Tüm dünya Hamas’ın 7 Ekim’de ülkenin güneyine düzenlediği ve sivilleri hedef alan Aksa Tufanı saldırısı sonrası İsrail’in Gazze’deki Hamas hedeflerine yönelik başlattığı bombardımanların bir kara harekatına dönüşüp dönüşmeyeceğinin yanıtını arıyor.
Mısırlı Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu tarafından 1987’de kurulan Hamas’ın saldırısının ardından, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyhau 15 Ekim’de yapılan ilk kabine toplantısında “Hamas’ı yok edeceğiz ama bu biraz zaman alacak” dedi. Netanyahu’nun kara harekatında ısrarcı olduğu ülke basınında yer alıyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Daniel Hagari’nin Gazze’nin kuzeyinde yaşayan sivillere güneye, Gazze Nehri civarına gitmeleri çağrısı, İsrail’in kara harekatı konusundaki kararlığına işaret ediyor.
ABD Başkanı Joe Biden’ın dün “Rehinelerin serbest bırakılması sonrası (ateşkesi) konuşabiliriz” demesi, aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerin arabuluculuk ve ateşkes çabalarının kısa sürede sonuç vermeyeceği şeklinde değerlendiriliyor.
İsrail ordusu ile Netanyahu kara harekatı konusunda hemfikir mi?
Kadir Has Üniversitesi öğretim görevlisi Soli Özel, İsrail’in olası kara harekatı konusunda üç seçeneğinin söz konusu olduğu görüşünde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ortadoğu uzmanı, “İki haftayı aşan zaman geçti henüz kara harekatı başlamadı. İsrail basınında ordunun Bibi’nin (Netanyahu) taleplerinin ‘yerine getirilemeyecek talepler’ olduğu yazılıyor. Kaldı ki Bibi ile İsrail ordusunun yüksek kademelerinin birbirinden hiç hazzettiğini sanmıyorum. Bu kara harekatı ile ilgili 3 ihtimal görüyorum. Birincisi; Amerikalılar ve Avrupalılar kendilerinin Batılı olmayan ülkeler nezdinde prestij yitimini göze alarak İsrail’e neredeyse koşulsuz destek verdiler. Bunun karşılığında İsrail’in bu kara harekatını yapmamasını istiyorlar. İkincisi; İsrail gir- çık yapacak. Ya da (üçüncüsü) bekliyorlar, hazırlanacaklar çok ağır bir saldırı olacak” dedi.
“‘Gazze’yi boşaltın” dendiğini hatırlatan Özel, “Niyet, benim anlayabildiğim kadarıyla Refah sınır kapısı üzerinden mümkün olduğu kadar Filistinli’yi Sina yarımadasına atmaktı. Mısırlılar’ın böyle bir şey yapamaya niyetleri yok; ‘Bir milyon insan Gazze’nin dışına çıkarsa bir daha zor gelir’ diye düşünüyorlar” diye konuştu.
Kara harekatı bölgesel bir savaşı tetiklerse dünya ekonomisi olumsuz etkilenir mi?
Olası kara harekatının Hamas-İsrail çatışmasını bölgesel bir çatışmaya dönüştürme riski hala bertaraf edilmiş gibi görünmüyor. Bu durumun dünya ekonomisini olumsuz etkilemesinin hiç kimse için sürpriz olmayacağı dile getiriliyor.
Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısını gerçekleştirdiği gün 84,58 dolar olan Brent petrolün varil fiyatı bir ara 92,38’i gördükten sonra bugün uluslararası borsalarda 90,30’lar seviyesinde.
Amerikalı haber kuruluşu Bloomberg, İran’ın doğrudan müdahil olduğu bir çatışmanın petrol fiyatlarını 150 dolar seviyesine çıkarabileceği varsayımında bulundu.
Bu durumun da küresel büyümeyi yüzde 2,7’lerden yüzlere 1’lere düşürebileceği tahmin ediliyor.
“ABD’nin uçak gemilerini göndermesi İran’a ‘Hizbullah’ın ipini bırakma’ gözdağı”
İran’la ilişkide olduğu bilinen Lübnan Hizbullah’ı ile İsrail arasında karşılıklı roket ateşlemeleri olsa da bu çatışmaların daha da şiddetlenmesinden şimdilik uzak olduğu görüşünde.
Soli Özel, “Hizbullah’la başından itibaren ufak atışmalar var. Her iki taraf da birbirine biraz gözdağı veriyor. Amerikalılar başından itibaren İran’ın bu işin içinde olmadığını, 7 Ekim saldırısının içinde olmadığını söyleyerek ortalığı yumuşatmak istediler. Uçak gemilerini göndermeleri biraz İran’a gözdağı. ‘Hizbullah’ın ipini bırakma, bu iş çığırından çıkmasın’ diye düşünüyorum. Hizbullah içinde şahinlerin ‘haydi saldıralım’ dediğini okudum. İsrail içinde ‘bunlar da bir enayilik yapsa da biz de saldırsak’ diye düşününler olduğunu tahmin ediyorum. Fakat şu an için o noktaya gelmedik” ifadelerini kullandı.
“Rehineler öldürülürse bunun hesabını vermek pek kolay olmayacaktır”
ABD Başkanı Biden’ın da dün işaret ettiği gibi Hamas’ın elinde bulunan rehineler bu sürecin en kilit unsurları olarak görülüyor.
İsrail’de bugün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Netenyahu ve rehinelerin aileleri ile görüşen Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron da Hamas’ın elinden rehinelerin kurtarılması için “uluslararası koalisyon” kurulması çağrısında bulundu.
Soli Özel, “Büyük devletlerin etkili olup olamayacaklarını göreceğiz. Kaldı ki ortada rehineler gerçeği var. İki rehine bırakıldı ama 197 kişi ya da daha fazla rehine var. Körfez ülkeleri ile İran arasında, Batılı ülkeler ile İran arasında çok ciddi telefon trafiği işliyordur diye düşünüyorum. Rehineler çatır çatır öldürüldüğü takdirde çok da ağır bir saldırı olabilir. Dediğim gibi, olmayacağından hiç emin değilim. Bunun hesabını vermek de pek kolay olmayacaktır hem İsrail toplumuna hem de çifte vatandaş olanların diğer ülkelerine, İsrail vatandaşı olmayanların ülkelerine” diye konuştu.
“Bahçeli ‘24 saat doldu kalkın ey ehli vatan’ diye bir yere de çıkmadı”
Türkiye’nin, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu süreci geçmiş örneklerden farklı olarak çok daha ılımlı bir şekilde götürdüğüne dikkat çeken Soli Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İsrail’e “24 saat süre” verme gibi çıkışlarının iç siyasetle ilgili olduğunu düşünüyor.
Özel, “Şimdi ‘24 saat süre verdim, Gazze’yi bombalamayı bırak yoksa Mehmetçiği gönderirim’. Allah’ınızı severseniz, bunun gerçekleştirilebilme karşılığı nedir? Bu Türkiye iç siyasetindeki çeşitli aktörlerin birbirini sıkıştırma hamleleridir. Sonunda da bir şey olmadı. 24 saat dolduğunda benim bildiğim kadarıyla Sayın Bahçeli, ‘24 saat doldu kalkın ey ehli vatan’ diye bir yere de çıkmadı. Hükümetten de bunu talep etmedi. Daha önce görüldüğü gibi hastanenin bombalandığı gece İsrail konsolosluğuna, büyükelçiliğine sanıyorum Yeniden Refah Partisi, Saadet ve Gelecek Partisi’nin düzenlemiş oldukları bir protesto oldu. Ondan da pek bir şey çıkmadı. İlk defa da bu dönemde onlar da biber gazından paylarını almış oldular” dedi.
“Filistin Mitingi’nin de İsveç’in NATO üyeliğinin Meclis’e gönderilmesinin de zamanlaması ilginç”
Soli Özel, bugüne kadar yapıcı bir tutum izleyen Ak Parti’nin tam da Cumhuriyet’in 100. yılından bir gün önce İstanbul’da tüm Cumhur İttifakı liderlerinin katılımıyla Büyük Filistin Mitingi düzenlemesini de manidar bulanlardan.
Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Özel, “Bunun Cumhuriyet’in 100. yıldönümünden bir gün önce yapıldığını da not edelim. Cuma yapılmıyor fakat Cumartesi yapılıyor. Buradan Türkiye’nin toplumunun önemli bir bölümünün Gazze’nin, Filistinliler’in yanında olduğu mesajı verilecektir. Hükümet de her ne kadar arabulucu olmak istiyorsa, bu işin çözümüne yönelik kendisine bir rol almak istiyorsa da memleketin hissiyatını tercüman olacağın söyleyecek. Çok sert sözler söylendiği takdirde bunun büyük bir etkisi olacak mı bilmiyorum. Belki tam o gösteriden önce, o mitingden önce alelacele mi onu da bilmiyorum -zamanlama bana ilginç geliyor- İsveç’in NATO üyeliğinin de Cumhurbaşkanı tarafından Meclis’e sunulmasını da bir yere not ediyorum” diye konuştu.
Eylül ayında normalleşme sürecine giren Türkiye-İsrail ilişkilerinin bu süreç sona erse de ancak Türkiye kamuoyunun öfkesi dindiğinde eski yoluna girebileceğini savunan Soli Özel, başbakan olarak görevine devam edip etmeyeceği belirsiz olan Benyamin Netanyahu’nun planlandığı gibi Aralık ya da Ocak ayında Türkiye’ye gelmesinin de artık söz konusu olmadığının altını çizdi.