(Serbest Görüş) – Pandemi öncesinde oldukça yavaş ilerleyen dünyadaki elektrikli araç parkı, pandemiyle birlikte daha çok önem kazanmaya başladı. Türkiye’de de bunun etkileri görülmeye başlarken, 2020’de 7 yüzde 100 elektrikli modelin boy gösterdiği pazarda araç sayısı 35’e çıktı. Türkiye’de 2020 yılında sadece 220 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşti. 2023’te ise 65 bin 512 adet araç satıldı. Son 3 yılda pazar hızlı bir şekilde artış gösterdi. İlerleyen yıllarda 100 bin adetleri de rahatlıkla geçeceğe benziyor. Özellikle bu alanda Çin pandemi dönemini tam bir fırsat olarak değerlendirdi. Birbirinden farklı modelleri Avrupalı üreticilerin fiyat algısını dağıtacak bir şekilde yola çıkan Uzak Doğulu modeller aslında fiyat savaşını da bir anlamda başlattı.
İTÜ İLATAM (İleri Araç Teknolojileri Araştırma Merkezi) ve SMİ’nin (Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi) birlikte organize ettiği “Sürdürülebilir Mobilitenin Geleceği Zirvesi”nde konuşan SMİ Başkanı Hakan Doğu da bu konuya eğildi. Teknolojik gelişmelerin son 25 yılda çok büyük bir ivme kazandırdığını ifade eden Doğu, Türkiye’de araçların ikinci el değerinin oldukça önemli olduğunu anlattı.
Doğu “Goldman Sachs raporuna göre, önümüzdeki 5 sene boyunca elektrikli araçların pillerinin fiyatlarının bugün 100 iken 30’a hatta 20’ye düşmesi bekleniyor. Bu ne demek? Aracın maliyetinin yüzde 40’ını oluşturan pil teknolojisindeki bu ciddi düşüşler araç fiyatlarını çok ciddi bir şekilde daha da aşağı götürecek. Üreticiler arasında çok büyük bir fiyat savaşı başladı. Tesla geçen sene Amerika’da fiyatlarını yüzde 44 indirdi. Şimdi bunları niye anlatıyorum? Öyle bir dünyada ilerliyoruz ki bir şey lanse ediyorsun, 2 sene sonra fiyatını yüzde 44 düşürüyorsun. Bu bizim klasik, otomotivde bildiğimiz iş modeli değil. O yüzden bizi son derece zorlayan bu teknolojilerde ülke olarak bir şey yapmak istiyorsak, sarılmamız gereken tek bir ip var, o da bilim.”
TÜRKİYE’NİN ÜRETİM PASTASINDAN PAY ALMASI GEREKİYOR
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin önündeki en büyük sıkıntıyı, çok fazla elektrikli araç üretiminin olmaması olarak değerlendiren Hakan Doğu, “Dolayısıyla ülkemizdeki bu ekosistemi canlandırabilmemiz için bütün sanayi stratejimizden pazar stratejimize kadar her şeyi tekrardan sıfırlamamız, yeniden düzenlememiz gerekiyor. Bu tabii ki önümüzdeki dönemde bizim SMİ olarak katkı sağlamayı düşündüğümüz en önemli konulardan biri. Hedefimiz ülkenin yeni kurulacak mobilite ekosisteminden bir katkı payı sahibi olmak. Ayrıca bu elektrikli araçlar haliyle pahalı oyuncaklar ve 2 ton civarındalar, ağırlar. Bunlar bir kaza yapınca arabalar pert oluyor. Artık sigortada da yeni ürünler geliştirmemiz gerekiyor. Kullandığın kadar öde, kullandığın gibi öde sigortaları çıkacak. Hepimizin birer tane rating’i olacak. Bu rating’de diyeceksiniz ki ben 10 üzerinden 9 kullanıyorum, o zaman yüzde 20 kasko sigortandan indirim alacaksın. 5 kullanıyorsan sana araba bile kiralamayacaklar” dedi.
‘BİLDİĞİMİZ TÜM KAVRAMLAR DEĞİŞTİ’
Türkiye’nin yeni kurulacak mobilite ekosisteminden katkı payı sahibi olmayı hedeflediklerini ifade eden Hakan Doğu “Elektrikli araçlar çok popüler bir konu. Sosyal medyada yaptığım elektrikli araç paylaşımlarda çok büyük bir ilgi var. Çünkü insanlar bu yeni mobilite karşısında bilgiye aç, çünkü bir anda 150 yıllık teknolojinin araçlarını kullanırken bir anda bambaşka bir ekosistem ortaya çıktı. Devlet teşvikleriyle de daha ulaşılabilir hale geldi ve hızla büyüyor. Öyle ki Türkiye’de 2022’de sadece 7 bin 500 elektrikli araç satışı gerçekleşirken, bu rakam geçtiğimiz yıl 75 bin adede ulaştı. Togg’un lanse edilmesiyle birlikte Türkiye de bu yarışta yerini aldı. Şimdi öyle bir noktadayız ki bütün ülkeler bir anda sıfır noktasına çekildi diye görülüyor. Otomotivde bildiğimiz bütün kavramlar değişti” diye konuştu.
‘PAZAR HIZLA ARTMAYA DEVAM EDECEK’
Sürdürülebilir Mobilitenin Geleceği Zirvesi’nde açılış konuşmalarının ardından panellere geçildi. Moderatörlüğünü Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak Türkiye’de elektrikli araç pazarının artmaya devam edeceğini söyleyen Sinan Ak, “Artık bu bir tsunami etkisi diyebiliriz. Büyüyecek ve hayatımızda daha çok yer edecekler. Bu iş aslında geleceğin işi, gençlerin işi. Gençlerin kullanacağı araçlar olarak karşımıza çıkıyor. Artık elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle, CPU’ların ve çiplerin güçlenmesi, hızlanması ile beraber iş akıllanmaya ve başka bir noktaya gitmeye başladı” dedi.
‘BİRÇOK EVDE ŞARJ ALT YAPISI HAZIR DEĞİL’
Günümüzde herkesin elektrikli araç sahibi olmak istediğini belirten İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Bağrıyanık, “Sahip olunca da kendi evinden onu şarj etmek istiyor. En ucuz maliyet o şekilde ama tabii acaba elektrik altyapısı dağıtım altyapısı buna hazır mı? Bağlantı ücreti düşük olsun diye abonelerimiz en düşük limit üzerinden sözleşmelerini yapıyorlar. Bağlantı ücretlerini ve bağlantı güçlerini artırmak gerekiyor. Sonuçta bağlantı güçlerine göre de şebeke planlaması yapılmış. Şebekenin bunu kaldırıp kaldıramayacağı ve bu elektrikli araçların şarjlarını karşılayıp karşılayamayacağı problemiyle karşılaşıyoruz. 2000’li yıllardan sonra literatürde yaygınlaşmaya başlayan analizler, özellikle invertör tabanlı yüklerin ve üretimlerin o şebeke tarafından bağlanabilirliğinin, barındırılabilirliğinin analizlerinin yapılması gerekiyor. Bunların da derinden gelebilmesi için dağıtım şirketlerinin master planlarını, bizim gibi üniversite iş birlikleriyle belki barındırma analizlerini de içine katacak şekilde geleceğe dönük 2030-2050 için yol haritaları için bu çalışmaları yapması gerekiyor. Türkiye’nin en son akıllı şebeke yol haritası projesi 2016-2018’de yapılmıştı ve 2023’ü öngörmüştü” diye konuştu.
‘ŞANZIMAN VE MOTORUN YERİNİ PİL MALİYETİ ALDI’
Enterprise Türkiye CEO’su Özarslan Tangün, şu değerlendirmeyi yaptı: “Baktığımız zaman dünyada yaklaşık 1.4 milyar adet araç var ve tabii hepimiz bu konuları konuşuyoruz. Trafik sıkışıklığı, çevreye verilen zararlar, verimsiz kaynak kullanımı. Bunların hepsi gündemimizde ama buna rağmen hâlâ dünyada mobilite ihtiyacının yarısı özel araçlarla karşılanıyor ve bu gerçekten devam etmesi mümkün olan bir şey değil, sürdürülebilir değil. Doğru mobilite çözümleri verildiğinde tüketiciler bunu kullanırım diyor. Yaklaşık yarısı özel araç kullanımını bırakırım diyor. Mobilite dediğimizde de mikro mobiliteden araç kiralamaya, oradan toplu taşımaya, oradan platformlara, yazılımlara ve farklı sektörlerdeki çözümlere kadar birçok paydaşın içinde olduğu çok geniş bir ekosistem aslında. Araçlar artık ürün odaklı olmak yerine teknoloji ve yazılım odaklı oluyor. Şanzıman ve motor maliyeti, maliyetin çok önemli bir bölümünü karşılanırken şimdi işte pil ve yazılım maliyetin önemli bir bölümünü karşılıyor ve gerçekten akıllı cihazlar, yeni tecrübeler edindiğimiz bir yaşam alanı haline geldi. Dediğimiz gibi mobilite ekosisteminde de klasik finansman, finansmanla ilgili çözümler, sigorta, insurance tech dediğimiz sigorta teknolojileriyle ilgili çözümler fintech dediğimiz ödeme teknolojileri ve gömülü finansmanla ilgili teknolojiler çok önemli rol oynuyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***