YORUM | AHMET KURUCAN
Aşağıda okuyacağınız derlemesi bana ait çeşitli kaynaklardan istifade ile hazırlanmış bir yazı. Faydalı olacağı düşüncesi ile kaleme alıyorum bu derlemeyi. Çünkü öyle mailler alıyorum ki tam da aşağıda okuyacağınız özelliklere sahip kişilik karakterlerine sahipler.
Ben de 60’ı aşkın yaşımda zaman zaman böyle kişilerle karşılaştım. Belki okuduğunuz derlemeyi yapmaya beni sevkeden esas sebep budur. Şaşırıyor insan onlarla sık dokulu münasebet içine girince. Öyle zamanlar oluyor ki ne yaparsan yap, ne kadar iyi niyetli olursan ol, son tahlilde hep sen suçlu oluyorsun.
Biliyorum ve farkındayım, bu o kişinin şahsiyeti, karakteri, mizacı ile alakalı bir durum. Belki çocukluk dönemi travmaları var. Belki ileri yaşlarda yaşadığı ve olumsuzluğun hakim olduğu hayat tecrübesi onu o hale getirmiş. Belki beslenme kaynakları farklı. Mutluluktan değil mutsuzluktan zevk alan bir yapının insanı. Hatta mutsuzluğu mutluluk kabul ediyor.
Toksik insan diyor uzmanları böylesi bir karaktere sahip olan kişilere. Toksik kişilik diye de bir kavram var. Şöyle tarif ediyorlar bu kişiliğe sahip olan insanı: “Genellikle kendi başarısızlıklarını ve kendi mutsuzluklarını karşısındaki kişiyi ayna olarak görüp yansıtan kişidir.” Burada kalsa iyi, devamı da var; “Çoğu zaman sadece bununla da yetinmez, muhatabını mutsuz etmek, üzmek, dibe çekmek için elinden ne geliyorsa yapar. Çıkarı için zarar vermekten de asla çekinmez.”
İyi de ne yapılacak o zaman? Kaderin bir şekilde birleştirdiği, aynı yapı, aynı aile, aynı şirket, aynı camiada birlikte olmak, beraber çalışmak zorunda olunan bu tip insanlarla nasıl baş edilecek? İşte bunun için bu derlemeyi yapıyorum.
Önce bu insanların özelliklerini sıralayalım:
1-Muhatabını manipüle ve kontrol etmek ister. Onun iyiliğinden hareketle duyguları sömürür; tahrik eder, kurban rolünü oynar, söylediklerini çarpıtır, suçlu hissettirir.
2-Özür dilemezler. Özürü özgüvenlerine tehdit olarak gördükleri için ne kadar hatalı olurlarsa olsunlar özür dilemez ve dileyemezler. Aksine öfke, gadap, kin ve nefretlerini artırırlar.
3-Kendi olumsuz duygularını olduğu gibi karşısındakine yansıtır ya da yansıtmaya çalışırlar ve bundan zevk alırlar.
4-Olumsuz durumların sebebi kendileri olduğu halde bir şey olmamış gibi davranabilirler.
5-Hiçbir şeyden memnun olmaz ve sürekli şikayet ederler.
6-Hayır cevabını kabul etmezler. Dünyanın merkezinde sanki kendileri vardır ve herkes onlara hizmet etmek için yaratılmış, isteklerini yerine getirmek mecburiyetinde imiş gibi davranırlar.
7-Başkalarının başarısından rahatsız olurlar. Zira zihnen ve fiilen sürekli yarış içindedirler. Sevinciniz paylaştığınızda alacağınız tepki asık bir surat ve gayri samimi “tebrikler” sözcüğünden ibarettir.
Tahmin edeceğiniz gibi bu özellikler herkeste aynı seviyede tezahür etmez. 1’den 10’a kadar yapılacak bir sıralamada herkesin seviyesi farklı olabilir. Bu nedenle uzmanlar seviyesi en yüksek ve kendilerine yardım edilmesi imkansız toksit kişiliklere dair şu 7 vasfı zikrediyor. Bu demektir ki eğer çevremizde böylesi insanlar varsa yapılacak en güzel şey kendi sınırlarımızı korumaktır. Kimdir yardım edemeyeceğimiz bu insanlar?
1- Ben kötü bir insanım diyen insana.
2- Ben her zaman haklıyım diyen insana
3- Yalan söyleyen ve başkalarını aldatan insana.
4- Senin sınırlarını kaale almayan, hayır demene rağmen sürekli ısrar eden insana.
5- Sadakatsız, vefasız nankör insana.
6- Her şeyin altında çapanoğlu arayan şüpheci, yargılayıcı insana.
7- Yaptığı işi tamamlayamayan, her şeyden çok çabuk bıkan, halk tabiriyle maymun iştahlı olan insana yardım edemezsiniz.
Sık veya seyrek dokulu da olsa münasebetimizi devam ettirmek zorunda olduğumuz ve kısmen de olsa yardım edilebilecek insanlara gelince, onlar için de uzmanların sınırları belirleme ve kendimizi koruma adına tavsiyeleri şunlar:
1-Yerine getiremeyeceğin şeyler hakkında söz verme. Yapabileceğin kadar söz ver ve yap ya da başkalarından yardım iste.
2-Çok fazla ümitsiz ve sürekli negatif düşünen insan olma.
2-Muhatabım toksit bir kişilik diye kendini her zaman haklı görme. Bozuk saatin günde iki defa doğru zamanı göstermesi gibi belki onların da haklı olduğu noktalar olabilir. Onun için eleştirilere kulak kesil. Dinle, izle, oku, kendini geliştir ve eğer yanlış yaptı ya da yanlış düşüyorum diyorsan hemen vazgeç, doğrusunu yap.
Uzmanların görüşlerine ben de herkes şöyle düşünmeli diyerek şu ilaveyi yapayım: dünya benim etrafımda dönmüyor. Şu an yeryüzünde yaşayan 8 milyar insandan biriyim. Bir nefeslik ömrüm var. Nefes aldım ama veremedim, verdim ama alamadım, işte hayat bu iki nefes aralığı kadar kısa. Ne güzel der Cahit Sıtkı Tarancı:
‘Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.’
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***