YORUM | YUSUF DERELİ
Ülkenin Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda oturan bir insan bu kadar rahat yalan söyle(ye)mez; söylememeli… Mehmet Şimşek’in bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumdan bahsediyorum. Ne dedi Mehmet Şimşek: “Emeklilerimize, 2023 yılı Ocak ve Temmuz aylarında dönemsel zamma ilave oransal artışlar yaptık. Asgari ücreti de 2023 yılında enflasyonun üzerinde yüzde 107,3 oranında artırdık. Özetle, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik ve bundan sonra da ezdirmeyeceğiz.”
Mehmet Şimşek, bu açıklamayı muhtemelen TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini baz alarak yapıyor. Öncelikle üzerinde oynanmış söz konusu verilerin ülkede son dönemde yaşanan gerçek enflasyonla uzaktan yakından ilgisi yok. TÜİK’e göre Eylül ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 61,5! Bağımsız enflasyon araştırma grubu olan ENAG’a göre ise bu oran yüzde 130!
Bakan’ın açıklamalarına dönelim; çalışanlar ve emekliler enflasyona ezdirilmemiş!
Öyle diyor…
Mehmet Şimşek’in ‘enflasyonun altında ezilmek’ ifadesinden ne anladığını sormak lazım; zire elimizdeki veriler emekli ve çalışanların son 5 yıldır fiyat artışları nedeniyle inim inim inlediğini gösteriyor.
Bundan 15-20 yıl önce memurlar emekli olur ve aldığı ikramiyenin üzerine eşinden dostundan aldığı bir miktar borç parayla ev alabilirdi. Bugün bir memurun emekli ikramiyesi evin fiyatının en iyi ihtimalle ancak yüzde 30’unu karşılıyor… Aynı şey otomobil için de geçerli.
Ücretli çalışanlar için özellikle son 3 yılda ev ya da otomobil almak artık hayal. Anadolu’da bile orta halli bir evin fiyatı 2 milyon TL’den başlıyor. İkinci el C segment 3-5 yaşında bir otomobil almak isterseniz 700-800 bin TL’yi gözden çıkarmak zorundasınız…
15-16 bin TL (velev ki 20 bin lira olsun) maaşla çalışan bir ücretlinin, ev kirası ve faturaları ödedikten sonra, mutfak masraflarını da karşılayıp kalan parasını (!) biriktirerek ev ya da otomobil alma ihtimali var mı?
En düşük memur maaşı 22 bin lira oldu; geçtiğimiz aylarda… İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde 2+1 evlerin kiraları bile 12-13 bin liradan başlıyor. Semtine göre 20 bin liraya kadar çıkıyor. 22 bin lira maaş alan bir memur, bunun 15 bin lirasını kiraya verirse kalan 7 bin lirayla nasıl geçinecek? Elektrik, su, doğalgaz, telefon, ulaşım, sağlık, eğitim, giyim vs…
TÜRK-İŞ’in açıkladığı rakamlara göre Ekim ayında 4 kişilik bir aile için açlık sınırı, yani sadece mutfak (gıda) harcaması tutarı 13 bin 684 TL’ye çıktı. Yoksulluk sınırı ise 44 bin 573 lira… En düşük memur maaşı ‘yoksulluk sınırının’ ancak yarısı kadar…
Emeklilerin durumu daha fecaat!
En düşük emekli maaşı 7 bin 500 liraya tamamlanıyor. Kirada oturan bir emekli nasıl geçinecek? Geçinemiyor zaten…
2003 yılında 1,5 milyon olan çalışan ve iş arayan emekli sayısı 2023 itibariyle 5 milyona dayandı. Hatta aştığı bile söyleniyor. Devletten aldıkları maaşla geçinemeyen insanlar, 65-70 yaşından sonra yeniden çalışmak zorunda kalıyor.
Sendikaların raporlarına göre Türkiye’deki 14 milyona yakın emeklinin yüzde 80’inden fazlası ‘açlık’ sınırının altında maaş alıyor.
Emeklilerin alım gücü de yerlerde sürünüyor. 2010 yılında en düşük emekli maaşıyla (683 TL) 6 çeyrek altına alabilen emekli, bugünkü en düşük emekli maaşıyla ancak 2,6 çeyrek altın alabiliyor. Yarısı kadar bile değil! 2010 yılında en düşük emekli maaşının tamamıyla 455 dolar alabiliyordu emekli. Bugün bu rakam sadece 265 dolar.
Maaşını alan emekli, evine bir kilo et götüremiyor; zira etin kilosu olmuş 450 TL!
Bir başka veri…
2002’de net asgari ücret 184 lirayken, en düşük emekli aylığı 252 liraydı… Yani en düşük emekli aylığı bile asgari ücretin üzerindeydi. Bugün ise asgari ücret 11 bin 402 lirayken, en düşük emekli aylığı sadece 7 bin 500 lira!
Mehmet Şimşek’in haberi yok belli ki ama rejimin ekonomi ve maaş politikası emeklileri sefalete sürükledi…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***