AMED – Türkiye, “görülmeyen ölümcül tehlike” olarak bilinen mayınların temizlenmesi için taraf olduğu sözleşmenin hükümlerini yerine getirmiyor. Sınırda 810 bini aşkın mayın bulunurken, “mayınsız bir dünya” için hukukçulardan sağlıkçılara ve gazetecilere kadar birçok kesime büyük sorumluluk düşüyor.
Dünyada her yıl binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan ve “görülmeyen ölümcül tehlike” olarak da nitelendirilen karamayınlara dair dün Amed’te önemli bir buluşma gerçekleşti. Mayınsız Türkiye Girişimi’nin “Türkiye’de Anti-Personel Karamayını Sorunu” konulu buluşmasının katılımcıları kentteki gazetecilerdi.
‘MAYINSIZ DÜNYA’ NOKTASINDA BASININ ROLÜ
Hak odaklı haberler yapan gazetecilerin ilgi gösterdiği buluşmada, mayın türleri, mayınların yol açtığı tahribatlar, uluslararası sözleşmeler, taraf ülkelerden biri olan Türkiye’de son durum, mayınlara karşı neler yapılması gerektiği ve “mayınsız dünya” noktasında basının rolü gibi önemli başlıklar tartışıldı.
“Türkiye’de Anti-Personel Karamayını Sorunu” buluşmasından
MAYINLARIN FARKLARI VE ÖZELLİKLERİ
Panelin ilk oturumunda, Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü Mutaber Öğreten konuştu. İkinci oturumda ise bianet editörü Ruken Tuncel konuşarak, gazetecilerle tartışlamalar yürütüldü.
Öğreten, geleneksel silahlar ile anti-personel karamayınlar arasındaki temel farkı ortaya koyarak, mayınlara dair merak edilen birçok önemli noktaya değindi.
İşte karamayınlar ile ilgili merak edilenler:
Dünyanın birçok yerinde karamayınlar ile geleneksel silahlar karıştırılıyor. Ancak aralarında önemli farklar bulunuyor. Karamayınları diğer silahlardan birçok fark bulunuyor. Karamayının en önemli farkları, canlılar arasında fark gözetmemesi ve her zaman aktif konumda olmasıdır.
Söz konusu farkların yanı sıra karamayınlara temel birkaç “özellik” de yükleniyor: “Mükemmel askerlerdir, daimi nöbetçilerdir, sinsi silahlardır, kitle imha silahlarıdır ve barış tanımayan silahlardır.”
75 YIL AKTİF KALABİLİYORLAR
Bu özellikler, mayınların döşendikten sonra 75 yıl aktif olarak kalmalarından kaynaklanıyor. Bu süreçte toprak kayması ya da farklı dış etkenler olmaması halinde bu sürenin daha da uzun olabileceği belirtiliyor. Su gibi etkenler ise mayınların aktifliğini etkilemiyor.
MALİYETİ 1-2 DOLAR
Karamayınların maliyetleri merak konusu. Tahmin edilenin çok altında bir maliyeti bulunuyor; 1-2 dolar. Ayrıca 5-10 dakikada toprağa döşenebiliyor.
TEMİZLENMELERİNİN MALİYETİ BİN KATI
Ancak temizlenmeleri, maliyetleri kadar düşük değil. Bir mayının temizliğinin maliyeti üretiminin bin katı. Yani bin ila bin 500 dolar arasında. Bir mayının temizlenmesi için ise ihtiyaç duyulan saat şaşırtıcı; 100 saat.
İLK KULLANILDIĞI YER: ÇİN
Karamayınların ilk kullanım yeri Çin. Zamanı ise 3. yüzyıl. Daha sonra 16. yüzyılda Avrupa, 18. yüzyılda ise Amerika’da kullanılmaya başladı.
1960’lı yıllara kadar kullanımı daha kontrollüydü ve bunların kayıtları tutulup, haritaları çıkarılmaktaydı.
Ancak 1960’lardan sonra, toprağa gömülmesi gerekmeyen yeni tip mayınlar geliştirildi. Bu da kaydının tutulmasını imkansızlaştırdı.
350’DEN FAZLA TÜR
350’den fazla türü bulunuyor; Basınç Tesirli, Sıçrayan ve Kelebek en bilinenlerden. Basın Tesirli Mayın, Türkiye’den en çok bulunan mayın çeşidi.
YARATTIĞI SORUNLAR
Karamayınlar birçok soruna neden oluyor; yaşam, ekonomik ve sosyal, yerleşim ile barış hakkını ortadan kaldıran silahlardır. Can kaybınının yanı sıra özellikle Kurdistan’da günümüzde birçok kişi, mayınlar nedeniyle 1990’lı yıllarda boşaltılan köylerine dönemiyor.
Karamayınlara karşı ilk büyük girişim Ekim 1992’de gelişti. 6 sivil toplum örgütü, mayınların yasaklanması için uluslararası bir kampanya başlattı.
İLK ANLAŞMA
1997’e gelindiğinde ise girişimler sonuç verdi. İlk anlaşma imzalandı. Uluslararası Mayın Yasaklama Anlaşması (Ottawa Sözleşmesi), 3 Aralık 1997’de imzaya açıldı.
Ottawa Sözleşmesi ile birçok “kazanım” elde edildi;
* Sözleşmeye 164 devlet imza attı.
* Mayın üreten ülke sayısı çok aza indi.
* Ticareti neredeyse durma noktasına geldi.
* 53 milyondan fazla mayın stoklardan çıkartılarak imha edildi.
* Sözleşmeye taraf 30 devlet topraklarındaki tüm mayınlı alanları temizledi.
Sözleşmeye rağmen birçok ülke, bölgelerindeki mayınları tamamen temizlemedi. Ayrıca savaş ve çatışmanın yaşandığı bölgelerde mayın kullanımı kimi zaman arttı.
Taraf olmayan ülkelerden Rusya, Myanmar ve Ukrayna’da mayın kullanımı nedeniyle yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
2023 Monitor Raporu’na göre;
* En az 4 bin 710 yeni kayıp (Bin 661’i ölümlü),
* Suriye’de 834, Ukrayna 608, Yemen ve Myanmar’ın her birinde 500’den fazla kayıp,
* Kayıpların yüzde 85’i sivil, sivillerin de yarısı çocuk.
TÜRKİYE’NİN OTTAWA SÜRECİ
Türkiye’de 1996 yılında mayın üretimi durduruldu, ihracat yasağı getirildi.
1998 yılında mayın kullanımı yasaklandı. 2003 yılında sözleşmeye katılım Meclis’te kabul edildi.2004 yılında ise sözleşmenin taraf devletlerinden olundu.
TÜRKİYE’DE KAÇ MAYIN VAR?
Ülkede toplam kaç mayın olduğuna dair net bir bilgi yok. Ancak Türkiye, 29 Mart 2013 tarihli raporunda, toprağa gömülü toplam 1 milyon 3 bin 943 karamayını olduğunu Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirdi. Bunlardan 97 bin 446’sı askeri tesisler alanında, 906 bin 497’si ise sınır bölgelerinde.
Bu mayınlardan 193 binin temizlendiği ve geriye 810 bin 943 mayının kaldığı belirtiliyor.
MAYINLI İLLER
Mayın olduğu bilinen iller ise şöyle: Agirî, Erdexan, Êlih, Çewîg, Bedlîs, Amed, Dîlok, Colemêrg, îdir, Qers, Mêrdîn, Sêrt, Riha, Şirnex, Dêrsim, Wan ve Hatay.
Sınır bölgelerindeki mayınlı alanın büyüklüğü 212 milyon 116 bin 307 metrekare. Bu sayı askeri tesisler eklendiğinde 214 milyon 116 bin 689’a çıkıyor.
7 YILDA TOPLAM KAYIP: BİN 575
2015 -2022 yılları arasında toprağa döşeli mayın imhası 193 bin.
2015-2022 yılları arasında temizlenen alan ise toplam 39 milyon metrekare.
2004-2013 yılları arasında 882 askeri personel ve 168 sivil; 2013-2020 yılları arsında 519 sivil; 2015-2022 yılları arasında ise 270 askeri personel ve 255 sivil “kayıp” var.
Mayınlar nedeniyle yaşanan kayıpların toplamı bin 575. Bu kayıplar, hem yaralanmaları hem de ölümleri kapsıyor.
SÜRE SÜREKLİ UZATILIYOR
En çok tartışılan konuların başında mayın temizliği geliyor. Türkiye’nin bu konuda hala net bir programı yok.
Türkiye’ye, mayın ile kirletilen alanların temizlenmesi konusunda 01 Mart 2022 tarihine kadar süre verildi.
Türkiye, bu süreyi 2025 yılı sonuna kadar uzattı.
Söz konusu tarih, mayınların tamamen temizleneceği bir tarih değil. Mayınların tamamen ne zaman temizleneceğinin belirleneceği bir tarih.
Mayınsız Türkiye Girişimi’nin karamayınlara karşı 7 talebi bulunuyor:
* Tüm mayınlı alanlardaki mayın temizleme işlemi hızlandırılmalı.
* Mayınlı araziler net bir şekilde işaretlenmeli ve sivillerin bu alanlara girişi engellenmeli.
* Kapsamlı bir Mayın Riski Eğitimi programı oluşturulmalı.
* Mayından etkilenmiş bölgelere yakın yerlerde kurulacak mağdur desteği tesislerine ve rehabilitasyon merkezlerine erişim geliştirilmeli.
* Mayın mağdurlarının rehabilitasyonu ve topluma entegrasyonunun sağlanması ve mayın mağdurlarının ihtiyaçlarının karşılanıp haklarının korunması konularında somut adımlar atılmalı.
* Mayın mağdurlarına ilişkin olarak kapsamlı veri toplama çalışması başlatılmalı.
* Eğitim amaçlı elde bulundurulan ve kesinlikle ihtiyaç dahilinde olmayan tüm mayınlar imha edilmelidir.
BARIŞ VE HAK ODAKLI GAZETECİLİK
Karamayınların temizlenmesi ve yaşanan kayıpların en aza indirilmesi noktasında hukukçulardan sağlıkçılara birçok kesime büyük sorumluluk düşüyor.
Elbette mayın gerçeğine dair farkındalık yaratmak, taraf ülkelerin uluslararası sözleşmelere ne kadar uyup uymadıkları, mayınlar nedeniyle yaşanan mağduriyet ve mayınların temizlenmesi konuları en çok da gazetecileri ilgilendiriyor.
Yaşanan tartışmalarda “mayınsız bir dünya” için birkaç başlık öne çıktı; mayınlara dair haberlerin sadece sözleşmenin imzalandığı tarih ve “Karamayın Temizleme Haftası” ile sınırlı kalmaması, yaşanan mağduriyetleri sık sık haberleştirmek, uluslararası sözleşmelerin hükümlülüklerini taraf devletlere hatırlatmak ve bu konularda çalışma yürüten sivil toplum örgütlerinin sesi olmak.
MA / Azad Altay
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***