Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay hakkında verdiği kararı tanımaması ve bu karara imza atan üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez yaşanan yargı kriziyle ilgili konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ”Anayasa Mahkemesi (AYM), hukuk düzeninin safrası ve sancısıdır” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bahçeli yine AYM’yi hedef aldı:
AYM, hukuk düzeninin safrası ve sancısıdır
Mahkeme başkanı objektifliğini kaybetmiş, milli birlik ve kardeşliğe cephe almıştır
Türk devletiyle uğraşma, cesaretin varsa Kandil’e git
VPNsiz https://t.co/gpJKUbHoid https://t.co/kp0kII8Tul pic.twitter.com/JM0Wsh8YoQ
— Tr724 (@Tr724) November 14, 2023
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
”Vatandaşlarımızla buluşuyor, konuşuyor, dertleşiyoruz. Cılk yumurtadan cücük çıkarma hesabı yapanların bizimle boy ölçüşmelerinin beyhude olduğunu biliyoruz. Hiç kimseyi öteki görmüyoruz, ötekileştirmiyoruz. Milletimizin tüm güzelliklerini sahipleniyoruz. İnançla mücadelemizi yapıyoruz. Mevlâna’nın dediği gibi: Aşk nasip işidir, hesap işi değil, aşk adayıştır, arayış değil. Boş aslan yatağında tilki gibi kuyruk sallayanlara gülüp geçiyor, işimize bakıyoruz.
İMAMOĞLU’NU EVİNE GÖNDERECEĞİZ
MHP nefes alır gibi dur durak bilmeden çalışıyor. 31 Mart’ta yapılacak seçimlere hazırlık sürecini dolu dolu geçireceğiz. Hiçbir şeyi şansa bırakmayacağız. Sömürü çarkında öğütülen, iktidara değil Türkiye’ye muhalefet eden partilere meydanın boş olmadığını öğreteceğiz. Vakti yeterse İstanbul’a uğrayan belediye başkanını evine göndereceğiz. CHP ve HDP yönetimindeki belediyeleri cumhurun yönetimi ile birleştireceğiz. Kayıp yıllar Allah’ın izni ile son bulacak. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler tek ses olacak. Belediye kaynaklarını bölücülere sevk edenlerden milletimiz hesap soracak.
“CUMHUR İTTİFAKI VARSA HUZUR VARDIR”
Zamana göre fikir değiştirmeyiz. Rüzgârsız havada dönen fırıldağın kimler tarafından üflendiğini bilir yakasından tutarız. Zalime zalim, haine hain demeyi sürdüreceğiz. Çalışmaktan yorulmayacağız. Biz Türk ve Türkiye aşığı MHP’yiz. Vurmak ile düşmeyen MHP’yiz. Cumhurbaşkanı seçimleri 31 Mart’ta pekişip Türkiye Yüzyılı yürüyüşü güçlenecektir. Aklın yolu birdir. Yerelden genele birlik anlayışındayız. MHP ve Cumhur İttifakı varsa elbette umut vardır, huzur vardır. Cumhuriyetin yeni yüzyılına imza atacağız. Türkiye yüzyılı hedefleri birer birer hayata geçecek. Elbette yapacağız, birlikte başaracağız. Çılgın Türklerin destanını hep beraber yazacağız.
GAZZELİ BEBEKLERİN HAKLARINA TAM MANASIYLA NE ZAMAN SAHİP ÇIKILACAK?
7 Ekim’den bugüne kadar Filistin halkının kanı akmaktadır. Mazlumların feryadı dünyada yankılanmaktadır. İsrail saldırıları hiçbir kural tanımadan devam etmektedir. İsrail çatışma bölgesinde sıkışmış, cinayet planlarını güncellemek zorunda kalmıştır. İsrail askeri unsurları bebek, çocuk, yaşlı ve kadın demeden masum insanları katletmektedir. Sivil yerleşim sahaları bombalanmaktadır. Gazze’nin en büyük hastanesi olan Şifa Hastanesi’nin vurulması, İsrail’in savaş suçları siciline yenisini eklemiştir. İsrail aciz ahlaksız ve korkak olduğunu bir kez daha belgelemiştir.
Filistinliler zorla yuvalarından çıkarılmak istenmektedir. Buna rağmen Biden’ın açıklamaları bize göre sahte bir iyi niyet temennisidir. Esas olan çatışmalara ara verilmesi değil, kalıcı ateşkesin sağlanmasıdır. 11 Kasım 2023 günü Suudi Arabistan’ın başkentinde İİT ve Arap Birliği, Gazze’yi görüşmek üzere toplandı. Teklif ve düşünceleri saygı görüp öne çıkan sayın cumhurbaşkanımız kadar sağlam ve samimi duruş sergileyen hiç kimse olmamıştır. Peki Gazzeli bebeklerin haklarına tam manasıyla ne zaman sahip çıkılacak?
“AB KOMİSYONU RAPORUNU YIRTIP ATIYOR VEYA KÂĞITTAN UÇAK YAPIYORUZ”
Korkak bin defa, kahraman ise bir defa ölür. Türkiye’nin hiç kimseye eyvallahı yoktur. Zulme sessiz kalmak aynı zamanda ortak olmak demektir. Herkes sussa da biz susmayacağız. Siyonizme sonuna kadar tepki göstereceğiz. Zulme sessiz kalmak ortak olmaktır. Gazze konusunda herkes sussa da biz susmayacağız. Sessiz kalmayacağız. İlk olarak İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların durması ve insani yardım koridorlarının açılması şarttır. Derhal ateşkes sağlanmalıdır. Netanyahu ve yönetimi savaş suçlarından dolayı Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmalıdır. Biz dünyaya hilalin nurundan bakıyoruz. Filistin’in arkasında dağ gibi duruyoruz. Hem Türk hem de Müslüman’ız. AB komisyonu raporunu yırtıp atıyor veya kâğıttan uçak yapıp kendilerine aynen iade ediyoruz.
Her alan ve sahada uzlaşma olmalıdır. Hepimiz Türk milletiyiz. Mühim olan doğruda, adalette, hukukta, ahlakta, vicdanda uzlaşmaktır. Bize göre uzlaşmanın adresi de TBMM’dir. Üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Sürekli erteleyerek, ihmalin pençesine düşerek ulaşacağımız hiçbir yer yoktur. Kriz meraklılarına, Türkiye’yi uçurumdan sürüklemek isteyenlere haklarımızı heba ettirmeyiz.
YÜKSEK YARGIDA KRİZ
Hukuk toplumun genel çıkarlarını sağlamak için yasaların tamamıdır. Hukuk adalete yönelmiş toplumsal hayatın denge ve düzenidir. Asıl olan adalettir. Hukuk adaletin vasıtasıdır. AYM ile Yargıtay arasındaki anlaşmazlık hukuk devleti açısından arzu etmediğimiz durumdur. AYM ile Yargıtay arasındaki fitili tutuşan anlaşması ve gerilim hali bir defa hukuk güvenliği açısında hiç arzu etmediğimiz bir durum. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında cepheleşme ve suç duyurusuna kadar varan süreç, devlet krizi değil böyle görmek isteyenlerin sefil uydurmasıdır. Kriz bekleyenlere kriz ayini yapanlara açık söylüyorum ki avuçlarını yalayacaklar hevesleri kursağında kalacak.
“AYM HUKUK DÜZENİNİN SAFRASI VE SANCISIDIR”
AYM hukuk düzeninin safrası ve sancısıdır. AYM’nin bireysel başvurularda hukuk düzenin tahrip edecek kararlar alması, sürüklenme halidir. AYM, Hatay vekili seçilen Can Atalay ile ilgili hak ihlali kararını açıklamıştır. Bireysel başvurunun 3 ay gibi kısa sürede sonuçlandırılması aynı hassasiyetin HDP’nin kapatılma sürecinde niçin gösterilmediğini akıllara getirmiştir.
Yargıtay ile AYM’yi karşı karşıya getiren konu, dokunulmazlığın iki istisnasından biridir. AYM ile Yargıtay arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Bireysel başvuru kapsamında AYM’nin görevi bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğini ve ihlal varsa nasıl ortadan kaldırılacağının belirlemesiyle sınırlıdır. Gazi meclis AYM’nin vesayeti altında değildir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Meclis’te oturma eylemi yapan güruhun AYM’nin yasamayı etkisiz hale getirme girişimini görmezden gelmesi küstahlıktır, hadsizliktir, seviyesizliktir. Oturanlara sesleniyorum, siz oturmaya devam edin, Türk milleti size Osmanlı şamarını vura vura 31 Mart’ta kaldırmasını bilecektir. AYM yetki alanını genişleterek TBMM ve diğer yüksek yargıya parmak sağlamaktadır. AYM ile Yargıtay özelinde süre gelen sıcak tartışmanın son ihlal kararına özgü olmadığı açıktır. Böyle giderse bu mahkeme, Fethullah Gülen ile Murat Karayılan’a da hak ihlali kararı verecektir. Yargıtay görevini eksiksiz yapmıştır.
“CESARETİN VARSA KANDİL’E GİT”
AYM Başkanı’nın dilinin altında eveleyip gevelediği asıl maksadı, asıl düşüncesi nelerden ibarettir? AYM Başkanı’nın haddini çok açık bir şekilde aştığını düşünüyoruz. Türk devletiyle uğraşma, cesaretin varsa Kandil’e git. Mahkeme başkanı objektifliğini kaybetmiş, milli birlik ve kardeşliğe cephe almıştır. Karşımıza iki seçenek çıkıyor: AYM ya kapatılmalı, ya da yeniden yapılandırılmalıdır. ”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***