Gazeteci Murat Yetkin, AKP’de eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘yla ilişkilendirilen organize suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan’ın tutuklanması ve akabinde gelişen süreci köşesine taşıdı.
Devlet Bahçeli‘nin iktidar partisi mensuplarının çoğunlukla sessizliğini koruduğu bu dönemde – geçmişte olduğu gibi – bir kez daha Soylu’ya sahip çıktığını hatırlatan Yetkin, MHP liderinin “Keskin bıçak olmak için çok çekiç darbesi yemek gerekiyorsa feda olsun, değil çekiç balyoza bile razıyız” şeklindeki ifadesine dikkati çekti:
“Kimin, neden, neyi kesmek için keskin bıçak olması gerekiyor? Keskin bıçak olmak için kimden çekiç darbesi yemeyi göze alıyor? Kendisini neye feda ediyor? Tümü aynı cümleden çıkan bu soruların sadece sonuncusuna, ‘Türkiye’nin varlığı ve birliği gibi’ genel bir söylemle karşılık verilebilir belki, konuşmanın tamamına baktığımızda. İlk ikisine verilecek yanıtların kapalı kapılar ardındaki gelişmelerin yansıması olduğunu varsayabiliriz.”
‘BU ÜÇ DENKLEMİN ORTAK PAYDASI PKK’
“(…) Kapalı kapılar ardındaki hareketlenme derken sadece Meclis’in 1 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla başlayacak yeni yasama yılı açılış törenine saatler kala, Meclis’e birkaç yüz metre mesafede İçişleri Bakanlığına yapılan terör saldırısı üzerindeki sır perdesinden söz etmiyorum. Bu saldırının sadece İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın terörle mücadelenin yanı sıra mafya ve çetelerle, uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadeleyi tırmandırdığı bir sırada yapılması da tek başına bir etken değildir. Ne de önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adının Ayhan Bora Kaplan çetesinin yakalanmasıyla birlikte anılmasına (AK Parti’den çıt çıkmazken) Bahçeli’nin itiraz etmesiyle ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi. Aynı süreçte İsveç’in NATO üyeliğine alınması için Türkiye’nin üzerinde artan ABD ve AB baskısını da hesaba katmak zorundayız.
Bu üç denklemin ortak paydası PKK’dır. Hızlandırıcı etkeninin ise Yerlikaya döneminde artan uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile çetelere karşı operasyonlar olduğu görülüyor.”
‘SOYLU’NUN İSMİ AÇIKÇA SÖYLENİR OLDU’
Yetkinreport.com yazarı, kapılar ardındaki gerilimin bir ucunda PKK varsa, diğer ucunda Soylu’un bulunduğu görüşünü dile getirirken “Soylu’nun ismi o güne dek dokunulamaz var sayılan Ankara’daki Kaplan çetesine uzanınca açıkça söylenir oldu; iş 15 Temmuz darbe girişimi gecesine dek uzanıyordu. Ama adeta Soylu’nun 15 Temmuz’dan beri devam eden İçişleri Bakanlığı başka bir partiye aitmiş gibi, Numan Kurtulmuş’un TBMM Başkanı olmasıyla Başkan Vekilliğini, Soylu’nun selefi Efkan Ala’nın üstlendiği AK Parti’den çıt çıkmıyordu. Soylu’yu savunma bir kez daha ‘ahde vefa ve siyasi ahlak’ gerekçelerini özellikle vurgulayarak MHP lideri Bahçeli’ye düştü” diye yazdı.
Gazeteci, ardından şunları kaydetti:
“Bahçeli’nin 25 Eylül’deki Soylu çıkışı ardından 26 Eylül’de Soylu’nun randevu isteyerek Erdoğan’la –iddiaya göre iki saat– görüştüğünü Aytunç Erkin’in Sözcü’deki yazısından öğrendik. 27 Eylül’de ise Bahçeli, Beştepe’ye çıktı Erdoğan’la görüşmeye.
‘YERLİKAYA’YA DESTEK GÖSTERİSİ’
1 Ekim saldırısından sonra Soylu namına durumdan vazife çıkartıp Yerlikaya’ya hücum eden an iki sosyal medya hesabı devletten gelen tepkiler kendilerini kapattı. Yerlikaya’nın medyaya ‘lütfen kullanmayın’ dediği güvenlik kamerası görüntülerinin İçişleri Bakanlığı bünyesi dışında bir yerden servis edilemeyeceğinin de herkes farkındaydı.
MİT Başkanı İbrahim Kalın Yerlikaya’yı ilk ziyaret eden üst düzey devlet görevlisi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin sorusu üzerine Yerlikaya’nın işini yaptığını söyledi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ve kuvvet komutanları, TBMM Başkanı Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Cumhurbaşkanlığı ekibi İçişleri Bakanlığına gidip Yerlikaya’nın yanında olduklarını gösterdiler.
3 Ekim operasyonlarının başladığı gün Bahçeli ‘keskin bıçak’ ve ‘feda olsun’ cümlesini kurduğu konuşmasını yaptı. Ardından Soylu’nun sırayla bütün devletin hatta CHP’nin desteklediği, kendi döneminin İstanbul Valisi Yerlikaya’ya teşekkür ziyaretinde bulundu. (…)”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***