(Serbest Görüş) – Avrupa Konseyi, Ankara’dan bir kez daha Gezi davasından tutuklu Osman Kavala hakkındaki AİHM kararını yerine getirmesini istedi.
DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre Konsey’deki göstergeler, Kavala dosyasında Ocak 2024’te Strasbourg’da yaşanacak gelişmelerin belirleyici olacağına işaret ediyor.
AİHM kararlarının uygulanışını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu hafta Strasbourg’da aldığı kararla Kavala kararının uygulanabilmesi için Ankara ile Avrupa Konseyi sekretaryası arasında diyaloğun yoğunlaştırılması çağrısında bulundu.
İki olası senaryo ne?
Bakanlar Komitesi’nin bu çağrıları Osman Kavala dosyasında bu yıl Avrupa Konseyi’nden çıkan son karar olma özelliğine sahip. Kavala dosyası Bakanlar Komitesi’nin her hafta Strasbourg’da büyükelçiler düzeyinde gerçekleşen olağan toplantılarının daimi gündem maddeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle, konunun Ocak 2024’ten itibaren her toplantıda ve giderek yoğunlaşacak bir tempoda ele alınması bekleniyor.
Osman Kavala’nın AİHM kararı gereği serbest bırakılmaması halinde Avrupa Konseyi’nde iki olası senaryo üzerinde duruluyor.
Bunlardan ilki; Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nden oluşan üçlü tarafından Ortak Prosedür adı verilen bir sürecin başlatılması. Bu Prosedür ile Avrupa Konseyi üyesi bir devletin, bu üyelikten kaynaklanan yükümlülüklerini “yapıcı diyalog ve işbirliği çerçevesinde” yerine getirmesinin sağlanması hedefleniyor.
Yaptırım uygulanacak mı?
Prosedür, bu yükümlülüklerden biri olan AİHM kararlarını yerine getirme konusunda üye devlete bir yol haritası çizilmesini ya da takvim belirlenmesini öngörüyor. Bu kapsamda, yükümlülüğünü yerine getirmeyen bir devlete, üyelikten çıkarılmaya kadar varabilecek yaptırımlar gündeme gelebiliyor.
Avrupa Konseyi’nde Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrası gündeme gelen bu prosedür bugüne kadar hiçbir Avrupa Konseyi üyesi devlet için uygulanmadı. Bu nedenle, mevcut uluslararası konjonktür de dikkate alındığında, pratikte uygulanabilirliği konusu Avrupa Konseyi kulislerinde dahi sorgulanıyor. Bu prosedürün başlatılabilmesi için 46 üye devletten oluşan Bakanlar Komitesi içinde 3’te 2 çoğunluk gerekiyor.
İkinci senaryo ise sadece Osman Kavala dosyası konusunda ve sadece Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi içinde özel bir denetim süreci (monitoring) başlatılması. Bu konu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) tarafından 12 Ekim 2023 tarihinde Strasbourg’da kabul edilen Osman Kavala kararında gündeme getirilmiş; AİHM hükümlerinin Türkiye tarafından infazı konusunun Bakanlar Komitesi bünyesinde genel denetime alınması talep edilmişti.
Türkiye Heyeti’nin durumu ne olacak?
Aynı kararda, Kavala’nın 1 Ocak 2024’e kadar serbest bırakılmaması halinde AKPM’deki Türkiye heyetinin yetki belgelerinin yenilenmeyebileceği tehdidine de yer verilmişti.
AKPM’de heyetlerin yetki belgeleri her yıl Ocak ayında yenileniyor. AKPM’nin bir sonraki olağan Genel Kurul toplantıları 22-26 Ocak 2024 tarihleri arasında Strasbourg’da düzenlenecek.
Vekillere kapılar kapanacak
AKPM’nin Türk parlamenterlerin yetki belgelerini yenilememesi halinde dokuz AKP, dört CHP, iki MHP, iki Yeşil Sol Parti (HEDEP) ve bir İYİ Partili vekilden oluşan Türk heyetine AKPM’nin kapıları kapanmış olacak. Türkiye benzer bir senaryoyu en son 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında Mayıs 1981-Ocak 1984 döneminde yaşamış, o tarihler arasında AKPM’de temsil edilememişti.
AİHM ne demişti?
AİHM, Osman Kavala davasında bugüne kez iki karar açıkladı. Mahkeme, 10 Aralık 2019 tarihinde açıkladığı ilk kararında Kavala’nın “makul şüphe olmadan, insan hakları faaliyetlerini durdurmak amacıyla tutuklandığı” sonucuna varmış, kendisine yönelik tedbirlerin “makul şüphenin ötesinde gizli bir amaç taşıdığını” belirtip tutukluluğunun sonlandırılması için derhal salıverilmesine hükmetmişti.
Karar gereği Kavala’nın serbest bırakılmadığı tespitinde bulunan Bakanlar Komitesi ise konuyu bir kez daha AİHM gündemine taşımış; AİHM, 11 Temmuz 2022 tarihli Büyük Daire kararında, Türkiye’nin 10 Aralık 2019 tarihli Kavala kararına uyması yönünde AİHS’nin 46’ncı maddesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varmıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***