Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üç gün süren Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ziyaretleri sonrası Türkiye’ye döndü.
Türkiye, Arap Baharı sonrasında Ortadoğu’da en uzun süreli sıkıntıyı bu iki ülkeyle ilişkilerinde yaşamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 2012 yılında devrilmesi sonrası iş başına gelen ve sonrasında devlet başkanı seçilen Abdülfettah Sisi’ye sert sözlerle yüklendiğinden, iki lideri arasındaki ilişkiler geçtiğimiz yaz Katar’daki Dünya Kupası Finali’ne kadar gergindi.
Birleşik Arap Emirlikleri ise, birçok üst düzey Türk yetkili tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin destekçisi olmakla itham edilmişti.
Erdoğan’dan Mısır ve BAE hakkında güçlü işbirliği mesajları
Uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke lideri ile ayrı ayrı Yüksek Stratejik İşbirliği toplantısı yapmak üzere mutabakat sağlandığını, Mısır liderinin Nisan ya da Mayıs’ta Türkiye’ye iade-i ziyaret yapacağını belirtti.
Erdoğan, “Mısır ile hem kültürel hem tarihsel anlamda birlikteliğimiz, köklü bağlarımız bulunuyor. İki ülkenin birlikte ve aynı istikamette senkronize adımları kuşkusuz çıkarınadır. Bizler de, Mısır tarafı da bu gerçekliğin farkında ve yeni dönem bu sağlam zemin üzerine bina ediliyor. Kalkınma Yolu Projesi, BAE yönetimi, Irak ve bizim de içinde yer aldığımız dev bir proje. Bu yol, bölgemizde yeni bir İpekyolu haline gelecek ve bölgesel barışa da hizmet edecektir. Basra Körfezi’nin ve çeperindeki ülkelerin Türkiye üzerinden Avrupa pazarına erişimini sağlayacak bu yol, tam anlamıyla bir ‘kazan kazan’ projesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı, Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasındaki dış ticaretin 20 milyar doları aştığını, Mısır’la yapılan ticaretin ise 15 milyar dolara çıkacağını söyledi.
Erdoğan-Sisi görüşmesinin ana başlıklarından biri de İsrail Hamas savaşıydı.
“Barış çağrıları ne yazık ki ABD’nin olumsuz yaklaşımı sebebiyle sonuçsuz kalıyor”
Cumhurbaşkanı uçaktaki açıklamalarının soru-cevap kısmında Filistin’e yapılan insani yardımların artması için İsrail’e yönelik uluslararası baskının artmasından memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Erdoğan, “ABD yetkilileri de bu konuda İsrail’e baskı yapmaya devam edeceklerini söylüyor. Gazze’ye ulaşan yardım TIR’ı sayısı 200-250’ye kadar çıktı. Ancak bu yetersiz. Sayının 500-600 düzeyine çıkacağı söyleniyor. Ancak bu sayıya ulaşabilirsek ihtiyaçların çözümünden söz edebiliriz. Diğer taraftan, İsrail’in Refah bölgesine saldırıları her zamanki vicdansız. İsrail’in vahşi saldırıları hâlâ devam ediyor. Bizim bu saldırıların başladığı günlerde kurmaya başladığımız ve sürekli tekrarladığımız cümleleri, özellikle Batılı bazı ülkelerin yetkilileri yeni yeni dillendiriyor. Barış çağrıları ne yazık ki ABD’nin olumsuz yaklaşımı sebebiyle sonuçsuz kalıyor. Amerika, bazı üst düzey yetkililerini güya bu işi çözmek üzere bölgeye gönderdiğini söylüyor ama netice alınamıyor. Durum her ne kadar böyle olsa da, biz yine ateşkesi ve barışı sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
“ABD Kongresi’nde hava olumlu. Aynı şekilde Senato’dan da olumlu sesler geliyor”
ABD’nin İsrail politikasını eleştiren Erdoğan, Türkiye ile ABD arasında son dönemde ilişkilerde iyileşme olduğunu söylese de iki ülke arasında sorunlara neden olan F-35, S-400, FETÖ, YPG-PKK başlıklarında net bir değerlendirmede bulunmadı.
Cumhurbaşkanı, “ABD ile aramızda bu son attığımız adımlar neticesinde olumlu bazı gelişmelerden söz edebiliriz. Şu anda Kongre’deki hava olumlu. Aynı şekilde Senato’dan da olumlu sesler geliyor. ABD ile benzer düşündüğümüz ya da üzerinde uzlaştığımız konuların sayısı artıyor diyebiliriz. Olumsuz bir gidiş yok, tam aksine olumlu bir gelişme var. İlgili bakanlar da bizdeki muhataplarına olumlu gelişmeler olduğunu söylüyorlar” diye konuştu.
MSB: “F-16’ların kullanımına yönelik iddiaların aksine herhangi bir şart söz konusu değildir”
F-16 konusunda bugün Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) yapılan açıklamada ise, konuya ilişkin resmi Kongre bildiriminin ABD yönetimince 26 Ocak’ta gerçekleştirildiği, taleplere ilişkin Kongre onay sürecinin ise 11 Şubat’ta tamamlandığı anımsatıldı.
Şubat ayı sonuna kadar taslak teklif ve kabul mektuplarının iletilmesinin beklendiğini belirten Bakanlık, “Teklif ve kabul mektuplarının tarafımızdan incelenmesi ve ABD yetkilileri ile birlikte projeye son halinin verilmesini müteakip 2024 Haziran-Temmuz aylarında takvimin yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Modernizasyon faaliyetlerinin ve tedarik edilecek uçakların üretim işlemlerinin ülkemizde gerçekleştirilmesi yönünde görüşmelerimiz devam etmektedir. Temin ve modernize edilecek F-16’ların kullanımına yönelik iddiaların aksine daha önce de vurguladığımız gibi herhangi bir şart söz konusu değildir. F-35 konusunda ise her iki ülkenin de duruşunda herhangi bir değişiklik yoktur” açıklamasında bulundu.
“KYB yönetimi, defalarca uyarmamıza rağmen terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye kol kanat germeye devam ediyor”
Türkiye’nin dış politika başlıklarında son dönemde en çok öne çıkan konulardan biri Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Süleymaniye’de yaşanan anlaşmazlıklar.
En son Şubat başında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir televizyon yayınında KYB’ye, “PKK ile aranıza mesafe koyun. Onlarla işbirliği sizi düşman sınıfına sokar” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda uçaktaki açıklamasında, “Dürüstlük ve mertlikten taviz vermedikten sonra, özellikle sınırlarımızın dibinde bir ‘teröristan’ kurulmasına müsaade edilmedikten sonra, biz bu bölgede her türlü adımı komşularımızla beraber atarız. Erbil yönetimiyle terörle mücadele konusunda yakaladığımız ivme olumlu bir istikamette ilerliyor. Fakat Süleymaniye, yani KYB yönetimini defalarca uyarmamıza rağmen terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye kol kanat germeye maalesef devam ediyor. Birçok konuya tahammülümüz olabilir ancak konu bekamız ve milli güvenliğimiz ise müsamaha kapılarını sonuna kadar kapatır, gereği neyse yaparız. Amaç bize düşmanlık beslemek ise ona da verecek tepkimiz, alacağımız tedbirler vardır. Daha sıkı adımlar atmaktan da çekinmeyiz” değerlendirmelerinde bulundu.
Ukrayna çıkışı: “Tarafları yine buluşturabiliriz”
Erdoğan’a geçtiğimiz hafta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in verdiği bir röportajda, “Ukrayna ile Türkiye’nin arabuluculuğunda tam anlaşmaya varıyorduk ki (dönemin) İngiltere Başbakanı Boris Johnson devreye girdi ve Ukrayna’yı yanlış yönlendirdi” sözleri de soruldu:
“İngiltere’nin eski Başbakanı Johnson barış çabalarından elini çekmeden önce beraber çalışmalar yaptık, çabalarımıza devam ettik, olmadı. Geçenlerde İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ziyaretimize geldi, onunla da bu meseleleri ele aldık. Şu ana kadar Ukrayna-Rusya savaşında barışa hizmet eden somut sonuçları biz sağladık. Esir takasından, tahıl koridoruna kadar birçok önemli gelişme yaşandı. Hatta tarafları Türkiye’de birden fazla kez buluşturduk. Bunu yine yapabilir ve dış etkilerden arındırılmış, çözüm odaklı bir süreç yönetimi ile barışın kapısını aralayabiliriz. Hem Sayın Putin hem Sayın Zelenski ile görüşmelerimizde bu arayışlarımızı sürdürüyoruz.”
“Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bu kararları hazmedemiyorum”
Geçtiğimiz hafta “FETÖ irtibatlı olduğu” iddiasıyla mesleklerinden ihraç edilen 450 hakim ve savcı, Danıştay 5. Dairesi’nin kararıyla görevlerine iade edildi.
Erdoğan bu konuda yaptığı yorumda Danıştay’a tepki gösterirken, özellikle Can Atalay ve HDP kararlarında ters düştüğü Anayasa Mahkemesi’ni de eleştirdi. Cumhurbaşkanı, şunları söyledi:
“Danıştay’ın aldığı bu karara da sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bu kararları hazmedemiyorum. Danıştay zaman zaman yapıyor, bu tür kararlarla bizi rahatsız ediyor ama Anayasa Mahkemesi’nin sık sık bu tür kararları alması bizi ciddi manada rahatsız ediyor. Mesela Anayasa Mahkemesi bir de BTK’yla ilgili bir karar almış. Hani bunun neresinden gireceksin? Nasıl böyle bir karar alınır? Biz de bu işin üzerine giriyoruz, gideceğiz. Danıştay’da da bu işin yine aynı şekilde takipçisi olacağız.”
Erdoğan’ın eleştirdiği Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iki ay sonra görevi sonra erecek Başkanı Zühtü Arslan geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı’nın hazır bulunduğu yeni AYM üyesi Yılmaz Akçil’in ant içme töreninde yaptığı konuşmada, “Anayasa’yı yorumlamak konusunda nihai yetki Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. AYM’nin kararını beğenmeyebiliriz ama bir hukuk devletinde beğenmesek de bu kararlara uyulması anayasal zorunluktur” demişti.