Komşu Kapısı Maçka Dayanışma Derneği, 2013 yılının 21 Aralık gecesi kuruldu. Gezi eylemleri sırasında kurulan Maçka Parkı Forumu dernekle birlikte kurumsallaşan bir yapıya dönüştürüldü. Dernek Başkanı Mehmet Tolga Bektaş, derneğin kuruluşunun aslında 1999 depremine dayandığını söylüyor:
“Deprem oldu. Apartmanın kapısının önüne indik, kimse birbirini tanımıyordu. Suna Keskin, Göksel Kortay’ la aynı apartmanda oturuyormuşum…”
Depremin dayanışmanın yaşamsal önemini ortaya çıkarması ve yaşanan yabancılaşmanın derinliği M. Tolga Bektaş’ın bakışını değiştirir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde toplumsal yabancılaşma ve ayrışmaya karşı en büyük kırılma olan Gezi ise derneğin kuruluşuna giden taşları döşer.
Gezi eylemleri sonrası kurumsallaşan başka forumlar da var. Harmandalı Kültür Sanat Derneği, Yoğurtçu Parkı Kadın Forumu, Kadıköy Kooperatifi… Yerelin ihtiyaçları dahilinde her biri özgül karaktere sahip yapılar. Yerel siyaset için Komşu Kapısı bir model midir? Tartışılabilir ama Ekşi Maya Ekmek Atölyesi’ nden, uluslararası sanatçılarla konserlere, muhtarlık seçiminden Kent Konseyi Sekreterliğine kadar bir çok işe imza atmış olması, bir başarı hikayesinin göstergesidir. On yıl ayakta kalmış olması da ayrıca önemlidir.
Komşu Kapısı var olan toplumsal ilişkilere eleştirisini; ütopik bir zamanda değil bugün, kalabalıklardan uzakta değil; kentin göbeğinde Nişantaşı’nda yapar. Sözde bir eleştiri değildir yapılan, bir yaşam biçimi deneyimidir.
Mutfakta çalışanında, sahnede şarkı söyleyenin de, iki yaşındaki seyircinin de değeri ve hakları vardır. Bir yönetenler ve yapanlar hiyerarşisi yoktur. Herkes aktif katılımcıdır ve aktif katılımcı olması için çaba harcanır. Herkesin iyi yaptığı bir iş vardır elbet ama gerektiğinde herkes her işi yapar. Bir etkinlikte mutfakta servis yaparken diğer bir etkinlikte moderatörlük yapabilirsin.
Platform yoktur mekanda, fiziksel olarak herkes eşit seviyededir. Sahnenin yeri değişebilir, sahne herkesindir. Mekanda oturuş şekli demokratik halk meclislerde olduğu gibi daireseldir. Halk kültürünün ileriye taşıyıcı öğeleri çok kıymetlidir Komşu Kapısı için çünkü yabancılaşmanın panzehiri bu öğelerdir.
Biri söyleyip bir dinlemez, herkes şarkı söyleyebilir Komşu Kapısı’nda ve herkesin duyulmaya hakkı vardır. Söyleyen detone olsa bile dinlenmelidir. Getirdiğimiz yargılarla yadırgayabiliriz ama yargılayamayız. O ses de yargılanmadıkça zamanla kendini bulur. Çünkü orada bulunanlar bir süre sonra şunu öğrenmiştir; herkes şarkı söylemelidir.
Aynı zamanda uluslararası birçok sanatçının buluşma noktasıdır Komşu Kapısı. Bu yönüyle tarihe not düşen 60’ların Lale Restoranı’na benzer. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen “barış ve özgürlük arayışı”ndaki Çiçek Çocukları’nın Katmandu’ya yolculuğundaki uğrak yeri gibidir. Bu yönüyle mahalle örgütlenmesi olmanın sınırlarını hatta ülkenin sınırlarını aşar.
Ancak insanların etkinliklere nitelik ve nicelik olarak katılımı, Türkiye’nin son on yılında yaşanan politik ortamı çok iyi yansıtır. 400 kişilik forumlar 10 kişilik toplantılara dönüşür, ama küçülmüş olsa da Komşu Kapısı direnmeye devam etmektedir. Çözümü aradığımız ve bulmak istediğimiz her yerde de, hep olacaktır.
Not: Komşu Kapısı’nın etkinlik ve çalışmalarına katılmak isterseniz derneğe aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Meliha Yıldız: “1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan “Kutsal Tecrit”i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***