YORUM | YÜKSEL DURGUT
Taliban’ın 2021 baharındaki hızlı ilerleyişi, 15 Ağustos’ta Kabil’i ele geçirmesiyle sonuçlandı. Taliban’ın dönüşüne çanak tutan Batılı ülkelerin geri çekilme kaosu, Afganistan’a liberal demokratik bir sistem dayatmaya yönelik ABD öncülüğündeki 20 yıllık başarısız girişimlerin sonucu oldu.
1980’lerin sonunda Sovyetlerin Afganistan’dan çekilmesiyle Sünni İslamcı Peştun Taliban ülkenin kontrolünü 1996’dan 2001’e kadar ele geçirmişti. ABD’nin 2021 yılında ülkeden çekilmesiyle de grubun geri dönüşünün önü yeniden açıldı.
Birçok Afgan, radikal grup Taliban 15 Ağustos 2021’de iktidarı yeniden ele geçirdiğinde 1990’lardaki uygulanan acımasız yönetime tekrar maruz kalacağı endişesi yaşamıştı. İki yılın ardından halkın bu endişelerinde haklı olduğu da kanıtlandı.
Taliban başlangıçta kendisini daha ılımlı bir güç olarak göstererek insan haklarını ve basın özgürlüğünü destekleme sözü verdi. Afganların ve uluslararası toplumun endişelerini gidermeye çalıştı. Ancak ülkenin kontrolünü ele geçirip Batı destekli Afgan hükümetini devirmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen radikal liderler verdikleri sözleri tutmadılar.
Bunun yerine kadınlar, etnik azınlıklar, medya, insan hakları örgütleri ve daha fazlası üzerindeki kısıtlamalar da dahil olmak üzere otoriter politikalarıyla Taliban 2.0 uyguladıkları Şeriat sistemiyle geri döndü. Taliban şimdilerde iç gerilimler, ekonomik kriz, komşularla sorunlar ve küresel tanınırlık konularında mücadele veriyor.
Taliban’ın teokratik hükümeti, insanların dış görünüşü, hareket özgürlüğü, çalışma veya eğitim hakkı ve eğlenceye erişim dahil olmak üzere Afganistan’da yaşamın her alanına kısıtlamalar getirdi. Dünya kamuoyunda en çok konuşulan örnek Ahlak ve Fazilet Bakanlığı’nın yeniden kurulması oldu. Bu bakanlık halka dayak ve hapis yoluyla uyguladığı acımasızca kararnameleri ile biliniyor.
Taliban bugüne kadar, İslami Şeriat yasasının aşırı ve aşiretçi yorumuna uygun olarak 100’den fazla ferman ve emir yayınladı. Ahlak polisi, suçluları genellikle şiddet kullanarak alenen cezalandırıyor. Taliban’ın ahlak yasalarını ihlal etmekten hüküm giyen erkek ve kadınlar hapse atılıyor ve halka açık alanlarda ibret olsun diye kırbaçlanıyor.
1990’ların ortalarındaki Taliban’da olduğu gibi söylemler ve politikaları örtüşmüyor. Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid göreve geldiklerinin ilk gününde düzenlediği basın toplantısında şunları söylemişti: “Kız kardeşlerimiz, erkeklerimiz aynı haklara sahip… Bizimle omuz omuza çalışacaklar.”
Bu açıklama kısa sürede rafa kaldırıldı. Taliban’ın en dikkat çekici ve tartışmalı kararlarından birisi Afgan kız çocuklarının ve kadınların kamusal yaşamın çeşitli alanlarından dışlanması oldu.
Kadınlara yönelik kısıtlamalar Kadın İşleri Bakanlığı’nın feshedilmesi ve ardından kadınların ve kız çocuklarının yüksek öğrenim almasını yasaklamasıyla devam etti. Bu geniş çaplı bir uluslararası tepkiye yol açmasına rağmen geri adım atılmadı. Şimdi sadece kızların altıncı sınıfa kadar okumalarına izin veriliyor.
Kızların eğitim hakkının yasaklanmasıyla uluslararası toplum tarafından yapılan baskılar, Taliban’ın uluslararası tanınırlık kazanma ve dış yardıma erişim konusunda zorluklarla karşılaşmasına neden oldu.
Afganistan’da zorla evlendirmeyi yasaklayan kararname 2021’nin son ayında çıkarıldı ancak BM raporuna göre, ülkede çocuk evlilikleri ve cinsiyet ayrımcılığı arttı. Kısa süre önce de kuaför ve güzellik salonları kapatıldı.
Afganistan’da anayasa ve ceza kanunları rafa kaldırıldı, adalet sistemi yeniden elden geçirildi. Yerel Taliban liderleri kendi fermanlarını ve yasaklarını uygulamaya koydular. Uçurtma uçurmak, güvercin yarıştırmak ve düğün salonlarında müzik çalmak İslam hukukuna aykırı olduğu gerekçesiyle yasaklandı.
Taliban 2 yılın ardından İran, Türkiye, Pakistan, Rusya ve Çin gibi dünyanın dört bir yanındaki 14 diplomatik temsilciliğe kendi elçilerini yerleştirdi. İlk iktidara geldiği 1990’ların ortalarında sadece Pakistan, Suudi Arabistan ve BAE, Taliban’ı Afganistan’ın meşru hükümeti olarak resmen tanımıştı. Uluslararası toplum Taliban’ın yönetimindeki Afganistan İslam Emirliği’ni tanıma konusunda şimdi temkinli davranıyor.
Afganistan bölgesel barış konusunda sorunlar yaşıyor. Bu sorunların sürmesinin ana nedeni, tüm komşularının farklı çıkarları olması. Bu da bölgesel iş birliği teşkilatlarında ilerleme sağlayamamasına neden oluyor.
Taliban ile komşusu Pakistan arasında büyük gerginlik var. Pakistan, Afganistan sınırında bulunan çeşitli İslamcı terör gruplarının şemsiye organizasyonu Tehrik-i-Taliban Pakistan (TTP) ile savaş halinde. Afganistan’daki Taliban ve TTP’nin birbirlerine ihanet etmeleri mümkün değil çünkü Peştun oldukları için aralarında kan bağı var.
Pakistan Talibanı olarak da bilinen TTP, Pakistan’da yasaklı bir terör örgütü. Son iki yıldır İslamabad için bir güvenlik sorunu teşkil ediyor. Pakistan’daki birçok saldırının planlayıcısı olarak biliniyor. Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmaların da baş aktörü.
BM’ye göre Taliban, TTP’nin Pakistan’da saldırılar düzenlemesine yardımcı oluyor. Hatta Taliban’ın Afganistan’da bıraktığı Amerikan silahlarını TTP’ye sattığı belirtiliyor.
Ancak Taliban, TTP’yi Pakistan’a karşı kullanırken bir yandan da kendi baş belası ISI-K ile uğraşıyor. ISI-K (İslam Devleti-Horasan Eyaleti), Taliban’ı kendilerine düşman olarak görüyor. ISI-K, Afganistan’da nüfuz elde etmek amacıyla Çin ve Rus varlıklarını hedef alıyor. Bununla birlikte Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarla da ilişkilerini sürdürüyor.
El Kaide lideri Ayman El Zevahiri’nin geçen yıl ABD’nin insansız hava aracıyla düzenlediği bir saldırıda öldürülmeden önce Kabil’de Taliban İçişleri Bakanı Hakkani’ye ait bir evde yaşadığı iddia edilmişti.
Ekonomik alanda ise Batı’nın Taliban liderlerine karşı uyguladığı yaptırımlar eskisi kadar etkili değil. Amerikalı uzmanların şubat ayında Brookings için hazırladıkları rapor, Taliban’ın aslında Afgan ekonomisini istikrara kavuşturduğunu ortaya koyuyor.
Raporda, “Taliban, Afgan para birimini güçlendirdi, enflasyonu düşürdü, ithalatı kısmen geri kazandı, ihracatı iki katına çıkardı ve Afganistan’ın yozlaşmış liderlerinden çok daha başarılı bir şekilde gümrük ve vergi topladı.” diye yazıyor.
Bunun anlamı, bazı makroekonomik faktörler iyi görünse de ekonomik durumun hala o kadar vahim olduğudur ki, insani yardımın yokluğunda bir kıtlık yaşanması mümkün. Dünya Gıda Programı (WFP) verilerine göre, 2023 yılında Afgan nüfusunun yarısına yakını, 15,3 milyonu, yeterli gıda tüketemiyor. BM’ye göre 5 milyon Afgan ülkeden kaçmak zorunda kaldı ve 3 milyondan fazlası ülke içinde yer değiştirdi.
Afganistan bütçesinin büyük bir kısmı uluslararası yardımlar tarafından desteklenmekteydi ancak Taliban’ın yönetimi ele geçirmesiyle birlikte yardımlar askıya alındı ve bu da mali krize yol açtı.
Taliban’ın içinde biri başkent Kabil’de diğeri Kandahar’da olmak üzere iki grup var. Kandahar’daki grup çoğunlukla Taliban lideri Hibatullah Akhundzada’ye yakın sadık din adamlarından oluşuyor. Dini açıdan daha muhafazakâr olan bu grup uluslararası toplumla ilişki kurmaya pek istekli görünmüyor. Ancak Kabil merkezli grup daha modern ve uluslararası iletişim için çaba gösteriyor.
Taliban’ın ABD ve müttefiklerine karşı 20 yıl süren savaşın ardından Afganistan’da yeniden iktidara gelmesinden bu yana geçen iki yılda, başta kadınlar olmak üzere milyonlarca Afgan için hayat dramatik bir şekilde değişti.
Ülkeyi Taliban’ın 2.0 versiyonundan kurtarabilmek için dış ülkelerin herhangi müdahale şansı artık yok. Yeni bir versiyon güncellemesinin ortaya çıkması sadece Taliban’ın içerisindeki yenilikçi grubun baskısıyla olacaktır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***