YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Söz konusu Amerika olunca Türkiye kamuoyunda-medyasında yapılan en temel yanlışlardan birisi aşırı ‘genellemeci’ olunması.
Sanki tek bir Amerika ve tek tip politik yaklaşım varmış gibi yansıtılıyor.
Oysa ki bırakın ülkenin farklı yerlerini, farklı siyasi partileri aynı partide bile farklı yaklaşımlar var. Medya ve sivil toplum ise çok renkli, çok sesli.
Mesela Gazze’de yaşanan insanlık dramını ele alalım.
Başkan Biden ve Beyaz Saray yönetimi kayıtsız şartsız İsrail ve Başbakan Netanyahu’nun arkasında durdu ama ülkenin tamamı bu fikirde değil.
Nitekim haftasonu başken Washington DC’de onbinlerce insanın katıldığı bir protesto vardı. Ülkenin dört bir yanından gelen binlerce kişi Biden yönetimine tepki gösterip acilen ateşkes çağrısı yaptı.
Türkiye’de hayal dahi edemeyeceğimiz eylemlere imza attılar.
Mesela Dışişleri Bakanı Blinken Kongre’de İsrail için para isterken ellerini kırmızı boya ile boyayan göstericiler hep birlikte ellerini havaya kaldırıp tarihi bir fotoğrafa imza attılar.
Benzeri bir görüntü de Pazar günü Beyaz Saray’da yaşandı.
BİDEN’E ‘ELİN KANLI’ MESAJI
Ellerini kırmızıya boyayan göstericiler Biden’in evinin duvarına ellerinin izini bıraktılar. Verilen mesaj açıktı; aralarında Yahudilerin, koyu dindar Hıristiyanların ve Müslümanların olduğu binlerce kişi ‘elleriniz kanlı’ demiş oldu.
Biden yönetimine İsrail’e yönelik sınırsız desteği nedeniyle ciddi eleştiriler de var ve bu durum kamuoyu yoklamalarına da yansıdı.
Nitekim Reuters ve Ipsos’un haftasonu sonuçlanan anketine göre Başkan Biden’e verilen destek rekor seviyede geriledi.
Anket sonucuna göre Biden’e onay verenlerin oranı yüzde 39’a düşmüş halde. Katılımcıların dikkat çektiği en büyük iki sorundan birisi ‘savaş ve dış çatışmalar’ diğeri de ekonomi.
Bu durum önümüzdeki yıl yapılacak başkanlık seçimlerini daha da kritik hale getirdi. Çünkü Biden’in hem yaşlılığı hem de tartışmalı politikaları desteğin düşmesine neden oluyor.
Öte yandan Cumhuriyetçilerin en büyük adayı Donald Trump tabiri caizse gümbür gümbür geliyor. ABD seçimlerinin kaderinin belirlendiği en kritik 5 eyalette son anketlere göre Trump önde.
Trump yeniden başkan olursa neler olabileceğine dair ürkütücü senaryolar var.
Zira başı mahkemelerle dertte olan Trump ve destekçileri açıkça iktidara geldiklerinde hesap soracaklarını söylüyorlar.
Başkan Biden, seçimi Covid ve seçmenin ‘Trump korkusu’ nedeniyle kazanmıştı ama bu kez durumu pek parlak değil.
Herşeyden önce yaşı çok ilerledi. Sağlığına dair ciddi şüpheler var.
Konuşurken duraksıyor, bazen ne dediği anlaşılmıyor. Bu durum Demokratlar’da çok ciddi bir endişe kaynağı. Çünkü Biden’in kendisi çekilmezse parti içinden rakip çıkması çok ihtimal dahilinde değil.
ABD Başkanlık seçimleri ve ihtimaller üzerine daha çok konuşacağımız için burada bu konuya bir virgül koyup başlığa çektiğim hakime geleyim.
Zira hem Amerikayı anlamak hem de önümüzdeki dönemde yaşanabileceklere dair fikir yürütebilmek için çok önemli bir ipucu bu olay.
TRUMP MAHKEME MAHKEME GEZİYOR
Bilindiği gibi Trump’ın başı mahkemelerle dertte.
Hakkında 4 ayrı davada 92 ayrı suçlama var. Davaların ikisi eyalet, ikisi federal düzeyde. Bu detay şu açıdan önemli; Trump mahkum olup ceza alırsa ve başkan seçilirse federal suçlardan kendini affedebiliyor ancak eyalet suçlarından af yetkisi yok.
Bir de New York’ta devam eden ve şirketlerini konu alan dava var ki bu yazının konusu da o. Trump ve aile fertleri haftabaşından bu yana New York’ta hakim önünde ve doğal olarak medyanın ilgisi büyük.
Dava konusu özetle şöyle; New York eyaleti savcıları Trump’ın bir takım şüpheli uygulamalarla sahibi olduğu şirketlerin parasal değerini olduğundan yüksek gösterip haksız kazanç elde ettiğini iddia ediyorlar.
Bahse konu yolsuzluk iddiasının miktarı yüz milyon dolar.
Trump daha önceki duruşmalarında olduğu gibi bu mahkemeyi de siyasi kampanya platformuna çevirdi. Duruşma salonuna gelirken savcıyı ve mahkemeyi suçlayan açıklamalar yaptı.
Kendisiyle ilgili davaları ‘cadı avı’ olarak tanımlamayı sürdürdü.
Trump, “Bunlar siyasi güdümlü davalar, savcı utanç duymalı.” derken New York Başsavcısı Letitia James ise “Önemli olan tek şey gerçekler ve rakamlar.” diye cevap verdi.
Gelelim mahkeme salonuna…
Trump gibi bir şovmen kürsüde olunca doğal olarak medyanın ilgisi büyüktü. Trump sık sık hakim Engoron ile tartışınca Türkiye’de hayal dahi edemeyeceğimiz sahneler yaşandı.
Yargıç Engoron, Trump’ı adeta fırçalayıp sorulara doğrudan cevap vermesini, aksi halde tanık sandalyesinden kaldıracağını söyledi. Trump tavrını sürdürünce avukatına hitaben, “Müvekkilinizi zapteder misiniz? Burası mahkeme salonu, kampanya yeri değil!” dedi.
Sonrasında ise “Müvekkilinizi duruşma salonunun arkasına götürün ve mahkeme kurallarını anlatın.” diyerek uyardı. Trump’ın avukatı ise “Eski başkan ve yakında yeniden başkan olacak olan Trump kuralları biliyor” diye cevap verdi.
Savcının iddiaları, Trump’ın karşı argümanları ve davanın detaylarına dair çok şey konuşmak, söylemek mümkün. Ancak ben olayın başka bir tarafındayım.
Trump gibi çok zengin ve güçlü bir adam şüpheli birtakım işlere imza atınca kendini mahkeme önünde buluyor. Bütün kamuoyu anketlerine göre Trump seçimin en büyük favorisi ve muhtemelen yeniden başkan seçilecek. Üstelik Trump başkan seçildiği zaman yargı ve FBI bürokrasisinin canına okuyacağını da açıkça söylüyor.
Fakat bu tehditlere ve Trump’ın özel konumuna rağmen ne güvenlik ne de yargı bürokrasisi geri adım atmıyor. Trump’ın kendi atadığı FBI direktörü soruşturma yürütürken, Trump döneminde atanan yargıçlar cesurca Trump’ı yargılıyorlar.
Düşünsenize; Türkiye’de bir hakimin yakın zamanda başkan olacak güçlü ve zengin bir siyasiyi sanık sandalyesine oturttuğunu. Mahkeme de sorulara kaçamak cevaplar verince fırçaladığını!
Sizi bilmem de Türkiye mahkemelerini çeyrek asır izlemiş birisi olarak ben hayal bile edemedim.
Dahası Türkiye’de tam tersi oluyor.
Erdoğan rejimine biat eden savcılar, hakimler, polis şefleri ve komutanlar rejim nimetlerine boğulurken; hukuka bağlı kalmaya çalışanlar kendilerini hapiste buluyorlar.
İddiaları ve mahkemede yaşananları haber yapan medya mensuplarının suçlanması, yargılanması hele hele hapsedilmesi ABD’de ihtimal dahilinde bile değil.
Türkiye ile ABD arasında işte böyle ‘küçük bir fark’ var!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***