Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun yarın yapacağı “faiz toplantısı” öncesi Türkiye ekonomisine ilişkin olumlu beklentiler artıyor.
Tüketicilerin mali durumu ve ekonomiye dair mevcut ve gelecek beklentilerini ölçmeyi amaçlayan Tüketici Güven Endeksi (TGE) Ağustos’ta yüzde 68 seviyesinde iken, üst üste üçüncü ay artış göstererek Kasım itibariyle yüzde 75,5’e yükseldi.
Ancak genel seçimlerin yapıldığı Mayıs’ta yine Türkiye İstatistik Kurumu (TİK) ve Merkez Bankası (MB) işbirliği ile hazırlanan tüketici eğilim anketinde endeks yüzde 91’deydi.
Geçtiğimiz hafta MB tarafından açıklanan Kasım ayı Piyasa Beklentileri Anketi’nde de 12 ay sonrası için enflasyon artış beklentisi yüzde 45,28’ten 43,94’e, 24 ay sonrası için ise yüzde 25,82’den 25,09’a gerilemişti.
Erdoğan: “Fon akışı TL’de reel değerlemeye sebep olacak, dezenflasyonu hızlandıracak”
Cezayir dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğinde uygulanan yeni ekonomi politikasıyla Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısında değer kazanma dönemine gireceğini dile getirdi.
“Bizim uyguladığımız dezenflasyon programı çok büyük ihtimalle TL’de reel olarak bir değerlemeye sebep olabilir. Yani TL’nin reel olarak değer kaybettiği süreç sona gelmiştir. Onun için önümüzdeki dönemde uyguladığımız sağlıklı politikalar ve yapısal reformlarla yatırımcı güvenini kazanacağız, halen de kazanıyoruz” diyen Erdoğan, “Bu güven, fon akışını tetikleyecek. Fon akışı TL’de reel değerlemeye sebep olacak. Bu da dezenflasyonu hızlandıracak, büyümenin aşağı yönlü risklerini sınırlayacak. Neticede hem makul düzeyde büyüyeceğiz hem enflasyon düşecek bu koşullarda. Yani faziletli bir döngüye gireceğiz inşallah” dedi.
Amerikan Doları, Türk Lirası karşısında genel seçimlerden bu yana yüzde 47 değer kazandı
14 Mayıs’taki genel seçimlere 19,58’den giren Türk Lirası/ Amerikan Doları paritesi bugün 28,80 seviyesinde. Seçimden sonraki yaklaşık altı aylık dönemde dolar TL karşısında yüzde 47 değer kazandı.
Seçime kadar Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu tarafından uygulanan “heteredoks ekonomi” politikaları bir kenara bırakarak Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’ın tercihleriyle “rasyonel ekonomi” çizgisine rotayı kıran Erdoğan, liranın tekrar değer kazanmasında yabancı fon girişinin etkili olacağı görüşünde. Peki rakamlar Erdoğan’ın bu görüşünü doğruluyor mu?
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) 13 Kasım’da güncellenen raporuna göre Türkiye, 2023’ün üçüncü çeyreğinde 1 milyar 800 milyon dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) çekti. Kuruma göre COVID-19 etkisiyle daha düşük oranların kaydedildiği 2020’nin ikinci çeyreği gözardı edildiğinde, son 53 çeyreğin en düşük giriş miktarlarından biriydi bu.
Diğer taraftan Borsa İstanbul’da işlem yapan yabancı yatırımcılar Eylül ve Ekim boyunca alıcıdan ziyade satıcı pozisyonundaydı. Bu aylarda hisse senedi satışları dahil Türkiye’den 1 milyar 900 milyon dolar çıkış oldu.
Bu iki veri birleştirildiğinde ülkeye giren yatırımın, çıkan yatırımının gerisinde kaldığı sonucu çıkıyor.
“Küresel yatırımcının İsrail’in etkisiyle Türkiye’ye yüz çevireceğini düşünmüyorum”
Kimi uzmanlar Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararı gibi bazı kararlarının uygulanmaması ile Erdoğan’ın İsrail’e karşı sert söylemlerinin Türkiye’ye sermaye girişini daha da aksatacağı iddiasında.
Uçaktaki bir gazeteci bu konuyu, “Küresel sermayeye de baktığımızda bir Musevi etkisi, bir Yahudi lobisi etkisi var. Acaba Türkiye’ye dönük fon akışında bu ilkeli duruşu cezalandırmak üzere herhangi bir hareket, hamle görüyor musunuz?” sorusuyla gündeme getirdi.
İsrail’i desteklemeyen Yahudiler’in de sayısının göz önüne alınması gerektiğinin söyleyen Erdoğan, “İsrail’in katliamlarını desteklemeyen, bunların karşısında duran Yahudiler’in sayısı da az değil. Bunlar arasında sözünü ettiğiniz uluslararası sermaye tanımına dahil olanlar da bulunuyor. Onlar açısından Türkiye’ye yatırım sorun olmaz diye düşünüyorum. Türkiye’nin çocukların öldürülmesine karşı çıkmasından, barışı ve insan haklarını savunmasından rahatsız olan sermaye sahipleri ise ancak İsrail’in katliamına kayıtsız şartsız destek verirseniz sizden memnun kalırlar. Bizim böyle bir tutum sergilememiz asla düşünülemez. Bu nedenle biz bir endişe duymuyoruz. Dünya Türkiye’nin kıymetinin farkında, küresel yatırımcılar da farkında. Birkaç marjinalin dışında küresel yatırımcıların İsrail’in etkisiyle Türkiye gibi bir ülkeden yüz çevireceklerini düşünmüyorum.”
Asgari ücrette yılda bir kez düzenleme
Hedeflenen enflasyon üzerinden asgari ücret artışı planlayan hükümet, artış sayısını da yılda ikiden bire indirmeyi tartışıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Eylül ayında, “hedeflenen enflasyon oranında zam” yapılacağını açıklamış, ondan bir hafta önce de İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekip Avdagiç, “Asgari ücret hedeflenen enflasyon oranında yapılmalı” diyerek hükümetin görüşüne destek vermişti.
Dün de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da son dönemde yılda iki kez verilen asgari ücret artışın “tek” sefere indirilmesi yönünde çalışmalar olduğunu açıkladı.
Önceki yıllarda bir kez yapılan asgari ücret artışı enflasyondaki hızlı artışla birlikte 2022’de ikiye çıkarılmıştı.
Ancak yaklaşan yerel seçimler gerek asgari ücret gerek emekli aylığı düzenlemesinde hükümetin sert bir değişikliğe gidemeyebileceğini ihtimalinin düşük olmadığını hatırlatıyor.
CHP’li Başarır: “Enflasyon üç hanelerde, iktidar oyun peşinde”
Muhalefet hükümetin asgari ücret ile ilgili çalışmalarını yakından izliyor.
CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, tek seferlik ücret artışına “Bugün asgari ücretli, aldığı maaşla barınma sorununu bile çözemiyor ama hala işçi için, emekçi için oyun peşinde olan iktidar, ‘hedeflenen enflasyon oranına göre bir kez zam yapacağız’ diyor” dedi.
“Bugün hepimiz biliyoruz ki bu ülkede enflasyon üç hanelerde. Her ne kadar yüzde 65 olarak açıklasalar, aydan aya değişse de buna kimse inanmıyor” diyen Başarır, “Hedeflenen değil, gerçek enflasyon oranında asgari ücret oranı belirlenmelidir. İşçi artık açlığa terk edilmemelidir” sözleriyle tepki gösteri gösterdi.
Akşener: “Niyet, ücret zamlarını enflasyondan düşük yapmak”
Bugün partisinin Meclis grubu toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iktidarın asgari ücret zammını hedeflenen enflasyon üzerinden yapmak istemesini “gerçek bir IMF politikası” olarak değerlendirdi.
İYİ Parti lideri, “Niyet belli! Ücret zamlarını, enflasyondan düşük yapmak. Biliyorsunuz, bu arkadaşlar bize, seçimlerden önce; ‘IMF’yle çalışacaklar’ diye, utanmadan çamur atıyorlardı. İşte size, gerçek bir IMF politikası. Ücretlinin, dar gelirlinin sırtına bin, alım gücünü bitir; talep azalsın, enflasyon düşsün” dedi.
“Millet fakirleşmiş mi? İnsanların hayatları zorlaşmış mı? Umurlarında bile değil. Yıllardır, sebep olduğunuz yüksek enflasyonun, altında ezilen, dar gelirlilere ve ücretlilere, daha fazla bedel ödetmeyin” çağrısında bulunan Akşener, “Bedel ödeme sırası, artık ekonomiyi krize sürükleyenlere ve krizin neden olduğu enkazın üzerinde, sefa sürenlere geldi. Önce siz tasarruf edeceksiniz” diye konuştu.