Aslında, Fransa’nın Strazburg kentindeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) yargılanan Erdoğan’ın 17–25 Aralık sonrasında hukuku bilerek ve isteyerek ayaklar altına aldığı tek adam rejimiydi.
ByLock, Bank Asya, dernek üyeliği gibi gerekçelerle insanların terör örgütü üyesi olmayacağını hukuka giriş bilgisi almış her insan bilir. Ancak Türkiye’nin anlı şanlı yargıçları ByLock kullanıcılarının nasıl terörist olduğunu ekranlarda ve gazete köşelerinde yıllarca anlattılar. AİHM’in en yüksek organı Büyük Daire ise ByLock kullanmanın, Bank Asya’ya para yatırmanın ve dernek üyesi olmanın suç olmadığını ‘Bilal’in anlayacağı ifadelerle kararında açıkladı.
ÖLÜM SESSİZLİĞİ…
Benim en çok dikkatimi çeken, karar sonrasında yandaşların, Ergenekoncuların, ulusalcıların, ünlü avukat ve ceza hukuku hocalarının, her konuda bir sözü olan gazetecilerin; meselâ İsmailgillerin, Barışların, Timurların ölüm sessizliğiydi.
Sadece onlar mı? Kendisine ana muhalefet partisi diyen CHP’den, merkez sağ partisi olduğunu iddia eden İYİ Parti’ye kadar karara ilişkin kurumsal bir ses çıkmadı. Binlerce üyesi, eski genel başkanları ve çok sayıda eski vekili cezaevinde olan siyasi geleneğin temsilcisi Yeşil Sol’dan ses çıkmaması da ayrıca çok anlamlı. Yüz binleri doğrudan ilgilendiren hukuksuzluğun tespiti karşısında kendini siyasetin solunda gören partinin söyleyecek sözünün olmaması gerçekten çok ilginç. Başkalarının hak mücadelesini görmezden gelerek mi adalet ve hukuk mücadelesi yapacaklar?
Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Gülen cemaatine yönelik kimilerine göre ‘soykırım’ kimilerine göre ise ‘kırım’ını görmezden gelenlerden birisi de adil düzenin temsilcisi olduğunu iddia eden Milli Görüş geleneğinden gelen Saadet Partisi ile Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partileri. Erdoğan’ın ‘kırım’ söylemini baştan kabul ettiler. Kendilerini muhalefet partisi olarak kabul etseler de AKP’den hak, hukuk, adalet, insan hakları konusunda ayrıldıkları siyasi görüş farklılığı yok.
CHP, İYİ PARTİ VE YEŞİL SOL’DAN SES ÇIKMADI
Haklarını yememek lazım. Baştan beri yapılan uygulamaların hukuksuz olduğun savunan DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu dışında yorum yapan olmadı. Karardan sonra Gelecek Partili İsa Mesih Şahin’den ikinci gün bir açıklama geldi. CHP eski Milletvekili Ünal Çeviköz, KHK’lı bir diplomatın sosyal paylaşımına cevap olarak, “AİHM kararını haklı bulduğunu” söylemek zorunda kaldı. Kendisi de KHK’lı olan Yeşil Sol Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ayrı bir yere koyuyorum. Gergerlioğlu, hukuksuz süreçle mücadele ettiği için hukuksuz bir şekilde cezaevine konulmuş bir isim.
Bu süreçte iktidarın uygulamalarına akıl hocalığı yapan bir öğretim üyesi olan, ünlü ceza hukuku hocası Prof. Dr. İzzet Özgenç’ten bir yorum görmedik. Televizyon ekranlarında her konuda yorum yapabilen ünlü ceza hukuku hocası Erşan Şen de sükût orucunu ifa edenlerden.
AİHM kararına ilk itiraz Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Tunç, açıklamasında AİHM’in yetkisini aştığı iddiasının ötesinde bir şey söylemedi. Bundan sonra ne yapacaklarıyla ilgili bir ipucu vermedi. Kararı eleştiren isimlerden biri de iktidarın ‘küçük’ ortağı MHP’li Feti Yıldız oldu. Yıldız, Adalet Bakanı Tunç’un açıklamalarına benzer bir değerlendirmede bulundu.
ÜNLÜ YOUTUBER GAZETECİLER DE GÖRMEZDEN GELDİ…
Her sabah kendilerine ait YouTube kanalından her şeye yorum yapan büyük gazetecilerin gündemine de AİHM kararı giremedi. Fatih Portakallar, Fatih Altaylılar ve diğerleri ne zaman ülke gündeminde seçiciliği bırakacaksınız?
İki milyona yakın insanın hayatını doğrudan ilgilendiren bir karar karşısında muhalif olduğunu öne süren medyanın ve siyasetçilerin durumuna bakıldığında ülkenin geleceği için iyimser olmak mümkün değil.
Ülkede 2 milyon insanın hayatını alt üst eden kararların uluslararası yargı organı tarafından ‘sistematik’ olarak işlenen kanunsuzluk kabul edilmesini gündem yapamayan muhalefetin ülkeye vereceği bir şey yok.
SÜLEYMAN ÖZKAYA
28 Eylül 2023 HABER ANALİZ
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***