HABER MERKEZİ – Deprem bölgesindeki okullarda sorunların çözülmediğini belirten Eğitim Sen, anadilde eğitimin verilmemesinin çocuklar üzerinde yarattığı etkiye dikkat çekerek, MEB’nin okulları dini dernek ve vakıflara teslim ettiğini söyledi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), eğitim-öğretimin birinci yarıyılına ilişkin birçok kentte açıklama yaparak, yaşanan sorunlara dikkat çekti.
AMED
Eğitim Sen Amed şubeleri, eğitimle ilgili hazırladıkları dönem sonu raporunu, Eğitim Sen 1 Nolu Şube’de basın açıklamasıyla duyurdu. Açıklamaya şube yöneticileri ve üyeler katıldı.
Açıklama öncesi konuşan Eğitim Sen 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç, eğitim ve öğretimle ilgili birçok sorunla karşı karşıya olduklarını ifade ederek, “Sorun yumağı şeklinde hareket eden bir eğitim şekli var. Gerek okullar noktasında gerekse bir bütün olarak ülkenin eğitim politikalarının yansıması konusunda birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu döneme dair en temel sorun kentimizde anadilde eğitimin olmamasıdır” dedi.
Açıklamayı okuyan Eğitim Sen Amed 1 Nolu Kadın Şube Sekreteri Arzu Koç ise anadilinde eğitim alamamanın çocuklar üzerinden doğurduğu sonuçlara dikkat çekerek, “Eğitim bilimi açısından bakılacak olursa bir bireyin anadilini okul yaşamına katmamak, çocukların sağlıklı düşünmesinin ve yetişmesinin okul dışında bırakılması ve okul çağına kadar yaşadıkları, yaptıkları dilsel faaliyetin yok sayılması demektir” diye belirtti.
Ardından hazırlanan yılsonu raporu okundu. Hazırlanan raporda dönem sonu eğitim emekçileri ile yapılan anketin verileri yer aldı.
ADANA
Eğitim Sen Adana Şubesi, eğitim öğretim yılı raporuna ilişkin Heykelli Park’ta basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama yapan Eğitim Sen Adana Şubesi yöneticisi Cudi İmrek, tüm ülkede olduğu gibi “gerici piyasacı eğitim anlayışının” Adana’da da baş gösterdiğini, kentte sorunların daha da ağırlaştığın vurguladı.
Deprem nedeni ile kentte birçok okulun ağır veya orta hasarlı olarak kaydedildiğini, ancak şu ana kadar bu okullarla ilgili bir çalışma gerçekleştirilmediğini belirten İmrek, şöyle konuştu: “Birçok okul bu nedenle diğer okullar ile eşleştirilerek aynı binada farklı okulların çalıştığı ortamlar oluşturulmuştur. Yıkım kararı verilen okullar ile aynı bahçede hala eğitim öğretim süreci sürdürülmüştür. Bizler buna karşı çıkıyoruz. O binalar bizim öğrencilerimiz ve eğitim emekçilerinin can güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Bir an önce Adana genelinde tüm kademelere sağlıklı yiyeceklerin öğrencilere temin edilmesi gerekmektedir. Eğitim Sen, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlıdır.”
HATAY
Mereş Merkezli 6 Şubat tarihli depremlerin etkili olduğu Hatay’da öğrencilerin karne almasının ardından Eğitim Sen Hatay Şubesi, Eğitim Sen konteynerinin önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) verilen karnede, “Deprem bölgesinde öğretmen ve öğrencilere psikososyal destek sağlanması, deprem bölgesindeki hasarlı okulların eğitim ve öğretime kazandırılması, depremzede öğrencilere ortak sınavlarda fırsat eşitliğinin sağlanması” konusunda başarısız notu yer aldı.
Açıklamada söz alan Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Traş, deprem bölgesinde eğitim ve öğretimde yaşanan sorunların daha da ağırlaştığını kaydederek, “Deprem nedeniyle birçok okul yıkılmış ve hasar görmüştür. Yıkılmayan, az hasarlı olan ve nisan ayında bir kısmı açılan okullara, Eylül’de başlanan tadilat nedeniyle eğitim öğretim aksamış, çok sayıda öğrenci bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Hatay depremden en çok etkilenen illerden birisi olmakla birlikte 1’nci yıl dönümüne yaklaştığımız bugünlerde sorunlarımız çözülmemiş aksine artarak devam etmiştir” dedi.
TALEPLER
Hatay’da mevcut olan sorunların giderilmesi talebinde bulunan Traş, diğer talepleri şöyle sıraladı: “Öncelikle Hatay’ın özel afet bölgesi ilan edilmesini, hasarlı ve yıkılmış olan okullarımızın yerine bir an önce güvenilir okullar inşa edilmesini, tüm öğrencilerimize bir öğün ücretsiz yemek verilmesini, servislerin tüm öğrencilerimizi bir an önce eksiksiz bir şekilde taşımasını, öğretmenlerin barınma sorununun sağlıklı ve güvenli alanlar olacak şekilde bir an önce inşa edilmesini, kentimizde toplu taşımanın güzergah ve saatlerinin artırılmasını, yaz saati uygulamasının kaldırılmasını, kentimizde bir an önce temiz içme suyu sorununun çözülmesini, öğretmen, öğrenci ve velilerimiz ile psikososyal çalışmalar yapılmasını, deprem bölgesinde çalışan kamu emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilmesini, resmi kurumların okulları bir an önce boşaltmasını talep ediyor ve mücadelemizi ikinci dönem büyüterek devam ettireceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.”
MERSİN
Eğitim Sen Mersin Şubesi yönetici ve üyeleri, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bahçesinde basın açıklaması yapmak istedi. Polisin müdahalesi sonrası öğretmenler, ellerinde Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yusuf Tekin için hazırladıkları karneyi taşıyarak, müdürlük binası önünde açıklama yaptı. “Karanlığa teslim olmayacağız”, “Laik, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz” sloganlarının açıklamada konuşan Eğitim Sen Mersin Şube Sekreteri Özgür Saçkesen, MEB’in her geçen yıl eğitim ve öğretimde artarak devam eden sorunları çözmek yerine bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcadığını ifade etti.
Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımların, eğitimin bütün kademelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ÇEDES benzeri proje ve protokollerin, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenleri, eğitim emekçilerini ve velileri doğrudan etkilediğini kaydeden Saçkesen, tüm bu girişimlere karşı sendika olarak mücadeleye devam edeceklerini belirtti.
ANKARA
Eğitim Sen Ankara Şubeleri, Millî Eğitim Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Burada söz alan Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Tülay Yıldırım, 20 milyon öğrencinin bugün karne aldığını paylaştı. MEB’in eğitimde yaşanan yapısal sorunları çözme gibi bir derdinin olmadığını ifade eden Yıldırım, eğitimin piyasalaştırıldığını ve bedelinin de emekçilerin çektiğini söyledi. AKP’nin kaynakların dağılımında halkı yerine sermayeyi öncelediğini belirten Yıldırım ayrıca öğretmenlerin ücretli, kadrolu ve sözleşmeli olarak çalıştırılmasından dolayı öğretmenler arasında ayrımcılığın ortaya çıktığını söyledi. Yıldırım, “Eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal ediliyor. MESEM projesiyle yoksul halkın çocukları okullardan çekilerek patronların önüne ucuz işgücü olarak atılıyor. Bu denetimsiz proje içinde çocuk işçilerin ölüm haberlerini okuyoruz sıkça” dedi.
‘TEK TİPLEŞTİRİLME DAYATILIYOR’
Atamalarda usulsüzlüklerin devam ettiğini söyleyen Yıldırım, “Öğretmen atamaları ihtiyacın çok altında kalıyor. Bizlere önlük giydirmeye çalışarak tek tipleştirmeye, kadın bedeni örtülmeye çalışılıyor. Okullarda serbest kıyafet uygulaması sendikamızın uzun süredir savunduğu bir uygulamadır. MEB’in; öğretmelerin ne giyip ne giymeyeceğine karışma hakkı yoktur. Derin yoksulluk nedeniyle öğrencilerimiz yeterince beslenemiyor, okula aç geliyor; bu durum onların fiziksel, zihinsel ve akademik gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor. İktidar kamu okulları yerine özel okulları destekliyor. Eğitim maliyetleri velilerin sırtına yükleniyor” diye kaydetti.
‘MAĞDURYETLER GÖRMEZDEN GELİNİYOR’
Kalıcı yaz saati uygulamasının 7 yıldır devam ettiğini belirten Yıldırım, “MEB gün doğmadan uyanıp karanlıkta evden çıkmak zorunda kalan öğrencilerin ve velilerin mağduriyetlerini görmezden geliyor. Okullarda yaşanan yoğun dinselleştirme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları, siyasal-ideolojik hedeflere uygun olarak alınan bilim karşıtı kararlar eşliğinde okullarda hayata geçirilmeye devam ediyor.
Eğitim alanında yaşanan sorunların çözümü için gerekli adımların atılmadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir” diye belirtti.
‘OKULLAR DİNCİ KUŞATMA ALTINDA’
MEB’in okulları diyanetin, dini dernek ve vakıfların faaliyet alanları haline getirdiğini dile getiren Yıldırım, ÇEDES uygulamasına tepki gösterdi. Yıldırım, “ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olmuştur. Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açıktır. Türkiye’de uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yoğun bir dinci kuşatma yaşanmaktadır. MEB; yukarıda belirttiğimiz bu yanlış uygulamalardan acilen vaz geçmeli, belli bir zümrenin değil tüm halkın bakanlığını olduğunu hatırlamalıdır. Çocuklarımızın yüksek çıkarını gözeten, akıldan, bilimden, demokrasiden, eşitlikten yana tutum alarak kendini yeniden yapılandırmalıdır” dedi.
Yıldırım, MEB’in karnesinin ise bu olduğunu söyledi.
İZMİR
Eğitim Sen İzmir Şubeleri de İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. “Laik, bilimsel, demokratik, cins eşitlikçi ve anadilinde eğitim istiyoruz” pankartının açıldığı açıklamada, “Susma haykır ÇEDES’e hayır”, “Gerici eğitim istemiyoruz” ve “Savaşa değil eğitime bütçe” sloganları atıldı.
Açıklamada konuşan Eğitim Sen İzmir Şubeleri Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, kentteki bazı okullarda farklı farklı ÇEDES faaliyetleri yürütüldüğünü, bu faaliyetleri yapanlar ve yaptıranlar ile ilgili laik, bilimsel ve demokratik eğitim mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi. Görevde yükselme sınavı ile ilgili yapılan mülakat sınavlarında da objektif kriterler uygulanmadığına dair duyumlar aldıklarını söyleyen Karakaş, bu olayın takipçisi olup arkadaşlarının hakkını savunacaklarını ifade etti.
Yıkılan ve güçlendirmeye tabi tutulan onlarca okulun ise inşaat sürecinin devam ettiğini belirtin Karakaş, “Bu okullarda hem eğitim öğretim sağlıklı yapılmamakta hem de öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin sorunları devam ediyor. Bu nedenle bu okulların bir an önce inşaat sürecinin tamamlanıp eğitim öğretime hazır hale getirilmesi gerekiyor. Yöneticilerin kadın eğitim emekçilerine yönelik mobbingleri söz konusu. Bu konuda gerekli önlemlerin alınması ayrımcı uygulamalar yerine işyerlerinde eşitlikçi bir çalışma ortamının oluşmasını talep ediyoruz. Promosyon ücretlerinin iyileştirilmesi için İl Milli Eğitim Müdürlüğünün gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***