Zonguldak’ta MHP’li bir yerel yöneticinin işlettiği kaçak bir maden ocağında, bilincini kaybeden bir Afgan göçmenin yakılması olayına ilişkin soruşturma devam ederken; Ankara’da sivil toplum örgütleri yaşanan durumu protesto etti.
Zonguldak’ta yerel medya kuruluşu Pusula Gazetesi’nin detaylarını aktardığı olayda, 50 yaşındaki Afgan göçmen Vezir Muhammed Nurtani, 9 Kasım günü kaçak işletilen maden ocağında çalıştığı sırada bilincini kaybetti ancak işletmeciler tarafından sağlık kuruluşuna götürülmedi. Maden ocağının işletmecileri, Afgan Nurtani’nin öldüğünü iddia ederek ve kaçak madencilik çalışmalarının ortaya çıkacağı gerekçesiyle sağlık kuruluşuna başvurmayarak, Nurtani’nin cesedini ortadan kaldırmaya çalıştı. Kilimci ilçesine bağlı Gelik beldesinde MHP Gelik Belde Teşkilatı Başkanı da olan kaçak maden ocağı işletmecisi Hakan Körnüş ile ortakları olduğu belirtilen Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın, Nurtani’nin cesedini Kırat Mahallesi’nin kırsal alanına götürürerek yaktı.
Nurtani’nin kayıp olduğu bilgisi, ailesince 10 Kasım sabahı polise bildirildi ancak aynı gün Kırat Mahallesi’nin kırsal alanında ihbar üzerine jandarma ekiplerince yakılmış ceset bulundu. Kayıp başvurusuyla birlikte yapılan değerlendirme üzerine Zonguldak Cumhuriyet Savcılığı tarafından cesedin Nurtani’ye ait olduğu tespit edildi ve ilk aşamada altı kişi gözaltına alındı.
Bugün ise savcılık talebiyle nöbetçi mahkeme tarafından gözaltına alınan şüphelilerden Hakan Körnüş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın’ın tutuklanmasına karar verildi. Şüphelilerden S.K., E.D. ve A.Ç. yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Zonguldak’ta bugün ayrıca Afgan Nurtani’nin cenazesi, eşi ve oğlu tarafından Kırat Mezarlığı’na defnedildi.
Ankara’da Madenci Anıtı’nın önünde olay protesto edildi
Ankara’da sivil toplum örgütleri, Nurtani’nin durumunu Ankara gündemine taşıyabilmek amacıyla Madenci Anıtı’nın önünde “Göçmen Sendikası Girişimi” buluşması düzenledi ve göçmen işçiler adına basın açıklaması yaptı.
Halkevleri Derneği, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Sosyalist Emekçiler Partisi ile Kaldıraç gibi sol örgütlerce oluşturulan “Göçmen Sendikası Girişimi” adına Meltem Akbaş tarafından basın açıklaması okundu. Akbaş’ın okuduğu basın açıklamasında, “Vezir Muhammad Nurtani, Zonguldak’ta ve diğer şehirlerde işletilen kaçak maden işyerlerinde çalıştırılan binlerce göçmen işçiden yalnızca biriydi. Bu madenlerde işlenen suçların, iş cinayetlerinin üzeri vicdanlara sığmaz zalimliklerle örtülmeye çalışılıyor, patronlar ise cezasızlıkla korunuyor. O yüzden sormak gerekir, aynı zamanda MHP Gelik Belde Başkanı olan Hakan Körnöş’ün sahibi olduğu bu kaçak maden denetimlerden nasıl bu kadar kolay sıyrıldı? Enver Gideroğlu ve Hakan Körnöş böylesi korkunç suçu işleyecek cüreti nereden buldu? Biz biliyoruz ki bu ülkede işçi canı kıymetsiz, göçmen işçi canı ise daha da kıymetsiz görülüyor” denildi.
Türkiye’de “iş kazası” değil “iş cinayeti” vakaları yaşandığı vurgulanan açıklamada, “Patronlar için birer gider kaleminden ibaret olan işçi yaşamı, ödenmesi gereken para cezalarından da ucuz. Bu yüzden sadece 2023’ün 10 ayında en az 1634 işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti, bunların en az 100’ü göçmen işçilerden oluşuyor. Sayı ile ifade etsek de her birinin ayrı ayrı yaşamı, ailesi, geleceğe dair hayalleri vardı. İş cinayetlerinin normalleştirilmesini kabul etmiyoruz, buna alışmayacağız. Bu açıdan Vezir Muhammed Nurtani cinayeti münferit bir olay olarak görülemez, ülkede sistematikleşmiş işçi kıyımının ne yazık ki acı bir örneğidir” tepkisi gösterildi.
Göçmenler sözkonusu olduğunda “cezasızlık” politikası uygulandığı belirtilen açıklamada, iki yıl önce İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde Suriyeli inşaat işçileri 23 yaşındaki Mamun el Nabhan, 21 yaşındaki Ahmed el Ali ve 17 yaşındaki Muhammed el Biş’in cinayetlerinde de cesetleri yakma yoluna gidildiği anımsatıldı. Sürekli erteleme kararları alınan davanın son olarak 2024’e ertelendiği hatırlatıldı.
CHP’li Yavuzyılmaz: “Kayıtdışılık içinde ekmek arayışında can kaybı yaşanıyor”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Zonguldak’ta, ülkedeki derin ekonomik krize bağlı “işsizlik, açlık ve ölüm üçgeni” yaşandığını belirterek, bu olaydaki göçmen kaçak işçiler gibi kentteki tüm yurttaşlar açısından hayati tehlike altında yaşam sürüldüğünü söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Yavuzyılmaz, göçmen işçiler meselesini kaçak maden işletmeleriyle sınırlı görmemek gerektiğini söyleyerek, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) son dönemde işe alımlarında “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı” ve “askerliği yapmış olma” gibi şartlara yer verilmediği için göçmen madenciler çalıştırıldığını da gündeme getirdi.
“İşsizlik, açlık ve ölüm üçgenine sıkıştırılan yurttaşlarımız maalesef ekmeğini taştan çıkarmak için o taşın altına sadece elini, başını değil bütün bedenini koyuyorlar” diyen Yavuzyılmaz, Nurtani olayında olduğu üzere travmatik durumlar yaşanabildiğini belirterek, tüm bu sorunlu tabloyu ortadan kaldırmak için ekonomik sorunlara ve gelecek kaygısına çözüm bulunması gerektiğini dile getirdi.
TTK bünyesinde geçmişte 40 bin maden işçisi görev alırken bugün sadece 8 bin civarında işçi çalıştırıldığını kaydeden Yavuzyılmaz, bunun Zonguldak ve komşu iller Bartın ile Karabük’te işsizlik anlamına geldiğini belirtti.
Yavuzyılmaz şöyle devam etti: “Bu olay örneğinde, işsizlik artışıyla birlikte insanların da kayıtdışılığa yönelmek zorunda olduğu ortaya çıkıyor. Maalesef sadece ruhsatsız maden ocaklarında yaşanan bir durum olmaktan çıkmış, aynı zamanda devlette de durum farklı değil. Yakın zamanda yapılan TTK işçi alım kurasında bizim tespit edip uyardığımız halde kurayı kazananlar arasında yabancı uyruklu birçok kişinin olduğunu görüyoruz. Uyarmıştık çünkü yeraltı maden işçisi işe alım kurasında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğu yoktu. Askerlik yapmış olma şartı da olmayınca haliyle belirli bir süre Türkiye’de yaşayan Afganistan uyruklu, Mısır uyruklu şahıslar kuraya girdi ve kazananlar arasında oldu. Dolayısıyla da Zonguldak, Bartın ve Karabük’teki gençlerimiz dururken, Türkiye’ye binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkeden gelen kişilerin kuraya katılabilmesi ve işe başlaması maalesef kentteki işsizlik ortamında sıkıntıları tetikliyor” değerlendirmesinde bulundu.