İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin 100. yaşı için düzenlenen programda CHP’nin bugününe yönelik açıklamalarda bulundu.
“İktidar olmayı başaramamışsak o suçun bir ölçüde ortağı da biziz demektir” diyen İmamoğlu CHP’nin kendisini muhalefete hapsettiğini söyledi.
İmamoğlu, “Partimizin Türkiye’ye hizmeti ve katkısı, ülkenin ne yazık ki ana muhalefet partisi olmakla sınırlı. Bu bir gerçek. Deyim yerindeyse yavuz hırsız, ne yazık ki çoğu zaman ev sahibini bastırıyor. 1950’den beri gerçek anlamla hiç iktidar olmamış CHP, sanki uzun yıllardır ülkeyi yönetiyormuş gibi bir algının öznesi yapılıyor. Mensubu olmaktan gurur duyduğum CHP’nin bu durumu üzerine hep beraber düşünmemiz gerekiyor” dedi.
İmamoğlu şöyle devam etti:
“CHP, son 43 yıldır zihni ve fikri bir değişememe sorunu yaşıyor. 1980’den bugüne dünya ve Türkiye muazzam bir biçimde değişirken bu değişime ayak uyduramayan CHP olarak kendisine adeta ebedi ve ezeli muhalefet partisi konumuna oturttu ve hapsetti. Geçmişi konuşmak, geçmişle avunmak, devrimci bir partinin evlatları olarak bizlere yakışmaz. Atalete düşmemizin maliyeti büyük oldu. Türkiye’nin yönetilmesinde etkin olamadığımız gibi, ülkeyi otoriter bir düzene teslim ettik. İktidar olmayı başaramamışsak o suçun bir ölçüde ortağı da biziz demektir.
CHP’NİN DURUMA KATKISIYLA YÜZLEŞMEK ZORUNDAYIZ: Vatandaşımıza iktidarın değişebileceği inancını veremeyen bir muhalefetle ve ne yazık ki bunun ana unsuru olarak CHP ile giriyoruz cumhuriyetimizin ikinci yüz yıla. Bu, en kötü durum. Ben bu hali kabullenemiyorum, kabullenemeyiz de. Ülkemizin de partimizin de bundan daha fazlasını yapabileceğine inancım var. CHP değişirse Türkiye değişir, buna inanıyorum. CHP’nin bu duruma katkısıyla hep birlikte yüzleşmek zorundayız.
DEĞİŞİMİN İKİ BOYUTU: CHP değişiminin iki ekseni, iki ana boyutu olmalı. Hem vizyonu hem işleyişi değişmeli. İşleyişin nasıl olması gerektiğine yönelik düşüncelerimi parti içi toplantılarda tartışabilirim. Değişimin CHP’yi dünya ölçeğinde küresel seviyede saygın ve güçlü bir parti haline getirmek olmalıdır. CHP’nin böyle iddialı bir vizyonu ortaya koyma sorumluluğu vardır. Gelir dağılımını kökten değiştirerek yetenekli insanlara adil bir fırsat sunmak olmalıdır. 1923’lerin CHP’si dünyanın tüm mazlum milletleri için ilham kaynağı olmuştur. Bunu tekrar etmeliyiz. Yalnızca kamu aklı ve bilimi yeniden kalkınmanın motor güç ilan etmeliyiz. Biz bu gidişe dur demezsek CHP’nin yeni misyonu bu tekerrüre son vermezse dünyanın ilerleyen ülkelerine bir daha yetişemeyiz. CHP, bu tekerrüre bir son vermek için mutlak bir değişim göstermek zorundadır.
BENİM PARTİM KAPSAYICI BİR PARTİ OLARAK GÖRÜLMÜYOR: Vatandaşlarla sıklıkla temas içerisindeyim. Ne yazık ki benim partim yeterince kapsayıcı, icracı ve reformcu bir parti olarak görülmüyor. 1950’den beri iktidar olamadığımızdan, 1980’den beri de kendimizi yenileyemediğimizden vatandaşlarımızın önemli bir kısmı, bizim icracı bir kadroya sahip olmadığını düşünüyor. Nerede eksiğimiz var bizim? Vatandaşlarımızın ne yazık ki çok az konuda ‘CHP bu işi daha iyi yapar’ dediğini görüyoruz. Sosyolojik olarak vatandaşları sınıflandırıp, ‘Bu bizim hatamız değil ki canım’ diyemeyiz. Vatandaşların karşısına daha farklı bir vizyonla çıkmalıyız.
HERKES MİLLETİN FERASETİNE GÜVENMELİ: Başaramadığımız için bize kızıyorlar. Herkes milletimizin ferasetine güvenmelidir. Bu aziz millet Türkiye’yi daha adil ve güçlü kılacağına inandığı bir muhalefeti desteklemeye hazırdır. Zengin olmayanın gücü olmaz, doğru. Ama adaleti olmayanın gücü de zulme çıkar. Bu nedenle vazgeçilmez olan eşit yurttaşlıktır, eşit hissedarlıktır. İnsanlarımızın beklentilerini ve taleplerini sorgulamayan, kulağını millete vermeyen, kendi doğrusunu millete dayatan politika yapma alışkanlığını değiştirmek zorundayız.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***