YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
ABD Başkanı Joe Biden’in dünyanın dört bir tarafında merakla beklenen ‘Ulusa Sesleniş’ konuşmasının yorumuna ve İsrail-Hamas savaşının seyrine ilişkin ayrıntılara geçmeden önce Türkiye’ye dair çok önemli bir uyarı-hatırlatma yapmak istiyorum.
Bana göre Gazze’de yaşanan savaş ve insani drama karşı en kırılgan ülke Türkiye. Bu durum sadece coğrafi yakınlık veya tarihsel bağlardan kaynaklanmıyor.
Evet; Filistin ve Gazze meselesi hem tarihi, hem dini, hem de kültürel olarak aynı zamanda Türkiye’nin de meselesi.
Ayrıca din-milliyet-kültür bağı gerekmez, hem İsraillilere yönelik saldırılara hem İsrailin Filistinlilere saldırılarına tepki koymak için insan olmak yeter.
Fakat Türkiye’nin kırılganlığı ve karşı karşıya kaldığı büyük risk çok özel bir durumla ilgili.
Türkiye son on yılda adım adım çökertildi.
Hem de kendi yöneticileri tarafından. Özellikle de 15 Temmuz kumpasıyla bambaşka bir döneme girildi.
17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası Türk polisini dağıtan, nerede yolsuz, ahlaksız ve hukuksuz polisler varsa önemli görevlere getiren Erdoğan 15 Temmuz sonrası yargıda da tarihi tasfiyeler yaptı.
TSK’nın hali hiç parlak değil.
Ordunun beyni sayılan kurmay subayların yüzde 90’ı, generallerin yarısı ve subay-astsubay kadrosunun yüzde 30’unu keyfi olarak heba edildi.
Savaş uçaklarına pilot bile bulunamıyor.
Uzun uzun örneklerle anlatabilirim ama Türkiye’nin yaşadığı çöküşü görmemek için adeta kör olmak lazım.
İktidarın ‘arınıyoruz’ dediği süreçte mayfa iktidara geldi, hükümet mafyaya dönüştü. Hem tecrübeli kadrolar tasfiye edildi hem de yerlerine gelenler de asli işini yapmak yerine mafyayla işbirliğine girip yağmaya girişti.
Özellikle istihbarat gibi uzmanlık isteyen alanlarda çok ciddi boşluk var.
İşte böyle bir dönem de ateş çemberinin ortasındayız. İran başta olmak üzere yabancı ülkelerin desteklediği radikal akımlar istihbaratın radarından çıktı. Yetmedi, Erdoğan rejimi tarafından sırtları sıvazlandı.
Türkiye tarihi aynı zamanda provokasyonlar tarihi de sayılır.
İsrail’in Gazze’de giriştiği insanlık dışı katliamlar ki artarak devam etmesi bekleniyor, takipsiz kalan ve çoğunluğu komşu bir ülkeden desteklenen örgütler için istismar fırsatı veriyor.
Neredeyse tamamı Erdoğan rejimi tarafından kontrol edilen medya ve özellikle de sosyal medya yangına körükle gidiyor. Korkarım bu gidiş hayra alemet değil. Etkileri çok uzun yıllar hissedilecek kötü olaylar yaşanabilir.
“Aman dikkat!” diyerek ABD Başkanı Joe Biden’in konuşmasına geçelim.
Öncelikle şunu not etmekte fayda var. Biden’in konuşmasına çok fazla anlam yükleyenlere katılmıyorum. Çünkü ABD Başkanı Biden ‘ortaya karışık’ bir konuşma yapmak zorundaydı.
Önümüzde seçim var ve Biden’in hem Yahudi lobisine ihtiyacı var hem de azımsanmayacak kadar ciddi bir oy potansiyeli olan Müslümanları da küstürmemek zorunda.
Biden aynı zamanda dünyanın geri kalanıyla pek ilgilenmeyen Amerikan kamuoyunu Ukrayna ve Gazze meselesinde duyarlı hale getirmeye çalışıyor.
Şahsen onbeş dakikalık konuşmasını tam da ‘Biden-vari’ bir konuşma olarak görüyorum. Nitekim Biden konuşmasını bitirir bitirmez Cumhuriyetçilerin yoğun tepkisini aldı.
Bir çok Cumhuriyetçi siyasetçi Ukrayna ile Gazze meselesinin aynı kapsama alınmasına tepki gösterdi.
Onlara göre Biden’in yaptığı fırsatçılıktan başka bir şey değil.
Biden konuşmasında iki devletli çözüm gibi bilinen önerilerini tekrar etti ve ‘teröristlerin ve diktatörlerin bir bedel ödemesi gerekir” dedi.
Ancak Biden’in önünde çok ciddi bir açmaz da var.
Şöyle ki; Hamas’ın 7 Ekim saldırısından sonra Amerika çok güçlü ve kesintisiz bir şekilde İsrail’in ardında durdu.
İsrail’in sivillere yönelik orantısız bombalamaları bile bu durumu değiştirmedi.
Blinken ‘Ben aynı zamanda bir Yahudi olarak buradayım’ gibi diplomasi de pek rastlanmayan bir ifade kullanırken Biden altını çize çize İsrail’in yanında olduğunu tekrar etti.
Netanyahu da hem ABD’den aldığı bu sınırsız destek hem de dünya kamuoyunun yanında olması nedeniyle her geçen gün daha büyük katliamlara girişti.
Okul, cami, kilise veya hastane fark etmeksizin her yeri yakıp yıktılar.
Eli kulağında olan kara harekatı başlayınca çok daha kötü görüntüler gelecek. İşte Biden’in önündeki en büyük tehlike de burada daha da belirgin hale gelecek.
İsrail ustaca kendini geri çekip ABD desteğini nazara veriyor.
Bir yandan da girişeceği kara harekatı öncesi hastane-cami-kilise-okul vurarak kamuoyunu işleyeceği büyük suçlara hazırlıyor.
İşte Netanyahu’ya çok güçlü bir şekilde destek çıkan Biden hükümetinin önündeki en büyük risk de burada olacak. İsrail’in işlediği her suç, neden olduğu her katliam ABD’nin de hanesine yazacak.
Sonuçta İsrail ordusu ABD yapımı bombalar, mühimmatlar kullanıyor.
ABD uçak gemileri İsrail açıklarında. Dahası Biden ve Beyaz Saray yetkilileri İsrail’e destekte çok bonkör davrandılar.
Biden yönetimi ne kadar farkında bilinmiyor ama Netanyahu’ya verdikleri açık çek önlerine çok büyük bir fatura getirebilir.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***