NEDİM HAZAR | YORUM
Biliyorsunuz, Stanley Kubrick yıllarca Napoleon hakkında bir film için araştırma yapmış ve bir senaryo yazmıştı ama bu film çekemedi. Mesele ömrünün vefa etmemesi değildi, pek çok olay ve gelişme Kubrick’in yeterli finans sağlamasını maalesef engelledi ve Kubrick’in Napolyon’u çekilememiş başyapıt adayı filmler listesinde ilk ona girdi. (İmkanımız olursa bu on film projesini de ele alırız)
“1969 – İmparatorun Yılı – 1969 – l’année de l’empereur” başlıklı bir Fransız dergisi, Napolyon’un doğumunun 200. yıl dönümünün başında böyle yazmıştı. Bu yıldönümü yılı, sadece yeni tarihi yayınlarla kutlanmakla kalmadı, aynı zamanda aslında hiçbir zaman tam olarak solmayan Napoleon kültünün yeniden canlandırılmasıyla da taçlandırıldı.
Çok sayıda popüler dergide yer alan makale serileri, Napolyon’un aşk hayatını, başarılarını ve yalnız sonunu anlatarak Fransız İmparatorunu bir tür pop yıldızına dönüştürdü. 1969, Stanley Kubrick için de “İmparatorun Yılı” olacaktı. Tarihi Napolyon figürüne yönelik kapsamlı çalışmalarının odak noktası haline gelmiş ve Napolyon’un hayatının film versiyonunu yapma gibi en önemli projelerinden birinin başarısız olduğu yıl olmuştu.
Kubrick’in yazdığı senaryoyu 1969 Eylül’ünde tamamlandı. Senaryo temelde, Napolyon’un hayatındaki en önemli aşamalı kronolojik olarak anlatılıyor ve kısmen bir anlatıcı tarafından yorumlanıyordu. Film boyunca zaman ve mekan değişikliklerine seyirciyi alıştırmak amacıyla eklenen çok sayıda harita planlanmıştı. Senaryo, birkaç saat içinde bir hayatı ve hatta bir çağı tasvir etme girişiminde kaynakça açısından zengin olmasına rağmen, son derece hareketsiz ve steril görünüyordu. İhtimal ki Kubrick diğer tüm projelerinde olduğu gibi, Napoleon’u çekerken büyük değişiklikler yapacaktı. Ancak, 1968-69 yıllarında yoğun bir şekilde çalıştığı bu planı, tıpkı Napolyon’un Rusya seferi sırasında ‘La Grande Armée’nin başarısızlığı kadar görkemli bir şekilde başarısız olacaktı.
Öncelikle, proje terk edildi – Metro-Goldwyn-Mayer ile gerçekleştirilmesi planlanmıştı. 1969 baharında United Artists ile iş birliği yaparak çekimlere nihayet başlama girişiminde bulunuldu, ancak Kasım 1969’da bu şirket projeyi sonlandırdığını bildirdi.
Aslında Kubrick 1970’lerin sonlarına kadar Napolyon’u çekme umudunu yitirmeyecekti. Bunu Kubrick Vakfı’nın bu proje için finansal destekçiler bulma çabalarını gösteren sayısız taslak planlardan öğreniyoruz. Mesela 1971 tarihli bir taslak, orijinal senaryonun gözden geçirilmiş bir versiyonunu dosyaya eklemişti. Kubrick’in şahsi defterine yazılmış tarihsiz bir notta, stratejisini değiştirdiğini ve projenin gerçekleştirilmesini daha olası kılmak için dışarıdan bir senaristin hizmetlerinden yararlanmak istediğini belirtiyor: “başkası görünüşte senaryoyu yazacak”. ‘A Clockwork Orange’ın yazarı Anthony Burgess, 20 Aralık 1970’te Kubrick’e telgraf çekti ve : “Napolyon’un bir roman için mümkün bir konu olduğunu görmeye ikna oldum.” Dedi. Burgess’in “Napolyon Senfonisi” adlı el yazması senaryo bugün Kubrick Vakfı’nda sergileniyor.
Şurası bir gerçek ki, Napolyon projesi, Kubrick’i hayatının sonuna içli bir hayal olarak hep diri kalacaktı. Usta yönetmenin bir şekilde projeyi hayata geçireceğine dair çevresinin de umutları hep vardı. 14 Mayıs 1992’de Michael Blowen, Kubrick’e bir mektup yazdı: “Sevgili Stanley, Napolyon’u yapmayı planlayıp planlamadığınızı bilmiyorum (Umarım yapıyorsunuzdur). Her durumda, bu kitap profesyonel ya da kişisel nedenlerle ilginizi çekebilir.” Blowen, mektuba Alan Scom’un monografisi “One Hundred Days. Napoleon’s Road to Waterloo”nun bir öncü baskısını ekledi – bu kitap 14 Eylül 1992’de New York’taki Atheneum tarafından yayınlanacaktı Mektup hala Kubrick’in yaklaşık 500 Napolyon kitabından oluşan koleksiyonunun bir parçası olan kitabın arasında duruyor.
Bilindiği üzere Stanley Kubrick, filmlerini efsanevi bir titizlikle hazırlar ve üretirdi. Bu sebeple mirası, planlama aşamasını geçememiş olanlar da dahil olmak üzere filmleri hazırlama sürecine dair belgeler içeren sayısız sandık, kutu ve dosyayı kapsıyor. Ancak, diğer hazırlık projelerinden hiçbiri, muhtemelen film tarihinin en iddialı çabalarından biri olan Napolyon’un ölçeğinde değil. Kubrick’in Napolyon koleksiyonu, Mémorial de St. Hélène’den bilimsel tarih monografilerine kadar her şeyi kapsayan bir kütüphaneyi içeriyor ve şüphesiz konu üzerine özel olarak sahip olunan en büyük arşivlerden biri. Az buz değil, 18.000’den fazla illüstrasyon, Napolyon’un, ailesinin, çevresinin, rakiplerinin ve savaşlarının çağdaş resimleri ve 1968 ve 1969’da neredeyse iki düzine asistan tarafından yapılan hazırlık çalışmalarına dair belgeler bugün bile göreni etkiler niteliktedir.
‘Napolyon arşivi’, sadece detaylı araştırmaları ve hazırlıkları değil, aynı zamanda Kubrick’in sürekli finansal, teknik ve organizasyonel zorluklarla karşılaşan bir projeyi gerçekleştirme çabasındaki inanılmaz gücünü ve sabrının da ispatı niteliğindedir. Ekim 1969’da bütçe, çekimlerin maliyetlerin son derece düşük olduğu Romanya’da yapılması durumunda yaklaşık 4.5 milyon dolar olarak tahmin edilmişti. Kubrick, gerekirse senarist ve hatta yönetmen parasından vazgeçmeye hazırdı ve Napolyon projesini hayata geçirmek için daha önce hiç olmadığı kadar uzlaşmaya istekliydi. Belgeler, usta yönetmenin maliyetleri düşürmek için çoğu yardımcı rol için Rumen oyuncuları işe almayı planladığını da gösteriyor. Diğer bir deyişle, Kubrick, orijinal film versiyonu için dudak senkronizasyonuna tahammül etmeye hazırdı, oysa bunun karşısındaki eleştirel tutumuyla biliniyordu.
Kubrick, Napolyon projesinin kostümlerini bile hazırlatmıştı.
18 Kasım 1968 tarihli notlar: Kubrick, muhtemel yatırımcılara yönelik olarak tedaviye kendi yorumlarını eklemeyi planlıyordu.
“Filmdeki tüm iç mekanları set inşa etmek yerine, gerçek mekanlarda çekmeyi planlıyorum, bu şimdiye kadar büyük bütçeli epik filmlerde her zaman yapılageldiği gibi. Çok büyük miktarda para tasarrufu ile birlikte kalite artışı sağlanabilir.Fransa ve İtalya’daki saraylar, günde 350-750 dolar arasında, tamamen döşenmiş olarak kiralama imkanına sahip. Buradaki tasarrufların toplamı 2-3 milyon dolar olmalıdır. Kullanmayı planladığımız yeni hızlı fotoğrafik lensler sayesinde, çok az aydınlatma ekipmanı kullanılacak, bunun yerine daha güzel ve gerçekçi görünecek olan sıradan pencere ışığına bağlı kalınacak.”
Kubrick’in kendi görüşüne göre, Napolyon’un hayatı, iyi bir hikayede olması gereken her şeyi içeriyordu: Muhteşem bir kahraman, güçlü düşmanlar, silahlı çatışmalar, trajik bir aşk hikayesi, sadık ve hain arkadaşlar, cesaret, zulüm ve cinsellik.
Ancak tüm bu hazırlıklar, Kubrick’in okuduğu 500’den fazla kitap da dahil, somut bir sonuç olmadan sona erdi. Film gerçekleşmedi. Özellikle 70’lerin başında Metro-Goldwyn-Mayer’in (MGM) sahibi değişince. Yeni MGM sahibi, otelci Kirk Kerkorian, projeyi durdurdu. Ana gerekçe olarak, aynı zamanda yapılan diğer Napoleon filmlerinin gişede başarısız olması gösterildi. Yüksek maliyetli bir başka Napoleon filmi yapmanın riski çok yüksek görünüyordu. Kubrick hayal kırıklığına uğradı ve depresyona girdi.
Kubrick’in çok detaylı ve kısmen el yazısıyla hazırladığı çalışmalar, Napolyon figürünü sunma ve kendisini her şeyi bilen bir anlatıcı olarak konumlandırma konusunda oldukça tavizsiz olduğunu gösteriyor. Napolyon ile Kubrick arasındaki irade sınavı, uzun süren bir çaba olup, 1968-9’dan çok önce başlamıştı.
Kubrick, Napolyon efsanesine, adeta bir asker gibi stratejik bir düşünceyle yaklaşmıştı. Yenilikçi imkanları keşfeden yönetmen, bir zaferden diğerine hızla ilerleyen imparatorla karşılaştı, ve maalesef son tahlilde başarısız oldu. Kubrick, her savaş günündeki hava durumundan, Napolyon’un yemek alışkanlıklarına, mizah anlayışını incelemekten aşk hayatına, okuduğu kitaplardan Rusya kışındaki başarısızlığının gerçek nedenlerine kadar bu adam hakkında her şeyi öğrenmek istemişti. Amerikalı yönetmen, muhtemelen pek çok tarihçiden daha iyi Napolyon’u tanıdı. Kubrick, Napolyon’un iç gelişimini günün bağlamında yıllarca inceledi ve bu iç ve dış dünyanın sinematografik tasviri üzerinde, “yapılacaklar” ve “yapılanlar” notları temelinde talimatlar verdiği son derece bağlı yardımcılarından oluşan bir ekip ile çalıştı. Bu notların pek çoğu hala Kubrick Estate’de bulunabilir.
Öte yandan bugün hala, hazırlıkların ne kadar ilerlediğini göz önüne alındığında, Kubrick’in yapması gereken tek şeyin çekimlere başlamak olduğunu iddia edenler var. Yardımcıları İtalya, Fransa, Yugoslavya ve Romanya’da uygun yerleri keşfetmiş ve fotoğraflar, kartpostallar ve haritalar toplamışlardı. Kubrick’in ‘Napolyon arşivi’, Napolyon Savaşlarını yeniden yapmak için geliştirdikleri masaüstü strateji oyunlarını bile içeriyor. Fotoğrafçı Andrew Birkin, potansiyel mekanları keşfetmek için 1968’de İtalya ve Fransa’ya gitmiş ve tarihi danışmanların desteğiyle birkaç bin fotoğraf çekmişti.
Napolyon, büyük ihtimalle Stanley Kubrick’in o zamana kadar yapacağı en büyük eseri olacaktı. Ve ne yazık ki hiçbir zaman çekilmedi.
Stanley Kubrick 1999’da öldü ama onun Napolyon senaryosunun film uyarlamasına dair umutlar bugün bile sürüyor. Uzun yıllar boyunca dikkatlerin odak noktası Steven Spielberg’di: Schindler’in Listesi ve Jurassic Park’ın yönetmeni zaten Kubrick’in projelerinden birini, dijital çağda Pinokyo’nun çağdaş bir yorumunu üstlenmişti.
2013 yılında hiçbir zaman hayata geçirilmeyen tarihi film için yeni bir yaşam belirtisi ortaya çıktı: Spielberg bir röportajında Napolyon’u HBO için ödemeli TV kanalı için bir mini dizi olarak yapmak istediğini bildirdi. O dönemdeki söylentiler Tom Hanks’in ya da Daniel Day-Lewis’in başrol oynayacağını söylüyordu. Birkaç yıl sonra – tam olarak 2016 – nihayet Cary Fukunaga’nın ( True Detective Season 1 , Beasts of no Nation ) bu uyarlamayı devralacağı açıklandı . Yapımcı isimler ise Spielberg ve Kubrick’in uzun süredir yol arkadaşı olan Jan Harlan’dı. Fukunaga, Eylül 2018’de verdiği bir röportajda çalışmaların halen devam ettiğini yineledi ancak sonunu getiremedi!
Daha az bilinen şeyse artık Kubrick’in senaryosunun sahne için bir uyarlamasının varlığı. Tiyatrodaki Stanley Kubrick’in Napolyon oyununun galası Ağustos 2018’de New York’ta yapıldı. Baş rolü Fransız opera sanatçısı David Serero üstlendi. Yine de seyirci, Kubrick’in tarihsel doğruluğunun büyük bir kısmından mahrum kaldı: Eser sadece bir okuma prodüksiyonuydu ve herhangi bir kostüm ya da set yoktu.
Ağustos’tan Eylül 2019’a kadar Londra Tasarım Müzesi’ni ziyaret edenler, efsanevi yönetmenin kapsamlı araştırması hakkında da fikir sahibi olma şansına sahip olacaktı. Kubrick’in hayatı boyunca yaptığı çalışmaları konu alan sergide aynı zamanda fotoğraflar, eskizler, yazılı belgeler, biyografiler ve Audrey Hepburn’ün Josephine rolünü reddettiği bir mektubun da dahil olduğu Napolyon hakkında belgeler de yer alıyordu.
Kübrick sergisindeki materyaller konu hakkında ziyadesiyle fikir vericidir:
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***