ORHAN ÖZCAN | YORUM
ABD’de piyasalarda geçen yıl sonundan itibaren FED’in 2024 yılı için en az altı faiz indirimi fiyanlanmıştı. Ancak FED Başkanı Jeremy Powell’ın en son basın toplantısında söyledikleri sonrası üç faiz indirimine evrildi. Şimdi yapılması beklenen bu 3 faiz indirimi fiyatlanmaya başlanmış durumda.
Üç kez faiz indirimi kabullenildi ancak bunun ne zaman başlayacağı tam bir soru işareti. Bugün açıklanan ve beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verisi ve özellikle moralleri bozan çekirdek enflasyon verisi sonrası faiz indirimlerinin muhtemel başlama dönemi yılın ikinci yarısına kaymış gibi görünüyor. Faiz indirimlerinin başlaması ekonominin daha canlı/sıcak hale gelmesine olanak sağlarken, enflasyonun yukarı ivmelenmesine de zemin hazırlıyor. Bu da doğal olarak FED’in en büyük korkusu…
Aynı durum Avrupa Birliği tarafında da var bu yılın ikinci çeyreğinde faiz indirimleri konuşuluyor ve fiyatlanıyor.
Bir süredir oluşumunu da izlediğimiz bir küresel kuzey ve küresel güney yapılanması var ve bu konu üzerinde çok sayıda şeyler yazılıp çiziliyor. Özellikle güney küresel tarafta oluşumun politik gelişmelerine ilaveten ekonomik bütünleşme çabaları sürdürülmeye çalışılıyor. Küreselleşmenin gelinen noktada yarattığı zenginin daha zengin olduğu ortam bu oluşumları yaratmış durumda.
Kuzeyin giderek daha zenginleştiği ortam bu oluşumu doğurdu. Ekonomik güç açısından bakıldığında bir asimetri var ve daha önemlisi yine ekonomik güç açısından homojen bir kuzey ve heterojen bir güney var. Önümüzdeki yıllarda bütün halinde ekonomik gücü elinde bulunduran küresel kuzey ile küresel güney mücadelelerine tanıklık edeceğiz gibi görünüyor.
Türkiye’de ekonomi tarafında garip gelişmeler olmaya devam ediyor. Bilindiği gibi, TC Merkez Bankası’nın görevden alınan/istifa eden eski başkanı Hafize Gaye Erkan’dan boşalan koltuğa başkan yardımcılarından Fatih Karahan getirildi. Fatih Karahan’ın atanır atanmaz yaptığı enflasyon raporu toplantısı ve bu toplantıda başkan yardımcısı Cevdet Akçay’ ın yaptığı değerlendirmeler yere göğe konulamadı.
Oysa gerçekte bu yetkin kadronun değerlendirmeleri, verilerine güvenilmeyen TÜİK’in enflasyon hesaplamalarına dayanıyor. Her ay ENAG, TUİK ile aynı mal/hizmet sepetini kullanarak enflasyon hesaplaması yapıyor ve ENAG, TUİK’in iki katı bir enflasyon oranı hesaplıyor ve açıklıyor. (Ocak 2024 TUİK TÜFE yüzde 65, ENAG TÜFE yüzde 129)
Arada böyle bir fark olmasına rağmen nasıl oluyor da böyle bir başkan ve başkan yardımcıları kadrosu ve Merkez Bankası’nda oldukça iyi oldukları bilinen onca uzman insan, TUİK’in güvenilmeyen verileri üzerinde modeller geliştirerek tahminlerde bulunabiliyor anlamak mümkün değil. Güvenilmeyen verilerle enflasyonla mücadele etmeleri nasıl inandırıcı olabilir ve bu verilere dayalı yaptıkları sunumlar ne kadar gerçekçi olabilir?
Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, yaptığı konuşmada, geçmiş ile bağın koptuğunu söyleyerek, geçmiş ekonomi yönetimini haklı olarak eleştirirken acaba TÜİK’in güvenilmeyen mevcut verileri ile nasıl bir bağ kurduğunu da açıklaması gerekmez miydi?
Merkez Bankasının tüm değerlendirmeleri ve yaptığını iddia ettiği enflasyonla mücadele, güvenilmeyen TÜİK’in verilerine dayandığı, bu veriler üzerine modellemeler yapıldığı sürece bu iş, boşa kürek çekmekten başka bir şey değil.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***