Alaina Demopoulos, The Guardian’daki yazısında Amerikalı gençlerin Filistin’deki insanların gösterdikleri direnci anlamak için Kur’an okumaya başladıklarını belirtiyor. Demopoulos, gençlerin Batı dünyasında uzun süredir kötülenen İslam ve müslümanlık için ’empati geliştirmeye’ çalışırken kendi değerleriyle örtüşen temalar bulduklarını ifade ediyor.
Yale üniversitesinde görev yapan akademisyen Zareena Grewal, 11 Eylül saldırılarının ardında da birçok insanın Kur’an okumaya başladığını, Kur’an’ın bir anda en çok satanlar listesine girdiğini, o dönemde insanların İslam’ın şiddet içeren bir din olduğuna dair önyargılarını doğrulamak için bu kitabı satın aldığını belirtiyor. Grewal, 7 Ekim’den sonra insanların Kur’an’a olan ilgilerinin artmasının ise sebebinin farklı olduğunun altını çiziyor: “Şu anda insanlar Hamas’ın 7 Ekim saldırısını anlamak için Kuran’a başvurmuyorlar, Müslüman Filistinlilerde gördükleri inanılmaz direnci, inancı, ahlaki gücü ve karakteri anlamak için Kuran’a dönüyorlar.”
Demopoulos, makalesinde Kur’an’ı keşfetmek için okumaya başlayan ve sonrasında müslüman olmaya karar veren Amerikalı gençlerin hikayelerini aktarırken Pakistan asıllı Amerikalı yazar ve podcast sunucusu Misha Euceph, Kur’an’daki bazı konuların sol eğilimli genç Amerikalıların değerleriyle örtüştüğünü dile getiriyor:
“Kuran doğa metaforlarıyla dolu ve sizi çevreci olmaya teşvik ediyor.”
“Kuran’da aynı zamanda tüketim karşıtı bir tutum da var; hepimizin dünyanın emanetçileri olduğumuz ve dünyayla ya da diğer insanlarla sömürücü bir ilişki kurmamamız gerektiği anlayışı.”
Akademisyen Zareena Grewal, insanların metinleri zaten sahip oldukları dünya görüşünü desteklemek umuduyla okumaya başladıklarını belirtiyor ve “Nasıl ırkçı insanlar ırkçı önyargılarını doğrulayacak ayetler arıyorsa, soldaki insanlar da ilerici mesajları doğrulamak için bu kitaba bakıyor” diyor.
Kur’an’a ilgi gösteren gençler, kadın ve erkeğin Allah’ın gözünde eşit olduğundan, Kur’an’ın kendilerinin feminist ilkelerini de desteklediğini düşünüyorlar. Ayrıca Kur’an’daki bilimsel açıklamalara odaklanan gençler, genel sanının aksine din ile bilimin birbiri ile çatışma içinde olmadığını, Kur’an’ın bilimi kucakladığını belirtiyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***