– Hollanda’da sandıktan birinci çıkan aşırı sağcı, göçmen ve İslam karşıtı Geert Wilders… Arjantin’de tepki çeken açıklamalarına rağmen ekonomik krizin yarattığı öfkeyi arkasına alarak devlet başkanı seçilen Javier Milei… ABD’de yeniden başkan olmak isteyen ve kendine has siyaset anlayışından ödün vermeyen Donald Trump… Ve, Avrupa Birliği karşıtlığının yanı sıra Covid-19 kısıtlamalarındaki parti merakı ile hatırlanan İngiltere’nin eski başbakanı Boris Johnson…
Popülist ve sağcı liderler 21’inci yüzyılda dünya siyasetinin gündeminden düşmezken, sadece ekonomik, tarihsel ve sosyal analiz gerektiren politikalarıyla değil, aynı zamanda görsel bir ortak özellikleri ile de dikkat çekiyorlar: Saç kesimlerinin kritik rolü…
İngiliz gazetesi The Observer, saç kesiminin popülizmin yükselişindeki “rolünü” uzmanlara sordu. İngiltere’nin eski muhafazakâr bakanlarından Rory Stewart “Popülizmde saç önemli” derken, moda dergisi Vogue’un eski yayın yönetmenlerinden Alexandra Shulman da söz konusu politikacıların bu sayede tanındıkları yorumunu yaptı.
MILEI’NİN BİR LAKABI DA ‘PERUK’
Arjantin’de askeri darbe döneminin suçlarını reddeden, devletin ekonomideki rolünü azaltma niyetini seçim mitinglerine testere ile çıkarak anlatan, Merkez Bankası’nı kapatacağını söyleyen, kürtaj karşıtı aşırı sağcı Javier Milei, ekonomi politikalarını ülkeyi aşırı zenginlerin oyun alanına indirgeme riskine rağmen bir rock grubunun basçısını andıran saçlarıyla toplumun farklı kesimlerine ulaşabildi. Saçları gerçek olsa da, “peruk” lakabıyla anılan 53 yaşındaki “anarko-kapitalist” siyasetçi, ekonomik krizin gölgesindeki son seçimleri ezici farkla kazandı.
WILDERS’İN SAÇLARI HİÇ DEĞİŞMEDİ
Keza, Hollanda siyasetinden dışlandığı, İslam karşıtlığı nedeniyle Müslüman dünyanın tepkisini çektiği uzun yılların sonunda Hollanda seçimlerini kazanan radikal sağcı Geert Wilders de, geriye doğru taradığı uzun sarı saçları ile tüm dünyada tanınmasını sağlayan “kendi markasını” yaratmış durumda.
‘KUŞ YUVASI’ TRUMP
Trump da ilk seçim kampanyasından bu yana rüzgarda uçuşan saçlarıyla sağladığı imajdan memnun görünüyor; kafasındaki saç teli sayısı bir miktar azalmış olsa da kesimini hiç değiştirmiyor. ABD’nin eski başkanının rüzgarda uçuşan saçları sosyal medyada viral olmuş, Washington Post gazetesi “Donald Trump’ın saçı hakkında yapılan 100 en iyi tarif” başlıklı bir makale bile yayımlamıştı. Makalede, dönemin ABD başkanının saçları için “kuş yuvası” ve “sincap kuyruğu” gibi benzetmeler yer alıyordu.
‘BAĞIMSIZ ZİHİN’ BORIS JOHNSON
Bu üç isimden daha merkez sağda durmakla birlikte “egzantriklik” açısından aşağı kalır yanı olmayan eski İngiltere başbakanı Boris Johnson da saçlarıyla anılan bir isim olageldi. Johnson kontrol edilemiyor gibi görünen saçlarını, “bağımsız bir zihin” imajı için kullandı; meteorolojik rüzgar sık sık bir kuaför faciasına yol açan görüntüler yaratırken, kendisi de siyasi rüzgarın yönüne göre politikalar benimsedi…
‘ÜSTÜNKÖRÜ POLİTİKALARINI İMAJLA KAPATMA HAMLESİ’
The Observer’a konuşan uzmanlar ise popülist siyasetçilerin imaj ihtiyacının alt metnini anlattı. Londra’daki Queen Mary Üniversitesi’nden siyaset profesörü Tim Bale, popülizmin plan ve program açısından belirsiz ve üstünkörü olmasının, liderlerin karizmasını daha önemli hale getirdiğini söyledi: “Bütün siyasetçilerin bir markası vardır ama eğer popülist bir siyasetçi iseniz bunun ‘büyük boy’ olması gerekir ve ‘büyük boy’ saç da o markanın bir parçası. Sizi, siyasetle çok az ilgilenen insanlar nezdinde tanınır hale getirir.”
‘Populism is all about hair’: what rightwing leaders are trying to tell us with their wild coiffures https://t.co/ncOQVDg1zz
— The Observer (@ObserverUK) December 3, 2023
‘TANINIR HALE GELİYORLAR’
Moda dergisi Vogue’un eski yayın yönetmeni Shulman “Saçları aşırı derecede düzgün görünen bir erkekten daha şüphe uyandırıcı bir şey yoktur” derken, “Peki şüpheli niyetlerini kötü bir berberliğin altına saklayan bir erkekle ilgili ne dersiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bu, bir imaj farkındalığı. Bu tür saç sizi başkalarından ayırıyor. Yaygın biçimde tanınan birisi haline getiriyor.”
‘GURUR VE GÜÇ VESİLESİ OLARAK GÖRÜYORLAR’
Peki tüm bu liderlerin saçları özellikle kendi ülkelerinde yaygın biçimde dalga konusu olmuşken, stillerini niçin değiştirmiyorlar? Shulman’a göre, bu “stil ısrarı” kendi içinde anlatıcı; zira saçlarını bir gurur ve güç vesilesi olarak görüyorlar, eleştirilere rağmen geri atmayan bir imaj çizmiş oluyorlar. The Observer’a göre, saç sanki “Bana bakın, bir maskara olduğumu, kendi kapasitesinin farkında olmaya karşı narsistik bir zafer olduğumu görebiliyorsunuz ama yine de utanmaz bir şekilde buradayım” diyor.
Siyaset bilimci Bale, popülist siyasetçilerin doğru olmayan şeyleri söylemesinin başka ortamlarda bir tür cezalandırma veya tepkiyle karşılanmasının normal olacağını söylerken “Fakat bu popülist siyasetçilere baktığınızda, bunlar [gerçeklere dayanmayan açıklamalar] destekçileri arasındaki cazibelerini artırıyor. Saçları da bir tür, müesses nizama karşı ‘s.k.rim seni’ demenin görsel yolu” yorumunu yapıyor.
The Observer bu noktada, “Nihayetinde, popülizm öncelikle, sıra dışı bir insanın – veya en azından saçları sıra dışı olan bir insanın- demokratik yönetim sürecinin tüm sıkıcı prosedürlerini aşabileceği ve bir ülkeyi sadece kişiliğinin gücüyle dönüştürebileceği fikrini güçlendirmekle ilgili” diyor.
‘SOSYAL MEDYA ÇAĞINDA POPÜLİST POLİTİKACILAR BİRAZ DAHA BİZİMLE OLACAK’
Bale ise sosyal medya çağında insanların daha analitik düşünceden uzaklaştığını ve görsel açıdan yakalayıcı şeylerin daha fazla önem kazandığını söyleyerek, şu tahminde bulunuyor: “İnsanlara hem politika hem görsel marka açısından çok açık, basit şekillerde hitap edebilme becerileri, popülist politikacıların öngörülebilir gelecekte bizimle birlikte olmaya devam etme ihtimalini artırıyor.” (DIŞ HABERLER)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***