AB üyesi 27 ülkenin liderleri tarafından oy birliği ile onaylanan karara göre 33 milyar euro kredi ve 17 milyar euro da geri ödenmeyecek yardımdan oluşan mali destek kademeli olarak Ukrayna’ya ulaştırılacak.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, zirvede alınan kararı X hesabından açıklandı.
Charles Michel, Ukrayna’ya yardım kararının Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından da onaylandığına özel olarak değindi.
Michel, bu uzlaşmaya varılabilmesi için dün gece İtalya, Fransa ve Almanya başbakanlarının Orban ile bir dizi görüşme yaptıklarını da vurguladı.
27 AB üyesinin liderlerinin oy birliği ile Ukrayna’ya yardım kararını onaylaması, birlikte önemli bir krizin şimdilik aşıldığını gösteriyor.
Bu zirve neden önemliydi?
Rusya 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgale başlamıştı. Bu gelişme sonrası süratle savaş ekonomisine geçen Ukrayna hem ülke savunmasının sürdürülebilmesi ve hem de savaş ekonomisini ayakta tutabilmesi için mali kaynaklara ihtiyaç duyuyor.
Ukrayna’nın en önemli destekçileri sıralamasında AB, ABD’nin ardından ikinci sırada.
Ukrayna geçtiğimiz yaz aylarında cephelerde başlayan taarruzun beklenen başarıyı gösterememesi nedeniyle 2023 sonbaharından itibaren, savaşın kaderinin kritik bir noktaya ulaştığını, acil mali ve askeri yardımlara ihtiyacı olduğunu ilan etti.
AB’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu, bu yardım talebine hemen yanıt verdi. Komisyon hızla 50 milyar euroluk yardımı Aralık ayındaki zirvede onay amacıyla liderlere sundu.
Macaristan’ın Aralık ayında bu yardımın ödenmesini veto etmesi ise hem maddi kaynaklara şiddetle ihtiyaç duyan Ukrayna’yı ve hem de kararlarını bir türlü uygulayamayan AB’yi zor durumda bıraktı.
Bu nedenle de Brüksel bugünkü zirveden mutlaka olumlu bir sonuç alınmasını arzuluyordu ve bu kez işi sıkı tutuyordu.
Macaristan Ukrayna’ya AB yardımını neden veto etmişti?
Macaristan’ın AB’deki genel eğilime rağmen Ukrayna’ya karşı mesafeli durmasının ve yardım paketini veto etmesinin birinci nedeni, Kiev yönetiminin Ukrayna topraklarında yaşayan tarihsel Macar azınlığa karşı olan tutumuydu.
Budapeşte yönetimi, Ukrayna’da yaşayan Macar etnik azınlığın 100 yıldır sahip oldukları hakların, Macarca eğitim imkanı da dahil olmak üzere, kültürel var olma koşullarının son 10-15 yılda elinden alındığını öne sürüyor.
Bunlar Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından gündeme gelen iddialar değil. Macaristan daha savaş öncesi bu konudaki kaygılarını hem Ukrayna makamları ve hem de AB organları düzeyinde gündeme getirmişti.
Yani Macaristan, Ukrayna’ya verilecek AB yardımı öncesi Kiev yönetiminin azınlık haklarını garanti altına alma vaadinde bulunmasını ve öncelikle Macarların yaşadıkları bölgelerdeki okullarda daha önce var olan Macarca eğitimin yeniden başlamasını talep ediyordu.
Macaristan pazarlıklarda ne almış olabilir?
Zirveden sonra AB Konseyi Başkanı Charles Michel tarafından yapılan kısa açıklamada taraflar arasında varılan uzlaşmanın koşulları arasında sıralanan bir madde, bu pazarlıkta Macar tarafının da istediğini elde etme konusunda bazı adımların atılmış olabileceğine işaret ediyor.
Ayrıntıları henüz açıklanmamakla birlikte Michel’in hukuk devleti uygulamalarını yeniden gözden geçirecek bazı ek mevzuatların da ilerde gündeme geleceğine atıf yapması, Macarların Ukrayna’dan ve AB’den azınlıklar konusunda bazı vaatler alabildiğine de işaret ediyor.
Taraflar zirveye nasıl hazırlandı?
AB bu zirvede Ukrayna’ya mali yardım paketinin “mutlaka” onaylanmasını bekliyordu.
Zirve öncesi açıklamalar ve basına yansıyan bazı olası önlemler bu yönde karar alınmasını sağlamaya yönelikti.
Basına yansıyan haberlere göre önlemler arasında, Budapeşte’nin “siyasi şantaj” olarak nitelediği Macaristan’a yönelik bir yaptırım taslağı da vardı.
AB bu zirvede Ukrayna’ya yardım paketinin mutlaka onaylanmasını bekliyordu. Zirve öncesi yapılan açıklamalar ve basına yansıyan bazı olası önlemler bu yönde bir karar alınmasını sağlamaya yönelikti.
Olası bir veto halinde Macaristan’a karşı gündeme gelmesi beklenen yaptırımlar basına sızmıştı. Bunlar arasında Budapeşte’ye karşı uygulanması düşünülen ikili bir önlem de vardı. Buna göre ilk etapta bir yıl önce Macaristan’a verilmesi gerekirken dondurulan 20 milyar euroluk mali yardımın tamamen kesilmesi önerilecekti.
İkinci olarak da yasal düzenlemelerle mevzuat değiştirilecek, Macaristan’ın veto hakkı bir şekilde elinden alınacaktı. Buna gerekçe olarak da bu kararları 27 ülke içinde sadece Macaristan’ın veto ettiği, tek bir ülkenin vetosuyla bütün AB’nin atalete sürüklendiği vurgulanıyor, bunun böyle devam edemeyeceği saptanıyordu.
Macaristan ise basına yansıyan bu olası önlemleri “siyasi şantaj” olarak değerlendirmişti.
AB tüm kurum ve organlarıyla olası bir Macar vetosunu engellemeyi hedeflemişti. Çarşamba günü, yani zirveden bir gün önce Avrupa Parlamentosu’nun ezici çoğunluğu bir bildiri yayımlayarak Ukrayna’ya yardımın ertelenmesinin ya da vetolarla geciktirilmesinin kimseye bir yararı olmayacağını saptadı.
Bu bildiriye Polonya’nın muhafazakar PIS partisi ya da İtalya Başbakanı Girorgia Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri Partisi gibi Orban müttefiki siyasi partilerin temsilcileri de imza koydu.
Macaristan ise zirveye Ukrayna ile doğrudan görüşerek hazırlandı. Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Péter Szijjártó ilke kez Ukrayna’ya gitti ve Ukrayna dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba ile görüştü.
Bu görüşmenin Macar etnik azınlığın yaşadığı bölgede gerçekleşmesi dışişleri bakanlarının gündeminde nelerin olduğunu da ortaya koyuyordu.
Bugünkü AB zirvesinde Macaristan Başbakanı Viktor Orban üzerinde büyük bir baskı olması bekleniyordu.
Ancak Orban’ın da kendini köşeye sıkıştırmak isteyenlere kolayca teslim olmayacak kadar siyasette deneyimli olduğu da bir gerçek.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel tarafından yapılan açıklama da, Orban’ın bugünkü zirveden eli boş ayrılmadığını gösteriyor.
Brüksel-Budapeşte hattındaki pazarlıklar sonucu oluşan nihai tablo muhtemelen önümüzdeki günlerde netleşecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***