ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Türkiye-Amerika-Rusya üçgeninde baş döndüren gelişmeler yaşanıyor fakat biz bunu F-16 pazarlığı olarak görüyoruz. Tabi ki ortada bir F-16 satın alma süreci var. Fakat olay bir savaş uçağı alıp almamanın çok ötesinde. Şu anda Türkiye’nin Rusya mı yoksa ABD eksenine mi gireceğine dair kritik bir kavşaktayız.
Neler olduğunu, bazı ziyaretlerin ve verilen mesajların ne anlama geldiğini anlatacağım ama önce not düşmem gereken bazı noktalar var.
F-16 süreci ihanetler zinciri
Malum olduğu üzere Türkiye ile ABD arasında iki yıldır süren F-16 pazarlığı var. Erdoğan’ın Putin’e olan diyet borcu nedeniyle üretici ortağı olduğumuz F-35’ten çıkarıldık, CAATSA yaptırımları kapsamına alındık ve ilk etapta 10 milyar dolardan fazla para kaybettik. Türk tedarikçilerin yerine yenilerini buldu, Türkiye’nin parasını ödeyip pilotlarına eğitim aldırdığı uçaklarını da hangara çekip üçüncü ülkelere sattı.
Uzun vade kayıpları ise hesaplamak bile mümkün değil.
Türkiye ise demode F-16’ya kaldı. Üstelik ödediği parayı da geri alamadı. ‘Dünyanın en kısmetli siyasetçisi’ Erdoğan’ın imdadına yine Putin yetişti ve Ukrayna işgaliyle birlikte Türkiye’nin önüne fırsat penceresi açıldı.
Ancak Erdoğan bu fırsatı da kişisel çıkarına endeksleyip İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerini şantaja çevirmek istedi.
Erdoğan görünüşte F-16 pazarlığı yapıyordu ama aslında perde gerisinde kişisel olarak başını ağrıtabilecek davalardan özellikle de Halkbank dosyasından kurtulmak istiyordu.
Ancak Biden rejimi Erdoğan’ın şantajını yutmadı. Biden resmen Erdoğan’ı görmezden geldi, süründürdü. Ne Beyaz Saray’a davet etti ne de birebir de yakın temas kurdu. Böylece İsveç’in üyeliği ve F-16 satış süreci bugüne kadar sarktı. Erdoğan nihayetinde İsveç üyeliğini onayladı.
Şart olarak koştuğu hiçbir şey gerçekleşmedi ama kendi tabanı Erdoğan’ın ABD’ye diz çöktürdüğünü düşünüyor !
Düşünsenize Türkiye kullanmadığı S 400’ler için 4,5 milyar dolar harcadı. Üretici ortağı olduğu projeden çıkarıldı. Milyarlarca dolar para kaybetti. Üzerine demode F-16’lar için 20 milyar dolar ödeyecek. Üstelik F-16’ların teslimi de yıllar alacak. Diplomasi okullarında ders kitabı olarak okutulacak bir hikaye.
Islak imzayı görmeden inanmadılar
Keşke bu kadarla kalsaydık. Süreçte başka rezaletler de yaşandı. Hep anlatıyorum; Türkiye ile ABD arasında çok ciddi bir güven bunalımı var. Taraflar birbirine güvenmiyor hatta hasım bile denebilir.
Düşünün, Türkiye “İsveç’in NATO katılımını onayladık.” diyor, TBMM’den geçirip Resmi Gazete’de yayınlıyor ama ABD tarafı ‘ıslak imzalı belgeyi’ istiyor. Türkiye ise ‘ne münasebet’ demek yerine belgeyi uçakla New York’a gönderip elden teslim ediyor. ABD’liler ıslak imzayı görünce ikna olup satış sürecini başlatıyorlar.
Havuz medyasının ‘F-16 onaylandı’ haberleri ise doğru değil çünkü süreç henüz bitmiş değil. Maalesef orada da onur kırıcı, utanç verici bir durum var. Şöyle ki; Türkiye’nin ABD Kongresi’nde itibarı çok kötü. Erdoğan rejimi Trump döneminde “Ben nasıl olsa Trump ile işimi hallediyorum, ne işim olur Kongreyle!” mantığındaydı. Eski Büyükelçiler Serdar Kılıç ve Murat Mercan da büyükelçiden çok AKP ilçe başkanı gibi çalışınca Kongre de işler giderek bozuldu.
ABD tarafı ise Türkiye’ye F-16 satabilmek için ince bir işçilik yaptı. Türkiye’ye F-16 satışı ile Yunanistan’a F-35 satışını aynı pakete koydu. Böylece Yunan, Ermeni ve Türkiye karşıtı lobilerin bloke etmesini engellemek istediler. Nitekim geçtiğimiz cuma 15 günlük süre başladı.
F-16’lar Yunan adaları üzerinde uçamayacak!
Eğer bu 15 gün içerisinde Kongre’den bir itiraz gelmezse Türkiye F-16 alma sürecine başlayacak. Ancak burada öyle bir nokta var ki gerçekten siyaset tarihine geçecek türden.
Yunanistan’ın etkili gazetelerinden Kathimerini’nin iddiasına göre Türkiye alacağı F-16’ları Yunan adaları üzerinde uçuramayacak. Diplomatik kaynaklara göre ABD Dışişleri Bakanlığı Temsilciler Meclisi ve Senato’dan dört komiteye gizli bir mektup yollayıp bu bilgiyi aktardı. Gazete haberine göre eğer Türkiye şartlara uymazsa F-16 satışı askıya alınacak.
Erdoğan rejimi Başkan Trump’ın “Aptal olma!” mektubunu sindirdiği için şartlı F-16 satışını da kolaylıkla kitlesine yedirir. Yunanistan açısından gelinen noktanın büyük bir zafer olduğu net.
Düşünsenize; Yunanistan 8.5 milyar dolara 40 F-35 alacak. Türkiye 20 milyar dolara eski nesil F-16 alacak. Üstüne Türkiye’nin alacağı uçakları Yunan adaları üzerinde uçuramayacak. Kısacası Erdoğan rejiminin garip işleri nedeniyle ülkenin geleceğine ipotek konmuş oldu.
ABD ‘havuç’ gösteriyor
Washington’da bunlar olurken Ankara’da enteresan gelişmeler yaşanıyor. ABD Dışişleri’nin iki numaralı ismi Victoria Nuland, Türkiye’deydi ve muhatapları ile görüştü. Ardından da CNN Türk yayınına çıktı. Eğer Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrini bilmeseniz Nuland’ın açıklamalarını dinleyince Türkiye ile ABD arasında bahar havası olduğunu düşünebilirsiniz. Nuland İsveç üyeliğinin onaylanması nedeniyle çok rahatlamış göründü ve Erdoğan rejimine güzellemeler yaptı.
Hatta dedi ki, “Biz size F-16 satıyoruz, bu iş bitti. Eğer S-400’lerden kurtulursanız sizi F-35 projesine almaktan memnun olacağız. Hatta isterseniz üzerine size Patriot füzesi satarız.” dedi.
Durum Bülent Arınç’ın “Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor” hali yaşandı. Nuland burada da durmadı ve “Türkiye artık 155 mm mühimmat üretiyor, buna bizim çok ihtiyacımız var, Ukrayna’nın çok ihtiyacı var. Bunları da alabiliriz.”
Bu açıklamaların özeti şu; Erdoğan rejimi canımızı sıkıyor ama Türkiye çok önemli bir ülke. Eğer Rusya ile yakınlaşmayı bırakıp NATO ve Batı ittifakı içinde olursanız geleceğimiz parlak!”
Peki ABD tarafı Erdoğan rejimine bu güzellemeleri yaparken Putin ne yapıyor ?
Burada enterasan bir gelişme oldu. Putin’in Türkiye ziyareti uzun zamandır konuşuluyordu ama tarihi bir türlü netleşmemişti. Tam da Nuland’ın Türkiye’de olduğu saatlerde Moskova’dan önemli bir hamle geldi. Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriv Uşakov, Putin’in Şubat ayı içinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini açıkladı. Net tarih vermedi ama “Tarih üzerinde çalışılıyor.” dedi.
Putin’in bu hamlesinin Ankara’dan çok Washington’a mesaj olduğunu söylemek mümkün. Bir başka ifadeyle Kremlin yönetimi Ankara’yı NATO’da ‘Truva atı’ olarak tutmakta kararlı.
Peki temel soru şu; Erdoğan ne yapacak? ABD’nin uzattığı havucu alıp Rusya ile ilişkileri azaltacak mı yoksa Putin’den korkup ABD’ye mesafe koymaya devam mı edecek?
Putin herhangi birisi değil. Nitekim Putin muhaliflerinin başına neler geldiği ortada. Ya zehirleniyorlar ya pencereden düşüyorlar ya da uçakları havada infilak ediyor! Ayrıca Putin’in elinde Erdoğan’ a karşı kullanabileceği çok sayıda koz var.
Kısacası Erdoğan’ın işi hiç kolay değil.
Putin ile öyle bir bağımlılık ilişkisine girdi ki, Putin’e mesafe koyması kolay değil. Durum bir Rus atasözünde dendiği gibi; “Ayıyla dansa kalktığınızda ne zaman oturacağınızı siz değil ayı karar verir.”
Bakalım Putin’in hamlesi ne olacak?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***