CHP öncülüğünde muhalefet partilerince bugün saat 15.00 itibariyle TBMM Genel Kurulu’nun yargıda yaşanan “Can Atalay krizi”ni görüşmek üzere olağanüstü toplanması çağrısını TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un uygulamaması tartışılıyor.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararı almasına rağmen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bu kararı uygulamama tutumu, “anayasa krizi” sürecini başlattı.
CHP lideri Özgür Özel, “yargı eliyle darbe yapılması ve Anayasa’nın açıkça ihlal edilmesi” gerekçesiyle TBMM Genel Kurulu’nun olağanüstü toplanması çağrısını gündeme taşıdı. CHP Parti Meclisi’nin 4 Ocak günkü toplantısının ardından CHP, 5 Ocak günü TBMM Genel Kurulu’nu olağanüstü toplantıya çağırmak için harekete geçti. CHP’nin yanısıra DEM Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti’nin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na olağanüstü toplantı çağrısı metni sunuldu. İYİ Parti haricindeki muhalefet cephesi, Anayasa’nın 93’ncü maddesi ve TBMM İç Tüzüğü’nün 7’nci maddesi uyarınca bugün saat 15.00’te olağanüstü toplantı çağrısı yaptı.
AK Parti’li TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ise, Anayasa krizinde “Yasama” organı TBMM tarafından tavır alınması amaçlı olağanüstü toplantı çağrısına bugün akşam saat 18.30’da yazılı ret yanıtı verdi. Kurtulmuş, muhalefet partilerince yapılan başvuruya rağmen “TBMM Genel Kurulu’nun ara verme ya da tatil kararı olmadığı” ve TBMM’nin hukuken çalıştığı gerekçesiyle olağanüstü toplantı çağrısı yapamayacağını öne sürdü.
Kurtulmuş’un TBMM Genel Kurulu’nun olağanüstü çağrısına uymamasının bu krizdeki son halka olduğu, Anayasa’nın bu sefer de TBMM Başkanı’nca uygulanmadığı yorumları yapıldı.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Kurtulmuş’un yazılı yanıtını paylaşarak, “Meclis Başkanı’nın olağanüstü toplantı çağrımıza ilişkin olumsuz görüş bildiren yazısı, talebimizden 5 gün sonra, toplantı tarihi olarak belirttiğimiz 9 Ocak günü saat 18:30’da elimize ulaştı. Yarın gerekli yanıtımız ve tutumumuz kamuoyuyla paylaşılacaktır” açıklaması yaptı.
“Anayasa’nın emir hükmü uygulanmamıştır, keyfi tutum”
Türkiye’nin anayasa hukuku uzmanlığıyla tanınmış akademisyeni Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa’ya uyulmaması kaynaklı krize ilişkin TBMM Genel Kurulu’nu olağanüstü toplantıya davet etmemesiyle Anayasa’ya aykırı hareket ettiği görüşünde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kaboğlu, TBMM Genel Kurulu’nun olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin Anayasa’nın 93’ncü maddesinde açık hüküm bulunduğunu belirterek, bu maddede, en az 120 milletvekili imzası koşulu sağlanırsa “Meclis Başkanı toplantıya çağırır” denildiğini kaydetti.
Meclis Başkanı’nın bu hüküm itibariyle “herhangi bir takdir yetkisi” olmadığını söyleyen Kaboğlu, “Meclis Başkanı, 120 imzalı çağrı geldiği zaman toplantıya çağırma yükümlülüğündedir. Bu itibarla Anayasa’nın 93’ncü maddesi üçüncü fıkrası amir hüküm niteliğindedir. Emredici hüküm niteliğindedir. Tıpkı Anayasa’nın 153’ncü maddesi son fıkrasında ‘Anayasa Mahkemesi kararları bağlar’ yüklemiyle bittiği gibi bu da çağırır yüklemiyle bitiyor. Bu nedenle bu hükme herhangi bir istisna öngörülmediği için Meclis Başkanı’nın TBMM Genel Kurulu’nu toplantıya çağırmamış olması tamamen keyfi bir tutum ve Anayasa’nın açık ihlali şeklinde karşımıza çıkıyor” dedi.
Türkiye’de “anayasa krizi” sürecindeki ilk halkayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014’ten sonraki ilk Cumhurbaşkanlığı dönemi olarak işaret eden Kaboğlu, 16 Ekim 2016 günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı, Anayasa’ya uymuyor. Bu da Anayasa suçu oluşturuyor. Ya Anayasa’yı Cumhurbaşkanı’na uyduralım ya da Cumhurbaşkanı Anayasa’ya uysun demişti. Bunu dediği andan itibaren anayasa değişikliği yapıldı ve 2017 yılındaki kurgusuyla parti başkanlığı, devlet başkanlığı ve Yürütme’nin birleştirildiği bir anayasal kurgu oluştu. Ancak bu anayasal kurguda artık kendi koydukları hükümlere uymadıkları gibi Anayasa’nın açıkça emredici hükümlerine de uymamayı alışkanlık haline getirdiler. Bunun son örneklerinden birisi yargı organı tarafından Anayasa’ya meydan okunması oldu. Şimdi ise kuşkusuz hicap verici bir durum olarak Meclis yani yasama organı doğrudan doğruya Anayasa’nın muhatabı ve çıkardığı yasalarla Anayasa’yı uygulama konumunda olan bir organdır. Ve Meclis Başkanı haliyle yüce Meclis’in başkanı ve Anayasa’nın üstünlüğüne and içmiştir ve bütün vekillere bütün yurttaşlara örnek olmak durumunda” diye konuştu.
Türkiye “anayasal rejim” açısından nereye gidiyor?
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Esasen yargıdan sonra yasamanın da Anayasa’ya uymuyorum diyebildiği bir eşiğe gelmiş bulunuyoruz” tespitini yaptı.
Türkiye’nin geleceği açısından tehlikeli bir eşikte bulunulduğu görüşünü dile getiren Kaboğlu, AK Parti kaynaklı “yeni anayasa” talebinde bulunulmasına ilişkinse “Belki bir başka rejime gitmek, tamamen anayasasız bir rejime gitmek için bir kaldıraç” yorumunda bulundu. Gündemdeki yeni anayasa talebi için Kaboğlu, “Konvansiyonizm adını verdiğimiz sahte veya yalancı anayasaya doğru gidişin bir manevrası olarak görülebilir. Hiçbir biçimde ciddiye alınacak bir tarafı bulunmuyor. Eğer gerçekten bir anayasadan söz ediliyorsa o zaman önümüzdeki Anayasa’ya, üzerine and içtiğimiz Anayasa’ya uymamız gerekiyor. Saygı göstermemiz gerekiyor ama sürekli anayasa ihlali yoluyla bir anayasal gündem oluşturuluyor” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş’un yanıtı neye dayanıyor?
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, olağanüstü toplantı çağrısına karşılık “TBMM Genel Kurulu’nun 27 Aralık 2023 günkü oturumunda 16 Ocak 2024 Salı günü toplanmak üzere kapanması süreci tatil değil” gerekçesini öne sürdü. Oysa her yeni yıl döneminde olduğu üzere bütçe görüşmesi maratonu sonucunda TBMM Genel Kurulu’nun “ara tatil dönemi” sözkonusu. Ancak Kurtulmuş, bunun TBMM’nin hukuken çalışmalarını sürdürdüğü bir dönem olduğunu belirterek, “tatil veya ara verme kararı alınmadığı için” başvuru konusu olan genel görüşme talebini 16 Ocak Salı günü görüşebilecekleri yönündeki kararını açıkladı.
CHP grubunca TBMM Başkanlığı’na sunulan dilekçede, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın yanı sıra, CHP, DEM Parti ve Saadet Partisi Grup Başkanvekilleri ile Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, milletvekilleri Sevda Karaca Demir, Cemal Enginyurt ve Mustafa Yeneroğlu’nun imzası vardı. Bu dilekçe uyarınca TBMM Genel Kurulu, bugün saat 15.00’te olağanüstü toplanacaktı. Bu olağanüstü toplantı çağrısı uyarınca Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu kapsamında yaşanan yargı krizi üzerine genel görüşme yapılması talep ediliyordu.
Türkiye’deki anayasa krizi tartışması ise, AYM’nin, Gezi davası gerekçesiyle Silivri Cezaevi’nde tutuklu Can Atalay’ın 14 Mayıs’ta Hatay milletvekili seçilmesi nedeniyle serbest kalması gerektiğine hükmettiği kararına uyulmamasıyla başladı. Geçmişte MHP’li Engin Alan gibi örneklerde olduğu üzere Atalay’ın seçilmiş vekil olması itibariyle hak ihlaline uğradığı yönündeki karara İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi uymadı. Hatta Daire, 8 Kasım 2023 günü AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacağını ilan etti. Yargıtay Başkanlığı da 10 Kasım 2023 günkü açıklamasıyla AYM’nin “üst yargı organı” olduğunu reddetti. AYM ise, 21 Aralık 2023’te ikinci kez Atalay için hak ihlali kararı vermesine karşılık yerel mahkeme ve Yargıtay buna uymama tutumunu korudu.