İki dönemdir belediyeleri kayyumla yönetilen Diyarbakır’da yerel hizmetlerde yaşanan kayıplar Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen toplantıda masaya yatırıldı.
“Diyarbakır Yerel Hizmetlerde Neleri Kaybediyor” başlıklı toplantıda önce, kentin sorunlarının belirlenebilmesi için yapılan araştırmanın sonuçları paylaşıldı. “Kent, çevre ve kültürel miras”, “kadınlar, gençler ve çocuklar için nasıl bir kent”, “sosyo-kültürel yaşam ve politikalar” ve “iktisadi durum ve kırsal kalkınma” başlıklarında yapılan araştırmanın sonuç bölümünde sorunlarla birlikte çözüm önerileri de yer aldı.
“Kent, çevre ve kültürel miras” başlığında yer verilen sorunların başında tarihi Sur bölgesindeki tahribata dikkat çekildi. Bu kategoride incelenen sorunlar ulaşım altyapısındaki eksiklikler, merkezi düzeyde alınan kararlarla kentsel dönüşüm alanında bulunmayan şahıs ve hazine arazileri üzerinde büyük veya küçük çaplı revizyonlar ile şehir planlarında belediye kararlarıyla ranta yönelik noktasal revizyonların yapılması, geniş yerleşim alanlarına rağmen Diyarbakır’da üst ve orta gelir grubu için site anlayışına dayalı dikey mimari, yatay yapılanmada ise villa tipi lüks konutların tercih edilmesi, rant için organize yapılanma, değer artışları konusunda belediye ve merkezi yönetimle organik ilişki içerisinde çalışan “değer artış miktarını belirleyen şirketler” olarak sıralandı.
“Kadınlar, gençler ve çocuklar için nasıl bir kent” başlığı altında toplumsal yaşamı destekleyen dayanışma ağlarının kapatılması, yaygınlaşan uyuşturucu madde bağımlılığı, kayyum döneminde kapatılan, işlevsiz hale getirilen kadın kurumları gibi sorunlara yer verildi.
“Sosyo-kültürel yaşam ve politikalar” başlığında ise kayyum müessesesinin yarattığı tahribat ve katılımcılık, kent kimliğinin korunması, kültürel ve sanatsal etkinliklerin dönüşümü, ana dilin durumu ve ana dil politikası gibi konularla ilgili sorunlara dikkat çekildi.
“İktisadi durum ve kırsal kalkınma” çarpıcı sonuçlar ortaya koyan başlıklardan biriydi. 2016’dan sonra kayyum atamalarıyla, yerel yönetimlerin halktan koptuğu ve Diyarbakır’da problemlerin daha görünür hale geldiği vurgulanırken, turizm sektörünün kent için güçlü bir kalkınma dinamiğine nasıl dönüştürüleceği, kayyum uygulamalarıyla tamamen işlevsiz hale getirilerek merkezi yönetimin bir parçasına dönüştürülen belediyenin sosyal, siyasal ve ekonomi alanının dışına itilmesi öne çıktı.
“Bu veriler Diyarbakır’ın maalesef sahipsiz bir kente dönüştüğünü gösteriyor”
Sunumun ardından söz alan DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Azizoğlu, 40 yıldır süren çatışmalar ve 2016’dan sonra başlayan kayyum uygulamasının yerel hizmetler konusundaki eksiklerin artmasına neden olduğunu savundu. Toplantıdan çıkacak sonuçları yerel yöneticileriyle paylaşacaklarını ifade eden Azizoğlu, “Ortaya çıkan bu veriler Diyarbakır’ın maalesef sahipsiz bir kente dönüştüğünü gösteriyor. Kentin yoğun politik ortamında daha az konuşulan, daha az görünen yerel hizmetlerdeki bu eksikleri daha görünür kılmayı amaçlıyoruz. Biz bu çalışmamızla ürettiğimiz teknik bilgileri daha görünür hale getirip, merkezi ve yerel siyaset kurumuna ulaştırmaya hedefliyoruz” dedi.
Toplantıda tutuklu bulunan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın mesajları da okundu.
Toplantıda, bölge ve batı illerindeki belediyeciliğin karşılaştırılması için davet edilen İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ve 1999-2004 yılları arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Feridun Çelik de katıldı.
“Diyarbakır ve İzmir iktidarın gücüne teslim olmadı”
Sunumların ardından söz alan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer İzmir ve Diyarbakır arasında güçlü bir bağ olduğunu söyledi. Soyer, her iki şehrin de iktidarın gücüne teslim olmadığını vurgulayarak, “Her iki şehrin de bu nedenle bedel ödemek gibi bir ortak özellikleri var” dedi.
Kayyumlardan sonra belediyelerde ciddi sorunlar yaşandığını vurgulayan Soyer, “Özellikle Diyarbakır’daki kayyum sürecinin sonunda gelinen noktanın sadece ekonomik sonuçları olmadığını söyleyebilirim. Kültürel hayat, sosyal hayat açısından, kadınların, çocukların, gençlerin gündelik hayatları açısından her açıdan çok ciddi kayıplar yaşanmasına sebep olmuş” diye konuştu.
Soyer, yaşanan sorunların çözümü için sivil toplumu adres gösterdi. Belediyenin yarattığı boşluğu sivil toplumun doldurduğuna dikkat çeken Soyer, “Bu buluşmalarla hem sorunların tespiti hem buna dair çözümler konusunda çok akıl ortaya konmuş ve bu çok akılla da çok ortak paydalarda buluşulmuş. Bunu büyütmek, yaygınlaştırmak ve karar mekanizmalarını etkilemesini sağlayacak adımlar üzerinde durmak gerekir” dedi.
“Kamu yöneticisi bu kentin ruhunu anlamaz”
Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik ise görev yaptığı dönemde merkezi hükümetle iyi ilişkiler kurabildiklerine dikkat çekti. Toplumdaki olumlu hava nedeniyle birçok projeyi hayata geçirme fırsatı yakaladıklarını vurgulayan Çelik, sivil toplum örgütlerinin kendisine büyük oranda destek verdiğini ifade etti.
Çelik, 2016’da başlayan kayyum uygulamalarına dikkat çekerek, “Kentin tüm değerlerini, hafızasını, her şeyini yerle bir eden bir uygulama oldu. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir şekilde kayyum sistemiyle karşı karşıya kaldık. Bir kamu personelinin bu kentin ruhuna dokunabilmesi, bu sokakların dilini anlaması, sokakların hafızasını, tarihini bilmesi mümkün mü? Mümkün değil” şeklinde konuştu.
Soyer “En önemli sorun demokrasinin eksikliği”
Toplantının ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, kentin en önemli sorununun demokrasi eksikliği olduğunu söyledi.
Kayyum yönetimlerinde kentin büyük kayıp yaşadığını söyleyen Tunç Soyer, “Siz halkın iradesini yok sayarak bir yönetim oluşturuyorsunuz. Burada çok büyük bir demokrasi zafiyeti var, demokrasi boşluğu var demektir. Ekonomi, sanayi, tarımsal üretim alanında yaşanmış, dahası sosyal bir kültürel hayatta yaşanmış büyük eksiklikler, büyük zafiyetler var. Özetle Diyarbakır bütün bu hikâyeden dirençli bir kent yaratarak ayağa kalkabilir ve bunun da anahtarının sivil toplumda olduğunu da düşünüyorum” diye konuştu.
Feridun Çelik “Kayyum dönemi bizim dönemimiz de gerisinde”
Kürt siyasetinin 12 Eylül’den sonra seçilen ilk belediye başkanlarından Feridun Çelik ise kendi dönemindeki belediyelerin Türkiye tarihinde görülmemiş hizmetler sunduğunu savundu.
Kayyumların belediyeleri geriye götürdüğünü savunan Çelik, “Benden sonraki dönemde arkadaşlarımız da bu konuda çok yoğun bir çaba ve emek harcadı. Yani bugün gerçekten çok çok geriye götürülmüş. Biz bütün başarımızı halkımızın bu ürettiği desteklerle sağlamış olduk. Kayyum sisteminin bu topluma bu kente sunduğu en ufak bir şey söz konusu değil. Maalesef bunu her alanda görebiliyoruz.”
Çelik, seçilecek yerel yönetimlerin sivil toplumun desteğiyle, kayyum döneminin hatalarını düzeltebileceğini sözlerine ekledi.
DTSO Başkanı Kaya: “Kayyum politikası kimseye kazandırmıyor”
Yerel yönetimler olmadığı zaman kentlerin gelişme şansı olmadığına dikkat çeken Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya “Belediyesi, yerel yönetimi olmayan bir kent yetim kenttir” yorumunu yaptı.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kaya, seçilmiş ve o kentte hesap verecek insanların, paydaşlarıyla birlikte kenti yönetmesi gerektiğini vurguladı. Kayyum dönemlerinde kentin birçok alanda kayıp yaşadığını anlatan Kaya, “Birlikte yönetim, kentle ilgili sorunların doğru bir şekilde tespiti ve doğru yatırımlar, bunların hepsini kaybetti. Siz ekonomide, ticarette, sanayileşmede diğer kentlerle yarışıyorsunuz. Siz bunlarla yarışırken kendi sorunlarınızı çözüyorsunuz. Bu kent son 10 yıl içerisinde gayri safi milli hasılada da, yaşam kalitesinde de eğitimde de, hangi verileri alırsanız alın maalesef son 10 il içinden çıkmayı bir türlü beceremedi. Bunun da temeli, yerelden yönetimin olmaması, oluşturulmaması; merkezden müdahale veya kayyum uygulamasıdır. Kent, gelişme ve rekabet etme üstünlüğünü kaybetti” dedi.
Kaya, kayyum politikasının siyaseten kaynak israfına neden olduğu, kazandırmadığının seçim sonuçlarına da yansıdığını belirterek, devam ettirilmemesi gerektiğini söyledi.