YORUM | AV. MEHMET TAHSİN
Türkiye’de gazetecilik yapmanın bedeli ağır. Mesleğin hakkını verenler ya hapse girdi ya yurtdışına çıktı. Türkiye’de kalanlar da kalemini kırıp olan biteni acıyla seyrediyor. Hâlâ mesleğin onurunu kurtarmak için çırpınan ve sayıları gittikçe azalan gazetecileri de saygıyla selamlamak gerektiğine inananlardanım.
Bu yazıyı yazmamın nedeni geçtiğimiz günlerde bir Youtube kanalında gündeme dair değerlendirmeler yapan Levent Gültekin oldu. Dere tenha olunca tilki bey olurmuş. Yurtdışından yayın yapan YouTube kanalları sansürün en ağırına maruz kalırken, meydan Levent Gültekin gibilere kaldı!
LEVENT GÜLTEKİN KİMDİR?
23 yaşında (kendi ifadesiyle dağda bayırda hayvan otlattığı) Ardahan’dan kalkıp beş parasız İstanbul’a gelmiş, bir süre (o zamanlar adı Vakit idi) Akit gazetesinde dağıtıcılık yapmış, İslamcı çevrelerde dolaşmış, sonrasında da Yeni Şafak, Star gibi gazetelerde yöneticilik görevinde bulunmuş. Medya kuruluşlarında elle tutulu bir başarı gösteremediği halde nasıl olduysa hatırı sayılır bir servete kavuşmuş bir isim. Şimdilerde muhalif mahallelerde AKP eleştirisi yapıyor. Ağzı laf yapıyor, muhatabının duymak istediklerini söylüyor. Erdoğan rejimine yönelttiği ağır eleştiriler, muhalifleri kendinden geçirecek kadar mutlu ediyor.
5-6 yıl kadar önce kendisiyle bir yazışmamız oldu. “Siz de AKP’nin kurduğu medya düzeninin bir parçasıydınız.” dediğimde “Ben hiçbir zaman AKP’ye yakın olmadım. Hayatımda hiç oy vermedim. İlk kurulduğu günden beri itiraz ediyordum. İdari anlamda yöneticiydim. Yayın işlerine hiç karışmıyordum.” cevabını verdi ve artık eski arkadaşlarıyla dostluğunun da diyaloğunun da olmadığını yazdı.
Ancak daha sonra ‘sızan’ belgeler hiç de öyle olmadığını gösteriyordu…
2016 yılında Erdoğan ailesinin damadı Berat Albayrak’ın mail kutusu Wikileaks tarafından ifşa olduğunda ortaya çıkan maillerden birisi de Levent Gültekin’in Sabah ATV grubunun başındaki Serhat Albayrak’a yazdığı maildi. Gültekin o zamanlar başında bulunduğu (TMSF’nin elindeki) Cine 5’in sürekli zarar ettiği içim satılacağını, kanalı SerhatAlbayrak olmasa bile onlardan birinin alması gerektiğini yazıyordu.
NEDEN SALDIRIYA GEÇTİ?
Levent Gültekin son iki yayınında Cemaat hakkında ‘nefret söylemi’ne varan ifadeler kullandı. Cemaat’i bir terör örgütü, hala destekleyenleri de ‘vatan haini’ olarak kabul ettiğini söyledi. Bu karara da üçüncü şahıslardan duyduklarıyla değil de kendi şahitlikleriyle varmış! Gültekin’e göre bugün hâlâ Cemaati savunanlar ‘vatan haini’ imiş!
Sonda söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim; Levent Gültekin, baştan sona yalan söylüyor. Kendisinin pek çok İslamcı arkadaşı gibi Hizmet’ten hazzetmediği eskiden beri bir sır değil. Ancak bugüne kadar bu denli ağır bir dozda saldırdığı olmamıştı. Hatta 4 Mart 2016’da Zaman’a kayyım geldiği gün gazeteye destek ziyaretinde bile bulunmuştu.
Peki şimdi ne oldu da birdenbire coştu? Mutlaka bir nedeni vardır, onu zaman gösterecek.
“YAKLAŞAN KASIRGA” YALANLARI
Geçen yıl son kitabı “Yaklaşan Kasırga” piyasaya çıktığında kitabı satın alıp okumuştum. O günlerde kanal kanal dolaşıp aslında kitapta olan her şeyi detaylarına kadar anlatmıştı zaten. Bir şey hariç; o da kitapta Cemaat’e dair yazdıklarından bahsettiğini duymadım. Belki de bahsetti ama ben rastlamadım.
Levent Gültekin’in Cemaat eleştirileri, klasik cemaat düşmanlarının içi boş argümanlarından ibaret. Ergenekon, Balyoz davalarının ‘kumpas’ olduğu, Cemaat’in devlette kadrolaştığı vs. savunuyor… Cemaat’in kendi kadrolarına yer açmak için muhafazakâr insanlara bile kumpas kurduğu iddia ediyor. Muhataplarını ikna etmek için de, “Üçüncü şahıslardan duyduklarım değil, ilk elden tanık olduğum şeyleri anlatıyorum.” diyor ama kendi tanıklığına dair tek bir vaka yok! Anlattıklarının tamamı ‘ikinci el’ tanıklıklar…
Levent Gültekin’e göre, İstanbul Emniyeti’nde imam hatip lisesi mezunu bir daire başkanı, bir fuhuş kaseti yüzünden Erdoğan’ın hışmına uğramış ve görevinden alınmış. O da mahkemeye giderek kendini aklamışmış! O zamanlar STV’nin başında olan Hidayet Karaca bu kişiyle karşılaştığında, “Kusura bakma, sana haksızlık ettik ama o makam bize lazımdı.” demiş!
Tamamen yalan… “Uydur uydur ipe diz.” derler ya tam da öyle.
Hidayet Karaca, neredeyse 9 yıldır tutuklu. Avukatından aldığım bilgiye göre Gültekin’in bu iddialarını Hidayet Karaca yalanlamış ve kendisine bir mektup yazmış. Avukatı, söz konusu mektuba Levent Gültekin’den şu ana kadar bir cevap gelmediğini söylüyor.
Bir insan böyle bir yalanı nasıl söyler!
EKMELEDDİN İHSANOĞLU YALANI
Levent Gültekin’in ikinci vukuatı, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine anlattıklarıydı. Ona göre Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Devlet Bahçeli’ye dönemin Zaman Gazetesi Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı önermiş! Geçtiğimiz yıl ortaya attığı bu iddiayı kanal kanal dolaşıp son derece kendinden emin bir şekilde anlattı.
Ekrem Dumanlı bu iddiayı yalanlayınca Levent Gültekin, “Daha önceki yayınlarda Ekrem Dumanlı demiştim ama sonra baktım, Ekrem Dumanlı çok oturmuyor oraya…” diyerek çark etti.
CEM BOYNER DE YALANLAMIŞTI
Yalan, Levent Gültekin’in ağzına yuva yapmış görünüyor. 2018’de o da cumhurbaşkanlığına aday olmuştu. Sonra adaylıktan çekildi sebebini ise Fatih Altaylı’ya şöyle anlatmıştı: “Gaza geldim. Pekçok akademisyen, eski siyasetçi, Cem Boyner başta olmak üzere bazı iş adamları ‘Aday ol’ dediler.”
Bu da yalandı. Fatih Altaylı’yı arayan Cem Boyner, “Gültekin’i tanımam. Hiç konuşmadım kendisiyle…” demişti. Kendisini Kemal Kılıçdaroğlu’nun “adı konmamış danışmanı” olarak tanımlayan Gültekin’e bir yalanlama da CHP’den gelmişti.
MÜLTECİ SORUNUNUN SORUMLUSU DA CEMAATMİŞ!
Levent Gültekin’in son yayınlarında ortaya attığı başka yalanlar da var. Tabi karşısında cevap verecek kimse olmayınca rahat rahat iftira atıyor… Söyledikleriyle ilgili ‘delil’ soran yok!
İflah olmaz Cemaat düşmanı olunca yalanın da sınırı olmuyor elbette. Mesela ona göre Türkiye’deki mülteci sorununun tek sorumlusu ‘Cemaat’miş!
“Yok artık!” diyorsunuz, değil mi?
Levent Gültekin, Zaman gazetesinin her iki günde bir, “Suriye’ye neden girmiyoruz!” manşeti attığını, Erdoğan’ın da dayanamayıp Suriye’ye girdiğini, işte bu yüzden savaş nedeniyle milyonlarca mültecinin Türkiye’ye girişinden Cemaat’in sorumlu olduğunu iddia ediyor.
Sözleri çok açık; Zaman iki günde bir manşet atmış da Erdoğan da “gaza gelip” Suriye’ye girmiş. Ne zaman? 2015 yılında, yani Cemaat’e savaş açtığı bir dönemde, hatırını kırmayıp Suriye’ye girivermiş!
“Bu iddianla ilgili bir tane manşet göster!” desen, far tutulmuş tavşan gibi kalır… Gösteremez; çünkü Zaman’ın öyle bir tane bile manşeti yok!
Ayrıca arasını her daim iyi tutmaya özen gösterdiği Hakan Fidan’ın “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş çıkartırım” sözleri ortada dururken…
Bir insan nasıl bu kadar rahat ve hayasızca yalanları arka arkaya söyleyebilir; akıl alır gibi değil…
Son olarak şunu da ilave edelim. Eski mesai arkadaşları Levent’in Erdoğan’a yaklaşabilmek için nasıl yanıp tutuştuğunu anlatıyor. Zaten son videosunda da Erdoğan’a toz kondurmuyor. Benimle olan yazışmasında da yurtdışında olup da Erdoğan’ı eleştirenlerin Erdoğan’a değil ülkeye zarar verdiğini açıkça söylüyor. Şimdilerde ülkenin içine sürüklendiği felaketin sorumluluğunu Cemaat’e yıkıp Erdoğan’ı aklamak belki de asıl amacı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***