İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından engellilik konusunda farkındalık yaratmak amacıyla gerçekleştirilen 4’üncü Engelsiz İzmir Kongresi başladı.
3 Aralık’a kadar sürecek olan etkinliğin bu yılki teması “engellilik alanında yenilikçi yaklaşımlar” olarak seçildi. Bu tema çerçevesinde paneller, konferanslar, atölye çalışmaları, sunumlar ve sergilerin düzenleneceği kongrenin ilk günü, Türkiye’de engellilerin en önemli sorunlarının başında gelen istihdam sorununa ayrıldı.
“Bedensel engelli değil de örneğin elinde, ayağında ufak engeli olan kişileri aradıklarını söylüyorlar”
Etkinliğe katılan 23 yaşındaki bedensel engelli Kübranur Narmot da iş aramak için gittiği tüm kapılar yüzüne kapanan çok sayıda engelliden biri. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Narmot, “Ben liseden mezun olduktan sonra istediğim bölümü tutturamayınca bir yıl bilgisayar eğitimi aldım. Ondan sonra iş aramaya başladım. İŞKUR’un (Türkiye İş Kurumu) ilanlarını takip ettim, görüşmelere gittim. Genelde işyerinde rampanın, asansörün olmaması, çalışma ortamının bedensel engelli tekerlekli sandalyeli bireyler için uygun olmaması gerekçesi sunularak geri çevrildim. Daha sonra da pes edip iş aramayı bıraktım” dedi.
İşverenlerin engellileri istihdam ederken daha az engeli olanları tercih ettiğini belirten Narmot, “Bedensel engelli değil de örneğin elinde, ayağında ufak engeli olan kişileri aradıklarını söylüyorlar. ‘Engelsiz engelliler’ arıyorlar maalesef” diye konuştu.
İş aramaktan umudunu kesmesinin ardından üniversiteyi kazandığını söyleyen Narmot, “Büro yönetimi ve yönetici asistanlığı bölümünde okuyorum. Hayalim mezun olunca okuduğum bölümde çalışmak. Ama bu, özel kurumlar açısından ne kadar mümkün olur, bilmiyorum. Devlette KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) ile atanabilirim ama atama beklediğim süreçte özel bir şirkete başvurduğumda iş bulmam ne kadar mümkün olur, pek olumlu düşünemiyorum” dedi.
TÜİK’e göre engelli nüfusun işgücüne katılım oranı yüzde 22,1
Türkiye’de engelliler arasında işsizlik çok yaygın durumda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en son 2011 yılında paylaştığı verilere göre, Türkiye’de yaklaşık beş milyon engelli var. En az bir engeli bulunan engelli nüfusun iş gücüne katılım oranı yüzde 22,1. Bu oran engelli erkeklerde yüzde 35,4 iken kadınlarda yüzde 12,5’e kadar düşüyor.
TÜİK tarafından güncel ve kapsamlı bir çalışma 12 yıldır yapılmamasına karşın İŞKUR verilerine göre, engelli birey çalıştırmakla yükümlü kamu ve özel iş yerlerinde çalışan engellilerin sayısında geçmişten bu yana artış var. Yasalar gereğince özel sektörde yüzde 3 oranında engelli istihdamı zorunlu. Bu oran, kamuda işçiler için yüzde 4, memurlar için yüzde 3.
“Yetişkin olduktan sonra otizmliler unutuluyor, hep çocuk kalacaklarmış gibi görülüyor”
Ancak bu uygulamaya rağmen diğer engel türlerinden bireyler de işverenlerden engellerine göre ayrım gördüklerini söylüyor. Onlardan biri de 21 yaşındaki oğluna işyerlerinin kapısı otizmli olduğu için kapanan Şeyda Yanık. KEDİ (Kabul, Eşitlik, Dahil Olma, İstihdam) Otizm Derneği’nin yönetim kurulu üyesi de olan Yanık, “Benim oğlum otizmli ve aslında çalışabilecek durumda. Çok iş aramama rağmen, çok çeşitli yerlere başvurmamıza rağmen, oğlum işyerine kabul edilmedi. Dört kapıdan döndük şu ana kadar. Bunun en büyük sebebi, otizmin farklılıklarının firmalar tarafından çok bilinmiyor olması. Yasalar önünde firmaların yüzde 3 oranında engelli istihdam etmesi zorunlu ama bu istihdamı genelde az yürüyen, görmesi, duyması az olan, fiziksel olarak birtakım engelleri olan kişilerden seçiyorlar. Otizme karşı bir önyargıları var” dedi.
Yanık, istihdamın otizmliler açısından önemine dikkat çekerek, “Yetişkin olduktan sonra otizmliler unutuluyor. Sanki hep çocuk kalacaklarmış gibi otizmliler, her zaman çocuk olarak görülüyor. Yetiştikleri zaman olacaklarla ilgili kimse farkında değil. Bana bir şey olsa belki de başında hiç kimse olmadığı için benim oğlum bakımevine mecbur kalacak. Halbuki o kendi ayakları üzerinde durabilecek insan. Çalıştığı zaman kendine yetebilecek bir insan. Oralara mahkum olmasın istiyorum. Bu yüzden istihdam önemli” diye konuştu.
“Sadaka değil haklarımızı istiyoruz”
VOA Türkçe’ye konuşan Buca Engelliler Derneği Başkanı Harun Kara ise engellilerin iş bulamamasının temelinde başka sorunlara da dikkat çekiyor. Engellilerin “sosyal yardımlarla sadaka” değil istihdam yoluyla haklarını istemesi gerektiğini vurgulayan Kara, “Aslında bu olayın temeline indiğimizde engelliler eğitim olanağı bulamadıkları için çok sayıda engelli eve kapanmak zorunda kalıyor. Eğitimini tamamlayamadıkları, meslek sahibi olamadıkları için maalesef ki engelli maaşlarına veya engellilere verilen yardımlara muhtaç oluyorlar. Bu istediğimiz bir durum değil. İnsanlara önce haklarını öğretiyoruz ve sadaka kültürü mantığı yerine insanların çalışarak, sosyal haklarının ve emekliliğinin olmasını önemsiyoruz” dedi.
İşsizliğin sonucu olarak yoksulluğun engelli bireylerin hayatını daha da zorlaştırdığını kaydeden Kara, “İstihdam, bir ailedeki bir birey için ne kadar önemliyse engelli için de o kadar önemli. Çünkü engelli kendi ekonomik özgürlüğünü eline almadığı sürece, sosyal hayata katılım sağlayamayacak. Hatta diğer insanlar için ne kadar önemliyse, engelliler için çok daha fazla önemli. Engellilere yönelik ürünler, medikal malzemeler, ortezler, protezler açısından çok önemli. Engelliliği eğer maddi gücünüz yerindeyse kullandığınız cihazlar ve araçlardan, ulaşıma ve erişime, her alana kadar çok fazla hissetmezsiniz. Ama eğer maddi gücünüz yoksa evinizden çıkamazsınız. Medikal malzemeleri alamazsınız. Yani hayatın her alanında eksik kalır ve engellendiğinizi hissedersiniz” diye konuştu.