YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Lafı eğip bükmeden, ‘kitabın ortasından’ söylüyorum; Erdoğan’ı takdir ediyor ve bu başarısı karşısında şapka çıkarıyorum!
İroni falan yapmıyorum.
Gerçekten takdir ediyorum. Tabi ki yaptıklarını tasvip etmiyorum ama ‘Sezar’ın hakkını Sezar’a verip’ başarısını(!) da takdir etmek gerekiyor.
15 Temmuz ile ilgili bir dosya çalışırken sosyal medya da önüme düşen bir sokak röportajı beni böyle bir giriş yapmaya sevk etti.
Benzerlerini sayısız defa izlemiştim ama bu son izlediğim sokak röportajı başka bir seviye. Halinden fazlasıyla fakir olduğu, tam anlamıyla aç kaldığı belli bir gariban ile yapılan röportaj üzerine bir doktora tezi yapılabilir.
Düşünün; adam ilerlemiş yaşına rağmen bulaşıkçılık yapıyor. O kadar fakir ki evine ekmek götüremiyor ve hava kararıncaya kadar dışarıda oyalanıp ekmek bekleyen çocuklarına “dükkanlar kapanmış alamadım” yalanını söylüyor.
Türkiye ağır bir ekonomik kriz yaşadığı için bu ana kadar duyduklarınız size çok şaşırtıcı gelmemiş olabilir.
Ancak adamın devamında söylediği “Uçak meselesi yüzünden Kılıçdaroğlu’na kızıp oyumu yine Tayyib’e verdim” cümlesi tam bir Türkiye realitesi.
Ekmek alamadığm için korkudan eve gidemiyorum!
Oyumu uçak yaptığı için AKP’ye verdim.
Geçinemediğinden yakınan AKP’li dayı, son seçimlerde tercihini uçak yaptığını söyleyen AKP’den yana kullandığınmış.
Not: Şikayet istemiyoruz dayı şükredin halinize 🥳 pic.twitter.com/lyjCFEw7oY
— Eylem𐱅𐰇𐰼𐰚🇹🇷 (@BenimCumhuriyet) September 6, 2023
İşte Erdoğan’ı çok başarılı bulduğum yer burası.
Düşünün, 21 yıldır iktidarda olan Erdoğan, ülkenin içinde bulunduğu fakirliğin ve gelir adaletsizliğinin de sorumlusu. Ancak Ali Yeşildağ’ın dediği gibi hem milletin cebinden parasına çalıyor hem de kendini alkışlatıyor.
Öyle bir tek adam ve propaganda mekanizması kurdu ki, milyonlarca insan büyülenmiş gibi Erdoğan’ın yalanlarının peşinden gidiyor.
Ne sorgulama ne de hesap sorma var!
Erdoğan yıllar içinde tüm Türk medyasını ele geçirdi. TMSF gibi kamu kurumlarıyla önce medya kurumlarına el koydurdu sonra da onları yandaş işadamlarına peşkeş çektirdi.
O medya kurumlarına da tam biat etmiş danışmanlarını atadı.
Biat etmeyen, iktidarın tuzaklarına direnebilen az sayıdaki medya grubu da sahte yargı kararları ile gasp edildi. Yüzlerce gazeteci tutuklandı.
Bu noktada Erdoğan’ın Rusya, Çin ve İran’dan çok şey öğrendiğini not etmek lazım.
Özellikle troll ağlarının kurulması ve sanal alemin maniple edilmesi işinde bilhassa Putin’den büyük destek aldı.
Ülke Stephen King’in Under The Dome romanındaki Chester’s Mill kasabasına döndü. Memleketin üzerine geçirilen görünmez bir kubbe ve içeride dünya ile bağı kopmuş bir halk var. İçeriye oksijen girişi olmadığı için herkes farkında olmadan gerçeklikten kopuyor.
Uzun süre böyle bir zehirli havaya maruz kalan kitleler ise girişte bahsettiğim sokak röportajındaki yaşlı amca gibi en basit tabirle ‘uçuyor’.
Erdoğan öyle güçlü bir propaganda ağı kurdu ki milyonlarca insan duyduklarını, dinlediklerini veya okuduklarını sorgulamadan kabul ediyor.
Onlarca televizyon, gazete ve binlerce internet trolünün yedi 24 pazarladığı yalanlarla zihinler iğdiş edildi. Normal şartlarda ‘yok artık, buna da inanmazlar herhalde’ dediklerimize bile milyonlarca insan iman dereceğsinde inanabiliyor.
İşte takdir ettiğim yer de burası.
Erdoğan milletin cebinden parasını başından aklını aldı. Söylediği yalan ne kadar absurd olursa olsun inandırmayı başardı.
Açıkçası Türkiye’nin geleceğine dair kafa yoran herkesin anlaması gereken basit bir gerçek var; Erdoğan’ın ülkenin başına geçirdiği bu görünmez kubbeye pencereler açıp içeriye oksijen pompalamadan başka çare yok.
O yüzden özgür gazeteciler, bağımsız medya platformları ve sosyal medya çok önemli. Aksi halde insanlar açlığından ölse de Erdoğan’a ve sonrasında işaret edeceği veliahta oy vermeye devam ederler.
Maalesef muhalefet ve kendine muhalif diyen kesimler bu basit gerçeği anlamamakta ısrar ediyorlar.
15 TEMMUZ DA BİR BAŞKA ÖRNEK
Aynı durum 15 Temmuz darbe girişimi iddiasında da yaşanıyor.
Aklı başında herkesin ‘yav he he’ diyeceği şeyleri bile gerçekmiş gibi millete kabul ettirdiler. Erdoğan sözde darbeyi ‘eniştemden öğrendim’ dedi ve onu bile ‘yediler’.
Asgari zeka seviyesine sahip bir insanın sorup sorgulayacağı olaylar bile kesin hükümle kabul ediliyor.
Yıllardır söylüyorum ve bunda iddialıyım; medyayı serbest bıraksalar, yargı ve bürokrasi bağımsız olabilse 15 Temmuz’u aydınlatıp gerçek failleri mahkum etmek çok basit bir iştir.
15 Temmuz’un Erdoğan’ın kurgusu olduğuna dair sayısız gerekçe sıralayabilirim ama bu aşamada dikkatinizi tek bir maddeye çekeceğim.
Malum olduğu üzere Erdoğan Anayasa ve TBMM’yi by-pass ederek ülkeyi KHK’larla yönetiyor. Mesela 24 Aralık 2017 tarihli 696 sayılı KHK’ya bakın. İçinde birbiriyle ilgisi bile olmayan 137 madde var. Ancak onlardan birisi var ki dikkatli gözler için çok şey ifade ediyor.
İlgili madde ile ‘darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket edenlere, resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın cezai sorumsuzluk’ getirildi.
Bunun meali şu; Bize biat etmeyen tüm muhalifleri süpürmek için böyle bir kumpas tezgahladık. Şok ne kadar büyük olursa işimiz o kadar kolay olacağı için ne kadar çok kan döksek o kadar iyidi. Harbiyeli çocukların boğazını kestirdik, sivil halkı keskin nişancılarla hedef aldık, göreve çağrılan ya da terör saldırısı ihbarıyla tuzağa çekilen askerleri infaz ettirdik.
Her türlü suçu işleyen milislerimize ve istihbarat personelimize ise yargılanmama garantisi getirdik.
Kamera görüntüsü ya da şahit ifadesi olsa da sorumlularla ilgili işlem yapılmasının önü kapatıldı.
İşte buyrun.
Bir önceki yazıda ve yayında detaylıca anlattım. Jandarma istihbaratına çalışan Berat Kulunyarab’ın anlattıkları ortada.
Köprü de sivil halka ateş açan ‘şüpheli’ kişiler var. Köprünün ayaklarından ateş açan keskin nişancılar var. Görgü şahitleri, otopsi raporları ve bilirkişi raporları bunu teyit ediyor ama geride kalan 7 yılda gerçek sorumluları bulma yönünde adım dahi atılmadı.
Rejim sorgulama kapısı açıldığında gerisinin çorap söküğü gibi geleceğini biliyor. Bu yüzden KHK çıkarıp o yolu kapattılar.
Kısacası; elinizde hiçbir şey olmasa bile 696 sayılı KHK milletin başına geçirilen çuvalın sahibini göstermeye yeter.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***