ANKARA – İddianamede şüpheli olarak gösterilmeyen kişilerin kovuşturma aşamasında fail olarak gösterilmesinin mümkün olmadığını belirten tutsak Kürt siyasetçi Nazmi Gür, “Şerikin olduğu ceza davalarında failin de olması gerekir” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nın 43’üncü duruşması, 4’üncü oturumuyla Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Bir kısım tutsak siyasetçiler mazeret bildirerek duruşmaya katılmazken, verilen aranın ardından tutsak Kürt siyasetçi Nazmi Gür savunmasına devam etti.
Yargılama sonucunda cezalandırılabilmesi için isnat edilen suçlara ne şekilde iştirak ettiğinin ve olaydaki rolünün ne olduğunun ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulayan Gür, iddianamede yer alan 12 şehirdeki suçlara ne biçimde katıldığını sorarken, “İddia makamının sözünü ettiği bu suçlara fail olarak mı veya şerik olarak mı katıldığımın ortaya çıkarması gerekmektedir. İddianamenin anlatımına baktığımızda parti merkezinden taşraya vatandaşları suça teşvik ediyorum. Dolayısıyla olay yerine hiç gitmemem nedeniyle olaylarının faili değil sadece şeriki olduğum anlaşılmaktadır” dedi.
ŞERİK VAR FAİL YOK!
“Şerikin olduğu ceza davalarında failin de olması gerekir” diyen Gür, bu tip ceza davalarında öncelikle failin yargılanıp cezalandırılması gerektiğini ifade etti. Gür devamla, “Bu davada olayın failleri bilinmemektedir. Başka dosyanın hükümlülerinin getirilip bu dosyanın failleri olarak gösterilmesi hukuken mümkün değildir. İddianamede şüpheli olarak gösterilmeyen kişilerin kovuşturma aşamasında fail olarak gösterilmesi mümkün değildir. Savcı 2014 yılında suçu işleyen başka mahkemelerde yargılanan kişileri fail olarak görmekte ve o eski kararları getirerek iddianamedeki eksikliği gidermeye çalışmaktadır. Bu kanunen ve usulen yeterli değildir. Birlikte sanık sıfatıyla yargılanmayan ve menfaatleri çatıştığı halde birbirlerine suçlayamayan, savunmalarını veremeyen ve usule uygun yargılanması yapılamayan kişilere ceza verilmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
‘YARGI YÜRÜTMEDEN BAĞIMSIZ DEĞİL’
Toplanan delillerin bütün özellikleri ve ortak yönleri itibariyle hukuka uygun olarak elde edilmesi gerektiğini belirten Gür, Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nin ilgili kararına atıfta bulunarak ceza yargılamalarında temel bir kural olan ‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir kuralına vurgu yaptı. Gür, “Hem AİHM’in hem de AYM’nin gizli tanık beyanlarının esas alınamayacağına dair kararları var. Görünüşte AYM’ye göre kanunla korunmuş bir mahkemeyle karşı karşıyayız ama burada temel sorun mahkemenin bağımsız olup olmadığıdır. Mahkemenin tarafsızlık ve bağımsızlık şartını yerine getirmediğinin farkındayız. Hem HSK hem de bir bütün olarak yargı yürütmeden bağımsız değil” diye belirtti.
Türkiye’deki mahkemelerin terör tanımını konjonktürel duruma göre kötüye kullandığının altını çizen Gür, “3713 sayılı yasadaki terör tanımı gibi ceza yasalarında da suç ve cezaların yasallığı açık. Şiddet eylemine karışmamış insanlar, sırf siyasi iktidarı ya da resmi görüş tarafından benimsenmeyen düşünceleri açıkladığı için terör suçu işlemiş kabul edilebilir, terörist olarak nitelendirilebilir ve buna özgü, özel yargılama ve infaz rejimine tabi tutulabilirler. Kobanê Davası bu pratiğin ve hukuk dışı uygulamanın somut örneğidir” dedi.
BERAAT TALEBİ: KAÇMA ŞÜPHEM YOK!
Hakkında verilen tutukluluk devam kararlarına gerekçe olarak gösterilen “kaçma şüphesine” dair yorumda bulunan Gür, “Bunu hangi somut gerekçelere dayandırdığınızı, hangi olgulara dayandırdığınızı öğrenmek istiyorum. Elinizde bilgi, belge, istihbarat mı var? Bu varsa lütfen onları gösterin ki bizde bunlara karşı savunmada bulunalım. Ceza hukuku açısından eski kanunlardan sanık lehine olan uygulanır ilkesi mahkemece gözetilmemektir. Olması gereken bu dava nedeniyle tutuklu bulunanların derhal serbest bırakılmasıdır. Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasında bir kısım suçlar yönünden benim adıma davanın reddine, davaların düşürülmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk kez esas hakkındaki mütalaasında kısmen de olsa hukuka uygun karar vermiştir. Bu nedenle esas hakkındaki mütalaada isnat edilen birinci, ikinci ve üçüncü grup tüm suçlar suçların gerçekte hiç oluşmaması nedeniyle tüm bu suçlardan beraatıma karar verilmesini talep ediyorum” dedi.
Gür’ün savunmasının ardından duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***