Yerel seçimlere 4 aydan da kısa bir süre kalmışken, siyasi partilerde adaylar, aday adayları üzerinde isimler yavaş yavaş şekilleniyor.
İttifak tartışmaları ve ihtimallerinin de konuşulduğu yerel seçimler 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak.
İktidar partisi AKP’nin de seçime yönelik hamleleri ve hareketleri netleşiyor.
AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) başkanlığına aday adayı olan Metin Külünk, seçime ve ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.
Partisinin mevcut durumunu da eleştiren Külünk, “Eğer sokakla ve onları anlamamakta inat edilirse mutlaka çıkar” diyerek seçimi kazanmanın şartını belirtti.
Karar TV’ye çıkan Metin Külünk şunları söyledi:
“AKP kendi tarihinin en ağır yüzleşmesini yaşıyor. AKP’nin en büyük özelliklerinden biri, dip dalgayı hemen fark etmesidir. Şimdi üzülerek söylüyorum 15 Temmuz’dan sonra 2007’leri hatırlayın, 2004’e gidelim. 15 Temmuz’dan önce AKP dalga boyunu aşacak bir dil üretiyordu. 15 Temmuz kalkışması tasviye edildikten sonra AKP’nin tepe yönetimlerinde ‘Bu bize mecbur’ psikolojisiyle hareket edildiğini görüyorum. Bu çok tehlikeli, bunu açıkça da yazıyorum. Neden tehlikeli? İşgal girişiminde sokağa çıkan kişilerin tavrını doğru okumazsak bu bizi yanıltır. 15 Temmuz’dan sonra gücün kontrolsüz olma riski ortaya çıktı. Bu söylediklerim bazı arkadaşlarımızın hoşuna gitmeyecek biliyorum. Bu ülkenin bir daha 90’lı yıllara dönme lüksü yok. Bu nedenle ki ‘AKP’li arkadaşlar dipten gelen dalgayı doğru okuyun’ diyorum.
ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNEN NE YAPACAK?
Şimdi burada ‘Devlet nerede?’ sorusu. 15 Temmuz’dan sonra gücün çok daha ötelere taşmasından dolayı oluşan derebeylikler oluştu. Sn. Erdoğan müthiş bir güç. Erdoğan’ın gücünü elinde tutanlar, olduğu yerde kendi çıkarlarını oluşturdu, maddi ve manevi. Tamamı için bunu söylemem haksızlık olur. 15 Temmuz’dan sonra Sn. Erdoğan müthiş bir güç oldu her anlamda. Bu güç üzerinden belli noktalarda kontrol edilmeyen, edilemeyen derebeylikleri oluştu, maddi ve manevi çıkar alanları oluşturuldu. Bunlar teşkilatlara kimseyi yaklaştırmadılar, kendi akıllarına göre dizayn etmek istediler. Dolayısıyla Sn. Ali Yerlikaya’nın raftan indirip harekete geçirdiği tüm operasyonlar toplumun hafızasında operasyonlardır. Şimdi bahsettiğim derebeylik meselesi, siyasetin toplumdaki güvenin eritiyor. Bunu görmek ve arınmak zorundayız. Sokak siyasete güvenmiyor. Bu toplumun ciddi bir yoksullaşma tehlikesi var. Bir yılda hayatımız 4 kat güçleşti. Evimde, eşim ve kızım pazardan alışveriş yapıyor. Pazardan eve gelince fiyatlardan şikayetçi oluyorlar. Peki asgari ücretle geçinen ne yapacak? Kira fiyatları 15 bin TL’den aşağı değil.
‘YEREL SEÇİMLER BİR ANLAMDA TÜRKİYE’NİN İSTİKAMETİNİ DE ETKİLİYOR’
Eğer sokakla ve onları anlamamakta inat edilirse mutlaka çıkar. Ben 2019’da da uyarmıştım. Eğer ‘Sokağın beklentilerini karşılayamayacak isimlerle alana girilirse…’ demiştim. Yerel yönetimlerde sokağın tartıştığı isimler var. Sokağın gözünden hiçbir şey kaçmaz. Şimdi İstanbul’da herkes aynı yerde mi yemek yiyor? Seçimden önce bizim bazı arkadaşlarımız ‘Restoranlar dolu görüyoruz’ gibi söylemlerde hata yaptılar. O cep telefonlarını, daireleri kaç kişi alabiliyor? Herkes Beşiktaş’ta sahilde yemek mi yiyebiliyor? İstanbul’un çevresindeki 10 milyon kişi ekonomik olarak eşit şartlarda değil. Bu insanların geçimle ilgili problemlerini görüp bunlara yönelik adımlar atılmadığı zaman bir de üstüne üstük adaylar belirlenirken ‘Biz kimi koysak kazanır, merkezden belirledik gönderiyoruz bunu seçin’ mantığıyla hareket edilirse çok açık söylüyorum 1 Nisan sabahı Türkiye’de erken seçim konuşulur ve Sn. Cumhurbaşkanımız Beştepe’de rahat oturamaz. Ben bu filmi çok gördüm. Bu benim 23.seçimim ve daha da tehlikelisini söyleyeyim Türkiye ciddi bir siyasi kaos içerisine girer. O yüzden yerel seçimler bir anlamda Türkiye’nin istikametini de etkiliyor.
‘GENEL BAŞKAN DA BU SÜRECİN NASIL İŞLEDİĞİNİ BİLİYOR’
Parçalanmış bir siyasi fotoğraf ortaya çıkar. En az 10 partinin yerel yönetimlerde etkili olduğu bir durum ortaya çıkar. Eğer AKP kendi tabanına, 22 yıllık hafızasına hitap edecek şekilde meclis listesine ve belediye başkanlıklarında güvensizlik oluşturacak adımlar atılırsa, ben daha da kötüsünü söyleyeyim, AKP’de yıllarca siyaset yapmış mahallesinde ve ilçesinde sevilen isimlerin bir kısmını diğer partilerde belediye meclis üyesi ve başkanı adayı olarak görürsünüz. Bu da parçalanmış bir model ortaya çıkartır. O yüzden 89 sendromu dedim iyi okunmalı bu. Bir örnek veriyorum ama ili sormayın. Temayül yoklaması yapıldı iki hafta oldu, Önemli bir ilde, şehirle alakası olmayan ve hiç sevilmeyen birisiyle ilgili Ankara’dan telefon ediliyor il başkanına. Sonra da ‘Bahsedilen o kişi temayülden çıkmadı’ deniliyor. Bu talimat aşağıya doğru iniyor ve ‘Şehrin en sevilen ismi temayül yoklamasından çıktı’ denilerek manipülatif şekilde haberler yapılıyor o isim hakkında. Sonra da bu adamın ismi, Sn. Cumhurbaşkanımızın önüne götürülüyor ve şehirde çok sevildiği söyleniyor. Ama bu temayül yoklaması sonuçlarının aday seçimine bir etkisi yok, genel başkan da bu sürecin nasıl işlediğini biliyor.”
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***