yapılmakta. Ayrıca, okurların ve yazarların ilişkisine, metinlerin okurlar üzerindeki etkisine ve yazmanın iletişim kurma biçimi olarak gücüne dair görüşler de var…
King ve Tobias
Geçelim üçüncü yazarımıza.
Ronald B. Tobias, kariyerini türden türe geçen bir yazar olarak, önce kısa öykü yazarı olarak, ardından kurgu ve kurgu dışı kitapların yazarı olarak ve son olarak da kamu televizyonu için belgesel yazarı ve yapımcısı olarak geçiren Amerikalı bir drama ustası. Halen Montana Eyalet Üniversitesi Medya ve Tiyatro Sanatları Bölümü’nde profesör ve The Insider’s Guide to Writing for Screen and Television kitabının yazarıdır. Bozeman, Montana’da yaşayan Tobias’ın en önemli eseri ise (Her ne kadar ülkemizde başka bir isimle basılmış olsa da (“Roman Yazma Sanatı”) bu yazıda epey işimize yarayacak olan “20 Master Plots”…
Önce kitabın ülkemizdeki ilk baskısını biraz inceleyelim.
Mevcut eğitim kitapları içinde hala epey bir kıymete sahip olan “Roman Yazma Sanatı” bu mesleğin hem teorisini hem de pratiğini yapan Tobias’ın eseri. Kitap, roman yazmanın inceliklerini, karakter inşa etme sanatını ve kurgusal yapıları detaylı bir şekilde ele alıyor. Eser, yazar adaylarına yol gösterici nitelikte olup, edebi eserlerin nasıl kurgulanacağına dair temel prensipleri ve yöntemleri sunuyor.
Kitabın başında, yazarlık yeteneğinin çocukluktan gelen bir yaratıcılık (Creativite) bahçesi olduğunu ve bu yeteneğin zamanla denemelerle geliştiği belirtiliyor. Başarısızlıkların yıldırıcı olmaması gerektiği, aksine bu sürecin bir parçası olduğunu vurgulanıyor. Tobias, kitabıyla okurların sanatsal üretim kabiliyetlerini serbestçe kullanmalarına ve anlatım becerilerini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor.
Ronald B. Tobias’ın başyapıtı diyebileceğimiz “20 Master Plots and How to Build Them” kitabı, hikaye anlatıcılığının temel yapılarını inceliyor. Eser, her biri kendi özgün özellikleri ve gelişim modelleriyle yirmi evrensel durumu tanımlıyor. Tobias, çatışmanın, karakter motivasyonlarının ve anlatı yayınının, anlamlı ve etkileyici hikayeler yaratmada önemini vurgulayarak konu yapısının mekaniklerine derinlemesine dalıyor. Detaylı analizler ve örnekler aracılığıyla, yazarlara bu konu yapılarını anlamaları ve etkileyici hikayeler oluşturmak için kullanmaları konusunda kapsamlı bir rehber sunmakta. Daha sonra bu 20 duruma 2 tane daha ekleyen Tobias’ın bu eseri, anlatı teorisini daha iyi anlamak ve hikaye anlatımı becerilerini geliştirmek isteyen yazarlar için değerli bir kaynak.
Peki nedir bu 22 temel durum/kurgu?
- Maceraya Çağrı: Kahraman, sıradan dünyasından bir maceraya atılmaya çağrılır.
- Araştırma: Kahraman, bir gizemi çözmek veya bir bilgiyi ortaya çıkarmak için bir araştırmaya girer.
- Kovalamaca: Bir karakterin diğerini takip etmesi veya kaçmasıyla ilgili dinamik bir aksiyon.
- Kurtarma: Bir karakterin başka bir karakteri tehlikeli bir durumdan kurtarması.
- Kaçış: Kahramanın veya karakterlerin tehlikeli bir durumdan kaçması.
- İntikam: Bir karakterin kendisine veya sevdiklerine yapılan bir haksızlığın intikamını alması.
- Gizem: Kahramanın çözmesi gereken bir sır veya gizem.
- Acı Çeken Kahraman: Kahramanın büyük zorluklar ve sıkıntılar karşısında mücadele etmesi.
- Yasak Aşk: Karakterler arasında engeller nedeniyle gerçekleşmesi zor olan bir aşk hikayesi.
- Fedakarlık: Bir karakterin başkaları için önemli bir fedakarlık yapması.
- Keşif: Kahramanın kendisi veya dünya hakkında önemli bir keşif yapması.
- Olgunlaşma: Genç bir karakterin yaşadığı deneyimler sonucu olgunlaşması ve büyümesi.
- Aşağılanmış Kahraman: Kahramanın toplum tarafından hor görülmesi veya küçümsenmesi ve sonrasında yükselişi.
- Metamorfoz: Kahramanın fiziksel veya ruhsal bir dönüşüm geçirmesi.
- Aşk ve Nefret: Karakterler arasında hem aşk hem de nefret duygularının iç içe geçtiği ilişkiler.
- Arkadaşların Hikayesi: Karakterler arasındaki dostluk ve bu dostluğun getirdiği zorluklar ve zaferler.
- Rekabet: İki karakter veya grup arasındaki rekabetin anlatıldığı hikaye.
- Hilekar: Karakterlerin hile veya dolandırıcılık yoluyla bir hedefe ulaşmaya çalışması.
- Büyük Macera: Kahramanın büyük ve tehlikeli bir görevi yerine getirmek için çıktığı yolculuk.
- Doğaüstü: Doğaüstü unsurların veya varlıkların dahil olduğu hikayeler.
- Yaşam ve Ölüm: Karakterlerin yaşam ve ölümle ilgili temel meselelerle yüzleşmesi.
- Başkasının Yerine Geçme: Bir karakterin başka birinin yerine geçmesi ve bu durumdan kaynaklanan olaylar.
Çalışmamıza kaynaklık eden Yusuf suresine Tobias’ın teorisi bağlamında bakarsak ortaya şöyle bir netice çıkıyor:
Maceraya Çağrı: Yusuf’un rüyası ve bu rüyanın babası Yakub tarafından yorumlanması, Yusuf’un macerasının başlangıcını işaret ediyor.
Araştırma: Yusuf’un kardeşlerinin onu kıskanması ve bu kıskançlığın nedenlerini araştırmaları, bu temayla örtüşmekte.
Kovalamaca: Kardeşlerin Yusuf’u kuyuya atma planları, bir kovalamaca ve kaçış temasını barındırıyor.
Kurtarma: Yusuf’un kuyudan kervan tarafından kurtarılması, kurtarma temasına uygun bir olay.
Kaçış: Yusuf’un kuyudan kurtarılıp Mısır’a götürülmesi, bir kaçış hikayesinin parçası.
İntikam: Kardeşlerin Yusuf’a yaptıkları, Yusuf’un daha sonraki başarısını içeren dolaylı bir intikam temasını işliyor.
Gizem: Yusuf’un rüyasının ve kardeşlerinin niyetlerinin gizemi, bu temayla ilişkili.
Acı Çeken Kahraman: Yusuf’un (ve yan hikaye olarak da baba Yakub’un) karşılaştığı zorluklar, acı çeken kahraman temasını yansıtmakta.
Fedakarlık: Yusuf’un zindana atılması ve sonraki (Yakub’un da) sabrı, fedakarlık temasını içeriyor.
Keşif: Yusuf’un zindandayken rüyaları yorumlama yeteneğinin keşfi, bu temayı barındırıyor.
Olgunlaşma: Yusuf’un zindandaki deneyimleri ve Mısır’da yükselişi, bir olgunlaşma hikayesidir.
Rekabet: Yusuf ve kardeşleri arasındaki rekabet, bu temaya örnek.
Aşk ve Nefret: Aziz’in karısının Yusuf’a olan duyguları, bu karmaşık temayı yansıtıyor.
Metamorfoz: Yusuf’un hayatındaki dönüşümler, bir metamorfoz örneği.
Aşağılanmış Kahraman: Yusuf’un kardeşleri tarafından reddedilmesi, kuyuya atılması, köleleştirilmesi, cinsel obje olarak muamele görmesi ve sonraki yükselişi, bu temayı şahane işliyor.
Doğaüstü: Yusuf’un rüya yorumlama yeteneği, doğaüstü bir tema içermekte.
Yaşam ve Ölüm: Yusuf’un kuyuya atılması ve sonrasındaki hayatta kalma mücadelesi, bu temayla ilişkili.
Başkasının Yerine Geçme: Yusuf’un Mısır’da Aziz’in evindeki konumu ve sonrasındaki yükselişi, bu temayla örtüşebilir gibi duruyor.
Maddeleri numaralandırmadım ama görüldüğü üzere Yusuf Suresi’nin bütüncül okuması Tobias’ın “22 Temel Kurgu” prensiplerinden en az 18 tanesini içeriyor. Bu da surenin derinlemesine anlam ve evrensel mesajlarını ortaya koyması açısından önemli.
Bu kısım biraz teorik ve ağır gelebilir ama bir sonraki yazıda ele alacağımız Campbell’in teorisiyle birleştiğinde taşlar yeri yerine oturacaktır diye düşünmekteyim.
Hemen kısaca Stephen King ve Lajos Egri’nin anlatı felsefeleriyle de sureyi analiz edip bugünlük bitirelim.
Önce King’den başlayalım:
Karakter Gelişimi:
Yusuf’un masumiyeti ve sabrı (Ayet 4-21) çok önemli bir karakter değişim/dönüşümüne şahane örnektir. Yusuf’un rüyası ve bu rüyanın sonrasında yaşananlar, onun karakterinin masumiyetini ve sonraki sınamalara karşı gösterdiği sabrı ortaya koyuyor. King de kitabında, karakterlerin derinliğinin önemini vurgular; Yusuf’un karakteri de yaşadığı zorluklar ve bunlara verdiği tepkilerle derinleşiyor.
Çatışma:
Kardeşler arasındaki kıskançlık ve entrika (Ayet 8-20) kıssanın temel unsurlarından Yusuf’un kardeşlerinin onu kıskanmaları ve sonrasında yaşanan olaylar, hikayede merkezi bir çatışmayı oluşturuyor. Kitabı okuyanlar hemen hatırlayacaktır King, bir hikayenin ilgi çekici olması için çatışmanın hayati olduğunu belirtir.
Hikaye Anlatımı:
Yusuf’un Mısır’daki yükselişi (Ayet 21-57) anlatım metodolojisi açısından örnek alınacak bir prototipe sahip. Yusuf’un Mısır’da kölelikten yüksek makamlara yükselişi, King’in hikaye anlatımındaki “yükseliş, düşüş ve yeniden yükseliş” motifini mükemmel yansıtıyor. Ve elbette bunun her aşamasında yeni bir çatışma ve çözüm sunması sureyi en güzel yapan en önemli unsurlardan.
Dil ve Anlatım:
Kıssanın anlatımı (Ayet 1-111) ise Yusuf Suresi’nin dili, hikayeyi canlı ve etkileyici kılan bir diğer unsur. Malum King, etkili bir hikaye anlatımı için dilin gücünü ve önemini vurgular. Surenin akıcı ve etkileyici dili, okuyucuyu hikayeye çekip duruyor.
Tema ve Mesaj:
Ve hikayenin en güçlü olduğu kısım; Affetme ve ahlaki değerler (Ayet 88-100). Yusuf’un kardeşlerini affetmesi, King’in eserlerinde sıkça rastlanan kurtuluş ve affetme temalarıyla paralellik göstermekte. Hikaye, kişisel büyüme ve içsel çatışmaların üstesinden gelme mesajı veriyor.
Ezcümle şunu söylemek mümkün; Yusuf Suresi’nin Stephen King’in yazma felsefesi çerçevesinde analizi, hikayenin derinlemesine anlaşılmasına ve karakterlerin, çatışmaların ve temaların daha iyi kavranmasına olanak tanıyor. King’in yazarlık üzerine bakış açısı, bu kıssanın zengin katmanlarını açığa çıkarır ve hikayenin anlamını derinleştiriyor.
Gelelim Lajos Egri’ye.
Karakter gelişimi, çatışma ve öncül-sonuç ilişkisi gibi unsurları temel alan bir anlayışa sahip olan Egri’nin Piyes Yazma Sanatı kuramıyla sureyi değerlendirdiğimizde ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
Karakter Gelişimi:
Ayetler 4-6: Yusuf’un masumiyeti ve saflığı, rüyasını babasına anlatmasıyla belirginleşir. Babasının tavsiyesi ve Yusuf’un bu tavsiyeye uyumu, karakterinin derinliğini ve ailesine olan bağlılığını gösteriyor.
Çatışma:
Ayetler 8-10: Kardeşler arasındaki çatışma, Yusuf’a karşı duyulan kıskançlıkla tetiklenir. Kardeşlerin Yusuf’u öldürme veya uzaklaştırma planları, dramatik çatışmanın merkezini oluşturuyor.
Premise (Öncül) ve Sonuç:
Ayetler 11-20: Kardeşlerin Yusuf’u kuyuya atmaları ve sonrasında yaşananlar, Egri’nin vurguladığı öncül-sonuç ilişkisini yansıtıyor. Bu eylemler, hikayenin ilerleyişinde önemli dönüm noktaları.
Zirve Noktası ve Çözüm:
Ayetler 21-57: Yusuf’un Mısır’da yaşadıkları, hikayenin zirve noktasını oluşturur. Zindan hayatı, karşılaştığı zorluklar ve sonunda Kral’ın rüyasını yorumlayarak elde ettiği başarı, karakterinin gelişimini ve içsel gücünü gösteriyor.
Dönüşüm ve Yeniden Birleşme:
Ayetler 58-100: Kardeşlerin Mısır’a gelmesi ve Yusuf’la olan yeniden birleşmeleri, dramatik yapıda dönüşümü temsil eder. Yusuf’un kardeşlerini affetmesi, Egri’nin karakter dönüşümü üzerine vurgularıyla ziyadesiyle örtüşüyor.
Ve Final:
Ayetler 101-111: Hikaye, Yusuf’un babası ve ailesiyle olan kavuşması ve içsel huzura erişmesiyle sona erer. Bu ise, Egri’nin dramatik yapıda vurguladığı tatmin edici sonucu yansıtmakta.
Yusuf Suresi’nin hikayesi, Stephen King, Lajos Egri ve Ronald B. Tobias’ın anlatı teknikleri ve hikaye kurgusu üzerine olan görüşleri ile birleştirildiğinde, karakterlerin derin psikolojik analizini, hikayenin içsel dinamiklerini ve anlatımın estetik boyutlarını daha net bir şekilde ortaya koyuyor. King’in karakter odaklı yaklaşımı, Yusuf ve diğer karakterlerin iç dünyalarına, motivasyonlarına ve karşılaştıkları iç çatışmalara odaklanmayı gerektiriyor. Bu durum, Yusuf’un masumiyeti ve sabrı, kardeşlerinin kıskançlığı ve babasının bilgelik dolu tavsiyeleri gibi unsurları daha da vurgulamakta. Egri’nin öncül-sonuç ilişkisine dayalı yaklaşımı, Yusuf’un hikayesinin neden-sonuç ilişkileri üzerinden, karakterlerin eylemleri ve bu eylemlerin sonuçları arasındaki bağlantıları gözler önüne seriyor. Yusuf’un kuyuya atılması, Mısır’da esir düşmesi ve sonrasında yaşadığı yükseliş, Egri’nin karakterlerin eylemlerinin kaçınılmaz sonuçlar doğurduğu tezini destekler nitelikte.
Tobias’ın 22 Plot kitabındaki anlatı yapıları ve çatışma çözümlemeleri çerçevesinde Yusuf Suresi, bir hikaye olarak incelendiğinde, hikayenin kurgusal bir yapıda nasıl işlenebileceğine dair önemli ipuçları var. Tobias’ın vurguladığı gibi, her bir sahnenin, karakterin veya olayın, hikayenin bütünü içindeki yerini ve önemini sorgulamak, Yusuf Suresi’nin çok katmanlı yapısını ve içerdiği derin mesajları daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Özellikle Yusuf’un kişisel dönüşümü, kardeşleriyle olan ilişkisinin dönüşümü ve nihai affetme eylemi, Tobias’ın dramatik çatışmaların çözülme biçimleri üzerine yaptığı analizlerle paralellik gösteriyor.
Bu üç yazarın perspektifleri bir araya getirildiğinde, Yusuf Suresi’nin sadece semavi zengin bir dini metin olmadığı, aynı zamanda evrensel insani deneyimler, ahlaki ikilemler ve kişisel dönüşüm temasını ele alan kapsamlı bir edebi ve sinematik eser olduğu daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Hikayenin her bir unsuru, modern anlatı teknikleri ve klasik dramaturji ilkeleriyle harmanlandığında, Yusuf Suresi’nin edebi ve sinematik potansiyeli daha da belirginleşiyor, böylece hikaye, zamansız bir anlatı olarak her kültür ve döneme hitap eden evrensel bir değere kavuşuyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***