YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Bir önceki “Erdoğan ABD’ye neden kızgın?” başlıklı yazımda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye dönük suçlamalarına dikkat çekmiş ve Erdoğan’ı söylem değişikliğine iten ihtimalleri sıralamıştım.
Yazının sonunda ise Washington tarafından ‘yaklaşmakta olan cisim-ler’ den bahsetmiştim.
İşte o ‘Cisim’lerden biri dün akşam saatlerinde geldi.
ABD Başkanı Biden 2019 yılında eski başkan Trump tarafından Suriye’de yaşanan olağanüstü durumlara karşı tedbir amacıyla çıkarılan kararnameyi uzattı.
Bu gelişmenin Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren birden fazla yönü var.
Her şeyden önce Biden’in Kongre’ye gönderdiği mektup Ankara’ya ağır suçlamalar içeriyor.
Biden diplomatik metinlerde pek görülmeyecek sertlikte ‘Türkiye hükümetinin kuzeydoğu Suriye’de yaptığı operasyonların IŞİD’le mücadeleye zarar verdiğini, sivilleri tehlikeye attığını, istikrarı baltaladığını ve ABD’nin güvenliğine olağanüstü bir tehdit haline geldiğini’ ifade etti.
Kesinlikle müttefiklik ilişkisi içinde olduğu iddia edilen iki ülke arasında görülmeyecek restleşmeler bunlar.
Böylece bir süredir Türkiye ve Amerika arasında yükselen tansiyon dün itibariyle yeni bir seviyeye çıktı.
RESTLEŞME NEREYE EVRİLİYOR?
Bir önceki yazımda da özetlediğim gibi Erdoğan son günlerde ABD’ye doğrudan suçlamalarda bulunuyor.
Bu durum ‘beklentilerinin’ umduğu şekilde gerçekleşmeyeceğini görmüş olmasıyla da alakalı.
Malum olduğu üzere Biden’in Erdoğan’a yönelik ambargosu sürüyor. Erdoğan ne Beyaz Saray’a davet edildi ne de başını ağrıtan Halkbank Davası gibi konularda paçayı kurtardı. Ukrayna’nın işgali nedeniyle yakaladığı fırsat bile Erdoğan’ın ABD nezdindeki imajını toparlayamadı.
ABD yönetimini terör örgütlerine destek vermekle suçlayan Erdoğan benzer söylemleri dün de sürdürdü.
Washington ise Erdoğan’a doğrudan cevap vermemeyi tercih ediyor. Hatta Beyaz Saray Ankara’yı görmezden geliyor denebilir.
Mesela Dışişleri Bakanı Blinken bölge turuna çıktı ama Türkiye’ye uğramıyor. İlişkiler normal seyrinde olsa Blinken’in en azından düşürülen SİHA’nın telafisi için Ankara’ya uğraması gerekirdi.
SİHA deyince şunu tekrar etmekte fayda var.
Gazze gündemi nedeniyle çok fazla konuşulmuyor ama ABD’nin Türkiye’ye ait SİHA’yı düşürmesi tarihi bir olay.
Etkisi uzun yıllar devam edecek.
Erdoğan dün partili gençlere konuşurken “SİHA’mızı nasıl düşürürsün ya” dedi ama ötesine geçmedi.
Normal şartlarda esip gürlerdi.
Sadece bu durum bile Erdoğan’ın ABD’ye karşı elinin rahat olmadığını, çekindiği şeyler olduğunu gösteriyor. Erdoğan’ı huzursuz eden ihtimallere dair çeşitli söylentiler var ancak şu aşamada ifade etmek spekülasyon olabilir.
Kesin olan bir şey var Ankara-Washington ilişkileri iyiye gitmiyor.
DENGELER DEĞİŞİYOR ANKARA MASADA YOK
Eğer Erdoğan’ı ve Havuz medyasını izleyenlerdenseniz “Bize ne Amerika’dan, onlar düşünsün, biz oyun kuruyoruz” deyip geçebilirsiniz.
Ancak saha gerçekleri tersini söylüyor. Ortadoğu’da dengelerin değiştiği ve büyük bir belirsizliğin olduğu bir dönemde Ankara masada yok. Erdoğan ve kurmaylarının girişimleri yedek kulübesinde bekleyen futbolcuların sağa sola koşturması gibi.
Öte yandan İsrail’in kara harekatı eli kulağında.
İsrail’in Gazze’yi işgal edeceği net. Ancak bilinmeyen harekat sonrasında ne olacağı? Hamas’ın yerine kim geçecek? Nasıl bir Gazze yönetimi olacak? Eğer bombardımanda hayatlarını kaybetmemişlerse oradan gitmek zorunda kalan Filistinliler ne olacak? Nereye gidecek? Bölgesel bir savaş analizi yapanlar haklı çıkar ve çatışmalar yayılırsa Türkiye ne yapacak?
Görüldüğü gibi hayati konular ve sorunlar var fakat Türkiye ile ABD’nin arası her geçen gün daha da bozuluyor.
İlişkileri düzeltmesi, diplomatik kanalları işletmesi gereken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan istihbaratçılık oynayıp ABD’yi tehdit etmekle meşgul.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***