İDRİS GÜRSOY | YORUM
Şeyh Said hadisesi, Cumhuriyet tarihinin ilk isyan hareketidir. Bir tabur askerle bastırılacak isyan bahane edilerek Takriri Sükun Kanunu (Huzurun Sağlanması Yasası) çıkarılmış, İstiklal Mahkemeleri ile bütün muhalefet susturulmuş, tek partili rejime geçilmiştir.
1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Meclis içinde Terakkiperver Fırka’nın şiddetli muhalefeti vardı. İstanbul basını da hükümetin bazı icraatlarını eleştiriyordu.
Muhalefetsiz bir rejim planı
1925’de doğuda bazı kıpırdanmalar başladı. Ankara, bunları yakından takip ediyordu. Başbakan Ali Fethi Okyar, gerekli tedbirleri aldı ve ilk planda Meclis’e bir kanun sevk ederek, doğu illerinde olağanüstü hal ilan etti. Okyar’a gelen istihbarat, hadisenin küçük çaplı ve lokal olduğu şeklindeydi. Meclis görüşmeleri ve Çankaya zirvelerinde bölgedeki gelişmeleri rapor etti: “Bütün şark illerinin valilerine, jandarma alay komutanlarına, ve polis müdürlerine, şifre ile isyanın oralarda olup olmadığını sordum. Aldığım cevapların hepsi bu isyanın hiç bir vilayet kaza ve köylerinde emaresi ve asarı bulunmadığı mahiyetindedir. Bu isyan yalnız ve yalnız Şeyh Said ile Çapakçur halkının isyanıdır. Çukuroca’dan on sınıf ihtiyatı silah altına aldırdım. Bunları Çapakçur’a sevk eder ve asileri tedip ederiz.”
Ancak Ankara’da hükümetin dışında başka bir hareketlilik vardı. Çankaya köşkünde Mustafa Kemal, Lozan’dan yeni dönen İsmet İnönü ve bazı asker sivil yetkililer toplantı üstüne toplantı yapıyordu. M. Kemal ve İnönü isyanın daha sert tedbirlerle bastırılmasını istiyordu. Adalet Bakanı Esat Mahmut Bozkurt da bu görüşteydi.
Başbakan Okyar, olağanüstü tedbirler alınması planını reddetti. Halk Partisi içinde saatler süren tartışmalarda da duruşunu değiştirmedi. Okyar, “Bu isyan o kadar hiç ki, Harput’ta ahali onları tepeledi. Birkaç taburluk işleri var.” dedi. İsmet İnönü ise, “Bu isyan şamildir ve mürettebdir.” görüşünde ısrarlıydı.
Fethi Okyar: Sizin maksadınız başka!
Fethi Okyar, İnönü’ye şöyle cevap verdi: “Sizin maksadınız başka. Bunu bahane ederek terör yapmak istiyorsunuz, milleti asıp-kesip ortalığı kan ile sütliman yapmak, kan ile mevkide oturmak istiyorsunuz. Ben böyle büyük bir günahı işleyemem. Allah’a, tarihe ve millete karşı elimi haksız yere kana bulayamam.”
Okyar, sıkıyönetim kararlarını ülke çapında yaygınlaştırılması görüşüne karşı sadece bölgede kullanılması gerektiği noktasında sonuna kadar ısrar etti. Demokrasi ve hukuk içinde isyanın bastırılabileceğini savundu. Ancak M. Kemal, İnönü, Bozkurt ve Peker’i aşamadı. Meclis’teki oylamalarda da yalnız kaldı.
M. Kemal, Okyar’ın istifasını istedi. Hükümeti kurma görevini İnönü’ye verdi. İsmet Paşa Kabinesi’nin Milli Savunma Bakanı Recep Peker ve Adalet Bakanı Mahmut Esad Bozkurt’tu.
Yeni hükümetin ilk icraatı sıkıyönetim kanunu olan Takrir Sükun Kanunu’nu çıkarmak oldu. Her türlü ‘dini hareket’ vatana ihanet sayıldı. Bu kanun gereğince doğu illeri ve Ankara’da özel yetkili İstiklal Mahkemeleri kuruldu. İsyan bölgesindeki İstiklal Mahkemesi kararları derhal uygulanacaktı.
Türkiye’de yeni bir ‘tek parti’ dönemi inşaa ediliyor
İmha planları önceden hazırdı. Ülkenin dört bir yanından olaylarla hiçbir ilgisi bulunmayan binlerce insan gözaltına alındı, çoğu idam edildi. Binlercesi sürgüne gönderildi. Muhalif bütün gazeteler kapatıldı. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapısına kilit vuruldu. Milletvekilleri soruşturmaya uğradı.
Tek parti dönemi işte böyle başladı ve tam 1950’ye kadar sürdü.
15 Temmuz’a ve sonrası olağanüstü gelişmelere bir de bu gözle bakmakta fayda var. Tartışmalı bir darbe girişimi bahane edilerek, yeni bir muhalefetsiz dönem inşaa ediliyor. Aynı yöntemlerle…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***