Tayyip Erdoğan AKP meclis grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın gündeminde Gazze Şeridi, İstanbul Sözleşmesi, muhalefet ve yerel seçimler vardı
Erdoğan’ın açıklamasından satır başları şöyle:
“Netanyahu adını tarihe şimdiden Gazze kasabı olarak yazdırmıştır. Bu kara leke, ona destek veren herkesin alnına yakışmıştır. Bu utanç lekesi temizlenmez. Gazze’de işlenen insanlık ve savaş suçlarını da 1-2’si hariç Batılı ülkelerin tepkisizliğini unutmayacağız. İsrail yönetiminin insanlık vicdanı yönünde uluslararası hukuk önünde de hesap vermesi için tüm yolları deneyeceğiz.
Türkiye olarak tüm imkanlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanındayız. Uluslararası temaslarımızın ilk ve en önemli konusu budur. İspanya Başbakanı Sanchez ile durumu ele aldık, onu dirayetli duruşu için tebrik ediyorum. BM Sekreteri ile yaptığımız telefon görüşmesi Filistinlilerin yaşadığı insani dramdı. Yarın BAE’ye gidiyoruz. Dubai’de iklim ve Gazze meselesini ele alacağız. Gazze için temas trafiğimizi sürdüreceğiz.
Cuma başlayan esir takaslarını ve insani arayı, akan kanın durdurulması için müspet bir gelişme olarak görüyoruz.
“ANTİSEMİTİZM İLE BİRLİKTE İSLAM DÜŞMANLIĞI DA YÜKSELİYOR”
Netanyahu yönetimden gelen açıklamalar, insani aranın kalıcı ateşkese dönmesine yönelik umutlarımızı azaltıyor. İsrail, kamuoyu nezdinde iyice köşeye sıkışan Netanyahu’nun siyasi ömrünü uzatmak için daha çok kan dökmesinin, daha fazla can almasının önüne geçilmelidir. Netanyahu Gazze’de işlediği cinayetlerle antisemitizmi körükleyerek İsrail halkı ile birlikte Yahudilerin güvenliğini tehlikeye atıyor. Dünyada antisemitizm ile birlikte İslam düşmanlığı da yükseliyor. Batılı liderlerin, Hamas bahanesi ile Filistinlileri şeytanlaştıran sorumsuz söylemlerinin bedelini, göçmenler ödüyor. Pazar günü, ABD’de üç Filistinli öğrenciye yönelik saldırı, bunun örneğidir. Çoğu zaman fanatik denilerek, aşırı sağcı denilerek önemsizleştirilmeye çalışılan bu teröristlerle mücadelede, Batılı devletlerin isteksiz davrandığını biliyoruz. Gazze krizinin başından beri sergiledikleri çifte standart, Müslümanlara yönelik nefret suçlarının cezasız kalmasında kanuni boşluklardan ziyade başka senaryoların devreye girdiğine işaret ediliyor. Kuran’ı yakanlara fikir özgürlüğü… Kesinlikle iyi niyetli değildir. Geçmişte Musevilere ve Romanlara yapıldığı gibi bugün de bir Müslüman sorunu inşa edilmeye çalışılmaktadır.
İnsani yardım taşıyan ikinci gemimiz bugün yola çıkıyor. Yaralıların Türkiye’ye intikalini sağlıyor, tedavileriyle ilgileniyoruz.
Dış politikada dostlarımızın sayısını artırma, hasımlarımızın sayısını azaltma stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Biz diplomasiyi, bir tarafın kaybettiği, diğer tarafın kazandığı 0 toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz. Kazan kazan ilkesinin hayat bulduğu önemli bir imkandır. Özellikle komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız. 7 Aralık’taki Yunanistan ziyaretine yaklaşımımız da böyledir. İhtilaflarımız dün de vardı, bugün de olacak. Ama bu ortak paydada buluşamayacağımız anlamına gelmiyor. İş birliğimizi geliştirebileceğimiz pek çok başlık var. Ziyaretin yeni bir sayfa açılmasına vesile olmasını diliyorum.
Merkez Bankası brüt rezervlerimizin Eylül 2014’ten bu yana ilk kez 134,5 milyar dolara çıktığının müjdesini paylaşmak istiyorum.
‘DEPREM BÖLGESİNDE CEZALARI 10 KAT AĞIR UYGULAYACAĞIZ’
Deprem bölgesindeki fahiş fiyatları konuşmaktan hicap duyuyoruz. Depremi siyaseten fırsata çevirmek isteyenler olduğu gibi ekonomik kazanca dönüştürmek isteyen tamahkarlar da var. Milletin acısını istismar eden deprem turistleri sandıkta derslerini aldılar, milli iradenin şamarını yediler. Ekonomik hayattaki deprem fırsatçılarına göz açtırmıyoruz. Yapı malzemeleri ve yapım işlerinde piyasa gerçekleri ile izah edilemeyecek fahiş fiyatlar söz konusu. Öyle durumlar var ki aynı malzeme iki şehirde yüzde 30 fiyat farkıyla satılıyor. Aç gözlülükten kaynaklanan bu vicdansızlığın üzerine gideceğiz. Genel afet bölgesi ilan edilen yerlerde 2025 sonuna kadar mevcut cezaların 10 kat ağır uygulanmasını sağlayacağız.
Deprem konutlarını tamamlamak için çalışan firmalara da destek vereceğiz. Yoğun talebin yapım işlerinde maliyetleri artırdığının farkındayız. Şirketlerimize yardımcı olmak adına yapım işlerine ek fiyat farkı ve süre uzatımı verilmesine imkân tanıyoruz. Depremden önce ihale edilen yapım işi sözleşmelerini zamanında tamamlanmasında sorunlar yaşandığını gördük. Yatırımların planlanan zamanda tamamlanması için devlet olarak yük alıyoruz. Bizim görevimiz işini düzgün yapana destek olmak, aşırı kâr peşinde koşanlara fırsat vermemek. Önümüzdeki aydan itibaren yapımı tamamlanan deprem konutlarının teslimine başlıyoruz. Yıl bitmeden 46 bin deprem konutu ve köy evini hak sahibi depremzedelerimize teslim etmeyi planlıyoruz.
Meclis’ten onay aldıktan sonra çiftçi ve Bağ-kur’lu emekliler dahil çalışan tüm emeklilere tek seferlik 5 bin ödeme yapacağız. 76 milyar lira ilave kaynak kullanarak 15,2 milyon emeklimize 5 bin lira ödemiş olacağız.
‘AİLE KURUMUNU GÜÇLENDİREN ADIMLARIMIZDAN RAHATSIZLAR’
İstanbul Sözleşmesi’nden ülkemizin çekilmesine dair marjinal çevrelerin yürüttüğü kampanyaların temeli yoktur. Şiddet meselesini bu sözleşmesi ile irtibatlandıranların amacı kadına yönelik şiddet değil. Bunlar kadına şiddetten rahatsız olsalardı bölücü terör örgütünün kuyruğuna takılmazlardı. Bunların kadın haklarıyla ilgili derdi olsaydı, bölücü alçakların katlettiği kadınlarımızın hatıralarına sahip çıkarlardı.
Bölücü örgüte sempatiyle bakanlarla opera dinlemeyi, kahvaltı yapmayı, seçim ittifakı kurmayı marifet saydılar. Şimdi de el etek öptükleri için onur duyduklarını söylüyorlar. Biz şehit analarıyla, Diyarbakır anneleriyle, darbecilere meydan okuyan yiğit kadınlarımızla yol arkadaşlığı yapacağız.
İstanbul Sözleşmesi’ni dillerine dolayanların, aile kurumunu güçlendiren adımlarımızdan rahatsız olmaları tesadüf değil. Sapkın ve sapık akımların en büyük destekçisi olan bu kesimlerin hedefi, toplumsal yapımızı çökertmektir, LGBT… Bu sapkın, sapık akımlar karşısında tek dik duran Cumhur İttifakı’dır, AK Parti’dir. Meydanı bunlara bırakmayacağız. Aile kurmak isteyen gençlerimize finans desteği sağlamaya başlıyoruz.
‘CHP GENEL BAŞKANI DEĞİŞTİ AMA CHP’NİN SİYASET TARZI DEĞİŞMEDİ’
Bizim gündemimizde ülkeye, millete hizmet var. Muhalefetin gündeminde ayak oyunları, skandallar var. Bizim gündemimizin başında Türkiye Yüzyılı’nın inşası var, onların gündeminde bölücü örgütün emrinde olanlarla Meclis’e nümayiş yapmak var. Muhalefette yaşanan gelişmeleri üzülerek seyrediyoruz. Ne Türk siyaseti ne Türk demokrasisi böyle bir manzarayı hak etmiyor. Vatandaş, bırakın bunlara oy vermeyi, adlarını duymak dahi istemiyor. Seçim sonuçları açılandıktan sonra biraz umutlanmıştım, belki hatalarını anlarlar diye ümit etmiştim. Batı cephesinde değişen bir şey olmadı. 14-28 Mayıs seçimlerindeki ağır yenilginin tüm faturasını Cumhurbaşkanı adaylarına kestiler, aynı tas, aynı hamam.
CHP Genel Başkanı değişti ama CHP’nin siyaset yapış tarzında zerre değişiklik olmadı. Halkı hafife alıyorlar, tüm umutlarını masa başı senaryolara bağlamış durumdalar. Kandil’e ve Pensilvanya’ya şirin gözükme peşindelerdi, bugün ülke düşmanlarıyla iş tutuyorlar.
Bizdeki muhalefetten ne köy olur ne kasaba. Bunların ufku ancak buna yetiyor. Biz bunlara bakarak rehavete kapılmayacağız. 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızı, yürüteceğiz. Rakiplerimizin karşımızdakiler değil, onları kontrol edenler olduğunu unutmayacağız. Bugün bir başlık atıyorum, yeniden İstanbul…
Programımız işliyor; Cumhur İttifakı olarak en güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. MHP ile görüşmelerimiz karşılıklı anlayış temelinde ilerliyor. Cumhur İttifakı’nın 31 Mart seçimlerinden de alnının akıyla çıkacağına inanıyorum.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***