Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, AYM ile Yargıtay arasında başlayan yargı krizine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Can Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri için yapılan suç duyurusunun “yok hükmünde” olduğunu söyleyen Kanadoğlu, Anayasayı yorumlama yetkisinin AYM’de olduğunu hatırlattı. Kanadoğlu, “Bireysel başvuru kurumunun içi boşaltıldı. Anayasa Mahkemesi’nin yetki ve görev alanına tecavüz edilerek alınan bir karar yok hükmündedir. Onun için o karar kapsamında yer alan suç duyurusu da yok hükmündedir. Yargıtay kendi görev alanına girmeyen, anayasanın yorumuna, siyasi hayatın işleyişine dair alana girerek AYM’nin yetkisine tecavüz etti.” dedi.
Cumhuriyet gazetesinden İklim Öngel’e konşan Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu’nun açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- Yargıtay hangi hakları ihlal etti?
Önce milletvekilinin seçilme hakkı. Yurttaşların Meclis’te temsil edilmelerini sağlayan seçme hakları. Yine milletvekilinin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlal edildi. Buna bağlı olarak AYM kararlarının bağlayıcılığını düzenleyen anayasa hükmü. Anayasayı nihai yorumlama yetkisine sahip olan AYM kararı üzerinden anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi. Saymakla bitmeyecek kadar çok ama özünde cumhuriyetin temel nitelikleri olan demokratik, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olma özelliği ihlal edildi. Anayasanın korunmasının güvencesi olan bireysel başvuru kurumunun da içi boşaltıldı.
- ‘AYM ile Yargıtay arasında üstünlük ilişkisi yoktur’ iddialarına ne dersiniz?
Anayasamıza göre her ikisi de yüksek mahkeme ama konumları farklı. Anayasayı yorumlama yetkisi AYM’nindir. AYM’nin kararları diğer tüm organları, bu bağlamda yüksek mahkemeleri de bağlar. O zaman kararlarının etkisi açısından üstün olan AYM’dir. Yargıtay ise günlük yaşam ilişkilerini düzenleyen yasaları uygular, yorumlar. Burada görev alanları açısından bir çatışma yaşandı. Görev alanları itibariyle Yargıtay kendi görev alanına girmeyen, anayasanın yorumuna, siyasi hayatın işleyişine dair alana girerek AYM’nin yetkisine tecavüz etti.
- Peki AYM’nin yanlış karar verme ihtimali yok mu?
AYM’nin yanlış karar verme ihtimali var. Ama söylememiz gereken şey şu: iç hukukta AYM kararları hem şekli hem maddi açıdan kesin hüküm niteliğindedir. Bunun anlamı hiçbir mahkeme Yargıtay dahil AYM’nin kararını değerlendiremez, değiştiremez. Onun yerine geçerek karar alamaz. Bu şekilde AYM’nin yetki ve görev alanına tecavüz edilerek alınan bir karar yok hükmündedir. Onun için o karar kapsamında yer alan suç duyurusu da yok hükmündedir.
- O zaman bu suç duyurusunun sonucu ne olur?
Bunu tartışmak bile hukuken abesle iştigal. Çünkü hukuken yok hükmünde olan bir suç duyurusunun nereye evrileceğini tartışmak bile bence bizi Yargıtay’ın istediği konuma çeker. Yani çok net, bu suç duyurusu yok hükmünde. Eleştirilir ama yargı da buna uymak zorundadır. AYM’nin kararıyla iç hukuk yolu tükendikten sonra AİHM’de sözleşmeye aykırılık iddiasında bulunulabilir ama iç hukukta dediğim gibi nihai karar verme yetkisi, anayasanın sözünü söyleme yetkisi AYM’ye ait.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***