AMED – Oğlunun cenazesi kutu içerisinde kargoyla kendisine gönderildikten sonra tutuklanan ve ilk duruşmada tahliye edilmeyen Halise Aksoy, “Benden çocuklarımın intikamı alınıyor” dedi.
HPG’li oğlu Agit İpek’in kemiklerinin bir kutu içerisinde kargoyla kendisine teslim edilmesiyle tanınan ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Halise Aksoy, 6 Ekim’de görülen ilk duruşmada tahliye edilmedi. Tutukluluğa devam kararı ardından müvekkilini ziyarete giden avukat Zeynep Karayılan, Aksoy’un “Benden çocuklarımın intikamı alınıyor” dediğini aktardı.
‘KARARIN HUKUKİ DAYANAĞI YOK’
Aksoy hakkında tutukluluğa devam kararı verilmesinin “Kopyala yapıştır” gerekçelerle sürdürüldüğünü dile getiren Karayılan, “Normalde tutuklu dosyalarda bir buçuk ay sonrasına verilen duruşmalar, Halise anne de 12 Ocak’a ertelendi. Yani 3 ay sonrasına ertelendi. Bu kararın hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Zira bu dosyadan aynı iddialarla tutuklanan birçok kişi ara duruşmalarda ya da çıktıkları ilk duruşmada tahliye edildi. Ancak Halise Aksoy tahliye edilmedi” dedi.
AKSOY: İNTİKAM ALINIYOR
Yargılamanın başından bu yana “öç alma” duygusuyla gerçekleştiğinin altını çizen Karayılan, Aksoy’a oğlunun kemiklerinin kargoyla gönderilmesi sonrasında kamuoyunda tanındığını ve birçok kesimin de kendisine dayanışma ziyaretinde bulunduğunu hatırlattı. Aksoy’un da kendinden intikam alındığını düşündüğünü ifade eden Karayılan, “Dosya hakkında ne düşünüyorsun diye sorduğumda ‘Ben hiçbir şey yapmamışım, benden çocuklarımın intikamı alınıyor’ dedi. Yargılamanın başından itibaren ve hala da bunu söylüyor. İddia makamı iddianamesinde oğlunun durumundan bahsederek, aslında Halise anneye bu durumu gerekçe olarak göstermiş. ‘Oğlu da dağda öldürülmüş’ diyerek iltisaklı olduğunu iddia ediyor. Bu durum hiçbir şekilde hukuki çerçevede değerlendirilemez” diye konuştu.
KONU KÜRT OLUNCA…
Son zamanlarda gizli ve açık tanık beyanlarıyla birçok kişinin tutuklandığını hatırlatan Karayılan, şöyle devam etti: “Ceza hukukuna göre beyan delilleri yan delillerle mutlaka desteklenmelidir. Çünkü tanık beyanları hele ki etkin pişmanlıktan yararlanan tanık beyanları ceza hukukunda delil sıralamasında en az itibar edilebilen delillerdendir. Yargıtay içtihatlarında da gizli ve açık tanık beyanları tek başına hükme dair esas alınamazken; son süreçte politik yargılamalarda tutuklanmaya gerekçe olarak gösteriliyor. Tutuklama için somut delillerin olması gerekirken; konu Kürt olunca tamamen siyasi saiklerle ilk akla gelip, uygulanan koruma tedbiridir. Mahkemelerde buna katalog suç gibi kılıflar uydurarak, kararlar vermektedir. Müvekkilim ile birlikte birçok kişi bir tanığın beyanıyla tutuklandı. Bu tanık 3 gün boyunca ifade ve teşhis işleminde bulunduğunu söylüyor. 600 kişiyi 3 güne bölsek bu kişinin yemeden, içmeden, uyumadan saatte 8 kişi hakkında ifade ve teşhis işleminde bulunması gerekiyor. Bu da ceza hukuku tabiriyle hayatın olağan akışına ne kadar uygun ya da bu tanığın beyanları ne kadar güvenilir? Tanığın beyanları görgüye dayalı olması gerekirken, dosyalarda gördüğümüz üzere hepsi duyum. Bu beyanlar da soruşturma makamları tarafından sanki çok mühim bir şeymiş gibi dosyalara sunuluyor” ifadelerini kullandı.
‘HASTALIKLARI AĞIRLAŞIYOR’
Aksoy’un sağlık durumunun gittikçe kötüye gittiğini söyleyen Karayılan, “Kronik şeker ve kolesterol hastası, 6 aylık cezaevi sürecinde şeker ve kolesterol hastalığının dereceleri yükseldi. Bunun yanında gözlerinden de problem yaşıyor. Son gittiğimde de yine sürekli ağlıyor gibi gözlerinden yaşlar akıyor. Revire çıktığını ancak hiçbir sonuç almadığını, 1 haftadır böyle olmasına rağmen yalnızca damla verildiğini söyledi. Yine şeker hastalığı içinde bir haftadır makine verilmiş, o makine de bozuk çıkmış. Kendi imkânlarıyla soğutma buz gibi şeylerle rahatsızlığını azaltmaya çalışıyor. 6 aylık cezaevi sürecinde 5’den fazla revire çıkmış, 15 kez hastaneye çıkmış. Yine bir kere kalp rahatsızlığı ve nefes zorluğundan dolayı acile kaldırılmış. Bu raporların hepsini mahkemeye sunduk ancak dikkate alınmadı. Halise annenin bir beyin tomografisi çekilmiş. Bu beyin tomografisinde Halise annenin beyin hücrelerinin öldüğü görülüyor. Bu da aslında Alzheimer hastalığının başlangıcının bir belirtisidir. Daha önce de belirttiğim gibi normalde bu gibi durumlarda son çare olarak uygulanan tutuklama tedbiri burada ilk akla gelen uygulama oluyor. Bu durum ne hukuken ne de vicdanen tartışılamaz” şeklinde konuştu.
‘HASTA TUTUKLULAR TAHLİYE EDİLMELİ’
Hasta tutukluların derhal bırakılması gerektiğini vurgulayan Karayılan, şunları söyledi: “Hasta olarak tutsak olması başlı başına bir işkence ve kötü muameleyken, hastaneye çıkarken çıplak aramaya, ağız içi aramalara maruz bırakılmaları, yine Halise anne gibi kelepçeyle muayene, aslında işkence ve kötü muamelenin yanında hasta tutsakların sağlığa erişim hakkını da engellemektedir. Adım atılmadığı sürece cezaevlerinde yaşamını yitirmeler artarak devam edecek. ATK raporlarının tek başına belirleyici bir kurum olmaktan çıkarılmalı. Cumhurbaşkanlığı ağır hasta tutuklulara yönelik af yetkisini ayrım gözetmeksizin kullanmalı yine uluslararası kurumlar hasta tutsaklarla ilgili gereken sorumlulukları yerine getirmelidir.”
Karayılan, Aksoy’un tutukluluk devam kararına da sağlık raporlarıyla birlikte itiraz ettiklerini de söyledi. Aksoy’un bir sonraki duruşması 12 Ocak 2024 tarihinde görülecek.
MA / Eylem Akdağ
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***