MAHMUT AKPINAR | YORUM
17 Aralık operasyonlarının olduğu gün Ankara Etlik semtinde, 15 Temmuz sonrası el konulan Turgut Özal Üniversitesi kampüsündeydim. Haberi, Ankara’yı kuşbakışı görebilen idari binanın yemekhanesinde öğrendim. Normalde buradan Anıtkabir’den Kocatepe Camiine, Kaç-Aksaray’a kadar her yer görülebiliyordu. Ama ogün Başkent’te hava kurşun gibi ağırdı. Gökyüzü günlerce gri, iç karartan bir halde devam etti.
Bakanların, oğulların suçlandığı iddialara cevap vermek, aklanmak yerine, iktidarın polisleri, yargıçları hedef almasıyla siyasi atmosfer de gerildi, grileşti. Erdoğan önce polisleri, yargıçları sürgün etti, sonra görevden aldı. Yetmedi hapislere doldurdu. Toplum “İstikrar sürsün!” diye yapılanlara göz yumdu. Aydınlar hukuku ve adaleti değil, çıkarını veya mahallesini düşünerek konuştu, yazdı. O günden bu tarafa ülkenin üzerindeki toksik hava daha da ağırlaştı, pis koku her yeri kapladı.
Bundan tam 10 yıl önce başlayan asrın yolsuzluk olayının figüranı/taşeronu Reza Zarrap ABD’de çiftliğinde, zenginlik ve güven içinde yaşıyor. Siyasetçiler koltuklarında güvenle oturuyor. Oğullar, damatlar ülkeyi soymaya devam ediyor. Soruşturmaya dair dosyalar kapatıldı.
İlk zamanlar söylenen savunma amaçlı yalanların hepsi patladı ama kimin umrunda! Herkes yolsuzlukların gerçek olduğunu ikrar ediyor. Ama muhalefet, medya, yargı, halk; kimse “Bu polisler, yargıçlar neden hala hapiste?” diye sormuyor. Dahası, 17/25’i savuşturduktan sonra Erdoğan soymanın, çalmanın önündeki bütün engelleri kaldırdı, muhalefetin desteğiyle 15 Temmuz sonrası keyfi, tek adam rejimi kurdu.
Dünyanın en net, en büyük yolsuzluğunda kimi salağa yattı, kimi yok saydı, kimisi de utanmadan hukuksuzluğu, hırsızlığı savundu. Türk toplumu, “Madem polisler, yargıçlar sana darbe yaptı, o halde sen de iddiaların hesabını ver, bizi ikna et!” diyebilseydi durum farklı olabilirdi, demedi.
Peki geçen 10 yılda ne oldu?
Yarım da olsa işleyen bir adalet vardı, hukuk bütünüyle siyasetin köpeği oldu. İyi kötü bir düzen, sosyal adalet, paylaşım vardı. 17-25 sonrası ülke ‘Hırsızistana’ dönüştü.
İktidardakiler pervasızca soydu, hayal ötesi yollar geliştirdiler. Ayrıca ülkenin soyguna, hukuksuzluğa müsaitliği nedeniyle dünyanın bütün suç örgütleri, bütün illegal şebekeleri Türkiye’ye yığıldı. Şimdilerde Antalya’da, İstanbul’da birbiriyle hesaplaşıyorlar.
Son 10 yılda toplumun refahı gitti, ülkenin itibarı bitti. Enflasyon patladı, ekonomi çöktü, gelir dağılımı bozuldu. Eğitim perişan. Liyakat kalmadı. Rüşvet, kayırmacılık, torpil, iltimas, imtiyaz, haksız kazanç aldı yürüdü. TBMM etkisizleştirildi, milletvekilleri hükümsüz piyonlara, Meclis kuru binaya dönüştü. İyi-kötü bir demokratik düzen, denge-denetim mekanizması, iktidarı değiştirebilen seçimler vardı. Erdoğan hepsini sıfırladı, üstünde tepiniyor.
Yargıya güven en dipte. Medya tek sesli hale geldi. Düşünce ve ifade özgürlüğü tamamen yok edildi. Mal ve can emniyeti kalmadı. Şimdilerde sadece Hizmet mensupları değil, herkes malına-mülküne ne zaman ve nasıl çöküleceğinin kaygısıyla yaşıyor. İnsan hakları konusunda en altlardayız. Hükümet hazine varlıklarını, ülkenin bütün değerlerini satıyor.
Karanlıkta kim dost kim düşman seçemezsiniz. Kurt puslu havayı sever, çünkü avına kolayca yaklaşabilir. Puslu hava, belirsizlik, olayların açık ve net olmaması sadece suçlulara ve güçlülere yarar. Halka, zayıflara, fakirlere, sıradan bireylere yaramaz. Puslu ortamlarda adalet tecelli etmez. Alacakaranlıkta kara-koyun ak-koyun belli olmaz. Kurt için bunun önemi de yoktur. O koyunun rengine takılmaz.
On yıldır kimin neyi çaldığını bilemiyoruz. On yıldır kurumların yetkileri karıştı. On yıldır Adalet Bakanlığı zulüm dağıtıyor. On yıldır namuslu insanlar itham ediliyor, terörle suçlanıyor ama namussuzlar baştacı. On yıldır din ve milliyetçilik istismariyla devasa suçlar örtülüyor. On yıldır toplum yalanlarla uyutuluyor. On yıldır muhalefet iktidara koltuk değneği. Kemalistlerin, Ergenekoncuların da desteğiyle AKP, “10 yılda 10 milyon hırsız yarattı her yaştan!”
17 Aralık 2013’ten beri gözlerimiz hep iyi haber aradı ama günbegün daha beter haberler duyduk. Yıllar geçti ülke normalleşemedi. Aksine korkular, kaygılar, huzursuzluk, adaletsizlik arttıkça arttı. İşkence geri döndü. 1990’ların Türkiyesi hortladı. Milletin birliği ve bütünlüğü azaldı, geleceğe dair ümitler yıkıldı. Kurtlar, çakallar, hırsızlar, arsızlar, çeteler, suç şebekeleri ortamdan çok memnunlar, zira engelsiz at koşturuyorlar.
Ülke, şeffaf, hesap verebilir, gün ışığında bir yönetime kavuşmadıkça şartlar ağırlaşmaya devam eder. Bu grilik, puslu atmosfer dağılmaz. 17/25 çözülmedikçe Türkiye ışığı göremez!
On yıldır kurtlar, çakallar, hırsızlar sefa sürüyor, masumlar inliyor, koyunlar sırasını bekliyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***