Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü… Türkiye’deki siyasi baskı ve hukuksuzluklar nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan gazeteciler, YouTube’da yaptıkları ortak yayınla bir araya geldi. Moderatörlüğünü Cumali Önal’ın yaptığıprograma Avrupa’nın farklı ülkelerinden gazeteciler katılarak, yaşadıkları hukuksuzlukları anlattı.
Türkiye’de tutuklanarak cezaevine gönderilen gazetecilerden Nur Ener,”Gazetecilerin sorunları azalmadı, aksine arttı. Burada susturulan gazeteciler değil; halkın doğru bilgiyi almasına engel oluyorlar. Bunun için de her gün yeni adımlar atılıyor. Türkiye’de tablo günden güne kötüleşiyor.” dedi.
‘Darbe’ tutmadı, ‘örgüt üyeliği’ olsun!
Tuncer Çetinkaya ise Türkiye’de gazetecilik faaliyetlerinden dolayı ‘darbeye teşebbüsle’ suçlandığını, beraat ettiğini ancak bunun üzerine yeni bir suçlamayla tekrar tutuklandığını anlattı. Gazetecilik faaliyetlerined kullandığı ses kayıt cihazı ve fotoğraf makinasının bile ‘suç delili’ sayıldığını kaydeden Çetinkaya, “En son Mehmet Kamış tutuklandı. İddianamesinde gazetecilik dışında hiç bir delil yok. Kendilerine göre bir suç uyduruyorlar sonra da o suça bizim inanmamızı istiyorlar. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir ancak bunlar insanlardan masum olduklarını ispatlamasını istiyorlar!” ifadelerini kullandı.
Tweet’imi beğenen arkadaşın işlemini yapmıyorlar
Basri Doğan da Erdoğan rejiminin uzun kolunun Hollanda’ya kadar uzandığını anlattı. Basri Doğan, “Türkiye ile hiç bir bağım yok. Ama 16 defa Amsterdam’da ölüm tehdidi aldım. Türkiye’de gri listede adım geçiyor. Bir arkadaşım, konsolosluğa gittiğinde benim bir tweetimi beğendiği gerekçesiyle işlemlerinin yapılmadığını söyledi. Benim tweetimi beğendiği için işlemleri yapılmıyor!” diye konuştu.
Diyanet’in camisinden kovdular beni
Yüksel Durgut ise sorunun sadece Türkiye’ye özgü olmadığını söyledi. Durgut, “ABD’de Trump kazanırsa dünyanın dengesi tamamen değişecek. Dünyanın her yerinde gazetecilerin yaşadığı sorunlar neredeyse birebir aynı. Bana en ağır gelen şeylerden biri ‘terörist’ olarak anılmak. İkincisi ise ‘ajitasyon’ suçlaması… Sebepsiz yere cezaevinde kaldık. Hala cezaevinde olan arkadaşlarımız var. Bunları anlatmanın neresi ajitasyon! Düşünebiliyor musunuz; beni geçen yıl mayıs ayında buradaki Diyanet’in camisinden kodular! Oğlum konsolosluğa gitti, askerlik işlemleri için. Orada oğlumu sorgulamışlar; baban nerede vs. diye.” ifadelerini kullandı.
Hasan Cücük: Hükümet sesimizi soluğumuzu kesmeye çalışıyor
Danimarka’dan bağlanan Hasan Cücük ise “Türkiye’den mülteci olarak Batı’ya gelmek zorunda kalan gazeteciler çok zor şartlarda çalışıyor. Türkiye’den çalıştıracak insan bulamıyorsunuz. Kurumsal bir yapı oluşturmak da zor. Twitter hesabım bile 7 yıldır Türkiye’den engelli. Hükümet sesimizi, soluğumuzu kesmek için devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Birçok gazeteci meslektaşım burada ek iş yapmak zorunda aksi halde hayatını idame ettiremez. Ayrıca burada AKP rejiminin fanatik taraftarları burada çok fazla. Saldırıya uğrayan arkadaşlarımız oldu.” dedi.
Baş teröristi bulduk!
Yunus Erdoğdu da yaşadıklarını anlattı. Şunları söyledi: “Ben Türkiye’den çok önce çıkmıştım. Ukrayna’da da gazetecilik faaliyetlerine devam ediyorum. Bir sabah bir meslektaşım aradı; senin adın ‘iade edilecek’ terörist listesinde. 5 kişiden biriydim… Ukrayna medyası o listeyi sızdırdı. O listeyi sızdıranlara yaptırım uygulandı. Hazır pasaportun varken git dediler… 8 ay evden çıkmadım ben. Arabamın camlarını kırdılar. Polis tutanak bile tutmuyor. Biliyor kimler olduğunu… Ölümle tehdit edildim, defalarca. Ukrayna’da bu baskı altında yazmaya devam ettim. Kapımın önünde istihbarat ajanları vardı, çok iyi biliyorum. Polis söylüyordu bana bunu… Zelenski döneminde biraz daha rahatladım. Size hain damgası vuranlar, kendileri satılmış kişiler. Dünya Basın Özgürlüğü endeksinde 165. sırada!”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***