BASRİ DOĞAN | AMSTERDAM, TR724
Hollanda’da akademik çevrelerde bulunan Yahudi öğretim görevlisi, araştırmacı ve öğrenciler, Filistinliler için adaletsizlik devam ettiği sürece, üniversitelerin İsrail’e karşı tavır almalı açıklamasında bulundu. Filistinlilere karşı bir soykırım yapıldığı belirtilen açıklamada, “Bu tür korkunç şiddetin sona ermesini istediğimiz için şu anda çok sayıda Filistinli sivilin hayatına mal olan intikam mantığıyla hareket etmeyi reddediyoruz.” denilidi.
Kamuoyuna açık çağrı, “Üniversiteler İsrail’e karşı tavır almalı” başlığıyla Hollanda’nın önemli gazetelerinden NRC Handelsblad’ta yayınlandı. Mektupta, “İsrail’in Gazze’deki iki milyondan fazla Filistinliye karşı yürüttüğü yıkıcı savaşa şiddetle karşı çıkıyoruz. İsrail bombardımanlarında binlerce çocuk da dahil olmak üzere çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi, Gazze’nin temel ihtiyaç maddelerine tamamen kapatılması, İsrailli yetkililerin eylem ve açıklamaları, Filistinliler arasında ikinci bir ‘Nakba korkusunu’ haklı çıkarmaktadır. Bu ise Filistin nüfusuna yönelik etnik temizlik veya soykırımdır.” denildi.
Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırılarda çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduklarını belirten akademisyenler ve üniversite öğrenciler, söz konusu çağrıda şu ifadeleri kullandı:
- Bu tür korkunç bir şiddetin sona ermesini istediğimiz için şu anda çok sayıda Filistinli sivilin hayatına mal olan intikam mantığıyla hareket etmeyi reddediyoruz. Mevcut şiddet salgınının 7 Ekim eylemleriyle başlamadığını, köklerinin Filistin halkına yönelik uzun bir sömürgeleştirme, işgal, eşitsiz muamele ve kurumsal ayrımcılık tarihine dayandığını biliyoruz.
- Gazze’ye yönelik mevcut savaşın sona erdirilmesi sadece statükonun yeniden tesis edilmesine yol açacaksa, bu Filistinliler için kalıcı bir gerçeklik olan şiddetin devam etmesi anlamına gelecektir.
- Kalıcı barış ancak adalet temelinde sağlanabilir. Bu da en azından insan hakları ve hukukun üstünlüğünün tarihi Filistin topraklarında yaşayan herkes için geçerli olduğunun kabul edilmesi anlamına gelmektedir.
- Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkının tanınması, Gazze ablukasının ve Batı Şeria işgalinin sona erdirilmesi, tüm Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkının tanınması ve Akdeniz’den Ürdün Nehri’ne kadar Filistinliler ile Yahudiler arasında tam eşitliğin sağlanması anlamına gelmektedir.
- Mevcut savaş sona erdikten sonra da bunun için güçlü bir şekilde çalışacağımıza söz veriyoruz. Filistin sivil toplumunun, işgalin sürdürülmesine ve Filistin halkına eşitsiz muamele edilmesine katkıda bulunan İsrail kurumlarıyla her türlü iş birliğinin askıya alınması çağrısına katılıyoruz.
- Filistinlilere yönelik adaletsizlik devam ettiği sürece, kurumlarımızın, Rusya’nın bir buçuk yıl önce Ukrayna’yı işgaline karşı durdukları gibi, buna karşı da kararlı bir şekilde durmalarını talep ediyoruz.
IRKÇILIK, İSLAMOFİBİ, ANTİSEMİTİZİMİN VE DİĞER NEFRET SÖYLEMLERİNİN HER TÜRLÜ İFADESİNE KARŞIYIZ
Irkçılığın, İslamofobinin, antisemitizmin ve diğer nefret söylemlerinin her türlü ifadesine şiddetle karşı çıktıklarına vurgu yapan akademisyenler ve öğrenciler “İsrail’de ve yurtdışında Filistinlilerin hakları için ilkeli bir duruş sergileyen çok sayıda Yahudi’den ilham alıyoruz. İsrail’in eylemlerine karşı çıkan Yahudiler olarak, İsrail devletine yönelik eleştirileri veya Filistinlilerin haklarına bağlılığı antisemitizmle bir tutma girişimlerine karşı derin bir öfke duyuyoruz. Yönetim kurullarımızdan tehdit, kutuplaşma ve ayrımcılık ortamına karşı aktif bir şekilde çalışmalarını istiyoruz. Ancak bunu yapmak savaş karşıtı sesleri sansürlemek için bir ruhsat değildir. Güvenli bir öğrenim ortamı, savaşa ve adaletsizliğe karşı net bir duruşla çelişmez. Böyle bir duruşu ortak görevimiz olarak görüyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***