Balkan TALU
Artı Gerçek – Bu haftanın heyecan verici gelişmelerden biri, İspanya’da Sosyalist Parti’nin (PSOE) güven oylamasında bağımsızlık yanlısı Katalan partisi Junts’un desteğini alarak yeniden hükümet kurması oldu. Sosyalistlerin Junts’un desteğini alabilmek için bir ön adım olarak, 2017’deki bağımsızlık referandumuna müdahil olan ayrılıkçı Katalanlara yönelik bir af teklifi hazırladı.
PSOE MÜZAKERECİSİ ‘TARİHİ FIRSAT’ DİYE NİTELEDİ
O dönem eylemcilerle çatışmalara karışan polisler dahil yaklaşık 400 kişiyi kapsayan af, sokaklarda muhafazakârların ve milliyetçilerin büyük tepkisine sebep oldu. “Katalanlar Kodese” ve Sosyalist Başbakan Pedro Sanchez’e atıfla “Sanchez Kodese”, “Hain Sanchez” şeklinde sloganlar atıldı. Junts ile müzakereleri yöneten üst düzey Sosyalist Parti yetkilisi Santos Cerdan ise Katalanlarla yapılan müzakereler sonucunda “ancak siyasi olarak çözülebilecek olan ve çözülmesi gereken Katalan sorununa çare bulmak tarihi bir fırsat elde edildiğini” vurguladı.
JUNTS, TEMMUZ SEÇİMLERİNDEN KİLİT PARTİ OLARAK ÇIKTI
İspanya’da 2023 genel seçimlerinin esasında en geç aralık ayında yapılması gerekiyordu. Ancak Sanchez mayıs ayında yerel ve bölgesel seçimlerde hezimete uğrayınca bu tarihi öne çekti. İspanyollar temmuz ayında yeniden sandığa gitti. Daha önce sol cepheye destek veren Junts ise bu seçimlerde sol bloku desteklemeyeceğini açıkladı. Bununla birlikte, kökleri Franco dönemine dayanan Halk Partisi’nin oylarını artırmasına, radikal sağ Vox’un da yükselişine rağmen koalisyon kuramadığı; sandalye sayısını koruyan PSOE’nin ise sadece sol blok Sumar ile kurulacak bir koalisyonda yeterli koltuk sayısına ulaşamadığı bir tablo ortaya çıktı. Bu noktada Junts’un, olası bir sol hükümete desteği kritik önem taşıyordu.
MECLİS ARİTMETİĞİ NASIL ŞEKİLLENDİ?
İspanya’da genel seçimler, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi ve üst kanadı Senato’nun belirlenmesi için her dört yılda bir yapılıyor. Temsilciler Meclisi 350 sandalyeden oluşuyor ve çoğunluk hükümetinin kurulabilmesi için 176 sandalye ile salt çoğunluğun sağlanması gerekiyor.
Temmuz seçimlerinde ise PSOE’nin bir önceki dönemde 123 olan milletvekili sayısı 120’ye geriledi. PSOE konumunu büyük ölçüde korusa da, kendisine daha yakın olan sol görüşlü Unidas Podemos daha fazla oy kaybetmesinden dolayı sol blok güç kaybına uğradı. Halk Partisi 137 sandalyeye ulaşırken, Katalonya krizinin tırmanmasıyla birlikte kurulan ve ikinci kez genel seçimlere katılan popülist sağcı Vox 24 olan milletvekili sayısını 33’e yükseltti. Oylarını iki kattan fazla artıran Vox, ülkedeki üçüncü büyük siyasi parti konumuna geldi. Ne sol blokun ne de sağ blokun gereken 176 sandalyeye ulaşamadığı bu sonuçlar, sandıktan belirsizliğin çıkması anlamına geliyordu.
PSOE GÜVENOYUNU GARANTİLİYOR
Günün sonunda PSOE ve Pedro Sanchez hem Katalan bağımsızlığını destekleyen Junts, hem de Bask partileri PNV ve EH Bildu, Galiçya’dan BNG ve Kanarya Koalisyonu vekillerinin desteğini alarak 179 sandalyeyi “garanti” altına aldı; güven oylamasını kazandı. Sanchez oylamanın ardından sosyal medyadan yaptığı açıklamada, İspanyolcanın yanı sıra Katalanca, Baskça ve Galiçyaca teşekkür ederek 12.6 milyondan fazla seçmeni temsilen kendisini destekleyen 199 vekile “Geriye gitmek yerine ileriye doğru gidin” mesajı verdi.
‘YAKIŞIKLI’ SOSYALİSTİN DÜŞÜŞÜ VE YÜKSELİŞİ
İspanya’da ‘Sosyalistlerin yakışıklısı’ olarak anılan Pedro Sanchez’in PSOE içindeki kariyeri epey çalkantılı olageldi. İlk defa 2014 yılında genel sekreter olduğunda, gündeminde federal bir anayasa hazırlanması ve böylece Katalanların ayrılıkçı bir yola girmesinin engellenmesi, hem devlet okulları hem özel okullarda müfredatın laikleştirilmesi ve kilise müdahalesinin kırılması gibi hedefler vardı.
Sanchez, 2015 yılında gelen seçim yenilgisinin ardından 2016’da parti içinde ‘Güllerin Savaşı’ adıyla anılan çekişmeden sonra genel sekreterliği bırakmak zorunda kaldı. 2017 yılında genel sekreterlik pozisyonunu tekrar kazanırken, 2018’de güvensizlik oylaması yaptırarak Halkçı Parti’yi indirmeyi başardı. Bununla birlikte PSOE, 2019 seçimlerinde Podemos ile koalisyon kuracaktı.
(Bu süreçte, geleneksel siyasi seçkinlere meydan okuduğunu söyleyerek kurulan Podemos, PSOE tabanından yüzde 25 oranında oy çalmıştı. Podemos, 2011 ve 2012’deki yolsuzluk karşıtı protestolar sonucu ortaya çıkmış, soldan rol çalarak ekonomik eşitsizlikleri dile getirmeye başlamış bir partiydi. Latin Amerika’daki Venezuela ve Bolivya örneklerinden etkilenmişlerdi.)
İSPANYA’NIN ASİ HALKI KATALANLAR
Gelelim Katanlanlara ve Sanchez’in uygulamaya koyacağını söylediği af yasasına…
Katalonya Özerk Bölgesi, İberya yarımadasının kuzeydoğu kısmını kaplıyor. Başkenti olan Barselona, aynı zamanda AB ülkeleri arasında nüfusu en yüksek olan beşinci şehir. Bölgedeki şehirler Müslüman akınlarına bir savunma hattı için kurulmuş, Fransızlarla savaşta ise Katalanlar kraliyete karşı ayıklanıp Cumhuriyet kurduklarını ilan etmişti. Katalanlar 19’uncu yüzyılın sonlarında ise endüstrileşme sürecine girdi; bu şekilde İspanya’nın ekonomik lokomotifi haline geldi. İç Savaş’tan sonra 1950’li ve 1960’lı yıllarda da benzer süreçler yaşandı; “İspanya mucizesi” Katalonya’da gerçekleşti. Öyle ki, Franco bile Katalanların belli folklorik gelenekleri uygulamasına ve yaşatmasına izin verdi…
“Katalan Sorunu”, 20’nci yüzyılın başından beri İspanya’nın gündeminde. Katalonya’daki ilk milliyetçi, bölgeselci parti Estat Catala, 1922 yılında kuruldu. Estat Catala 1931’de bölgedeki diğer sol partilerle birleşip ERC’yi (Birleşik Katalan Cumhuriyetçi Sol Parti) oluşturdu. Aynı yıl Katalonya’ya özerk statü verildi. Katalonya İç Savaş döneminde, Birleşik Cumhuriyetçiler cephesinde yer aldı. O yıllarda, faşizm karşıtı Birleşik Cephe’nin faşist güçlere karşı zafer elde edeceği düşünülüyordu. Öte yandan, anarko sendikalist CNT –FAI ve diğer Sovyet destekli parti ve örgütler arasında da çatışmalar çıktı. Katalan Özerk Yönetimi ilk etapta anarşist ayaklanmayı bastırsa da, Sovyetler Birliği de kademeli olarak desteğini geri çektiği için bu sefer de Cumhuriyetçiler faşistler karşısında zayıfladı. Nazilerle müttefik olan Franco, Katalanlarla diğer Cumhuriyetçi güçleri birbirinden izole etmeyi başardı. 1938 -1939 arasında devam eden Ebro Savaşı’ndan sonra Katalonya, Franco tarafından işgal edildi.
Savaş kaybedildikten sonra Franco 1938’de Katalonya’nın özerk statüsünü kaldırdı, Katalan dilini yasakladı, Katalan milliyetçiliği, Cumhuriyetçilik, komünizm, anarşizm ve liberalizm de dâhil, her tür politik ideoloji ve fikrin konuşulduğu halka açık toplantıların yapılması; kitapların basılması yasaklandı.
Cumhuriyetçi devlet başkanı Lluís Companys önce sürgün hayatı yaşadığı Nazi işgali altındaki Fransa’dan Barselona’ya getirildi; Montjuic Kalesi’nde işkence edildikten sonra öldürüldü. Franco’nun öldüğü 1975 yılından sonra ise Katalanlar, ilk etapta bağımsızlıktan önce özerk statülerini geri kazanmak için mücadele verdiler.
2010 ANAYASA KRİZİ
İspanya’daki faşist rejim ancak Franco’nun ölümüyle sona erebildi. Demokrasiye geçiş sürecinde ilk sivil anayasa 1978 yılında yapılabildi. 1979 yılında da bir referandum yapılarak Katalanların İkinci Özerk Statüsü tanındı. 2005 yılında Katalonya hükümetinin statüsü konusunda bir reform tasarısı hazırlandı. Özellikle sağ kanat temsilcisi Halkçı Parti ve muhafazakârlar bu tasarıyla karşı çıkıp anayasaya uygunluğunu tartışmaya açtılar. Halk Partisi reform tasarısını Yüce Divan’a götürdü 2010 yılında çıkan karara göre 14 madde anayasaya aykırı bulundu. 27 maddenin de sınırlandırılması gerektiği söylendi. Böylece reform düzenlemelerinin önü tıkanmış oldu.
2007 ve 2008 yılları arasında devam eden ekonomik kriz ve 2006 yılından itibaren Halk Partisi’nin reform karşıtı tavırları 2009 yılından sonra Katalanların bağımsızlık taleplerinin daha da yükselmesine sebep oldu. Katalanların bağımsızlık taleplerinde daha ısrarcı olmalarındaki diğer bir sebep de, İspanya ekonomisinin taşıyıcı dinamosu olmalarıydı. Özellikle 2007 ve 2008 yılları arasında devam eden ekonomik krizin ardından devlet ve ekonomik yönetim yetkileri genişletilmeden hem mali yükü üstlenip hem de Madrid’e daha fazla vergi vermeye devam etmek istemediler. Bu yüzden 2009 ve 2011 yılları arasında birden fazla gayrı resmi referandumlar yapılmaya başlandı.
2012 yılında Katalonya bölgesinde yapılan erken seçimlerden sonra hükümet yeni yasama yılında resmi bir bağımsızlık referandumu yapmayı gündemine aldı. Anayasa krizinin yaşandığı 2010 yılında iktidarda PSOE vardı. Aslında reformlar konusunda uzlaşılmış ve yasal düzenlemeler yapılmıştı. Krizi yaratan milliyetçi, sağcı Halk Partisi’ydi. Halk Partisi iktidarı devralınca da, reform tasarısını iptal etti.
2017 BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU VE SONRASI
Bunun üstüne Ekim 2017’de dönemin Katalonya hükümeti başkanı Carles Puidgemont bağımsızlık ilanı için referandum düzenledi. Kamuoyu yoklamalarında bağımsızlık ilanına yüzde 94 destek çıksa da, referandumda ‘evet’ oyları yüzde 49’da kaldı. Federal hükümet ise Katalonya özerk yönetimini lağvetti, parlamentosunu dağıttı. Bağımsızlık destekçisi dokuz siyasi lideri cezaevine gönderdi. Junts lideri Carles Puidgemont ise Brüksel’e kaçtı. Puidgemont 2019 yılında Avrupa Parlamentosu milletvekili oldu. 2021 yılında ise Avrupa Parlamentosu’ndaki dokunulmazlığı kaldırıldı.
AF TASARISI NEYİ ÖNGÖRÜYOR?
Şimdi gözler, Sanchez’in yeni koalisyon hükümetine güvenoyu alması sonrasında Katalan ayrılıkçılara çıkarmayı planladığı af tasarısında. Tasarı, ayrılıkçı Katalan siyasetçilerin 2012 ve 2023 arasında işledikleri, sorumlu tutuldukları her cezai ve idari suça verilen cezaların bozulmasını öngörüyor. Söz konusu af düzenlemesi, hakkında dava açılmış olan 309 kişi ve referandum sürecinde özerk bölgede görev yaparken eylemcilere saldırgan müdahaleleri nedeniyle yargılanan 73 emniyet mensubunu da kapsıyor.
Reuters’ın haberine göre, Puidgemont’un kendisine şahsi koruma tahsis edilmesi isteği de kabul edildi. Habere göre Puidgemont, 2018 yılından beri güvenliğinin tehlikede olduğunu söylüyor ama koruma talepleri kabul görmüyordu.
Daha önce reform paketini geri döndürmeyi başarmış olan Halk Partisi, şimdi de milliyetçi duyguları kaşıyarak af tasarısını bloke etmeye çalışıyor. Partinin lideri Alberto Nunez Feijoo, Puidgemont’a koruma sağlanacağı iddiası üzerine “tutuklama kararının tebliğ edilmesi gereken” siyasi liderin bunun yerine polis eskortuyla İspanya’ya giriş yapabileceğini söyledi… Parti aynı zamanda, Madrid’de yüz binlerin katılımıyla protesto gösterileri düzenliyor. Geçen haftaki eylemler sırasında eski bir Halk Partisi lideri olan ve Vox’un da kurucuları arsında yer alan Alejo Vidal-Quadras’ın maskeli bir saldırgan tarafından yüzünden vurulması dikkat çekti.
Gelinen noktada, İspanya’da ve Katalonya’da tansiyon yüksek. PSOE ve Sanchez bir yandan önemli bir siyasi risk aldı. Öte yandan, Katalonya’da halkın bir bölümü kendi yerel liderlerine de kızgın. Bağımsızlık yanlıları, 2022’de yaptıkları gösterilerde “Hainler, oyumuzu alamazsınız” sloganlarını atmıştı. Bölgede halkın bir kısmı liderlerinin kendilerini ortada bıraktığını, protestoların muhatabı olan Katalonya özerk hükumet başkanı ve Cumhuriyetçi Sol Parti (ERC) lideri Pere Aragones de siyasi müzakere yöntemiyle hareket edilmesi gerektiğini düşünüyor. Liberal Milliyetçi Parti (CDC) lideri ve eski hükümet başkanı Artur Mas ise “Yanlış zamanda fazla ileri gittik” diyor. Bu noktada, Katalonya’da yüzde 25’lik bir göçmen nüfusunun bulunduğunu ve bağımsızlık tartışmalarının onları pek de ilgilendirmediğini hatırlamak da yerinde olabilir…
YENİDEN REFORM GÜNDEME GELİR Mİ?
Öte yandan Sanchez geçmiş demeçlerinde, yeni referandumlara izin vermeyeceğini söylüyordu. Puidgemont da son seçimlerde Sanchez’e destek vermeyeceğini, zira Sosyalist liderin “İspanya’nın birliği” nutuklarından sıkıldığını söylüyordu. Geçmişte PSOE Katalan özerkliğini genişletmeye yönelik adımlar atmayı kabul etmişti. Şimdi de Halk Partisi’nin milliyetçi baskısını bertaraf etmeyi başarırsa, tekrar bir reform paketi gündeme gelebilir. Pedro Sanchez sonraki adımlarıyla ilgili henüz bir ipucu vermedi.
Sanchez ve Katalanlar için felaket senaryosu ise milliyetçi sıkıştırmalara dayanamayıp ocak ayında erken seçimlere gitmek zorunda kalmaları ve bu seçimleri kaybetmeleri… Bu nedenle tarafların soğukkanlılıklarını koruyup sağlam adımlar atmaları gerekecek.
Portre: ‘Yıkım ile işgale direnişin adresi’ Hizbullah
‘Korku Krallığı’nın yerli kurbanları: Osage yerlileri
Portre: Hep dört ayak üstüne düşen Benyamin Netanyahu’nun sırrı ne?
Güney Afrika’dan Filistin’e beyaz üstüncülük: Apartheid
İkinci Yom Kippur, dördüncü Filistin-İsrail savaşı
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***